Açık Pencere Bir avuç Türkçe sevdalısıyla birlikte Dil Derneği'ni yıllardır ayakta tutmayı başaran Dernek Başkanı Sevgi Özel, yürek burkan iki tespitini şöyle yaptı:"Atatürk'ün dil mirasına sahip çıkan bizler onun Dil Devrimi'ni burada, DTCF'de kutluyoruz. Ya 12 Eylülcülerin Türk Dil Kurumu yöneticileri nerede mi kutluyor? İstanbul'da, Dolmabahçe Sarayı'nda! Bir başka üzüntümüz de üniversitelerin Türk Dili ve Edebiyatı bölümlerinin uzun süredir karşı devrimcilerin güdümüne girmiş olmasıdır. Bu salonda şölenimize katkıda bulunan 114 kamu ve vakıf üniversitesinden gelmiş öğrenci var ama DTCF'den bir tek Türk Dili ve Edebiyatı bölümü öğrencisi yok. Onlar Dolmabahçe'de ne yazık ki." Dün, "Dil Devrimi"nin 75. yıldönümüydü. Büyük kurtarıcı, bundan 75 yıl önce, 26 Eylül 1932 günü Dolmabahçe Sarayı'nda ilk kez Dil Kurultayı toplamış... Türkçenin gelişmesi, yerleşmesi, yabancı sözcüklerden arındırılması talimatını burada vermiş... Dil Devrimi'nin temellerini burada atmıştı. 12 Eylül darbesini yapanların TDK'yi amacından saptırıp bir devlet dairesine dönüştürmesi üzerine kurulan "Dil Derneği" bu anlamlı günü Ankara'da "Dil Bayramı Şöleni" adıyla kutladı. Türkçe'nin gelişmesine katkılarından
Açık Pencere Bilememiş. Aynı gün, yani dün, gazetelerde yer alan habere göre:Milli Eğitim Bakanlığı'nı düzenlediği gezide bazı ilkokul öğrencilerinin türbanlı olduğu görülmüş, Bakan Hüseyin Çelik onlarla sohbet etmiş fotoğraf çektirmiş...Diyeceğimiz türban ne lisesi, ilköğretime inmiş Nusret Hocam!Bu tür haberleri görünce siz ne yapıyorsunuz bilemeyiz ama biz hemen o teraneye sarılıyoruz:- Türkiye'de laik rejim kök salmıştır, laik cumhuriyet sağlam temellere oturmuştur, ilelebet yaşayacaktır...Her irtica haberinden sonra bu teraneyi tekrarlarsanız iyi geliyor! Böylece hem kendinizi hem çevrenizi uyutmuş oluyor hiç olmazsa bir günlüğüne rahat ediyorsunuz...Her ne kadar Malezya'ya giden gazetecilere Malezyalılar: "10 yıl önce biz de olmaz diyorduk ama oldu" deseler de... Biz böyle şeyleri görmeden inanmayız! İlahiyat Profesörü Yaşar Nuri Öztürk din tacirlerini sorguluyor:- İslamiyeti adım başı cami yapmaya ve türbana indirgediler...Başarısız da sayılmazlar. Her türlü adaletsizlik ve haksızlık türban gürültüsü ardına gizlendiği gibi nasıl oluyorsa ABD uyduluğu ve Irak'ta Müslüman kanı içen ABD ile ortaklık da bunların Müslümanlığına halel getirmiyor... Ankara Üniversitesi Rektörü
Açık Pencere "AKP'nin sivil anayasa taslağı 12 Eylül ürünü 1982 Anayasası'nın getirdiği kısıtlamaları olduğu gibi koruyor."İsmet Demirdöğen'in haberi aynı yönde:"Refah Partisi'nin önerileri AKP taslağında yer buldu." Refah Partisi'nin 1993 yılında yaptığı ama başaramadığı değişiklik önerilerinin birçoğuna yeni anayasa taslağında yer verilmiş...Doçent Yücel Çağlar, "Taslak bu şekilde kabul edilirse devlet ormanları kapanın elinde kalır" diyor.Prof. Yeşim Arat'ın bir saptaması: "Bu anayasayla eğitim İslamileşir."AKP'nin gizli gündemini hayata geçirecek bir anayasadır yapılan... Mevcut iktidarın geçen 5 yıldaki icraatını izlemiş olup asgari dürüstlük ve zekâya sahip olanlar AKP'nin özgürlükçü bir anayasa ile uzaktan yakından ilgisinin olamayacağını biliyorlardı. Bilmeyen ya da bilmez görünenler de uyandı. Dün Radikal'den birkaç habere bakmak yeterli... Manşet haber: Erdoğan, Hollywood artistleriyle iftar yemeği yiyecekmiş. Yakışır... Koskoca Başbakan her zaman "Mersinli artist çiftçi"ye muhatap olacak değil ya... ODTÜ Atatürkçü Düşünce Topluluğu çok yararlı ve zahmetli bir çalışma yapmış... Kapsamlı bir "Yabancı Sözcüklere Türkçe Karşılıklar" kitapçığı hazırlamış... 61 sayfalık bu
