Açık Pencere Aradan iki hafta geçti. Önceki günkü AKP grup toplantısında bakanlara ulaştırılan torpil pusulalarını Hürriyet yayımladı. AKP'li İdris Naim Şahin, Bakan Hayati Yazıcı'ya şu pusulayı gönderiyor:"...Doğan'ın TSE'de Genel Sekreter Yardımcısı veya Bakanlığınıza bağlı bir uygun görevde değerlendirilmesini..."AKP'li milletvekili Mehmet Ceylan'ın Adalet Bakanı M. Ali Şahin'e ilettiği not daha da ilginç... Ceylan notunda bir tetkik hâkimi için lojman ricasında bulunuyor, istenen lojmanın kapı numarasını bile veriyor...Bu olay gazetelerde yayımlandı. Peki "Torpil yapan karşısında beni bulur" diyen Başbakan'dan ses var mı? Biz şimdiye dek duymadık... Herhalde Sayın Başbakan'ın kendi sözünün değeri konusunda bir kaygısı yok. O yüzden tutmayacağı sözleri vermekte hayli cömert davranıyor.Gelelim olayın bir başka cephesine...Yukarıdaki satırlarda lojman ile vicdan arasında sıkışmış bir yargıcın hikâyesi var. Yargıç, milletvekili ve bakandan lojman istiyor. Yarın bir veya birçok davada o bakan, o milletvekili lojmanın diyeti olarak o yargıçtan bir davayı belli yönde sonuçlandırmasını isteseler ne olacak? Yargıç bağımsız karar verebilecek mi? Efendim? Başbakan Erdoğan iki hafta
Açık Pencere - Benim bölgemde 20 bin seçmen var, bunların 3 bini yani yüzde 15'i seçimde oy kullanamadı...Neden? Çünkü Yüksek Seçim Kurulu bu vatandaşların kimlik numaralarına erişememiş, isimleri muhtarlıkta askıya çıkarılmış, ancak bu yurttaşlar durumdan haberdar olmadıkları için gelip kimlik numaralarını bildirip seçmen kartlarını alamamışlardı. Muhtar Oğuz Bey'e yine rastladık geçenlerde:- YSK'da kimlik numarası bulunmayan yurttaşların adlarını referandum nedeniyle yeniden askıya çıkardık, dedi, 300 kadarı gelip kimlik numarasını ibraz etti. Yüzde 90'ı yine ibraz etmedi. Yine oy kullanamayacaklar.Vatandaş neden bu defa da gelip kimlik numarasını ibraz etmemişti?- Çünkü kimsenin haberi olmadı, dedi Oğuz Bey...Türkiye çapında 1.5 milyon kişinin bu durumda olduğu hesaplanıyordu.Bunların yüzde 10'u kimlik numaralarını ibraz etmiş olsalar 1 milyon 350 bin dolayın yurttaş yine oy kullanma hakkına sahip değil...YSK bu konuyu önemseyerek yoğun bir propaganda yapsa elbet çok sayıda vatandaşı oy hakkına kavuşturabilir. Ama yapmıyor...1,3 milyon yurttaşın oy kullanamaması pek de önemli sayılmıyor onlarca anlaşılan... Seçimlerle ilgili çeşitli kuşkular var. Ama aşağıda sözü edilen durum
Açık Pencere Fotoğrafları görmüşsünüzdür... Hanım'ın türbanı aynı türban. Anlaşıldı ki... Modacı Atıl Kutoğlu türbanı modernize edecek, Sophia Loren modası uygulanacak vb. yollu haberler düzmece imiş...Cumhurbaşkanlığı sitesindeki fotoğraflar iki gerçeğin altını çiziyor. Türban Çankaya'ya çıkar mı çıkmaz mı tartışmaları bitmiştir. Türban Çankaya'ya çıkmış, oturmuştur. İki... Gül ailesi türbanı modernize etmeye, simgelerden taviz vermeye yanaşmamıştır. Öylesi belki de zafere su katmak olacaktı!Bu tür baş bağlama şekli bir Türk geleneği değildir. Arap âdetidir. Türkiye bu âdetle 1970'lerde tanıştı. Elimizde 1971 yılı haziran ayında basılmış Seher Vakti adlı bir dergi var. Bu dergide Şule Yüksel Kars (sonradan Şenler oldu) adlı hanımefendi, türban çizimleri veriyor, nasıl bağlanacağını modellerle anlatıyor.Demek ki o zamana kadar Müslüman kesim de türbandan habersiz. Ve nasıl bağlanacağını bilmiyor.Türban, Türkiye'ye girişinden 36 yıl sonra Çankaya'nın zirvesinde ikinci cumhuriyetin simgesi olarak yerini aldı. Acaba... Cumhurbaşkanlığı sitesine "laik cumhuriyet"in bir özgeçmişi konsa iyi olmaz mı?Yakında tarihe karışacak olan o çünkü... Cumhurbaşkanlığı web sitesinden Abdullah
