Açık Pencere "AB, Türkiye'yi İslamlaşmaya doğru itiyor... Türkiye, AB'nin dayattığı demokratik reformları yerine getirmesi durumunda bir İslam devleti olacaktır.""Erdoğan'ın stratejisi, AB'yi kullanarak Türkiye'de ordunun gücünü çözmek ve Atatürk tarafından ortadan kaldırılan ülkenin Müslüman kimliğini geri getirmektir." "Türkiye'de laikliğin güvencesi olan ordunun gücünün ortadan kalkması durumunda köktendinciliğin önündeki son engel de kalkmış olacaktır." (5 Ekim Cumhuriyet)* * *İtalyan profesörün söyledikleri bizler tarafından 5 yıldır yazılıp çiziliyor... AKP'nin AB hevesinin bir taktik olduğu, AB'ye girer gibi yaparak demokrat göründüğü, amacının orduyu pasifize etmek olduğu hep söylendi... Aynı süreçte AB sürekli olarak TSK'nın siyasetten uzak durması yönünde uyarı ve çağrı yaptı. Bir tek defa olsun laikliğe yönelik tehlikeler üzerinde durmadı. İlerleme raporlarına bu konu hiç girmedi. A. Gül cumhurbaşkanı olduktan, atı alan Üsküdar'ı geçtikten sonradır ki, AB laiklik konusunda uyarılara başladı.Laik cumhuriyete karşı ABD destekli bir AB - AKP ortak oyunu mu var? İtalyan profesör onu işaret ediyor. Washington merkezli Hudson Enstitüsü'nde bu defa düzenlenen konferansın
Açık Pencere Saçmalık bu kadar mı? Ne gezer...Referandum paketi tek bir maddeden oluşmuyor. İçinde başka maddeler de var. Mesela "Meclis'in 4 yıllık bir dönem için seçilmesi" , "Cumhurbaşkanının 5 artı 5 iki dönem için seçilmesi", "Meclis toplantı yeter sayısının 184 olması" vs.Şimdi referandumda bu maddeler tek madde halinde oylanacak...Diyelim ki, siz Meclis'in 4 yılda bir seçilmesini destekliyorsunuz ama cumhurbaşkanının 5 artı 5 iki dönem seçilmesine karşısınız... Birine evet diğerine hayır deme şansınız yok. Evet dediniz mi tüm maddelere evet, hayır dediniz mi yine tüm maddelere hayır demiş oluyorsunuz... Aynen 1982 Anayasası'yla ilgili referandumda, evet diyenlerin Kenan Evren'in Cumhurbaşkanlığı'na da evet demiş sayılmaları gibi!Uzun sözün özü... Ortada onca zaman ve para kaybına değer bir halkoylaması yok... Bir saçmalık var... Çözümü de belli; dün Baykal'ın da önerdiği gibi, toptan iptal etmek... Tayyip Erdoğan sonunda gerçeği gördü, anlamsız inadından vazgeçti. Anayasa değişikliği paketinden cumhurbaşkanının seçimiyle ilgili geçici 18 ve 19. maddelerini çıkarmaya karar verdi. Son anda yeniden görüş değiştirmezse bu iki maddeyi paketten çıkaran anayasa değişikliği
Açık Pencere Ancak tuhaftır; tasarıda AKM ile Rami Kışlası dışında somut bir proje yok.AKM'nin yerine ne yapılacak? Otopark, cami, alışveriş merkezini de içinde barındıran bir kompleks belki. Hiçbir şey belli değil. Devlet Opera ve Bale Genel Müdürü Meriç Sümen, birkaç gün önce Başkent TV'de iktidar mensuplarının operaya hiç gelmemesinden yakınıyordu. Opera ve tiyatroya dargın bir iktidarın daha iyi bir salon için bu kadar büyük heyecan içinde olması garip değil mi?AKM üzerindeki tescil de henüz kaldırılmış değil...İstanbul'un vitrininde yer alan böyle bir sembol yapı için önce bir proje yarışması açılır. Yeni proje yapılır. Kamuoyuna sunulur. Ondan sonra yıkım başlardı. Burada işler tersinden yürüyor. O yüzden kuşkular büyüyor.Komisyon üyesi Muharrem İnce İstanbul'da onca uzman üniversite dururken Sakarya Üniversitesi'ne rapor hazırlatılmasını eleştiriyor. Kaldı ki o raporda da yıkım öngörülmüyor.Kültür Bakanı Ertuğrul Günay "AKM'yi, İstanbul'da yerine koyacak bir şey olmadan yıkmam. AKM'nin 2010'a yetişmemesi ihtimalini görürsem, yıkmam" diyor... İyi güzel de... Yakında o koltuğa bir başkasının oturup yıkmayacağı ne malum?Bu arada siz.. orada yıllarca tiyatro, opera, bale
