Dikkatinizi çekmiştir.. Anayasa değişikliği konusunda derin görüş ayrılığı meşhur iki madde tartışılmıyor..
Gündeme gelmiyor..
Herkesin hemfikir olduğu diğer maddeler bol bol konuşuluyor..
Hele şu 12 Eylül’e yargı yolunu açan madde.. Kalksa bir şey değişmeyecek.. 12 Eylül’ün 30. yılında kalktığı için zaman aşımı nedeniyle kimsenin kılına dokunulmayacak..
Ama sembolik..
Anayasa’da olması ayıp..
Bunun için bu madde kalsın diyen yok.
‘Bıktım’ diye başlamış yazıya Ece Temelkuran, şahane bir durum tespiti yapmış..
Bakın ne demiş:
* * *
“Bıktım... AKP’nin iktidara gelişinden beri memleketi etkisi altına alan şizofrenik siyasal iklimden bıktım. Siyasal olarak aynı çizgide olduğum, ahlaken de birbirimizin arkasında duracağımız arkadaşlarımla ikide bir kendimi farklı ‘kamplarda’ bulmaktan da bıktım. Bu lüzumsuz ve çarpıcı sürecin parçası olup kendimi istemediğim insanlarla aynı kamplarda bulmaktan, insanları kırmaktan, kırılmaktan da bıktım.”
(Haber Turk 31 Temmuz)
* * *
Bölünmüşlükten, kamplaştırılmaktan, durduk yerde zemin değiştirir hale getirilmekten, birilerinin sizi yer değiştirmiş, ilgimiz olmayan birileriyle aynı hizaya girmiş gibi göstermesinden bıktık..
Sabah kalk, AKP’ye tam destek gazeteleri oku.. TRT’yi izle.. İktidar yanlısı kanalları turla, zannedersin ki CHP iktidarda..
Sürekli CHP’den hesap soruyorlar..
Sürekli kızıyorlar..
Her musibeti CHP’den biliyorlar..
Kılıçdaroğlu’nun sözlerini icraatın başındaki kişinin sözleriymiş gibi değerlendirip verip veriştiriyorlar..
Mesela CHP Genel Başkanı, Dubai anlaşmasına dikkat çekiyor.. Hani 1 milyar dolarlık hibe karşılığında Kuzey Irak’a askeri operasyon düzenlemeyeceğimizi öngören anlaşma vardı ya..
Babacan’ın gizlice imzaladığı..
En çok konuşulan, en çok yorumlanan manşetlerden biriydi.. Yıl 2003’tü.. Manşeti atan gazete Cumhuriyet’ti.. Habere imzasını atan da Mustafa Balbay..
5 yıl sonra eski defterler açılınca Balbay’ın başına gelmedik iş kalmadı..
Gözaltına alındı, bırakıldı..
Sonra yeniden alındı, tutuklandı..
Hâlâ hapiste..
Savcılar o manşeti de sordular.. O manşetin ne anlama geldiğini de sorguladılar..
O manşet için neler yazılmadı ki..
Anayasa değişikliği ne getiriyor? Çocuklar, yaşlılar ve özürlüler için ilave tedbirler alınmasını, pozitif ayrımcılık yapılmasını getiriyormuş.
Güzel..
Peki şu anda engellilerin hayatlarını kolaylaştıracak ek düzenlemeler yok mu?
Varmış ama yeterli değilmiş!..
Yapılmaması için engel var mı?
Yok..
Yok ama anayasal güvence altına alınsa fena mı olur diyorlar; yarın ne olur ne olmaz, biri gelir uygulamayı ihlal eder, yok sayar, ortadan kaldırır..
Araştırmacı Adil Gür’ün tespiti doğru çıkarsa.. Yani evetle hayırlar başa baş gelirse..
Evetle hayır arasındaki makas bir iki puanı geçmezse ne olur?
Sonuç evet de olsa..
Hayır da çıksa bir anlam ifade etmez..
Yüzde 52 evete karşı yüzde 48 hayırla yapılan anayasa değişikliğine anayasa değişikliği denmez..
Tam tersine bakalım..
Yüzde 52 oyla reddedilen anayasa değişikliği reddedilmiş sayılmaz..
Gidişat belli oldu.. 12 Eylül’e kadar böyle.. Vaktimiz kim daha mağdur olduyla geçecek.. Kim işkenceyi tattı, kim tatmış numarası yaptı, konuşup duracağız..
30 yıl, 35 yıl önceye gidip bir süre oralarda kalacağız.. Senin işkencecin benim işkencecimin yanında sünnetçi gibi kalır muhabbetini çok duyacağız..
* * *
12 Eylül gecesi referandum sonucuna bakacağız..
Evetçiler kazanırsa; demek ki 12 Eylül onların üzerinden geçmiş diye düşüneceğiz..
Hayırcılar kazanırsa darbenin süngüsü onlara girmiş diyeceğiz..
Durum budur..
Sabah kararlı kalktım.. Gündem zorlasa da, siyaset sıkıştırsa da taviz yok..
Bugün pazar..
Bugün tatil.. Bugün siyaset yok..
Ne var derseniz!..
‘Çin Mucizesi’ var.. Bizim kırk yıllık Türk mucizesinin bire bir versiyonu..
* * *
Cebinde parası olan, sağlığına düşkün olan beslenmesine titizlik gösterir.. Yeni akımlara hemen uyar..