İzmir’de açılan Askeri Casusluk Davası’nın 1773 sayfalık iddianamesi parça parça basına yansıyor. Özellikle yandaş medya bu parçaları her zaman olduğu gibi iddia değil de kesinleşmiş hüküm gibi yansıtıyor. İddianamede ağır deyimler ve suçlamalar var. Yargılanacak 357 sanığın 310’u TSK mensubu, 87’si tutuklu...
İddiaya bakılırsa bir çete fuhuş yoluyla askerlerle ilişki kuruyor, şantaj uyguluyor, ardından askeri plan ve belgeleri ele geçiriyor. Çetenin bu gizli planları PKK’ya, Yunanistan’a, Rusya’ya satacağı iddia ediliyor...
Peki suçlama altındaki şüpheliler bu iddialara ne diyor?
Radikal’de İsmail Saymaz’ın haberinde bu soruya çok ilginç bir yanıt var. Okuyalım:
“...1773 sayfalık iddianamede, 88’i tutuklu 357 şüpheliden herhangi birinin suçlamalara ilişkin görüşüne yer verilmiyor. Ne bu dijital verilerin çıktığı iddia edilen şüpheliler, ne de dijital verilerde adı geçtiği için suçlanan şüphelilerin ifadesine atıfta bulunuluyor. Dolayısıyla şüphelilerin iddia ve kanıtları reddedip reddetmedikleri bilinmiyor....”
İsmail Saymaz’a daha önce izlediği davaları soruyoruz. Diyor ki:
“Daha önce benim izlediğim Ergenekon, Balyoz gibi davalarda kişiler hakkındaki tüm kanıtlar
Donanma Komutanı Oramiral Nusret Güner’in istifa ettiği kesinleşti...
Gerekçe: “Arkadaşlarımız hapse atılıyor bizim elimizden bir şey gelmiyor hatta yardım ediyoruz...”
Böylece Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nı devralacak oramiral kalmıyor.
Bu arada Askeri Casusluk Davası’na dahil edilen Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı Koramiral Veysel Kösele de topun ağzındadır.
Halen, Kara Kuvvetleri’nden 75. Hava Kuvvetleri’nden 29 muvazzaf subaya karşılık Deniz Kuvvetleri’nden çoğunluğu amiral ve albay olmak üzere 112 subay tutukludur.
Açıkça görüldüğü gibi... Açılan davalardan en büyük darbeyi Deniz Kuvvetleri yemiştir.
CHP Cezaevi İnceleme Komisyonu’nun raporuna göre:
2009 yerel seçimlerinde AKP’den aday gösterilmeyince Şanlıurfa’dan Bağımsız Belediye Başkanı adayı olan... Büyük sürpriz yaparak seçimi kazanan Ahmet Eşref Fakıbaba önceki gün eski yuvası AKP’ye döndü. AKP Grup Toplantısı’ndan önce yapılan rozet takma töreninde hemen yanıbaşındaki Başbakan Erdoğan’a bakarak duygularını dile getirdi:
“Sizleri, ailemi çok özlemiştim. Bana bu fırsatı verdiniz, size yürekten teşekkür ediyorum, minnettarım. Sizin hoşgörünüz, büyüklüğünüz bana bu fırsatı verdi.”
2009’da aday gösterilmediğinde aynı Fakıbaba ve aynı Erdoğan birbirleri için neler demişlerdi derseniz...
Recep Tayyip Erdoğan: “AKP treninden inen bir daha binemez. Çünkü bu bir takım oyunu. Yani seni belediye başkanı yaparken AK parti güzel de, değişiklik yapınca niye rahatsızlık duyuyorsun.”
Ahmet Eşref Fakıbaba: “Ben parti treninden indim, halkın trenine bindim. Halk kendisine yanlış yapmayanı treninden indirmez.”
Erdoğan ve Fakıbaba’ya yeni tren yolculuğunda başarılar...
Elektrik haracı...
TRT payı, kayıp kaçak bedeli, sayaç okuma parası...
İskenderun’da sol dernek ve partilere bağlı gençler Patriotlara karşı gösterilerini sürdürüyor. Onlara “Füze savar” gençler deniyor. Patriotlar bizatihi “Füze savar füze” olduğuna göre... Gençleri de “Füze savar füze savar” diye nitelemek mi gerekiyor!
Patriotlara karşı tepkiler büyüyor...
Ancak gördüğümüz kadarıyla Patriotların niteliği ve özelliği ülkemizde henüz tam anlaşılmış değil...
Wikipedia’da “PAC 3” diye girerseniz yeterli bilgiye ulaşabilirsiniz...
Orada da açıkça görüleceği üzere...
Almanya ve Hollanda’nın gönderdiği PAC 3 modeli Patriotların karşıdan gelecek füzelere karşı menzili topu topu 20 kilometredir.