Açık Pencere Acaba istisnai bir uygulama mı söz konusu? Yok canım...Aynı uygulama Ankara'da Türkiye Kalkınma Bankası Genel Müdürlüğü'nde başladı. Ramazanın başında öğlen yemek yiyecek personelin birimler bazında listelerini aldılar. 20 Eylül'de de şu bildiriyi yayımladılar:"Bankamız yemekhanelerinde ve mutfağında; hijyen kurallarına uygun sağlıklı ortamda hizmet verilebilmesi amacıyla, uzun süredir yapılamayan bakım, onarım ve yenileme çalışmalarına ivedilikle sonuçlandırılmak üzere başlanacaktır.Bu nedenle 24/09/2007 tarihinden itibaren tadilat sürecince öğle yemeği verilemeyecektir."İMZA: Ramazan Yılmaz... İdari ve Sosyal İşler Müdürü...Bankadan emekli bir dostumuz, kurumun 32 yıllık kurumsal hayatında bir ilkin gerçekleştiğini, MSP iktidarı ya da Refah Yol döneminde bile böyle bir uygulamaya raslanmadığını anlatıyor notunda...* * *Mahalle baskısı... İstisnai uygulama... Falan diye kimse kimseyi aldatmasın... Siz hiçbir devlet yetkilisinin sokakta, okullarda, işyerlerinde dinsel baskı yapılmasına karşı çıktığını duydunuz mu? Bunlar resmen hükümet baskısıdır. Demokrasiden, laiklikten, özgürlükten dem vuranların iki yüzlülüğünün de fotoğrafıdır aynı zamanda... Haber dünkü
Açık Pencere Ancak Alper Görmüş ortaya belge çıkaramadı. Sadece avukatları "Onlar da biliyordu" diyerek bazı siyasetçi ve gazetecileri tanık gösterdiler. Mahkeme Özden Örnek'in günlüklerinin (varsa) Başbakanlık'tan istenmesine karar verdi...Nokta dergisinin şu ana kadar kanıtlanamayan haberi geçen mart ayında yayımlandığında, birçok gazete ve köşe yazarı Türk Silahlı Kuvvetleri'ni karalayan yazılar yazdılar. Özden Örnek ve haberde adı geçirilen emekli Orgeneral Şener Eruygur hakkında "Darbeci generaller" diye sayısız yazı yazıldı. ABD, AB ve AKP'nin TSK aleyhindeki kampanyasını destekleyen kiralık kalemler bu haberi bahane ederek hem orduya hem iki generale hakaret yağdırdılar. Eğer yargılama sonunda kanıt ortaya çıkarılamazsa ne olacak? Atılan iftiralar atanların yanına kâr mı kalacak? Şimdilik öyle görünüyor... Bu oyun böyle oynanıyor... Nokta dergisi Genel Yayın Yönetmeni Alper Görmüş, Emekli Oramiral Özden Örnek'e basın yoluyla hakaret ve iftira suçlamasıyla yargılanıyor. Alper Görmüş'ün yönetimindeki Nokta, geçen mart ayında, Türkiye'nin Sarıkız ve Ayışığı kodlu iki darbe atlattığını yazmış, iddiasını Özden Örnek'in günlüklerine dayandırmıştı. Alper Görmüş, habere ilişkin
