Millet utandı

13 Kasım 2007

Açık Pencere "Kral'ın yaşına saygı ve iki lider arasındaki yakın dostluk ilişkisi..."Bir gün sonra İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres geliyor Ankara'ya. Ama Gül onu karşılamaya gitmiyor. Suudi Kralı 83 yaşında, Şimon Peres 84... Nerede yaşa saygı! Devlet şeref madalyası kimlere takılır peki? İşte yasa: "TC'nin bekası, ülkenin ve milletin bölünmez bütünlüğü, toplumun huzuru birlik ve beraberliği içi yurt içinde ve yurt dışında üstün feragat, fedakârlık, başarı ve yararlılık gösteren kişilere..."Suudi Kralı bunların hangisini yapmış? Hangi uluslararası konuda bizi desteklemiş? Kıbrıs'ta mı, sınır ötesi operasyonda mı, hangisinde?Acaba Suudi Kralı'yla Gül ve Erdoğan'ın bilmediğimiz özel ilişkileri mi var?Yoksa aralarında bizim bilmediğimiz bir dinsel hiyerarşi mi mevcut... (Resim öyle bir hiyerarşinin ipucunu veriyor adeta)... Muhtemelen bu fotoğraf Arap dünyasına servis yapılacak, laik Türkiye'nin şeriatçı Suudi Arabistan'ın gölgesine girdiği yolunda hava atılacak...Gül ve Erdoğan otele Kral'ı uğurlamaya gitmişmiş! Kim inanır?Efendim, adamın 1.5 trilyon dolarlık serveti varmış... Devlet ricali bir şeyler koparmak umuduyla protokolu biraz gevşetmiş!..Biliyor musunuz? Bu Kral birkaç gün

Yazının Devamı

Özsoy Operası...

11 Kasım 2007

Açık Pencere Özsoy, Atatürk'ün girişimiyle yazılıp sahnelenmiş ilk ulusal opera... 1934 yılında İran Şahı'nın Türkiye'yi ziyareti hazırlıkları sürerken Atatürk'ün aklına Türk - İran dostluğunu geliştirmek için bir opera temsili verilmesi gelir. Atatürk'e göre Türkler ve İranlılar soyca kardeştir ama mezhep savaşları yüzünden ayrı düşmüşlerdir. Opera, derindeki dostluğu işleyecektir. Ama Şah'ın ziyaretine de sadece 20 gün kalmıştır.Korkunç bir koşuşturma başlar... Münir Hayri Egeli çağrılarak metni yazması istenir. Besteyi yapacak olan Adnan Saygun, İzmir'e giderken trenden indirilir... İstanbul'dan Nimet Vahit Hanım çağrılır, Ankara'dan Musiki Muallim Mektebi öğrencileri seferber edilir.O arada Ankara Halkevi binasının bir bölümü yeniden düzenlenerek opera salonuna dönüştürülür. Bahçeye büyük ağaçlar getirilerek dikilir. Atatürk salonun hazırlanmasından librettoya kadar her şeyle yakından ilgilenir... Metinde değişiklikler yapar. Özsoy (diğer adı Feridun) Operası 19 Haziran 1934 günü İran Şahı Rıza Pehlevi'nin huzurunda oynanır. Hayli başarılı olur...Atatürk'ün uşağı Cemal Granda'nın anlattığına göre: Atatürk daha sonraları bir bakandan bir işi çabuk yapmasını istemiş, "Efendim

Yazının Devamı

Sevgili Atatürk

10 Kasım 2007

Açık Pencere Geri kalan zamanda ise sen ne demişsen tersini yapmakla meşgulüz...Türk milleti zekidir, demişsin...Yaptığımız siyasi tercihlerde pek zekâ pırıltısı görünmüyor Ata'm...Eğer doğru tercihler yapsak bugün Avrupa'nın en fakir ülkelerinden biri olur muyduk...Türk milleti çalışkandır, demişsin...Öyle olsa yan gelip yatmak ve başkalarının sırtından para kazanmak toplum kuralı haline gelir miydi?Bağımsızlık karakterimdir, dersin...Bunu milletçe idrak etmiş olaydık, ülkenin yönetimini AB'ye, ABD'ye, IMF'ye bırakır mıydık?Kendimizi korumak için bile Amerikalı conilerden izin almaya çalışır mıydık?Türkiye şeyhler dervişler, meczuplar, müritler ülkesi olamaz, demiştin...Şimdi gelip de şöyle bir görsen manzarayı...Ne mutlu Türküm diyene, derdin...Artık onu söyleyene "ırkçı" diye bakılıyor."Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir", sözün Meclis duvarında hâlâ asılı...Ne var ki, egemenlik çoktandır siyasi liderin iki dudağı arasında...Medeniyet için, hayat için, başarı için, en hakiki mürşit bilimdir, fendir, dersin...Bilim ve fen yolunda yürümek yerine el avuç açmak kolayımıza gelir artık Gazi Paşam...Türkiye bugün tekrar 1919 şartlarını yaşıyor. Ne var ki, sen yoksun artık...Sana

Yazının Devamı

AB çok şakacı!

