Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Geçen gün kendimi “ulumayı öğrenen yavru buldog” videosu paylaşırken yakaladım. Sevimli hayvan videosu ve fotosu paylaşımının insanlar ve hayvanlar üzerindeki etkileri kesinlikle araştırılmalı

Kafede iki kadın aralarında kıkırdayarak konuşuyor, hayli iyi zaman geçiriyorlar. Ellerinde telefonları birbirlerine her gösterdiklerinde ya bir çığlık atılıyor, ya bir “Ayyyyyyy” sesi yükseliyor, bazen acıma gibi
bir ses, bazen şaşkınlık ya da basbayağı kahkahalar...
Yanlarına gelen üçüncüsü hemen olaya dahil oluyor. “Ay ay ay şuna bak asıl dur dur” diyerek kendi telefonuna hamle yapıyor.

Uzmanlaşmış siteler var
Konu tabii ki sevimli hayvan fotoları. Evet biliyorum, internetin icat edildiği, Youtube’un çıktığı günden beri insanlık kedi ve köpek videosu paylaşıyor ve bunlara gülüyor. Örneğin Mehmet Tez bunu beğendi, Mehmet Tez bunu arkadaşının duvarında paylaştı.
Evet yeni değil. İlk video ne zaman yüklendi, ne zaman bu alışkanlık patlama yaptı ve sosyal
bir manyaklık halini aldı bilemiyorum. Ama şunu biliyorum bugün olay çığırından çıkmak üzere. Bağımlı oluyor insan.
Biraz araştırınca bu alanda uzmanlaşmış onlarca site olduğunu fark ettim. Kimileri sadece insan gibi giydirilmiş ev hayvanlarını paylaşıyor, kimileri sadece kedi üzerine uzman. Bazıları pet olmayan, pet olmasına alışık olmadığımız hayvanları da kapsıyor.

Önemli bir detay
“Ay şu yavru kaplana bak çok tatlı” diyorsunuz mesela, ya da karşınıza ansızın bebek gibi giyinmiş bir hamster çıkıyor, bas like’ı. Onlarca “fifi” tadında köpek, cılızı, sıskası, şişmanı, uzunu, incesi...
İnsanların kendi ev hayvanlarının resimlerini paylaşması da ayrı bir başlık. Günde 20 kez kedisinin resmini
çekip koyan da oluyor.
Yalnız bir detay var. Bu hayvan resmi paylaşımları hayvanlara yaramıyor. Onları duyguları, tepkileri, iradeleri olan birer canlı gibi değil, eşya, oyuncak gibi görmemize neden oluyor. Bunun en meşhur ve en hazin örneği “slow Loris” isimli sevimli hayvan. Anavatanı Güneydoğu Asya olan bu sevimli hayvanın yer aldığı video bir anda milyonlarca kez izlenince talep patlaması yaşandı. Bu talep vahşi doğada yakalanan bu hayvanların kaçak yollardan Batılı ülkelere pazarlanmasına yol açtı. Tabii Batılı “hayvanseverleri” ısırmaması için hayvanın dişlerini çekip yolluyorlardı. Devamını bilmek istemezsiniz. Doğal çevresinden koparılan bütün hayvanların başına gelen şeyler...
İnsanlar sırf komik diye kedi, köpek alıp sonra bakamayınca
sokağa atıyor. Bu videolar da tuz biber oluyor. Evet bu doğru. Ama ben de geçenlerde kendimi karıma “ulumayı öğrenen yavru buldog videosu” yollarken yakaladım
işte, itiraf ediyorum.
Sevimli hayvan videolarının insanlar ve hayvanlar üzerindeki uzun vadeli etkileri araştırılmalı.

Haberin Devamı

Doğallığı da yanlış anladılar

Haberin Devamı

İnşaatçıların modernlik diye beton, ağaç diye saksıda bitki, manzara diye kilometrelerce uzaktaki bir silüet, göl deyince havuz, boğaz deyince kanal anlamasına alışmıştık. Dağ başına “havaalanına beş dakika”, spor salonu ve kafeteryaya yaşam merkezi denmesini de kanıksadık çoktan. Yine de şaşırtıyorlar insanı. “Doğallık” temalı reklamda Tarzan ve Jane var. O kadar doğal yani bu beton yığınları, hemen koşup alalım...
Lafın özü: Doğallığı da yanlış anladılar. Kurcalamayın, elleşmeyin, olduğu gibi muhafaza edin, doğallık bu. Ama şaşırdık mı? Hayır.

Haberin Devamı

Japon Yeni Müzik Festivali!

Ne varsa Kod Müzik’te var. Bakın gene ne yapmış etmişler, insanın merakını gıdıklayan bir iş yapmayı başarmışlar. Japon Yeni Müzik Festivali bugün Kadıköy Karga’da (dün de Kadıköy’den bir önerim vardı bu sayfada ama ne yapalım denk geldi). Karga’daki festivalde üç müzisyenin (Kawabata Makoto, Tsuyama Atsushi, Yoshida Tatsuyo) ortak projeleri ve solo performansları olacak. Gidip bakalım; zihnimiz, ufkumuz açılsın biraz.

İTİRAF EDİYORUM

* Her gün 55 bin ayrı konuda empatiden, sempatiden fena halde bunaldım. Sosyal medya samimiyet ortamından siyaseten doğruluk tahtasına döndü. Sıkıcı.
* Arzum Onan ruhunu şeytana satmış olmalı diye düşündüm geçen gün. Hiç mi yaşlanmaz bir insan. 1993 Türkiye güzeliydi kendisi. 1993 kaç yıl önce sayamıyorum bile.
* Futbol sevgisi adı altında her maçta ortalığı saran ergen muhabbetine fena halde gıcığım.
* Hani eskiden bir Crazy Town vardı ya, hani “Butterfly” diye bir şarkıları vardı; işte geçenlerde onu dinledim. Dilime takıldı, imdat.

PAZAR ALBÜMÜ

Curse of Love - The Coral

İngiliz folk ekibinin yeni albümü aslında eski. 2005-2007 arasında kaydedilmiş. Belki de bu yüzden orijinal duruyor. Artık pek tanıdık gelen Fleet Foxes tarzı vokaller ve masalsı gitar rifleriyle oynuyor The Coral. Dört yıl aradan sonra eski bir yeni albüm çıkarmaları belki bu yüzden şaşırtmadı dinleyince. “Willow Song”, “Wiew From The Mirror”, “You Closed The Door” dikkatimizi çekenler...