Bu ayın sonundan itibaren Haydarpaşa’dan Anadolu’ya tren kalkmayacak... Anadolu ve Ankara’dan Haydarpaşa’ya tren gelmeyecek...
Sebep, Köseköy Gebze arasında 24 ay sürecek olan hızlı tren hattı inşaatı...
Haydarpaşa Pendik-Gebze hattında banliyö seferi bir süre devam edecek.
Marmaray projesine bağlı hatların yapımı başlayınca banliyö seferleri de bitecek.
Marmaray’ın açılışı inşaat programında en erken 2015 olarak görünüyor...
O tarihten sonra da Haydarpaşa’ya tren girmeyecek...
O yüzden Haydarpaşa ve çevresini ranta dönüştürmek isteyenler kolları sıvıyor .
Demokrasilerde demokrasiye inanmış olanlar bir toplumda bir kişiye yapılan haksızlığın bütün topluma yapıldığına inanırlar.
Kim Dergisi 1967
Faşizm sermayeci azınlığın silah gücüyle egemenliğinin sağlandığı bir diktatörlük çeşididir. Faşizm ekonomik liberalizmin siyasal liberalizm ile tamanlanmadığı ülkelerde sözkonusudur. Yani, sermaye her türlü devlet olanağı ile desteklenecek, düşünceler devletin gücüyle kısılacak. İşte burada faşizm başlar...
Yeni Ortam 1974
Yargıya karşı güvenin azalıp yok olduğu toplumlarda demokratik düzenin geleceği de şüpheye düşmüş demektir.
Yeni Ortam 1974
Hukuku egemen güçlerin bir baskı aracı yapmak isteyen iktidarlar her ülkede hukukçuların vicdanlarına ipotek koymak istemişlerdir. Böyle dönemlerde hukukun yerini yasadışı yargılar ve korkular almıştır.
Uğur Mumcu ülkemizde soylu gazeteciliğin olduğu kadar faili meçhul cinayetlerin de sembolü oldu. Öldürülmesinin 19. yılında onu saygı ve sevgi ile anıyor, katillerini lanetliyoruz. Onun bir yazısıyla Hrant Dink cinayetinin de peşine düşüyoruz.
Yazıyı Cumhuriyet’te 28 Temmuz 1981’de yazmış...
FBI o günlerde Başkan Reagan’a yapılan başarısız suikastin örgütlü olmadığını açıklamış...
Reagan suikastinin Kennedy cinayeti gibi, Ağca’nın Papa’ya yönelik saldırısı gibi “örgütsüz” çıkmasına inanmayan Uğur diyor ki:
“Bu tür suçlar yapıları gereği ‘örgütlü’ olarak işlenirler. Eylemin son halkası elbette bir ya da birkaç kişi tarafından tamamlanır. Ancak eylem bir plan sonucunda yapılmıştır. Bu plan ve bu planın işlemesi için gerekli araç gereç, silah, para, pasaport bu örgüt tarafından verilmiştir.
İş, bu örgütü meydana çıkarmaktır...
Uluslararası terör örgütlerinin ardındaki güçler tek tek ortaya çıkarılmadan ne terör önlenir, ne de terörün nedeni konusundaki resmi açıklamalar inandırıcı olur...”
Ermeni soykırımı iddiasının reddedilmesini suç sayan yasa önerisi Fransa Meclisinden sonra Senatodan da geçti... Meclis’in tasarıyı kabul etmesinden sonra caydırıcı önlemler almamız için epey zaman vardı. Ne var ki hiçbir caydırıcı önlem alamadık. Fransız mallarına boykot sözü açılınca TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner ile Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan öne atılıp böyle boykotların sonuç vermeyeceğini bildirerek Fransa’yı rahatlattılar. Anlaşılan Dışişleri Bakanı Davutoğlu‘nun “Fransa ayıp ediyor” şeklindeki çıkışıyla Başbakan Erdoğan’ın “Bir daha Fransa’ya gidersem iki olsun” şeklindeki ağır tehditleri de karşı tarafı caydırmaya yetmedi...
Ulusal reflekslerini yitirmiş olan ülkemiz, uğradığı onur kırıcı davranış karşısında en küçük zarara girmeyi göze alamadı,
İsviçre beş yıl önce aynı yönde yasa çıkardığında biraz homurdanmış peşinden yelkenleri suya indirivermiştik. O kadarla da kalmadı, geçenlerde kendi kendimize kazık atarcasına İsviçre Dışişleri Bakanı Calmy Rey’i Ankara’ya davet edip büyükelçiler toplantısında onur konuğu olarak ağırladık.
