Yabancı gruplar Türkiye’ye gelmek için çok yüksek ücretler talep ediyor. Ulaşımın zorluğu, klasik tur rotaları üzerinde olmamamız gibi nedenlerden bilet fiyatları yükseliyor
Küçükçiftlik Park gibi küçük bir yerde dört farklı alan olmasını ne yapacağız?
Gezi’ye eyleme mi geldik, konsere mi? Bir konser salonunda bu kadar bariyer olur mu?” Geçen gün BirGün gazetesinde Alper Bahçekapılı yazdı konserlerdeki farklı bilet kategorileri ve fiyatlarının yarattığı tartışmayı.
İtiraz çok. Bilet fiyatlarının farklı olması, farklı kategoriler demek, kategorileri birbirinden ayıran ne? Bariyerler.
Stat konserinde anlaşılabilecek bir durum, zira statta yapısal olarak bir sürü farklı alan var, biletleri, giriş çıkışları da farklı. Tribünler birbirinden ayrı, saha içi ve önünü birbirinden ayırmak makul.
Ama Küçükçiftlik Park gibi küçük bir yerde dört farklı alan olmasını ne yapacağız? Silver, golden, diamond, vip... Bir defa alanda bütünlük yok, konser alanı, bir bariyerler bütünü olmuş. Mesela bir alanda bilet daha fazla satılmış, orası dolu, bir diğer alan boş kalmış. Sanatçı sahneye çıkıyor önü bomboş, sağ arka dolu, onun yanı boş. Böyle mantıksız bir görüntü. Seyircinin itirazı
bir yana sanatçılar bile isyan etti bu yaz.
Neden bu kadar çok kategori gerekiyor? Biliyoruz ki dünyada da farklı bilet alanları örnekleri var. Vip alanı hadisesi de abartılmış durumda. Bazı festivallerde sahne önüne klimalı arabayla bile götürüyorlar. İyi de o festivallerde yüz binlerce insan var, alan desen yüzlerce dönüm, git git bitmez. Orada vip ihtiyacı anlaşılabilir çünkü hayat zor.
Sorun davetiyeliler mi?
Peki neden organizatörler sahne önü ve saha içi gibi basit iki kategoriyle yetinemiyor, illa “bilmemne circle” oluşturuyorlar küçücük alanda? Önden izlesek ne olur, arkadan izlesek ne olur! Çok fark yok ki...
Elbette maliyet. Organizatörlere göre gruplar Türkiye’ye gelmek için çok yüksek kaşeler talep ediyor. Ulaşım zor, ülke klasik tur rotaları üzerinde değil, “ters” kaçıyor.
Şu salon şu kadar seyirci alıyor, e sanatçı
bu kadar istedi, kira bu, masraflar bu, sponsor bu. Yahu bu alana kapasitenin iki katı insan gelse gene çıkaramayız biz bu parayı. O zaman biletleri yüksek fiyata satmak şart. O nasıl olacak? Vip mip...
Yıllar önce Biletix’in yöneticisiyle röportaj yapmıştım. “Türkiye’deki konserlerde gördüğünüz insanların üçte biri davetiyeyle giriyor” demişti. Belki sorun bu.
Deniyor ki biz vip alanı yapmasak ve bir kısım bileti daha pahalıya satmasak, normal bilet fiyatı daha pahalı olur, kimse alamaz. Portishead’in de yer aldığı tek günlük Midtown Fest’te en ucuz bilet 100 liraydı. Daha ne kadar pahalı olabilir ki bir konserin en ucuz bileti? Yani sizin anlayacağınız, ya memleketi turne yollarının geçtiği bir yere Belçika, Hollanda civarı bir yere taşıyacağız ya da bu şekilde devam...
iCloud’u bilinçli tüketin!
Geçenlerde Bodrum’da yaşayan, eski bir dostumla karşılaştım. “Vaay kaç yıl oldu, o nasıl, şu neler yapıyor?” muhabbetinin ardından, “Keyfin yerinde mi?” diye sordum. “Valla bu aralar eski karımın yeni sevgilisiyle katıldığı partinin fotoğraflarına bakıyorum” dedi. Anlamsızca baktığımı görünce anlattı. Geçenlerde çok yavaşladığı için telefonunu reset etmiş. Yeniden şifreyi girip açınca bir anda bir sürü fotoğraf dökülmüş telefona. Eski karısının yeni sevgilisiyle bir yerlerde eğlenirken çekilmiş görüntüleri. “Nasıl oldu bu?” dedim. “Bilmiyorum herhalde iCloud’dan düştü” dedi. Buyrun buradan yakın...
Hollywood yıldızlarının iCloud üzerinden internete düşen özel fotoğrafları halen galeri galeri sergilenirken dikkat edin, iCloud’u “bilinçli” tüketin, iCloud’zede olmayın.
CD
MASA ÜSTÜNDEN NOTLAR
“WIcked Nature” - The VInes
Avustralyalı The Vines 2000’lerin başında Beatles armonili, Nirvana tarzı kafası bozuk bir müzik yapıyordu. 2014 tarihli albümü hiç değişmediğini gösteriyor. Nirvana artık yok ama The Vines gibi ekiplerde yaşıyor. 2014 model grunge...
“Barragan” - Blonde Redhead
Barragan eski İspanyolcada savaşçı demekmiş. New York’lu üçlü neyle savaşmış bu dokuzuncu stüdyo albümlerinde diye düşünmeye başladım. Bu her zamankinden hüzünlü albümde aklıma gele gele bir ihtimal geldi. Kazu Makino ve Amadeo Pace’in ayrılık acısı. n