Mehmet Tezkan

Başlık biraz iddialı, başlık komplo teorilerine taş çıkartan cinsten oldu ama ne yapayım; olay buram buram tezgah kokuyor..
Yine başörtülü bir kadın.. Yine başörtüsü taktığı için hakarete uğrama vakası..
Senaryo üç aşağı beş yukarı aynı, bu sebeple Zehra’yı hatırladım.. Gezi olayları sırasında Kabataş’ta 70-100 üstü çıplak, eli eldivenli, başı bantlı kişinin saldırısına uğrayan altı aylık anneyi..
Gezi eylemcilerini itibarsızlaştırmak için yazılan senaryoydu..
100 çıplak adamı bir Allah’ın kulu dahi görmemişti..
Zaten, İstanbul Valisi böyle bir olay yok dememek için böyle bir görüntü görmedim dedi..
Zehra işi tutmadı..

Henüz yerel seçim sath-ı mailine girmedik ama seçim tartışmaları başladı bile.. Yoksa girdik mi?.
İstanbul’u kim alır tartışması başladığına göre sath-ı mailine girdik herhalde!.. Belli ki seçim muharebesi İstanbul’un üzerinden yürüyecek..
Nedeni belli.. İstanbul belirleyici..
Belediye seçiminin ötesinde ülkenin siyasi yol haritasını da belirliyor.. Rotasını çiziyor..
*
2013 yerel seçiminin kapağı İstanbul’la açıldı.. Televizyonda izliyorum ‘yetmez ama evetçi’ iktisat profesörü var ya..
2010 model ‘yetmez ama evet’i, 2013’te ‘her şeye rağmen evet’e çevirmeye çalışan Hoca’dan söz ediyorum..

Gelen haberler hiç de hoş değil.. Kollarına KCK/Asayiş yazılı kolluk takan, yol kesen, arama yapan gençler ‘izcilik oyunu’ oynamıyorlar herhalde!.
Bölgeye özgü ‘yaz eğlencesi’ de diyemeyiz..
Ufak ufak antrenman yapılıyor..
*
İzliyorum.. İki gündür televizyonların konusu bu.. Gezi Parkı durulduğu için değil.. Gezi Parkı’na dair söylenecek ne kadar söz varsa söylendiği için değil..
Güneydoğu kıpır kıpır da onun için..
İmralı kadrosunun; hadi ikinci aşamaya geçin diye bastırmasına, süre vermesine.. İktidarın ise; ötelemeye çalışmasına, militanların tamamı sınır ötesine geçsin görelim bakalım demesine takılmıyorum..

Zehra’yı Z.D. diye tanıdık; altı aylık bebeği var, genç anne..
*
Ali, Hataylı, Eskişehir’de üniversitede okuyor; 17 yaşında..
*
Zehra, Gezi Parkı eylemleri sırasında İstanbul’un Kabataş semtinde başörtülü diye bir grubun saldırısına uğradı..
*
Ali, Eskişehir’de Gezi olaylarına destek vermek için protesto eylemine katıldı.. Polisin biber gazından kaçarken bir grubun saldırısına uğradı..

Mayıs ayının sonuydu.. Ortada daha Gezi eylemleri yoktu.. İçişleri Bakanı özel güvenlik görevlilerini statlardan ve üniversitelerden çekeceklerini, o görevi polislerin yapacağını açıklamıştı..
Adı polis olmayacakmış..
Koruma memuru..
Adı böyle de.. Silah taşıyacaklar, delil toplayacaklar, müdahale edecekler..
Bi de şu var; koruma memurları lise mezunu veya iki yıllık yüksek okul mezunlarından alınacak..
O günlerde üniversitelileri liseliler mi zapturapt altına alacak diye sormuştum.. Araya Gezi Parkı protestoları girince unutuldu gitti..
Polisin aşırı güç kullanması, bir ayda tonlarca gaz bombası tüketmesi, öldürülenler, yaralananlar, gözünü kaybedenler, gözaltına alınanlar, tutuklananlar..

Gidişat iyi değil.. Gidişat güvenlik bürokrasisinin ekmeğine yağ sürüyor.. Gidişat Gezi ruhunu öldürüyor..
Açık söyleyeyim.. İstiklal Caddesi bunaldı.. İstiklal Caddesi yoruldu.. O eline pala alıp, sopa alıp sokağa fırlayan manyakları demiyorum..
Gezi eylemcilerine ilk gün kapılarını açan, ilaç veren, su veren, yiyecek veren, biber gazından kaçanları dükkânına alan, kendini kapıya siper ederek polisi sokmayan esnaftan söz ediyorum..
45 gün oldu..
Yoruldular.. Perişanlar..
*
Her gün çata pata hali, Gezi Ruhu’na zarar veriyor.. Polisin Gezi’de bıraktığı kötü izleri siliyor.. Hoyratlığını, orantısız güç kullandığını, insanların gözünün içine biber gazı sıktığını, yerde yatanlara bile tazyikli su sıkarak cezalandırdığını, daha fazla zarar versin tazyikli suyun içine ilaç kattığını gölgeliyor..

Başbakan; ‘Taksim büyük meydan ama Kazlıçeşme daha büyük’ kıyaslaması yapınca gündemimize meydan meselesi de girdi..
Hangi meydan daha çok kalabalık topluyor..
Hangi meydanın sesi daha gür çıkıyor..
Hangi meydan daha etkili..
Bence en büyük meydan; twitter meydanı..
Rakibi var mı?
Var; facebook meydanı..

Gezi Parkı’ndan yükselen seste itiraz vardı.. Kim ne derse desin, kim nasıl okumaya çalışırsa çalışsın, Gezi Parkı’nın ruhu, o itirazdı..
Ne miydi?
‘İktidar benim sana mı soracağım’ anlayışına itirazdı..
‘Sandıkla geldim istediğimi yaparım’ anlayışına itirazdı.. Gece yarısı yasalarına itirazdı.. Kararnameyle hayatların yön değiştirmesine itirazdı..
Konuşulmamasına, tartışılmamasına, fikir soruyormuş gibi yapılıp sorulmamasına itirazdı...
*
Önceki gün somut örneğini yaşadık.. İktidar partisi gece yarısı önergesiyle TMMOB’nin yetkileri kuşa çevrildi..