Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

“Yaşasın bir yıl daha geldi.” İyi güzel de bir bilinmezliğe bakıp kaybolup gitmektense elimizdeki somut yıla, geçen yıla baksak. O yılı sen yaşadın, sevdiklerinle sen paylaştın

çimden “Adamlar haklı beyler” derim. (Kadınları dışladığımdan değil, lafın gelişi.) Yeni yılın ne olacağını bilmiyorum ki nesini kutlayacağım? “Yaşasın bir yıl daha geldi.” Eee? Yani? Ha babam hayaller, ihtimaller, talepler... O da olsun, bu da olsun. Neden? Dünyanın sana borcu mu var?

Bir bilinmezliğe, bu ucu açık ihtimaller denizine bakıp ufukta kaybolup gitmektense tersine bakalım bir de. Elimizde somut bir adet “yıl” var. Geçen yıl.

Haberin Devamı

Şimdi biz bu geçen yılı iyisiyle kötüsüyle, arızasıyla, hastalığıyla, derdiyle tasasıyla atlatmışız. Bir sürü kötülüğün, uğursuzluğun arasından, içinden, köşesinden geçip bir şekilde sağ kalmayı başarmışız. Her an, her gün otobüste, işte, mahallede yanımızdan geçen, etrafımızda dolanan kim bilir hangi ruh hastaları, kıskançlar, hasetler, yeteneksizler, vasatlar, namussuzlar, yalancılar, ezikler, görgüsüzler, psikopatlar, hırsızlar, katiller ve bunların dışında bunlardan daha iyi ve daha kötü onlarca tür insan arasından, onların şerrinden sıyrılıp gelmişiz, yara bere içinde de olsa hayatta kalmışız. Bunu kutlamayacağız da neyi kutlayacağız? Buna kadeh kaldırmayacağız da ya ne yapacağız? Trip’in ne demek istediği ortadadır efendiler.

Kimseye kaptırma o yılı, kimselere yedirme

Geçmiş yıl sadece bir olaylar dökümü değildir. “Eski” falan da değildir. Kanlı canlı bir şeydir. Kalbimizde yaşamaktadır. Bir zafer abidesi gibi en güzel ve en özel hatıralarımızı içermektedir. Herkesin, tek tek herkesin kafasında ayrı bir şekilde yer almaktadır.

“Filanca siyasi parti şunu yaptı, filanca bakan şunu dedi, dolar şu kadar oldu, şu sanatçı konser verdi, bir yıl böyle geçti” diye geçiştirilmemeli. Çok pardon, o yıl öyle geçmedi. O yılda sana özel, sadece senin bildiğin bir sürü şey oldu. Sevdiklerinle paylaştın sen o yılı. Sen yaşadın. Bırak elalemin partisini, ekonomisini, hedefini...

Haberin Devamı

Gazetelerin yıl sonu listelerinde gittiğiniz tatiller, yediğiniz yemekler, doğan çocuğunuz, ne bileyim nisanda eve dadanan yavru kedi, o haziran sabahı cama konan kuş, kazanılan ilk para, işe giderken o eylül sabahı yağan yağmurun ardından duyduğun o mis gibi çim kokusu, ilk aşk, ilk buluşma, bunlar yok. Kendi yılının kıymetini bil, onu hatırla, sev, barış. Ondan sonra yeni yıldan bir şeyler dile. Belki olur, belki olmaz. Ama neticede o yıl da senin, kimseye kaptırma o yılı. Kimselere yedirme.

İşte içinde bulunduğumuz yılın ilk pazar günü bunları düşünelim diye icat edilmiştir. Birkaç gündür avarelik yapan bünyeler huzur bulup yeni âlemlere açılmadan bir oturup düşünsün diye.

Bodrum’un kış halleri

Evet, hava karanlık, gökyüzü kurşuni, bulutlu, yağmurlu. Her yer fırtına. Lodosun kabarttığı dalgalar sahili dövüp duruyor.

Evet, bütün koylar, ıssız sahiller, tepeler inşaat, otel motel...

Evet, eski gittiğimiz mekanlardan eser kalmamış şimdi. Barlar Sokağı’ndaki anılarımızın üzerine türkü kafeler yapmışlar.

Haberin Devamı

Evet, görgüsüz barlar hâlâ çok sayıda ve içlerinde hâlâ onlarca çeşit görgüsüz; ağızlarda puro, bangır bangır müziğin içinde öylece durup duruyor.

Ama her yanı bu kadar oyulmuş, mahvolmuş, istila edilmiş bir Bodrum bile hâlâ çok güzel. Kışın daha da güzel. Bodrum’un en güzel yanı bu; ne yaparsanız yapın yine de bir şekilde ayakta kalıyor.

Bir kış akşamı önerisi

Kınalıada’daki Jash’a cümbür cemaat gitmek... İçeri girip şöminenin karşısında bir süre ısındıktan sonra ufaktan siparişleri vermek... Muhtelif mezelerin yanında masada muhakkak tarama olmasını sağlamak... Günün balıklarından söyledikten sonra 23.55’teki son motora kadar muhabbete dalmak.

Jash kış boyu açık ve insan kendini hakikaten İstanbul’dan başka yere ışınlanmış hissediyor.

PAZAR ALBÜMÜ

“Awake” - Tycho

San FrancIsco’lu elektronik müzik sanatçısı Scott Hansen ambient dediğimiz tarzın yaşayacağı ortamı üretmeyi başarmış. Yayıla yayıla sonsuza gidiyormuş hissi yaratan gitar arpejleri, progresif davul setleri, düşsel ortamlara kapılar açan keyboard tonları... Dans, pop, postrock arasında gidip gelen bir albüm. Gelgitlerini yaşayın siz de.