Açık Pencere - Başbakanlık ve Dışişleri Bakanlığı'ndan birileri bize telefon ederek adaylık teklif ettiler, biz de kabul ettik...Komite'nin üyeleri birbirlerine bakıp gülüşüyor. Zira bu tür seçim Konsey'in kriterlerine aykırı... Bunun için gazetelere ilan vermek ve ayrıca seçim için de seçici kurul oluşturmak şart. Komite yine de mülakata geçiyor. Bu defa bakıyorlar ki üç adaydan ikisinin yabancı dilleri yetersiz. Bu iki adayın üçüncünün seçilmesini garantilemek için hükümet tarafından bilinçli şekilde dolgu maddesi olarak konulduğu kanaatine varıyor. Varınca da adayların üçünü reddediyor, Türkiye'den yeni üç isim bildirmesini istiyor.Böylece Türkiye bir yandan alay konusu olurken, bir yandan da 2008 Ocak ayına kadar AİHM'de temsil hakkını kaybetmiş oluyor. Çünkü bundan sonraki ilk üye seçimi o tarihte yapılacak. Peki, bu skandala, Başbakan Erdoğan ne mi diyor? Fevkalade rahat şekilde şunu:"Üç ay sonra yeni isimler gösteririz, sorun çözülür." Biliyorsunuz AİHM'de saygın bir yargıcımız vardı; Rıza Türmen... İtibar sahibi bir isimdi. Görev süresi uzatılabilirdi. Ancak mevcut iktidar onun özellikle türban gibi konularda aldığı tavrı beğenmiyordu. Türmen'in süresi bu yüzden
Açık Pencere Koltuğunda oturmaya devam mı eder yoksa yeniden seçilebilmek için 40 gün sonra yapılacak seçime girmek zorunda mı kalır? Kafasını bu konuya takmış sade vatandaşlar düşüne... Her kafadan farklı bir ses çıkadursun biz üç hukuk profesörünün görüşlerini aktaralım, olayın nasıl arapsaçına döndüğünü... Onlarda da nasıl her kafadan farklı bir ses çıktığını görün.Prof. Ergun Özbudun: Halkoylamasından evet sonucu çıkması Abdullah Gül'ün durumunu değiştirmez. Koltuğunda oturmaya devam eder. Ancak kabul edilen değişiklik nedeniyle görev süresi 5 yıla iner.Prof. Hikmet Sami Türk: Halkoylamasından evet sonucu çıkması durumunda Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanlığı tartışmalı hale gelir. Bunu önlemenin tek yolu, 11. Cumhurbaşkanı'nın seçimiyle ilgili Anayasa değişikliği paketinde yer alan geçici 18 ve 19. maddelerin halkoylamasından önce Meclis tarafından paketten çıkarılmasıdır. Aksi halde, yani Abdullah Gül'ün durumu değişmeyecekse, o zaman halkı neden boşu boşuna sandığa götürüyorsunuz, sorusunun yanıtlanması gerekir. Meclis'in bu dediğim değişikliği yapması durumunda Gül'ün görev süresi 7 değil, 5 yıl olur.Prof. Metin Günday: Abdullah Gül 7 yıl görev yapar. Geçici 19. maddenin
