Mehmet Tezkan

Konu çok ama çok önemli.. Artık devlet evin içine de müdahale edecek.. Ediyormuş zaten..
Başbakan dün açıkladı..
‘Kız ve erkek öğrencilerin aynı evde kaldığı ihbarlarını değerlendiriyoruz, valilerimizle, emniyet teşkilatımızla üzerine gidiyoruz’ dedi..
Anlamı şu.. Veya uygulaması şu..
Polis kapıyı çalıp evlilik cüzdanı kontrolü yapacak!.
Abartmıyorum..
Meseleyi baştan alayım.. Daha iyi anlaşılsın..

Başbakan Kızılcahamam’da partisine hitap ederken bu başlığı açtı..
‘Türkiye’de bir kutuplaşma yoktur. Toplumun farklı düşünmesi ya da farklı talepleri dile getirmesi bir kutuplaşma değildir’ dedi.
Pazar akşamı televizyonda AKP Genel Başkan Yardımcısı Menderes Türel’i izledim; kutuplaşma var mı sorusuna, ‘maalesef var’ yanıtını verdi..
Evet var..
Kutuplaştık..
İki farklı kültür hakim.. Muhafazakar kara kültürü ile seküler kıyı kültürü.. Yaşam biçimi farklı, hayata bakışı farklı, siyasetten beklentisi farklı..
Farklı sözcüğü az kalır.. Taban tabana zıt..

Başbakan, Kızılcahamam toplantısında mealen, ‘Bu ülkede tüpgaz kuyrukları vardı, margarin, et kuyrukları vardı’ bunları bugünkü gençlere anlatın.. Bunların iyi bilinmesi lazım’ dedi..
1977 yılına gönderme yaptı..
Salonun yaş ortalamasını bilmiyorum ama o tarihte et kuyruğuna giren çok sayıda kişi yoktur herhalde..
Yaşı 40 olanlar hatırlamaz..
45 olanlar şöyle böyle.. 8-9 yaşında çocuktular.. 50’ye merdiven dayayanlar ile 50’yi aşanlar o kuyrukları yaşadı..
Benim de yaz tatillerinde her gün başka bir kuyruğa girmişliğim vardır.. Mesela beş paketten fazla sigara verilmezdi.. Ağabeyimle babama sigara almak için uzun kuyruklara girdiğimizi bilirim..
Tanzim satışından et almak için bile kuyruk olurdu..

Dört kadın vekilin Meclis’e türbanlarıyla girmelerinden (beş olacakmış) sonra mesele kapandı zannetmiştim.. Biliyorum; türban meselesi kapanmaz, kapatılmaz.. Seçim meydanlarının yine baş konusu yapılır o ayrı..
Muhalefete türban üzerinden saldırılar biter diye düşündüm.. İktidar o gün ortaya çıkan tabloyu ‘büyük bir olgunluk’ diye yorumladığına göre, bitmesi gerekiyordu..
Bitirilmedi.. CHP adına kürsüye gelen Şafak Pavey’e bel altı vuruşlara bile kalkışıldı.. Türbanlı vekiller, kendi inanç özgürlüklerine gösterdikleri hassasiyeti başkalarının özgürlüklerine de göstersin demesi..
‘Bundan böyle minik etek giydiği için işten atılan, sol kulağı küpeli olduğu için dövülen, dekoltesi bakanın hoşuna gitmediği için linç edilen, oruç tutmadığı için öldürülen, Hıristiyan olduğu için isimlerini değiştirenlerin güvenlikleri, herkesten çok bu türbanlı kadın vekillere emanettir’ sözleri kızdırdı..
*
Diyorlar ki; özgürlük takipçisi olmak, niye haklarına yıllar sonra kavuşan ‘zencilerin’ sırtında olsun ki...
Tırnak içinde kendilerini zenci olarak adlandıranlar 11 yıldır iktidarda..

Mesele ne diyeceksiniz? Kadının özgür olması.. Kadının erkeklerle eşit olması.. Kadının kendi yaşamına kendinin karar verebilmesi..
Muhafazakar kesim ne zaman kadının özgürlüğünden bahsedilse; hep türban kartına oynuyordu..
Türban eşittir özgürlüktü onlar için..
İşte oldu..
Türban ilkokula da girdi, Meclis’e de..
Türban meselesi kapandı; bakalım kadın özgürleşecek mi? Üç yıl oluyor, 2010 yılının ekim ayında gündem yine türbandı.. O günlerde şu satırları karalayıp, şu soruları sormuştum..
*

İktidar partisinin dört milletvekili bugün Meclis’e türbanlarıyla gelecek..
Üç-dört gündür neredeyse gündem bu..
Köşk’te verilen Cumhuriyet Bayramı resepsiyonunun temel konularından biri de bu olmuş.. Cumhurbaşkanı’na bile sorulmuş; İç Tüzük’te bir engel yok. Siyasetin bileceği iş demiş..
Peki siyaset nasıl bakıyor?
MHP destekliyor.. BDP karışmıyor..
Geriye CHP kalıyor?
CHP doğru bulmuyor, İç Tüzük’e aykırı buluyor..

Ethem Sarısülük davası iyi başlamadı; iyi gideceğini tahmin etmiyorum..
Öğrendik artık nasıl başlarsa öyle gidiyor..
Ankara’da öldürülen genç var ya.. Polis tarafından başından vurulan.. Onun davasından bahsediyorum..
Sanık polis Urfa’ya tayin edildi, bir anlamda gözlerden uzaklaştırıldı..
Davaya gelmedi tabii..
Bundan sonra da gelmeyecek.. Video konferans sistemiyle katılacakmış!.
Gerekçe; güvenlikmiş..

Radikal’den Ezgi Başaran sormuş, CHP lideri Kılıçdaroğlu yanıtlamış..
Soru güzel, can alıcı..
Üzerinde çok kafa yorduğum, çok yazı yazdığım meseleyle ilgili..
Sorusu şu..
Size göre Kürtler niye CHP’ye oy vermiyor?
Yanıta gelelim..
Kılıçdaroğlu şöyle demiş; ‘Evet, Kürtler bize oy vermiyor. Çünkü bizim partimiz var diyorlar.’