Kahramanmaraş ve Adana’ya yerleştirilecek Patriotların etki alanı 40 kilometre çapında bir alanı kapsar.
İÜ Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Adem Sözüer “Her gece o öğrencimi düşünüyorum” diyor Radikal’de...
Hastaneye giderken yürüyüşe denk gelmiş o ögrenci... Katılmadığı halde tutuklanmış. Katılsa da tutuklanması gerekmezdi tabii. Prof. Sözüer diyor ki:
- Bu çocuk derdini anlatana kadar bir sene geçecek. Bizim bu kadar yatırım yaptığımız çocuğun hayatından çalınan günlere bakın...
Hapislerde 700’ün üzerinde öğrenci...
Mahkemelerde yüzlerce, binlerce örgüt davası var.
Bu kadar çok örgüt, demokratik ülkelerde yok. Bizde niye var?
Doğru sözü OdaTV duruşmasında, örgüt üyesi olarak suçlanan Barış Terkoğlu söylemişti...:
Hibpo nedir? “Hayat İçin Bir Paket” örgütlenmesinin kısaltılmış adıdır...
Yaşadığımız şehirlerde hastaneler, alışveriş merkezleri, okullar yanında elbet hapishaneler de var...
Bu hapishanelerde 4600 kadın tutuklu ve hükümlü kalıyor.
Bu kadınların 0-6 yaş çocukları da hapishane hücrelerini onlarla birlikte paylaşıyorlar. Anneleriyle birlikte kalan çocukların sayısının 300’ü bulduğu bildiriliyor... Bunlar ülkenin kuşkusuz en günahsız ve suçsuz mahkumları.
Oyun çağında dört duvar arasına sıkıştırılmış biçimde geçiyor günleri... Ne dram...
Peki bu kadınlar ve çocuklar sağlıklı koşullar altında yaşayabiliyor mu?
Hibpo işte bu sorudan yola çıkıyor...
Akşam gazetesinde komik bir haber vardı...
Hollanda Meclisi Savunma Komisyonu Başkanı Han Ten Broeke, Meclis’te görüştüğü Türk parlamenterlere Hollanda’nın Adana’da konuşlandırılacağı iki patriot bataryasıyla ilgili talepte bulunuyor:
“Patriotların Türkiye’ye gönderilmesi Hollanda’ya 40 milyon dolara mal olacak. Ancak harcama kalemi bununla bitmiyor. Patriotların Türkiye’ye konuşlanmasından sonraki aşamada lojistik harcamalar ve dönüşümlü görev yapacak Hollandalı 360 personelin, iaşe, ulaşım, konaklama gibi masrafları olacak. Bu giderlerin kim tarafından karşılanacağına ilişkin NATO mezvuatında açık hüküm yok. Patriotlarla ilgili lojistik harcamaları ve personelin masraflarını Türkiye karşılamalı... Bunu partilerinize anlatın.”
Haberi yazan Volkan Yanardağ, “Masrafları kimin karşılayacağına ilişkin temaslar halihazırda NATO nezdinde devam ediyor” demiş haberde.
Bu konularda uzman bir isim... Doçent Emruhan Yalçın:
- Hollanda yanında Almanya ve ABD’den de 400’er asker geleceğine göre, hepsinin bir yıllık masrafının toplam 132 milyon euro olması tahmin edilebilir. NATO bu paranın Türkiye tarafından ödenmesi istenebilir, diyor...
Okurlarımız bu haberde komik olan
İmralı - Ankara hattında en önemli konu anayasa değişikliği ve öncelik 66. maddeden “Türk” sözünün çıkarılması... AKP ve malum enteller bu talebi destekliyor. Ne diyor Anayasa 66. madde:
“Türk devletine vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes Türktür”...
Bu deyim gerçekten ırkçı bir içerik taşıyor mu?
Bu konularda yetkin bir isim olan Prof. Sibel Özel’e göre, tam tersine, bu hüküm ırkçılığı önlemektedir. Prof. Özel’in tespitleri:
- Hüküm çok açıktır ve iddia edilenin aksine Türkçülüğü yasaklamaktadır.
- Bu ülkede hiçbir vatandaş diğerine “Sen Türk değilsin; sen Ermeni’sin, Rum’sun, Kürt’sün, Çerkez’sin” diyerek aşağılama hakkına sahip olmasın diye Anayasa Türklüğü bu şekilde tanımlamıştır.
- Bir başka ifade ile etnik kökeni Türk olanların, etnik kökeni Türk olmayanlara karşı bir farklılığı ve ayrıcalığı olmadığını vurgulamak için, hukuken TÜRK olmanın anlamı Anayasada bu şekilde tanımlanmıştır.