Diyarbakır’da uzun süredir huzur var.. 1990’lı yılların gibi değil..
Eskiden neydi öyle..
Adım başı panzer, adım başı bariyer.. Askeri binalarının önünde kumdan siperlikler.. Gece sokağa çık; çıkabilirsen.. Elini kolunu sallayarak dolaş; dolaşabilirsen..
O günler çok geride kaldı.. Diyarbakır’a huzur geldi..
Diyeceksiniz ki tarihi ‘Nevruz’dan sonra, PKK’nın silahlı mücadeleye son verme kararından sonra hiç mi değişiklik yok?
Var.. Huzur vardı, şimdi umut da var.. Henüz; iklim değişip Akdeniz olmamış ama olacak.. Yüzler gülümsüyor..
*
Bugün pazar siyasete ara verelim.. Yaşama dair konulara girelim..
Zaten bu ortam da müsait değil.. Bu bahar günü ağır konular çekilmez..
O halde gelin sizi ‘Masa’ya götüreyim.. Her ayın 10’unda Yakup’ta kurduğumuz ‘Masa’ya.. 14-15 yıl oluyor, liseli arkadaşlarla her ayın 10’unda buluşuyoruz.. ‘Masa’mız hazırdır, İstanbul’da olan gelir, işi olmayan gelir.. İşi olan işini erteler yine gelir..
Peki nerede?
Tabii ki Yakup’ta..
Bazen altı kişi olduk, bazen sekiz, on kişi.. On dört, on beş kişiye kadar çıktık.. Zaten bizim sınıf 20 kişiydi..
*
Durumu anlatmak için başka kelime bulamadım..
Sabotaj sözcüğü cuk oturdu..
İlginç olan sabotaj girişimi dışarıdan gelmedi, hükümetin içinden geldi..
Önce ortamın haline bakalım..
Millet hassas.. Ortalık provokasyona açık..
Çünkü belirsizlik çok fazla, soru işareti diz boyu.. MİT ile Öcalan ne konuştu? PKK silahlı veya silahsız çekilme karşılığında ne istedi? İktidar ne vaat etti? İmralı mektubunda ne yazdı, Kandil ne cevap verdi?
Bilmiyoruz..
Kandil ayak sürüse de, bazı PKK’lılar burun kıvırsa da ‘önder’leri Öcalan bastırdı..
PKK militanları Kandil’e dönecek..
Başbakan’ın söylediğine göre süreç o zaman başlayacak.. Suriyeli PKK’lılar büyük ölçüde çekilmiş.. Suriye’ye gitmişler..
Silahlı mı gittiler, silahsız mı gittiler bilmiyoruz..
Bizim PKK’lılar ne yapacak? Silahlı mı gidecekler silahsız mı?
Tartışmak istediğim şu.. Acaba hangisi doğru?
Bir süre önceye kadar PKK militanlarının silahlarıyla geldikleri gibi gitmeleri söz konusuydu.. Dönüş yolunda çatışma çıkmasa da işler tersine dönmese diyorduk..
İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal’la yemekte buluştuk.. Silivri’de çıkan hır gür, sıkılan tazyikli su, atılan biber gazı nedeniyle değil..
Önceden kararlaştırmıştık.. Tabii ki Silivri’yi de konuştuk, Türkiye’nin diğer meselelerini de..
Bu arada Ümit Hoca’nın sıkı bir çizgi roman arşivi olduğunu biliyorduk, film arşivi de varmış.. Siyah- beyaz Türk filmleri ağırlıklı..
Müzik arşivi de varmış..
Bunları da konuştuk.. Ama en çok kendine ve Baro yöneticilerine açılan dava üzerinde durduk..
Çünkü güler misin, ağlar mısın denilecek bir durum var..
Kocasakal ve Baro yöneticileri neyle suçlanıyor?
Başkanlık koşusunun startı verildi.. Hedefi açıklandı.. Bürokratik oligarşinin belini kırmak..
Anlaşılan bundan böyle bürokratik oligarşi lafını çok duyacağız.. İktidara yakın duranlar hemen savaş açarlar, vurdukça vururlar..
İyi de bu oligarklar kim?
Nerelere yuvalanmışlar? İktidarın hareket alanını nasıl daraltıyorlar?
Bellerini kırmak için başkanlıktan başka çare olmadığı söylendiğine göre.. Parlamenter sisteme son vermek istendiğine göre bilmemiz lazım..
AKP 11 yıldır ezici çoğunlukla iktidarda.. Kendi bürokrasisini oluşturdu, bütün kurumları kendine bağladı..
Bağımsız kurumlar vardı onlar da bakanlıklara bağlandı..
Başbakan ‘İnsanoğlu toprağa yakın yaşamalı. Gökdelenler dikilmemeli’ dedi.. Bu sözleri İstanbul’da söyledi..
20 yıldır elinin üzerinde olduğu kentte..
Gökdelenler kenti haline gelen İstanbul’da.. Tarihi silueti gökdelenler tarafından değişen İstanbul’da..
Çıkın Camlıca Tepesi’nden İstanbul’a şöyle bir bakın..
Kenti bozan gökdelenleri sayın..
O kadar vaktiniz yoksa size daha kolayını söyleyeyim..
‘Google’a girin.. İstanbul’un siluetini bozan gökdelenler yazın.. Karşınıza çıkan fotoğraflara bakın..
Akil insanların açıklandığı gün Türkiye’den hayli uzaktaydım..
Bölük pörçük bilgilerle gazel okumamak için uzak durdum.. Merak ettiğim o kadar çok şey vardı ki..
Döner dönmez cevaplarını aramaya koyuldum..
Bulamadım, kafam daha da karıştı.. İşin içinden çıkamadım..
Uzakta olduğum, olayın sıcaklığını kaçırdığım için mi bilmiyorum ama olan biteni anlamadım..
Pazar gününün rahatlığıyla neleri anlamadığımı izaha çalışayım..
*