Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

İngiliz gazeteci, yazar ve denizci Rod Heikell dünyanın bütün denizlerinde yelken yaptı, bu sahillerle ilgili ayrıntılı rehber kitaplar yazdı. Türkiye sahillerini anlattığı kitaptaki notlara bir göz atın

Yalnız ve güzel ülkenin denizden değişimi
Hani memleketi köy köy dolaşmak denir ya, Rod Heikell bizim memleketi Karadeniz sahilleri de dahil koy koy dolaşanlardan. İlk yolculuk 1980’de. Kitap 1984’te yayımlandı (Turkish Waters & Cyprus Pilot, Rod Heikell, Imray Laurie Norie&Wilson). 1986, 1989, 1993, 1997’de yapılan yeni baskılarda yeni önsözler hazırlandı. Bendeki 1997 İngilizce baskı. Tarihçi, sosyolog gözüyle falan değil de dışarıdan bakan sıradan bir Batılının gözünden memleket nasıl görünüyor? Yalnız ve güzel ülke yıllar içinde nasıl değişti? Bu soruların yanıtlarına dair ipuçları var sanki bu kısa önsözlerde. İlginç bulduğum kısımları aktarıyorum. Sözü Rod Heikell’a bırakıyorum.

“Türk insanı kendini Batılı olarak görüyor”

1984:Aşina olduğunuz ve hiç olmadığınız şeylerin bir arada olduğu Doğu ile Batı arasında bir bilinmezlikler diyarı. Trafik, modern binalar, televizyon, her yanı saran yüksek sesli pop müzik. Bunlar tanıdık şeyler. Bir de balkonlardan sarkıtılan halılar, ezan sesleri, minareler, kendine has sert çizgili hatlarıyla Anadolu köylüleri... Modern ve Batılı bir yüzün ardında hayat Türklerin büyük kısmı için hayli zor.

Haberin Devamı

Bu ülkeye adım atınca Asya ve İslam’ın sınırından içeri girdiğinizi hissediyor ve bugüne kadar Türkiye deyince aklınıza neden hep garip ve uzak bir ülke geldiğine şaşıyorsunuz.

Modern Türk’ü misafirperver ve yardımsever bulacaksınız. İstisnasız her yerde kocaman bir “hoş geldiniz”le karşılanacaksınız. Sonra kendiniz ve dünyayla ilgili bir dizi soruya hazırlıklı olun.

Türkler, Türkiye dışındaki hayatın nasıl olduğunu öğrenme konusunda inanılmaz bir meraka sahipler. Ne kadar kazanıyorsun? Bunu ne kadara aldın, buna ne kadar verdin, oraya gitmek için ne harcadın? Evli misin? Başka hangi ülkelere gittin? Türkiye dışındaki hayat şartları ve imkanlar hakkında bilgi sahibi olmaya dair bitmek bilmeyen sorular...

Türk insanı Doğu’nun kıyısında olduğunun tamamen farkında ama kendini Batılı olarak görüyor.

1986:Üç yıl içinde Türkiye’nin bazı bölgelerindeki sahillerde inanılmaz bir değişim yaşandı. Her yere oteller yapıldı. Pek çok büyük liman inşa edildi. Önceden ıssız olan koylarda birçok restoran var artık. Her yerde hamburger ve fast food tabelaları görülüyor. Ama misafirperverlik ve insanların dostça yaklaşımı aynı.

Birçok turistik merkez oluştu. Ancak yemek alışverişinizi hâlâ bir köy bakkalından, ufak bir marketten ya da insanların bahçelerinde yetiştirdikleri sebzelerden satın
alarak yapıyorsunuz.

1993: Bu kitabın ilk edisyonundan bu yana Türkiye radikal biçimde değişti. Sahillerde dev tatil köyleri var. Issız koylarda beş yıldızlı oteller yükseliyor. Önceden güçlükle bir tekneye rastgelebildiğiniz kıyılarda guletler gün boyu turistik taşımacılık yapıyor. Akdeniz’dekilerle rekabet edebilecek modern marinalar yapıldı. “Siz buraya beş yıl önce gelecektiniz asıl” şeklinde tepeden bakan cümlelere ve her şeyin kötüye gittiğini söyleyenlere karşın kötümser değilim. Her ülke gelişiyor ve değişiyor. Türkiye de bunu yapıyor. Tatil köyleri ve oteller var ama hâlâ el değmemiş kıyılar çoğunlukta.

Haberin Devamı

Şimdi gelip görse iyimser kalabilir mi?

Bu son satırlar 22 yıl önce söylendi. 2015’te durum ne sizce? Yeni imar tasarıları ve uygulamalarından sonra Rod Heikell gelip görse hâlâ iyimserliğini korur muydu acaba? Her şeyden öte doğal yıkımın geri döndürülemeyecek sonuçları olduğunun ve bunun “gelişmek” olmayacağının cidden farkında mıyız? Yoksa doğa, çevre gibi kavramlar artık içi iyice boşalmış soyut laflara mı dönüşüyor yavaş yavaş zihinlerimizde?

Haberin Devamı

Romare’nin çok yönlü müziği

Garaj, 70’ler, gospel, electronica, caz. Bunların hepsi Romare’nin müziğinde mevcut. Afrikalı-Amerikalı görsel kültürü adında bir ders almış üniversitede. Ufkunu açtığı açık. Böyle çeşitli tarzları başarıyla
bir araya getirmeyi başarabilen albümleri çok fazla bulamıyoruz. Romare bu işi orijinal olmayı becererek yapıyor. Açık zihinli, müziğe bakışını önyargılardan arındırmış biriyseniz beğeneceksiniz.

Ninja Tune bu tip nitelikli işlerle dikkat çeken bir label. Bir ilk uzunçalar olarak “Projections”ı favorilere almamak, mümkünse bir punduna getirip plağını kapmamak için bir neden göremiyorum.

İlk EP’si Black Acre etiketli “Meditations on Afrocentrism”i de tavsiye ederim.