İşte İstanbul...

17 Ekim 2007

Açık Pencere "Kamulaştırma bedeli dahil toplam 49 milyon YTL'ye mal olan dere ıslah projesinin tamamlanmasıyla Alibeyköy'deki sel baskınları tarihe kavuşmuştur."Topbaş'ın ardından kürsüye Başbakan Recep Tayyip Erdoğan geliyor. O da şunları söylüyor:"Her yağmurdan sonra buradaki kardeşlerimizin büyük sıkıntılar çektiğini biliyoruz. Alibeyköy Deresi ıslahı tamamlanmış ve bu sorun tarihe gömülmüştür."Aradan bir yıl geçiyor. 2007'nin Ekim ayına geliyoruz... Şeker Bayramı'nda İstanbul'a yağmur yağıyor. Yağmur alan yerlerden biri de tabii Alibeyköy.Gazeteler ertesi gün yağmurun Alibeyköy bilançosunu şu başlıkla veriyorlar:"Alibeyköy'ü yine sel bastı. 4 ölü var, 255 konut sular altında kaldı. Maddi hasar çok büyük."* * *İstanbul'un en büyük belediyesinin başkanı ve Başbakan bir dere ıslahı projesinde böylesine yanılıyor veya yanıltılıyorlarsa... Varın gerisini hesap ediniz... Bu arada Anakent Belediyesi'ni bu duruma düşüren firma ile ilgili de ses seda çıkmıyor.. O firmaya hesap sorulmayacak mı? Yoksa yandaş firma mıydı? Tarih 14 Eylül 2006... İstanbul Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Alibeyköy Deresi'nin ıslah çalışmalarının tamamlanması nedeniyle düzenlenen törende konuşuyor: Financial

Yazının Devamı

Kaz kafalılar

16 Ekim 2007

Açık Pencere Batı Anadolu Orman Mühendisleri Odası Başkanı Hüseyin Özdoğan anlatıyor:- Eskiden bizim "iyi orman" dediğimiz yerlerde ve fidanlıklarda maden arayamazdınız. Çünkü Orman Yasası buna izin vermezdi. AKP döneminde çıkarılan Maden Yasası bu hakkı elimizden aldı. Adamlar, Maden Arama Dairesi'nden izin aldıkları an bize yapacak hiçbir şey kalmıyor.Geçen dönemde bu konuda yoğun kavga veren esk CHP Milletvekili Tuncay Ercenk Akdeniz'deki aramaların iç yüzünü anlatıyor:- Katliamı yapanların tamamına yakını Antalya'nın önde gelen AKP'lileri. Adamlar önce rant sağlayacak ormanlık yerleri gözlerine kestiriyorlar. Ardından Enerji Bakanlığı'na, maden arayacağız, taşocağı işleteceğiz diyerek izin başvurusunda bulunuyorlar. Bakanlık, görmeden etmeden istenen izni verince de orman katliamı başlıyor. Oysa başvuru yapılan yerlerde ne taş ne de maden var. Nitekim şu ana kadar izin alınan 1250 alanın hemen hiçbirinde maden bulunmadı...- Villalar nasıl dikilecek peki?- Bir süre sonra, burada maden yokmuş, diyerek iş değişikliği isteyecekler. Ortada orman da kalmadığı için istedikleri değişiklik rahatlıkla kabul edilecek ve villalar yükselmeye başlayacak...Oyun budur... Doğamızı

Yazının Devamı

Pazar esintisi

14 Ekim 2007

Açık Pencere - Sadece iki balığım kaldı. Onları pişirip getireyim, demiş hancı.Balıklardan biri büyük, öteki küçükmüş. Hancı, balıkları pişirip getirdiğinde, yolculardan biri hemen büyük balığı alıp tabağına koymuş. Doğal olarak, öteki suratını asmış.Büyük balığı alan sormuş:- Ne surat ediyorsun? Sen olsan hangisini alırdın?- Ben olsam küçüğünü alırdım, diye cevap vermiş beriki.- İyi ya işte, demiş adam, küçük balık yine sana kaldı. Surat etmene ne gerek var?Kıssadan hisse: Büyük götüren büyük bahane üretmekte de ustadır...***Temel bir lokantanın önünden geçerken kapıda, "Burada ne yerseniz yiyin hesabını torununuz öder" yazan bir levha görür. Hemen lokantaya girer, tıka basa karnını doyurur. Çıkışta tam kasanın önünden geçerken kasiyer seslenir: "Beyefendi hesabı ödemediniz"... Temel sorar:- Hesabı torunum ödemeyecek mi?- Sizinkini evet, ama bu hesap dedenizin...ABD Temsilciler Meclisi'nin Osmanlılardan kalan hesabı bize uzatması yukarıdaki fıkrayı anımsatmış okurumuz Ali Öztürk'e... Bir yolcu akşam vakti dağ yollarında giderken, arkadan gelen bir başka yolcu kendisine yetişmiş, arkadaş olmuşlar. Geç vakit bir hana varmışlar.. Hancıdan yiyecek bir şeyler istemişler: Meclis

Yazının Devamı

Araziye uyum...

