Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

İngiltere’deki bazı konser salonlarında “selfie çubuğu” kullanımı yasaklandı. Olumlu buluyorum hatta artırıyorum

Geçen bahar Barselona’da Arcade Fire’ı izliyordum. Sahnenin neredeyse en önüne gitmiştim ve orada olmak için saatlerce ayakta beklemiştim. Grupla aramda hiçbir mesafe ve engel yoktu. Win Butler sahne önüne inmiş, aradaki bölümde şarkı söylüyordu. Az ileride Regine (Chassagne) bir kaide üzerinde eşlik ediyordu. Derken o tip geldi. Selfie çubuğunu (monopod) çıkardı ve ucuna iliştirdiği GoPro kamerayı Regine’in burnuna soktu ve çekmeye başladı.

Haberin Devamı

Bilmiyorum o videoyu kaç kişi izledi, kaç tane like aldı selfie çubuklu zat... Ama orada bulunan en az 100-150 kişinin ve muhtemelen Regine Chassagne ve Win Butler’ın o anını berbat etti, o kesin. Kendisinin de konser falan izlediğini sanmam. Neticede bir süre sonra kimsenin izlemeyeceği bir video için bütün bunlar.

Bu videoların kaçını sonradan izliyorsunuz?

İtiraf edin, bu çektiğiniz videoların
ne kadarını dönüp izliyorsunuz sonradan? Neticede bir gün telefonunuzda yeteri kadar yer kalmadığında “Bunu sileyim ben” diye kolayca gözden çıkaracağınız, o ana kadar da hiç izlemeden hard diskte tutacağınız şeyler bunlar .

Ben hiç yapmadım mı? Yaptım. Elbette ben de bir sürü muhteşem anı telefonla video çekerek harcadım ve ıskaladım. Mesela “Creep” söyleyen Thom Yorke görüntümü bir kere bile izlemedim daha.

Telefonu, selfie çubuğunu geçtim, bildiğiniz gibi iPad’li insan var, hatta bilgisayarın kamerasını döndürüp konseri öyle çeken var. Üstelik dahası yolda. Yakında drone’larla (insansız hava aracı) gelecek konserlere insanlar ve tepemizde uçuracaklar kameralı drone’larını. GoPro, Sony ve diğer pek çok marka drone’lu kameraları çok makul fiyata üretmeye hazırlanıyor. Tehlikenin farkında mısınız?

Bazı özel mekanlarda yasak uygulanabilir

İşte selfie çubuğu yasağını bu yüzden destekliyorum. O2 Arena gibi önemli gösteri merkezlerinin yöneticileri selfie çekmeyi görüntü kirliliği nedeniyle hoş karşılamadıklarını, çubukla işin dozunun kaçtığını belirtmiş, güvenlik açısından da sakıncalı bulmuşlar ama beni işin diğer yönü ilgilendiriyor. Bizde bu uygulama başlarsa destek verir, iPad’siz ve telefonsuz konser hareketini başlatmak isterim. Bunun zamanın “paylaşımcı” ruhuna aykırı olduğu kesin. Ve elbette büyük festivallerde, kalabalık konserlerde telefonsuz hayat çok zor olur ama bazı küçük mekanlarda zaman zaman bu uygulamaya başlanabilir. Neden olmasın? Cesaretimiz var mı telefonsuz konsere?

Haberin Devamı

Pitbull için değer mi?

RTÜK, Power TV’ye Pitbull’un “Don’t Stop The Party” isimli şarkısının videosunu gösterdi diye ceza kesti. “Söz konusu yapımda kadın figürün yarı çıplak / çıplak olarak sunulan beden bölgelerini yine şehvetli biçimde okşama görsellerinin ikonik unsur ya da görsel kurgusal tasarım olarak sıklıkla kullanıldığı görülmüştür” ifadesine yer verilmiş. Hatta bu alanda bilimsel yayın ve makaleler de ek olarak rapora eklenmiş. Ceza olarak Power TV aylık reklam gelirinin yüzde 1’ini ödeyecek.
Pitbull gibi bir tip yüzünden şu olanlara bak. Raporlar, bilimsel ifadeler... Sevgili Power TV değer mi hiç bu berbat adamın berbat şarkısı için bu kadar derde? Bari daha şık, daha sanatsal bir “yasaklanacak” klip koysaydınız da değseydi en azından. İnsan üzülüyor. Hayır yasaklara karşıyız diye Pitbull’u savunmak durumunda bırakmayın bizi...

Haberin Devamı

İTİRAF EDİYORUM

l Mahsun Kırmızıgül’ün
neden illa sinemacı olmak istediğini anlamıyorum.
Bu kadar uğraştık artık geriye dönemeyiz gibi bir şey mi?
l Die Antwoord ve Goat’un Türkiye’ye gelmesini çok istiyorum.
l Şu ara en çok dinlediğim radyo Freek FM adlı bir Londra radyosu. House sevenler bir baksın.

KES ile tanışın

Cenk Turanlı (bas), Mehmet Demirdelen (davul) ve Emre Kula (gitar), KES isimli yeni bir projeye imza attılar. “Kamlama” adını verdikleri albümleri yakında Lin Records etiketiyle yayımlanacak. Albümden önce bir klip sunuldu. “Hak” isimli bu şarkıdan anladığımız progresif rock sularına açılmışlar. Bu enstrümanlarında ustalaşmış ve pek çok grupta birlikte çalmış üç rock müzisyeninin yeni projesini bir kenara not edin.

CD

MASA ÜSTÜNDEN NOTLAR

GIRLS IN PEACETIME WANTS TO DANCE
BELLE & SEBASTIAN

İskoç ekibin dokuzuncu albümündeki şarkılar politik ve kişisel sözler içeriyor. Slogan atmadan kalbe hitap eden, sevgiden bahseden, bazen depresif şarkılar. Bazen de Europop tadında dans ettiren şarkılar. “The Party Line”, “Enter Sylvia Plath” gibi şaşırtacak şarkılara hazırlıklı olun. Belle & Sebastian en acıklı cümleyi bile gülümseterek dinletir
ya insana, bu gelenek devam ediyor.

NO CITIES TO LOVE - SLEATER-KINNEY

Şu dünyada 90’ların post punk grupları gibi kirli gitar tonları kullanarak güzel gürültü yapabilen, bunu yaparken çığlık çığlığa şarkı söylemeyi de başaran, üstelik mesaj kokmayan kaç grup kaldı? Sleater-Kinney 2006’da bıraktığı müziğe şık bir dönüş yaptı. Punk kadınları, punk’ın en büyük baş belası olan “büyümek”le iyi başa çıkmış gibi görünüyor. “No Cities To Love”, “No Anthems”, “Price Tag” sevdiğimiz şarkılar.