Açık Pencere "... Doğa korumacı bir yurttaşım... AKP hükümeti kadar, doğanın ve ülkenin havasının, suyunun, toprağının yağmalanmasına izin ve onay veren ve hazine arazilerinin, sit alanlarının turizm işletmelerine tahsisi kararlarıyla, bu kıyımı planlayan bir hükümet görmedim. Sizin Türkiye'de giderek artan rant için kültür ve doğa yağmasından haberiniz yok mudur? Rahatsız olmuyor musunuz? 2B yağmasını, hangi kurum önledi, biliyor musunuz?Hükümet, Bursa'da Cargille, Bergama'da Newmont altın madenciliği ile ilgili yargı kararlarını ABD büyükelçilerinin propagandası ve iş takipçiliği ile yüz kızartan bir hukuksuzlukla aşarken, illegal Bakanlar Kurulu kararları çıkartırken, siz nerelerdeydiniz? Şimdi Efem Çukuru, Kaz Dağları, Eşme-Kışladağı, Kozak Yaylası doğa kıyımı girişimleri için ne düşünüyorsunuz? ABD Büyükelçilerinin küstah ve uluslararası teamüllere aykırı uygulamaları sırasında suspus olan Dışişleri Bakanı kimdir?"Acaba Cem Özdemir bu mektubu Almancaya çevirip Yeşiller Partisi sitesinde yayımlamayı düşünür mü? Bizce yayımlamalıdır... İzmir Barosu eski Başkanı Noyan Özkan, Almanya'da Yeşiller Partisi internet sitesinde Abdullah Gül'ü öven, onu eleştirenleri "ultra milliyetçi"
Açık Pencere Demirel demokrat olmamakla suçlanırdı. Ama biliyor musunuz, ağır hakaret görmedikçe gazeteci ve yazarlara dava açmazdı. Siyaset adamlarına da şöyle bir tavsiyesi vardı:- Kafayı gazetelerde yazılanlara takmayın. Onlara tıkılırsanız günün yarısı sinirlenmekle geçer, iş yapamazsınız...Demirel'i en çok eleştirenlerden biri Milliyet çizeri Bedri Koraman idi. Bedri Koraman aynı zamanda Demirel'in en yakın dostlarındandı...Demirel yazarları mahkemeye vermez ama çok kızarsa oturur kimilerine bizzat mektup yazardı...Biz 12 Eylül döneminde de yazarlık yaptık... Cumhurbaşkanlığı döneminde Kenan Evren'i ve politikalarını eleştirdik. Evren, iki kez Genel Yayın Müdürü Doğan Heper'e mektup yazarak bizim eleştirilerimize cevap verdi. Mektupların birer kopyasını da bize göndermişti. Hiçbir yazarı mahkemeye vermedi Evren...Özal, Mesut Yılmaz, Ecevit, Çiller... Hiçbiri basınla uğraşmadı. Mevcut Başbakan ise şimdiye dek 74 gazeteci hakkında dava açmış. Kendisini kediye benzeten bir karikatüre bile tahammül edemiyor. Yazarları susturmak için türlü çeşitli baskı yapıyor. İşi "vatandaşlıktan çık" çağrısına kadar getirdi.Artık Çankaya da ellerinde. Açıkça görülen o ki. Tarihte görülmemiş bir