13 Ekim 2007

Açık Pencere "Cumhurbaşkanı Sezer Köşk içindeki, Muhafız Alayı'na ait camiye sadece bayram namazlarında giderdi. Abdullah Gül ise cumaları gidiyor... Köşk personeli de artık neredeyse tam kadro namazda oluyor... Daha önce cumaya gidenler için anormal bir durum yok. Ama daha önce gitmeyenler tabii ki dikkati çekiyor... Kimi fısıldaşmaların konusu oluyorlar"mış...Bu gelişme sadece Köşk'te değil tabii.. Ülkenin her yanında benzer gelişme mevcut.Akla Ionesco'nun Gergedan adlı oyunu geliyor...Oyunda, insanların önceden yavaş, sonra gittikçe hızlanarak gergedanlaşmaya başladıkları bir ortam anlatılır.Başta bu değişimi yadırgayanlar da gergedanlaşmaya başlıyorlar. Önceleri "Kimseye zararları yok, kendi hallerinde yaşıyorlar, dün yanlarından geçtim, sataşmayınca bir şey yapmıyorlar" diyerek başlıyorlar. İşin garibi en solcu, en aykırı görünenler, değişim kafilesine ilk katılanlar arasında yer alıyor.Solcu Bottard, gergedanlaşmasının gerekçesini anlatırken, "Artık onlar çoğunlukta, topluma ayak uydurmamız gerek" diyebiliyor.Sonunda, oyunun kahramanı Beranger, sahnede tek insan olarak kalıyor. Tek başına da olsa, insan kalmakta direnecektir. Başarabilip başaramadığını perde indiğinden

Yazının Devamı

Hem suçlu hem!

12 Ekim 2007

Açık Pencere Türkiye'yi yüz yıl önceki olaylarla suçlayarak mahkûm etmeye çalışan bu Amerika, 20 ve 21. yüzyılın en büyük katil devletidir. Tarihleri Kızılderili soykırımıyla başladı, Irak'ta soykırıma dönüşen katliamla sürüyor. Utanma mı? O yok işte...Soykırım iddiasının ABD'de kabul edilmesi ne sonuç verir? Karar, kuşkusuz diğer pek çok ülkeye de cesaret verecek, örnek olacaktır. Birleşmiş Milletler'den karar çıkaracak sayıya ulaştıkları zaman Ermeni diasporasının konuyu oraya taşıması da sürpriz olmayacak... Soykırım kararlarının nasıl bir sonuca dönüştürüleceğini Avrupa Ermeni Federasyonu Başkanı Hilda Tchoboyan'ın şu sözlerinde bulmak olası:"Türkiye soykırımı tanırsa artık devlet olarak hayatını sürdüremeyecektir. Bütün dünya, Türkiye'ye soykırım suçu işlemiş ve Ermenistan başta olmak üzere komşularına karşı tehdit oluşturan bir ülke olarak bakacaktır. Modern Türkiye'nin Osmanlı İmparatorluğu'nun devamı olduğu, cumhuriyetin kurucusu Kemal Atatürk'ün Ermeni milletinin dışarı atılmasından sorumlu olduğu biliniyor. Bu yüzden Türkiye, Ermeni soykırımından sorumludur..."ABD, Ermeni diasporası, PKK, Türkiye'yi destabilize etmeye ve bölmeye yönelik bir hain komplonun aktörleridir.

