O ne diyeceksiniz? AB İlerleme Raporu.. Gerçi Avrupa Birliği ilişkilerinde bir ilerleme yok.. Olduğumuz yerde sayıyoruz ama âdetten olsa gerek her yıl hakkımızda geniş rapor çıkıyor..
Bazen beğenmiyoruz; çöpe atıyoruz.. Bazen hoşumuza gidiyor; masanın üzerine koyuyoruz..
*
2012 raporunu beğenmemiştik.. Burhan Kuzu; ‘bu kadar çalışkan bir talebeye böyle not, böyle karne verilmez’ dedi, raporu canlı yayında masanın altına fırlattı..
Çöp kutusu olsaydı, içine atacaktı..
AB Bakanı, Başmüzakereci Bağış verip veriştirmişti.. Ekonomik kriz nedeniyle AB’nin bunalımda olduğunu belirtip; ‘AB talep ederse, biz de onlarla ilgili ilerleme raporu yayınlayıp sorunlarına ayna tutabiliriz’ bile demişti..
*
Giderek, birbirini sevmeyen, saymayan, birbirine ters bakan toplum oluyoruz..
Biri ne derse öteki tam tersini söylüyor..
Biri ne söylese öteki düşünmeden taşınmadan inatlaşıyor..
Söylediğinin altında başka şeyler arıyor; başka manalar çıkarmaya çalışıyor..
Tersleşiyor.. Daha doğrusu tersleşmek istiyor..
*
Bir taraf için söylemiyorum; her taraf için söylüyorum.. Birbirimizi dinleme, anlama kabiliyetimizi yitirdik..
Star gazetesinde Mustafa Karaalioğlu ilginç bir soru ortaya attı..
Sorusu şu.. Hangi lider bütün hayat tarzlarını garanti edebilir..
Şöyle demiş:
‘Söyler misiniz? Hangi liderin idaresinde hem laik hem dindar, hem Türk hem Kürt, hem başı açık hem kapalı, hem Batılı hem Doğulu olarak; bütün kimliklerimiz, bütün aidiyetlerimizle, bütün ilgilerimiz ve kılık kıyafetimizle aynı anda bir arada, eşit şekilde yaşama garantimiz var?’
Karaalioğlu’nun çıkardığı sonucu söylemeye gerek var mı; bilmiyorum..
Tabii ki Tayyip Erdoğan sonucunu bulmuş..
*
Fırsat bu fırsat deyip, Gümüşlük, Selimiye, Bozburun arasını turladık..
Çok alakasız gibi duruyor, Gümüşlük nire Selimiye nire diyeceksiniz? Bodrum’dan iki saat feribot, feribottan sonra da bir buçuk saate yakın yol sürüyor..
Zor parkurmuş öğrendik..
Ama değdi..
*
Üç günlük tatil sırasında tanıyanlarla bol bol sohbet etme imkanı çıktı.. Ege öteki bölgelerden farklı.. İnsanlar, meseleleri daha yakından takip ediyor, daha çok okuyor, daha fazla tartışıyor..
Son zamanlarda çok hassaslar.. Ötelendiklerini, yaşam tarzlarının ayaklarının altından kayıp gittiğini düşünüyorlar..
Süre daraldıkça, cumhurbaşkanı seçimi yaklaştıkça AKP’nin geleceğine yönelik senaryolar havada uçuşuyor..
Bunda üç dönem kuralı da etkili oldu..
Üç dönemi savunan Başbakan, son kongrede veda etti.. Son defa milletvekili seçildiğini ilan etti..
Onun yolu belli..
Eve dönüp oturacak hali yok.. Çankaya’ya çıkmak istiyor.. Çıkar mı çıkamaz mı, seçmenin bileceği iş!.
*
AKP’deki etkin bir grup, ağır toplar diyelim.. Erdoğan cumhurbaşkanı olsun, Gül’ü AKP genel başkanı seçelim, seçerken üç dönem yasağını da kaldıralım.. 2015’te seçime Gül ile girelim; yolumuza devam edelim düşüncesinde..
Bizim mahalle dediğim yer; Zincirlikuyu, Levazım mahallesi..
Türkiye’nin en büyük alışveriş merkezi açıldı.. Açıldı ama öyle görkemli bir açılış olmadı..
Sessiz sedasız açıldı, yarım yamalak açıldı.. Nedenini sordum soruşturdum..
Karşıma çıkan bilgi şu..
105 bin metre kare arazisi olan Zorlu Center 232 bin metre kare inşaat izniyle projelendirilmiş..
Emsale uyulmamış tabii..
615 bin metre kare inşaat yapılmış.. Bu sebeple iskanı yok..
Bu memlekette ne kadar bozuk giden bi iş varsa bilin ki müsebbibi Gezi’dir!..
Gezicilerdir!
Diyorlar ki; İstanbul’un trafiğini mahvetmek için Gezi eylemcileri kolları sıvadı.. Amaçları AKP’li belediyeyi zor durumda bırakmak, dolayısıyla iktidarı sarsmak..
Belediye Başkanı’nın ‘her yerde metro, her yere metro’ yazılı binlere afiş ve pankart asmasının nedeni bu herhalde..
Gezicileri kendi silahlarıyla vurmak!..
*
Başbakan Yardımcısı Babacan bir süre önce Türkiye’nin itibar kaybetmesini Gezicilere bağlamıştı..
Sorulması gereken soru budur.. Cevap basit..
İstanbul’u son on yıldır kim yönetiyorsa odur..
On yıl önce İstanbul trafiği bu halde miydi? İstanbul yaşanmaz bir kent miydi?
Hayır..
O halde!..
*
Göç möç palavra.. Anadolu İstanbul’a akın ettiği için bu hale geldi sözü doğru değil...