9 Kasım 2007

Açık Pencere Adamlar, ağzımızla kuş tutsak bizi AB üyeliğine almayacaklarını her fırsatta açıklıyor. En umutlu konuşanları 2050'ye tarih veriyor. Ama verdikleri yüklü ev ödevlerini hemen yerine getirmemizi istiyorlar. Hem de bol bol azarlayıp tehdit ederek...Bizim böyyüklerimiz bir kez olsun ağızlarını açıp bu adamlara, "40-50 yıl sonrasına tarih veriyorsunuz ama yarın üye yapacakmış gibi sıkıştırıyorsunuz, bu ne iş" diye sormuyor?"Biz ödevlerimizi eksiksiz yaparsak ne olacak, siz de sözlerinizi yerine getirecek misiniz, tam üyelik takvimi işleyecek mi?" diye soranımız da yok...Zaten karşı taraf niyetini saklamıyor. Sarkozy ya da Merkel bizim için "imtiyazlı ortaklık" düşündüklerini her fırsatta söylüyor... Tam üyelik falan yok. Karşı taraf verdiği sözleri tutmayacak ama biz sonuna kadar tutacağız. Ev ödevlerimizi yaptığımız gibi istenenleri de vereceğiz.. En hararetle istedikleri, hatta yanıp tutuştukları ise malum: Kıbrıs... Kıbrıs'ı Rumların kontrolüne ve dolayısıyla kendi denetimlerine alsalar 40 gün 40 gece bayram yapacaklar... AB Komisyonu'nun son ilerleme raporu açıklandı. Raporla birlikte bizden istenen ev ödevleri de sayıldı döküldü... TSK konuşmasın... Kıbrıs'ta

Yazının Devamı

Şahin manevrası!

8 Kasım 2007

Açık Pencere Siz de bu duruma düşmemeliydiniz...Bir yandan hangi koşullar içinde neler olduğunu tam öğrenmeden Silahlı Kuvvetler mensubu erleri ölmeyip teslim olmakla suçlayacak, cesaret dersi vereceksiniz.. Öte yandan lafınızın ardında duramayarak kendiniz adına açık bir cesaretsizlik örneği sergileyeceksiniz... Olmadı! PKK'nın kaçırdığı 8 askerimizle ilgili bir gün önce, "Türk Silahlı Kuvvetleri'nin hiçbir mensubu böyle bir duruma düşmemeliydi. O gece teröristlerle birlikte gitmiş olmalarını içime sindiremedim" diyecek... O çocuklarımızı neredeyse "hain" ilan edecek... Ama kamuoyu bu sözlere büyük tepki gösterince anında ve en küçük bir sıkıntı duymadan, "Değerlendirmem saptırıldı. (Sözlerim) Türk Silahlı Kuvvetleri'mizin başarıyla sürdürdüğü terörle mücadelesine zarar verecek şekilde yorumlanmıştır" deyip işin içinden sıyrılmaya çalışacaksınız. Olmadı Sayın Mehmet Ali Şahin Bey... Soru: Beyaz Saray sınır ötesi operasyona neden izin vermiyor? Yanıt: Güneydoğu sınırlarımızı değişik gösteren Pentagon'daki o meşhur haritayla çelişkiye düşmemek için. 17 Aralık 2004 Brüksel görüşmelerinde müzakerelerin başlaması Kıbrıs şartına bağlanmış, ilişkiler baştan çıkmaza sokulmuştu. Ama