Açık Pencere DTP'ye göre Kürt sorunu nedir? Çözüm olarak ne düşünürler?Bu sorular sorulduğunda Kürtler lastikli birtakım cümleler kuruyorlar. Satır aralarında bir şeyler söylemek istiyorlar. Şimdiye kadarki sözlerini tek cümleyle özetlemek gerekirse, şudur:"Anayasa yeniden yapılmalı, Kürtler cumhuriyetin kurucu ortağı olarak kabul edilmelidir."Kürtler bir Türk - Kürt federasyonunun anayasal garantiye bağlanmasını istiyorlar.PKK terörü bu isteklerin kabul edilmesi için dayatma olarak sürdürülüyor...Ankara ülke üzerindeki egemenlik hakkını Kürtlerle paylaşır mı?Türk halkı böyle bir şeye razı olur mu? Türk ordusu bir büyük savaşta büyük bir yenilgi halinde ancak kabul edilebilecek bir talebi nasıl durup dururken kabullenir?Evet ülkenin Güneydoğu'su dahil her köşesinde yaşayan her etnik gruptan insan eşit anayasal haklara sahip olmalıdır. Kürtler çok ezilmiştir. Artık ezilmemelidir... Amma... Anayasa'nın altüst edilip Kürtlere ayrıcalıklı haklar verilmesini kim, nasıl savunabilir? Ünlü Fransız sözüdür: Bir genç kız nesi varsa ancak onu verebilir... Bir ülkeden ve halktan da verebileceğinden fazlası istenmemelidir... Olabilecek şeyler konuşulmalıdır... DTP'liler Kürt sorununa çözüm
Açık Pencere Bu sonuçta en büyük teşekkürü hak eden kim? Elbette MHP...CHP'li Ali Topuz dün diyordu ki:"Başbakan hem seçim öncesinde hem seçim gecesi cumhurbaşkanlığı için diğer partilerle mutabakat arayacağını söylemişti. Ancak bu sözünde durmadı. Sözünde durmamasını MHP'nin "Biz oylamaya katılacağız" açıklaması kolaylaştırdı. Eğer MHP böyle bir açıklama yapmasa, en azından suskun kalsa idi, Başbakan yine mutabakat arayacak, AKP o zaman Gül'ü aday göstermeye cesaret edemeyecekti..."MHP bunu neden yaptı? Kendi ifadelerine göre gerginlik yaratmamak için... Ne var ki, Devlet Bahçeli gerginlik yaratmayalım derken üzerinde en fazla tartışma olan isme Çankaya yolunu açtı...CHP itirazının gücünü göstermek için dün Meclis'e girmedi. CHP sözcüleri dünkü açıklamalarında Abdullah Gül'e şöyle bir şerh koydular:- AKP'nin üst düzey üç yöneticisinden biridir. Tarafsız olması söz konusu değildir. Geçmişteki pek çok demecinde cumhuriyetin temel niteliklerine saygılı olmadığını belli etmiştir...Abdullah Gül yeni görevinde Anayasa ve laikliğe uyacağı sözünü veriyor. Kimi buna inanıyor, kimi inanmış gibi yapıyor. Kiminin aklına da İsmet İnönü'nün vakti zamanında Cevdet Sunay'la ilgili ünlü sözü
Açık Pencere - Söyle bakalım, kurbağanın kafası kesilirse yaşamaya devam eder mi?Çocuk düşünmüş taşınmış.. Kafası kesilen bir canlı yaşayabilir mi? Hiç akla uygun görünmüyor. İyice emin olduktan sonra cevabı patlatmış:- Yaşamaz hocam...Hoca üzgün...- Yaşar evladım, demiş, kurbağa kafası kesildikten sonra da yaşayabilen birkaç canlıdan biridir.Çocuk süklüm püklüm kapıya doğru gitmiş. Açmış kapıyı tam çıkacak, birden geriye dönmüş heyete seslenmiş:- Kafası kesilince kurbağa yaşar hocam, demiş, yaşar ama içine edeyim ben öyle yaşamanın...* * *Kayserili bir cumhurbaşkanı hazırlığı süredursun... Kayserililerin ne denli kurnaz ve işbilir olduklarına ilişkin bir fıkra...Bir tarihte Kayseri'ye bir Yahudi gelir. Bakar ki bir kenarda oynayan bir çocuk elindeki altın sikkeyi çevirip duruyor. Birkaç metelik karşılığı elindeki o şeyi vermesini teklif eder... Çocuk da karşı teklifini yapar:- Beni sırtına bindir, dört ayak üstünde yürü, eşek gibi anır vereyim...Yahudi denileni yapar... Altını ister... Çocuk güler:- Sen eşek olduğun halde bunun değerini biliyorsun da ben bilemez miyim? Bıçkın öğrenci, biyolojiden son kez sınava giriyormuş... Eğer bu sınavda da çakarsa okulla ilişiği kesilecek...