Yazının Devamı

Sebep ve sonuç

11 Ekim 2007

Açık Pencere Atatürk'ün ölümünden sonra adım adım bağımsız cumhuriyet ilkelerinden kopmasaydık... Borçla rahat yaşamak yerine bağımsız yaşamanın sıkıntılarına katlansaydık... Çalışıp üretseydik... Ulusal onuru ön planda tutsaydık... Başımıza böyle ABD'ye yüzde yüz bağımlı bir iktidar gelir miydi?Gelen okur mektupları "sadece ulusal çözümler"dir bizi kurtaracak diyor...Doğrudur... Ama ekonomide ulusal çıkarlara göre karar veremeyecek duruma düşmüş (ve o durumdan kurtulmak için çaba göstermeyen) bir ülke ve iktidar, dış politikada ulusal çıkarlara göre nasıl karar alabilir?Irak'ta kırmızı çizgilerimiz vardı... Silindi... Süleymaniye'de askerimizin başına çuval geçirildi. Bir protesto notası veremedik... Sürekli atıp tuttular. Sonra yaladılar. Barzani ve Talabani şamar oğlanı gibi davrandı. Sustular... ABD'ye "Bu adamı deliğe süpürmeyin" diye mesaj yolladılar. ABD'nin izni olmadan tek bir adım dahi atamazlar izlenimini yaydılar. PKK dahil herkese cesaret verdiler.Din ticaretiyle halkın desteğini almak... Bu destekle dışarıda ABD ve para babalarına hizmet vermek... AKP'nin genel politikası budur... Bu maharetiyle! dış destek alıyor. Elimiz kolumuz bu yüzden bağlanıyor. Güneydoğu'da

Yazının Devamı

Rica politikası!

10 Ekim 2007

Açık Pencere - Bu işler öyle yumurta kapıya dayanınca olmaz. Bakınız geçmişte, ben Dışişleri'ndeyken tasarı Kongre'ye gelmeden aylar önce 150 kadar Kongre üyesini Türkiye'ye davet etmiş, adeta beyinlerini yıkamıştık. Çoğu dönüşte bizim tezlerimizin savunucusu oldu...- Bu noktadan sonra ne yapmalı?- Tasarının geçmesi halinde bunun ABD'ye bir bedeli olacağını...Örneğin Irak sınırını kapatacağımızı, İncirlik'in kullanımına sınırlamalar getireceğimizi en üst düzeyde anlatmalıyız. ABD kendi çıkarları söz konusu olduğunda bunu yapıyor... Ama, biz her zamanki gibi hala rica politikasıyla sonuç almaya çalışıyoruz... Dolayısıyla hep kayıp veriyoruz. Bazıları ABD kongresinin vereceği kararı azımsamaya çalışıyor... Deneyimli diplomat Kamran İnan ise ABD konresinden sonra konunun Birleşmiş Milletler'e taşınacağını ve sıranın toprak ve tazminat taleplerine geleceğini anımsatıyor... Durum ciddi... Ermeni Tasarısı bugün ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi'nde ele alınıyor. Bir parlamento heyetimiz tasarının geçmemesi için birkaç gündür Washington'da yetkilileri ikna etmeye çalışıyor. Dışişleri Bakanı Ali Babacan da eşiyle birlikte günlerdir Ortadoğu'da mekik dokuyor... İsrail'den

Yazının Devamı

Bush'un umurundaydı!

9 Ekim 2007

Açık Pencere Ekonomiyi IMF'ye, terörle mücadeleyi ABD'ye havale eden iktidar mensupları dün inanmadıklarını söylemekte çok başarılıydılar! Örneğin Cemil Çiçek'e göre, sıcak takip BM sözleşmesinden doğan hakkımızdı, bu hak gerekirse kullanılabilir, Kuzey Irak'a harekât yapılabilirdi.Peki şimdi değilse ne zaman gerekecek bu? Adeta çocuk kandırıyorlar.Bir emekli diplomat dostumuz, TBMM'den sıcak takip kararı çıkarmanın caydırıcı etki yapabileceğini, ancak ABD'nin bu kadarına bile izin vermediğini, o yüzden iktidarın TBMM'den böyle bir yasa çıkaramadığını söylüyordu dün...Tayyip Erdoğan'ın dünkü kararlı(!) çıkışı ise tarihe geçecek cinstendi!"ABD'ye gittiğimde bu konuyu Başkan Bush'la görüşeceğim." Ne görüşeceksiniz Bush'la? İran'ın Bush'la görüşmeden yaptığı şeyi siz niye yapmıyorsunuz? 10 Şubat 2006'da Bush'la yaptığı görüşmeden sonra ne demişti Tayyip Erdoğan:"Bush'u PKK ile mücadelede kararlı gördüm."Önümüzdeki ay yapacağı görüşmeden sonra ne diyecek?"Bush'u yine kararlı gördüm!"Altındaki koltuğu ABD'ye borçlu bir iktidarla yönetilmenin onursuzluğu memleket evlatlarının kanına mal oluyor... Bu durum halkın fena halde kanına dokunuyor! Toplum şehit haberlerine öylesine alıştırıldı

Yazının Devamı