Yazının Devamı

PKK'dan korunma

7 Kasım 2007

Açık Pencere "Yeni oyalama taktiği"AKP yanlısı Yeni Şafak'ın manşeti ise şöyle:"PKK'yı çizdiler; Erdoğan ile Bush, Oval Ofis'teki tarihi görüşmede terör örgütünü bitirme konusunda uzlaştı..."Diğer gazeteler de bir uçtan ötekine haberler ve hayaller sergiliyordu... Başbakan Erdoğan ne çıkardı Washington'dan?Eski Terörle Mücadele Koordinatörü Orgeneral Edip Başer diyor ki:- Başkan Bush'un söyledikleri arasında "PKK bizim de düşmanımızdır" sözü dışında yeni birşey yok...Orgeneral Başer daha da ilginç bir saptamada bulunuyor...Başkan Bush'un görüşmeden sonraki şu sözüne dikkati çekiyor:"Biz PKK'dan kendimizi nasıl koruyacağımız üzerinde düşündük."Yani Bush ile Erdoğan PKK'yı nasıl yok edeceklerini değil de PKK'dan nasıl korunacaklarını düşünmüşler!Beklediğimiz ama Bush'un söylemedikleri mi?Kuzey Irak'taki PKK kamplarının kapatılacağına ilişkin hiçbir şey söylemedi. PKK liderlerinin yakalanması konusunda da herhangi bir vaatte bulunmadı. Bush istihbarat paylaşımından söz ediyor... Terör Uzmanı Ercan Çitlioğlu, doğru istihbarat verilse bile üç saat sonra kıymetinin kalmayacağını, zira militanların süratle yer değiştirdiğini anımsatıyor... Zaten PKK'yı yakalamaya niyetli olsalar üç gün

Yazının Devamı

Tutuklasalar ya...

6 Kasım 2007

Açık Pencere PKK'nın elindeki askerlerimiz Erdoğan-Bush görüşmesine bir gün kala Türkiye'ye teslim ediliyor... Böylece Erdoğan-Bush görüşmesi öncesi Başbakan'a ve Türkiye'ye teselli armağanı veriliyor...Ama, armağan paketinin içinde her türlü aşağılama mevcut...Teslim tutanağının imzalandığı masadan aşağı, üzerinde Abdullah Öcalan'ın resminin bulunduğu bayrak sarkıyor...Teslimi yapan kişi PKK Hakkâri sorumlusu ve Dağlıca PKK baskını planlayıcısı Yücel Halis...Teslim alanlar 3 DTP milletvekili ile Kürt yönetiminin İçişleri Bakanı Hacı Mahmut Osman...İmzadan sonra DTP'liler PKK'lıların komutanı Yücel Halis'e teşekkürlerini sunuyor...Adeta resmi bir esir teslim töreni yapılıyor. PKK bir ihtiram kıtası bile getirmiş, Barzani'nin İstihbarat Şefi Kerim Sincari, PKK'lıların ellerini tek tek sıkarken görülüyor fotoğraflarda.PKK resmen muhatap alınıyor... Propagandası yapılıyor...ABD ve Barzani, PKK'lıları bulamadıkları masalını anlatıp duruyorlardı... Bulamadıkları PKK'lılar orada gözlerinin önünde hazırolda duruyor. Tutuklasalar ya...Olay, PKK'nın ABD ve Barzani denetimde çalıştığının en son bir örneği...ABD-Barzani-PKK ittifakı açıkça Türk ordusunu hedef alıyor... ABD, Apo'yu Türkiye'ye

Yazının Devamı

Tebessümlerle...

4 Kasım 2007

Açık Pencere - Yahu meğerse Erdal İnönü aynı zamanda çağımızın Nasrettin Hoca'sıymış...Diyordu notunda.. Galiba öyle... Erdal Bey'in espri yönü hayli güçlüydü. Onu sonsuzluğa birkaç esprisini daha anarak uğurlayalım...* * *Erdal Bey'e bir gün, sıcak bakmadığı halde siyasete neden girdiğini sorarlar. Yanıt mütevazıdır:- Ülkemi benden daha kötüleri yönetmesin diye!* * *Bir Anadolu turunda seçmenlerden biri seçim otobüsünün önüne atılır ve Erdal Bey'e hitaben "Ölürüm yoluna" diye haykırır.Erdal Bey cevap verir: "Dur, ölme. Bir oy bir oydur."* * *Erdal Bey bir gün İstanbul'da taksiye binmiş. Şoför:"Sen ne kadar Erdal İnönü'ye benziyorsun" demiş."O benim" diye cevap vermiş Erdal Bey...Şaşırmış taksi şoförü..."Yahu" demiş, "...birisi daha var. Harbiye'nin oralarda dolaşıyor. O da aynı Erdal İnönü..."Erdal Bey hiç istifini bozmamış:"O da benim!"* * *SHP Genel Başkanlığı döneminde diğer sol parti liderleri ve bürokratlarla bir restorana gider. Garsonun "Bir şey almak ister misiniz, efendim?" sorusuna şöyle yanıt verir:- Teşekkürler, biz birbirimizi yiyeceğiz... Erdal İnönü esprilerinin lezzetine yeni varan bir okurumuz: Rice, PKK'ya karşı Türkiye ve ABD'nin ortak mücadelesinin "iki katına

Yazının Devamı