Bu topraklardan üç gün uzak kaldım, döndüğüm de gördüm ki memleketin havası değişmiş..
Uzun süredir hava değişikliğine ihtiyacımız vardı..
Tam zamanında oldu..
Yurda döner dönmez birkaç temas yaptım.. Öyle ya, olmadık şeyler oldu.. Hayal bile edemeyeceğimiz gelişmeler oldu..
Perşembe günü Öcalan silahlı mücadeleye son noktayı koydu..
Cuma günü PKK’nın, KCK’nın, HPG’nin komutanı Karayılan dağdakilere telsiz emriyle eylemsizlik pozisyonuna geçmeleri talimatı verdi..
Cumartesi Bonn’da düzenlenen Nevruz kutlamalarında beklenen açıklama geldi.. Karayılan, video mesajında, komisyonun kurulmasıyla birlikte çekileceklerini ilan etti..
Turkcell’den Filiz Karagül, Andorra’ya maça gidiyoruz, gelsene dediğinde, dilimin ucuna kadar geldi ama; hangi aşıları yaptırmam gerekir diye soramadım..
Andorra’yı olimpiyatların açılış töreninden bilirim.. İki üç sporcusuyla hemen başlarda geçtiği için adını çok duydum..
Duydum da Andorra’yı Afrika’da sanıyordum..
İspanya ile Fransa arasındaymış, Barcelona’ya arabayla üç saat mesafede..
Nasıl bir yerdir diye ansiklopedik bilgilere daldım.. Yüzölçümü 30 kilometrekare yazıyordu..
Hadi ya olur mu?..
Mesela eni beş boyu altı kilometre mi?
Bir adım öteye geçelim, Nevruz sonrası neler olacağına bakalım..
Eylemsizlik kararı, çatışmasızlık ortamının ilanıyla birlikte Güneydoğu sakin bir döneme girecek..
Yani bu yıl ‘eyvah karlar erimeye başladı’ cümlesini sarf etmeyeceğiz..
Hal böyle olunca PKK gündemin ilk sırasından düşecek.. Bu düşüş ülke üzerinde yarattığı stresi de azaltacak..
Çocukları askerde olan analar-babalar daha rahat uyuyacak..
Sonra ne olacak?
Gelin bugün o Nevruz’la bu Nevruz’u karşılaştıralım.. O Nevruz’da neler yaşandı, bu Nevruz’da neler yaşanacak ona bakalım..
21 yıl önceye, 1992 yılına, kanlı Nevruz’a gidelim..
Gerçi 1991 Nevruz’u da kanlıydı.. Kan dökülen, ölümle biten ilk Nevruz’dur.. Nevruz’un siyasi içerik kazandığı Nevruz’dur..
Bahar bayramı gömleğini çıkardı Kürt bayramı gömleğini giydi..
1991 Nevruz’unda 31 kişi ölünce Türkiye hafiften sallandı.. ‘Ne oluyoruz’ sesleri yükseldi..
O Nevruz’a PKK damgasını vurmuştu..
1992 yılına girerken sinirler gerilmeye başladı.. Takvimden mart ayını çıkaracak halimiz yoktu, 21 Mart istesek de istemesek de yaşanacaktı..
Biliyorum, daha mahkeme karar vermedi, savcı esas hakkındaki mütalaasını sundu..
Ama şunu da biliyorum..
Veya tahmin edebiliyorum, mahkemenin kararı da farklı olmayacak..
Bu sebeple sordum..
Ergenekon davasında istenen cezalar içinize sindi mi?
2002 yılında dandik denilen koalisyon AB’ye uyum paketi kapsamında ‘idam’ cezasını kaldırmasaydı 64 kişiyi asacak mıydık?
Gerçi verilen cezaların idamdan farkı yok.. İdamda bir defa ölüyorsun, ağırlaştırılmış müebbette her gün..
Barış sürecinin maymuncuk anahtarı belli oldu..
Daha fazla demokrasi..
İktidar, Türkiye’nin en büyük meselesini daha fazla demokrasiyle çözeceğini açıklamıştı..
Silahlar susarsa demokrasi adımları daha rahat atılır mesajı vermişti..
*
Dün Öcalan ile görüşen BDP heyeti Ataköy’e iner inmez açıklama yaptı..
Yazının daha mürekkebi kurumadı.. Cuma günü temas etmiştim..
O yazıda..
Lazkiye’ye film gibi operasyon yapan devlet..
Sınır ötesine uzanma kabiliyeti olan devlet.. Cumhuriyet tarihinin en büyük siyasi komplosunu da ortaya çıkarır..
Baykal ile MHP’nin beyin takımına yönelik tuzağı kimin kurduğunu, o görüntüleri kimin servis ettiğini bulur demiştim..
Bu dediklerime bir yenisi daha eklendi..
Devlet, Amerikalı Sarai Sierra’yı İstanbul’da öldüren kişiyi de buldu.. Hatay’a kaçmış; saklanıyormuş!..
Bodrum’a çarşamba gittim, cuma döndüm.. Çarşamba yazdan kalma bir gün derler ya öyleydi.. İstanbul da aynıydı Bodrum da.. Ama büyük bir farkla....
Farkı izah edeyim..
Uçak, Milas-Bodrum havaalanına inişe geçti, hostesler iniş pozisyonunu aldı, son anonslar yapıldı, iniyoruz derken uçak gazladı, burnunu dikti, pisti pas geçti..
Ne oluyor diye soran çıkmadı, panik yaşanmadı.. Her zaman olurmuş gibi karşılandı..
İşte, İstanbul’la Bodrum’un arasındaki fark burada..
Dinginlikte..
Demek ki; sadece Bodrum’da yaşayanlar değil, Bodrum’a gidenler de anında dingin durumuna geçiyor..