Açık Pencere "Şimdi, ABD'yi geçirtme, adamların gemilerini dalgalarda haftalarca salla, bilmem ne yap, şimdi bizi dinlemiyor. Eee, niye dinlesin ki?"Doğrusu Amerikalılar bile kendilerini bu kadar net savunmuyorlar...Peki acaba tezkereyi çıkarsaydık, ABD'ye yardım etseydik, ABD de Kürtleri kontrol konusunda bize yardım eder miydi? Paşa'dan inci: "Efendim, eder miydi, vazgeçer miydi? O da olabilirdi. Türkiye'den geçirsek bile, ileride yine bizi dinlemiyor olabilirdi..."Yani... Tezkere geçse.. 65 bin ABD askeri topraklarımızda üslense.. Türk askeri Irak'ta maceraya gönderilse bile ABD bugün yine bizden yana olmayabilirmiş... Bizim tezkere kararı bir piyangoymuş. Çıkabilirmiş de çıkmayabilirmiş de... Adamları stratejik müttefik diye yere göğe koyamıyorsunuz. Ama sonradan kazık atıp atmayacaklarını hâlâ bilmiyorsunuz... Söyleyelim... Tezkere geçse de ABD bugün ne yapıyorsa onu yapacaktı. Çünkü orada Kürt devletini kurmak ABD'nin yüz yıllık politikası... Türkiye'de her şeyi sineye çeken uydu kadroları bulmuşken tezkerkeyi geçirir, Türkiye'ye yerleşir, Kürt devletini yine kurardı. Türkiye de ulusal onurunu ayaklar altına attığı, yüz binlerce masum Iraklının öldürülmesine doğrudan katkıda
Açık Pencere Dr. Reşit Galip, Balkan ve Birinci Dünya Savaşı'na gönüllü doktor olarak katılır. Atatürk'le tanışmaları 1923 Mart'ında Mersin'de olur. Devletten istifa edip Türk Ocağı Başkanı olan Reşit Galip, açık hava toplantısında konuşurken birden işaret parmağıyla Gazi'yi gösterecek ve "Sen" diye ona seslenerek şöyle diyecektir:- Senin asıl büyüklüğün bütün o büyüklüklere rağmen milletin ferdiyim diye övünmendir...Herkes bir fırtına kopacak sanır. Aksine Atatürk, Reşit Galip'i sever. Galip, 1925 yılında milletvekili olur, iki yıl süreyle İstiklal Mahkemesi üyeliği yapar. Atatürk'le aralarındaki o efsaneye dönüşen kavga 1931 yılı ağustos ayında Dolmabahçe Sarayı'nda yaşanır...Reşit Galip masada Atatürk'ün de hocası olan zamanın Milli Eğitim Bakanı Esat Mehmet'i eleştirmeye koyulur. Atatürk'ün, "Davamıza inanmıştır, benim hocamdır, benim hocam olması sence bir değer taşımıyor mu?" sözlerine "Kusura bakma Paşam taşımıyor, okuttuklarının içinde sizin gibi devrimci çıkmış ama kim bilir nice tutucu da çıkmıştır" diye karşılık verir. Mustafa Kemal, "Bu masada hocama hakaret etmenize müsaade edemem" diyecek olur, Reşit Galip, "Devrimleri korumak için sizden müsaade istemiyorum. Hatayı
Açık Pencere Bizim gibi 1982 Anayasası'nı yetersiz bulanlar dahil herkes mevcut Anayasa'nın arkasına geçti. Çünkü Anayasa'ya saldıranların daha özgürlükçü, daha demokrat bir anayasa yapmak niyetinde olmadıkları anlaşıldı. Amaçları ortada:"Özgürlükleri genişletiyorum adı altında dinci örgütlenme özgürlüğünü genişletmek, imam hatiplerin önünü açmak, Kemalizmi Anayasa'dan çıkarmak, laiklik tanımının içini boşaltmak, yargı ve üniversiteleri siyasi denetime sokmak vb..."Türk - İş'ten DİSK'e, TİSK'ten TOBB'a, TMMOB'dan TÜSİAD'a kadar yüz binlerce çalışan ve işadamını temsil eden meslek kuruluşları AKP'nin bir sivil ve özgürlükçü anayasa yapma niyetinde olmadığını kavradılar.O yüzden bu kuruluşların kimi kendince anayasa hazırlatıyor, kimi öneri paketi düzenliyor... Bizce yanlış yapıyorlar...Niyet ve hedefleri demokrasi olmayan insanlarla hangi anayasa çalışmasına girilebilir.TBMM'de bütün önerilere son noktayı onlar koyacağına göre... Siz onların hoşuna gitmeyecek bir madde sokabilir misiniz anayasaya? Komisyon ve genel kurulda metne son dakikada sokuşturacakları şeytani maddeleri önleyecek gücünüz var mı? TBMM'den giden metni veto edecek bir cumhurbaşkanınız var mı?Söylenmesi gereken,