Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

2010’da müziği bırakacaklarını açıklayan ve hayranlarını “bu son” diye konserlerine çağıran Scorpions geçen hafta 2015’te turneye çıkacaklarını duyurdu. E bu nasıl veda?

Veda turnesi ekonomisi

Bu son diyorsun, insanları konser salonlarına inanılmaz bilet fiyatlarıyla çağırıyorsun. Geliyorlar, o anı yaşıyorlar, tarihi bir konsere tanık olduk, sevdiğimiz grubu son kez izledik diyorlar. Sonra pat, ertesi sene bir turne daha. Sonra bir turne daha. E hani vedaydı? Hani bu sondu? Scorpions üç yıl süren veda turnesi biteli bir yıl bile olmadan seneye gene turneye çıkacaklarını açıkladı. Yahu biraz dinlenin, torunla torbayla oynayın, bahçede domates biber yetiştirin.

Konseri doldurmak için her şey meşru mu?

Haberin Devamı

Bu defa grubun 50’nci yılı şerefine bir turne düzenleniyor. Bu sefer vallahi billahi son derler mi bilemiyorum. Ama bunu yapan sadece onlar değil ki. Konserleri doldurmak için ne yapsak meşru diye düşünüyor olmalı menajerler. Bizden beklenen de bu durumu yani kandırılmayı hoş görmemiz. Bakın The Who da 2015’te turneye çıkacağını ve bunun son turneleri olduğunu açıkladı kısa zaman önce. İnanalım mı? Ben şüpheliyim. Çünkü The Who ilk vedasını 1982’de yapmıştı. O yıl solist Roger Daltry “Artık stadyum konseri veremiyoruz, kendi kendimizin parodisi haline geldik” diyordu. E ne oldu? Ne değişti? The Who 1988’de geri döndü. Daltrey bu defa “Hâlâ burada olmamızı kutluyoruz” dedi. Ondan sonra defalarca çaldılar, turneye çıktılar. 2012-2013’te yine turnedelerdi en son.

En önemli kısım geri dönmemek

Kiss mesela. 2000-2001 sezonunda veda turnesi yaptılar. Gene Simmons “Bizim için tırmanacak dağ kalmadı” dedi. İki yıl sonra yeniden turladılar. Kiss şu anda da turnede, Amerika’da. Ozzy Osbourne. 1992’de “Benim bir ailem var, evim var ve daha hiç göremedim onları” diye müziğe veda turnesi yaptı. Üç yıl sonra yine turneyle geri döndü. Daha sonra hem Black Sabbath ile hem de solo olarak defalarca turladı. Cher 2002-2005’te veda turnesi yaptı. 10 yıl sonra gene veda turnesine çıktı. “Bu sefer gerçekten son, geri dönmeyeceğim” dedi. Hâlâ dönmedi. Bakalım...

Bilet satmak zor, kabul. Ama 50 yıllık geçmişi olan dev isimler bu basitliğe düşmemeli. Hayır, veda edip hepiniz gidin falan demiyorum, başımızın üstünde yeriniz var. Ama şunu biliyorum. Veda etmenin en önemli kısmı geri dönmemek.

Haberin Devamı

HAFTANIN KEŞFİ

Kwamie Liv

Kendisi Zambiya asıllı, Kopenhag’da yaşıyor. Ama daha 20’lerinde olmasına rağmen yolu Güney Afrika, Türkiye, Kenya ve İsveç’ten geçmiş. “Lost in the Girl” adındaki EP’sini geçenlerde Soundcloud’a koydu. Trip hop, downtempo, electronica ve türevleriyle ilgilenenler hemen kaydetsin bu ismi. Pek yakında sağda solda duymaya başlamadan önce sizin haberiniz olsun.

İTİRAF EDİYORUM

Şu aralar karşıma çıkan en ilginç dizi Steven Soderbergh’in yapımcısı ve yönetmeni olduğu
“The Knick”. Özellikle Cliff Martinez’in müzikleri (“Drive”ı hatırlayın) 1900 yılında New York’ta
geçen diziye şaşılacak derecede iyi uyum sağlamış.

Paddle Board’un nesi zevkli bir türlü anlayamıyorum. Bir sörf tahtası ve bir kürekle
denizin üzerinde oradan oraya gez dur. Neden?

3nder isimli bir uygulama olduğunu, bu uygulamanın threesome’a meraklı olanları buluşturduğunu okudum, şu meşhur lafı andım: “There’s an app for that.” Her şeyin bir uygulaması var!