Açık Pencere Demeye kalmadı aynı çevrelerden çığlık:- Eyvah Malezya oluyoruz...Neyse ki hem Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, hem Başbakan Erdoğan yüreklere su serpti:- Mahalle baskısı olmaz...- Kadınlar korkmasın...Kurtlar kuzulara güvence veriyor... O arada boş da durmuyor, Çankaya'nın fethinden sonra Anayasa'yı şeriat modeline açma yolunda kararlı adımlar atıyorlar...Şimdilik korku hanımlarda yoğun... Acaba yaşam tarzımız değişecek mi? Türbana mı gireceğiz?Anlaşılan çoğumuz türban tartışmasını türbandan ibaret sanıyoruz...Oysa gündemdeki paket çok daha kapsamlı...Türban kimilerinin göstermek istediği gibi... Bir giyim modası veya özgürlük sorunu değil. Türban inanç gerekçesiyle takılıyor. Ama inançlar türbandan ibaret değil. Türbanın serbest bırakılması, dünya yaşamının dinsel kurallara göre düzenlenmesi yolunda bir ilk adım... Türban serbest bırakılınca sıra laik cumhuriyetin din devletine dönüşmesi için zorunlu diğer adımlara gelecek... Demokrasinin yerini teokrasi alacak... Ülkede sistem Suudi Arabistan, İran, Malezya karışımı bir rejime dönüşecek... ABD destekli AKP bu yolda kararlı ve emin adımlarla yürüyor. Muhalefet türlü çeşitli taktiklerle eritilmiş. Geriletilmiş. Ilımlı
Açık Pencere Bir okurumuzdan gelen bu telefon üzerine arkadaşımız Fahrettin Fidan, okulun Müdür Yardımcısı Cemal Seyhan'ı arıyor:- Yemekhanenin ramazan dolayısıyla kapatıldığı doğru mu?- Hayır doğru değil, yemek veriliyor.- Yani yemekhaneniz açık?Cemal Seyhan bu defa ifade değiştiriyor:- Hayır, açık değil! Ödenek gelmediği için malzeme alamadığımızdan kapalı.- Ödenek ne zaman gelir peki?- Herhalde ramazandan sonra.- Okulların ne zaman açılacağı aylar öncesinden belliydi. Ödeneğin daha önce gelmesi gerekmez miydi?- Valla onu bilemiyorum. Ama kantimiz açık, isteyen öğrenci yiyeceğini oradan alır. Ayrıca isteyen dışarıda yiyebilir.- Çocuklar yemekhaneden nasıl yararlanıyor?- Durumu iyi olan çocuklar parasını veriyor. Fakir aile çocuklarına ise fiş veriyoruz, bedava yiyorlar.- İyi ama yemekhane kapalı?- Kayıtlar devam ettiği için fakir aile çocuklarının tespitini de henüz yapamadık zaten.- Yoksul aile çocukları ramazan sonuna kadar ne yapacaklar peki?- Valla başka zaman ne yapıyorlarsa onu yapacaklar. "Çocuğum Ankara Mehmet Rüştü Uzel Kimya Meslek Lisesi'nde okuyor. Ramazan dolayısıyla okulun yemekhanesini kapatmışlar. Yüzlerce çocuğa adeta zorla oruç tutturuyorlar." Gül diyor ki:
Açık Pencere "Doğduğu zaman karşılarında gördükleri bebeklerin hiç büyümeyeceğini sanan anne/babalar kızlarına Pıtırcık adını koyarlar mesela... Hiç düşünmezler mi, o Pıtırcık'ın bir gün 85 yaşına geleceğini ve artık pıtrayamayacağını?Veya:"Bu bebek dindar görünüyor, adını Ramazan koyalım" denir. Ramazan 30 yıl sonra ramazan ayında Çiçek Pasajı'nda kafayı çekerken yakalanır.Adı "Cumhur olsun" denir! O Cumhur yıllar sonra büyür, Türkiye'yi AİHM'ye şikâyet eder...Atılgan top atsanız yayıldığı yerden kalkmaz... Aslan Bey bir metre 55 boyuyla ortalarda dolaşır durur... İlhami'yi görenlerin, bir şey üretecekleri varsa da, ebediyen vazgeçtikleri durumlar yaşanır."Eylem", CHP listelerinde niçin yer alamadığını düşünedursun, "Öcal" pasifist olduğunu anlatmak için ne kadar dil dökse de, kimselere yaranamaz. Sonunda çareyi ona bu adı verenlerden öç almakta bulur...Nedim Saban yazıyı nereye mi getirmek istiyor? Meclis'e ilk girdiği günü yabancı dili sorulduğunda "Türkçe" yazan DTP Genel Başkanı Ahmet Türk'e... Ahmet Bey'in soyadı ile kendi arasında biraz uyumsuzluk görmüş anlaşılan! Tiyatro sanatçısı Nedim Saban bazı ad ve soy adların gerçekliğine değinmiş... Diyor ki: Anayasaya son şeklini