Son yıllarda yabancı ülkelerin aldığı soykırım kararlarını da küçük birer kınama mesajıyla geçiştirip yutkunuyoruz.
O yüzden hiçbir
- Yavrucuğum, terör örgütüne üye olduğun için pişmansın ve Pişmanlık Yasası’ndan yararlanmak için ülkene döndün, değil mi?
- Hayır. Ben Habur’a örgütün talimatıyla döndüm. Yaptığım hiçbir şeyden pişman değilim.
- Son sözün bu mu?
- Evet, bu: Serok Apo! Biji Serok Apo!
- Yaz kızım... Samimi ikrarında örgüt üyesi olmadığını ve pişman olduğunu ifade etmiş olup Pişmanlık Yasası’ndan yararlandırılarak salıverilmesine...
* * *
- Tam üç yıldır tutukluyum ve suçumun ne olduğunu hâlâ bilmiyorum hâkim bey.
Hrant Dink davasında bulunamayan örgüt İzmir’de bulundu. Büyükşehir belediyesi suç örgütü sayılarak Başkan Aziz Kocaoğlu hakkında 397 yıl, Genel Sekreter Pervin Şenel Genç hakkında 261 yıl hapis istemiyle dava açıldı. Davada 30’u tutuklu 130 sanık yer alıyor. Dikkat çekici bir gelişme, Mahkeme Başkanı Güngör Tosunoğlu’nun ani bir kararla emekliliğini istemiş olması...
İzmir Barosu Başkan Yardımcısı ve Büyükşehir avukatı Ercan Demir diyor ki:
- Savcının, yürüttüğü soruşturmadaki dayanağı 250. maddenin B fıkrası. Bu fıkra diyor ki, ‘Ortada çıkar amacıyla üç veya daha fazla kişinin bir araya gelip kurduğu, yöntemlerinin de cebir ve tehdit yöntemi olduğu bir örgüt varsa, özel yetkili mahkemeler görevlidir.’ Yani çıkar elde etmek için kurulmuş bir örgüt olması yetmez; ayrıca cebir, tehdit yöntemi uygulanıyor olması gerekir. Biz bu büyükşehir operasyonunda cebir ve tehdidin nerede olduğunu hâlâ bilmiyoruz.
Avukat Ercan Demir, Aziz Kocaoğlu’nun sorgusu sırasında şu sözleri zapta geçiriyor:
“İfadeyi tamamladınız, bütün soruları sordunuz, her şey bitti. Şimdiye kadar bize çıkar elde edildiğine dair bir soru sormadınız, böyle bir iddiada da bulunmuyorsunuz. Bir örgütün
Nasrettin Hoca’nın yağan karı pekmezle karıştırarak yaptığı helvayı kimse beğenmeyince kendisinin de beğenmemesi misali... Hrant Dink kararını veren yargıç da kendi kararını beğenmedi:
- Vicdanen ben de tatmin olmadım, diye konuştu...
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç bu sözleri söyleyen Yargıç Rüstem Eryılmaz’a kızdı:
- Bunlar bir mahkeme başkanı tarafından kullanılacak sözler değildir, dedi, hakimler delil durumu ve vicdanlarına göre karar verirler...
Arınç buraya kadar haklı.. Buradan sonra iş değişiyor...
Bülent Arınç ve Başbakan Erdoğan diyorlar ki:
- Biz failleri yakaladık mahkeme önüne götürdük, bundan sonrası yargının işidir...
Hrant Dink’in avukatlarından Engin Cinmen diyor ki:
“Dink dosyasına bakarsanız hem Trabzon jandarmasının, hem İstanbul ve Trabzon’da emniyet müdürü düzeyindeki polis şeflerinin Yasin Hayal’in bir yıl öncesinden Hrant Dink’e karşı eylem yapacağını bildiklerini görürsünüz. Ama söz konusu illerin valilikleri, ne İstanbul ne de Trabzon’daki polis şefleri için soruşturma izni vermediler. Bu karara itirazlarımız da idare mahkemelerince reddedildi...”
Engin Cinmen gidişatı özetliyor:
“Şüpheliler açıkça korunup kollanıyorlar. Bunda bir kasıt vardır ve sorumlusu bugünkü siyasi iktidardır...”
* * *
Bu satırları Hrant Dink’in öldürülmesinden 1,5 yıl sonra 13 Ekim 2008’de yazmıştık.
Cinayet örgütlenmesinin hangi dokunulmaz alanlara uzandığı çok açık görünüyordu...