Açık Pencere Yunanistan'ın Apollo takımı gelmiş, Taksim Stadı'nda Fenerbahçe ile karşılaşıyor... Fenerbahçe maçı 1 - 0 kazanıyor. Maçın sonuna doğru Yunan kaleci sağ açık Fikret'e bir yumruk atıyor. Aynı anda tribünlerden sahaya atlayan bir subay Yunan kaleciyi yumruklamaz mı?Maç tatil ediliyor. İki gün sonra yenileniyor. Bu defa Fener maçı 2 - 0 kazanıyor.Atatürk'ün uşağı Cemal Granda, izinli geldiği İstanbul'da maçı izlemiş, Ankara'ya dönmüş... Köşk'te maçı arkadaşlarına anlatırken Atatürk kulak misafiri oluyor... Sohbete katılıyor. Yunan kaleciyi döven subay anlatılınca:- Subayı kim bilir ne yaptılar, diyor.- Hapsetmişler, diyor Granda...- Yerini değiştirmişlerdir, diyor Atatürk...Maç sohbeti sürüyor. Atatürk'ün keyifli halinden cesaret alan Cemal Granda espriyi patlatıyor:- Yunanlılar sahada öyle perişan oldu ki kaç para eder senin Sakarya harbin?Atatürk gerçekten çok neşeliymiş anlaşılan. Sesini çıkarmıyor.Atatürk'ün espriye tahammülünden söz açtık madem... Bir başka örnek...Atatürk'ün lafını esirgemeyen ünlü Milli Eğitim Bakanı Reşit Galip, bir gün bir sohbette "Hitler bugün konuşacak" lafını duyunca "Bizim Hitler her gün konuşuyor" diye espriyi patlatmış. Tabii hemen
Açık Pencere "23. Dönem Meclisi yeni bir anayasa yapma hak ve yetkisine sahip değildir. Yeni anayasaları sadece bu konu için seçilmiş kurucu meclisler yapabilir..."İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Mesut Parlak da rahatsız.. Şöyle diyor:- Anayasa siyasetin dışında bilim adamları tarafından hazırlanmalı...Anayasa taslağı kim tarafından ve ne kadar tarafsız hazırlanırsa hazırlansın, sonunda yine TBMM komisyonları ve TBMM Genel Kurulu'ndan geçecek... Ve hiç kimsenin kuşkusu olmasın, AKP'nin yeni anayasaya eklemek istediği ne varsa TBMM komisyon'u ve Genel Kurul görüşmelerinde eklenecek... O yüzden... Kanadoğlu'nun "Bu Meclis anayasa yapamaz anayasayı kurucu meclis yapar" sözleri tartışmasız doğrudur...* * *Bu anayasa ısmarlama bir Anayasa'dır. Başbakan'ın siparişi üzerine hazırlanmıştır. Geçenlerde CNN Türk'te yayımlanan "Eğrisi Doğrusu" programında ve Zaman gazetesine verdiği mülakatta Prof. Ergun Özbudun açıkladı:"Başbakan Tayyip Erdoğan 8 Haziran 2007 tarihinde anayasa değişikliği için bana görev verdi."Sipariş mal ısmarlayanın beğenilerine göre hazırlanır. Kaldı ki Prof. Özbudun ve heyetiyle AKP'li hukukçular şimdi 3 günlük bir kampta taslağı inceleyecek, üzerinde yeni
Açık Pencere Diyor ve geliyoruz asıl konuya... Fatih Hoca'nın maç sonrası söylediği "Macaristan gibi kritik bir maç öncesi hocayı, futbolcuları yerden yere vurmak kolay. Nerede milli dava?" sözlerine...Biz de onu soracaktık... Nerede milli dava?Federasyon, Malta ve Macaristan maçlarından galibiyetle çıkılması halinde futbolculara 150'şer bin dolar prim verilmesini kararlaştırmıştı. Malta maçı beraberlikle sonuçlanınca bu kez sadece Macaristan galibiyetine 50 bin dolar verileceğini açıkladı. Maçtan sonra bu rakam az bulundu ve futbolculara açık çek verilmesi kararlaştırıldı...Bu arada Fatih Hoca'nın aylık maaşı 110 milyar liradan 143 milyar liraya çıkarılacakmış. Ortada milli dava varsa bu kadar para niye? Ancak parayla motive olan antrenör ve sporcular söz konusuyla milli dava nire? Pekiii... Fatih Terim yönetiminde İsviçre'ye elenen ve Dünya Şampiyonası'na katılamayan Milli Takım bu defa da grupta ikinci olamaz ve Avrupa Şampiyonası'na katılamazsa ne olacak? Futbolcuların cebine bol kepçe doldurulan trilyonların hesabını kim verecek? Prim verilecekse bir hedef neden ortaya konulmuyor? Neden finale kalma koşuluyla prim vaat edilmiyor? Bu paralar gökten mi yağıyor, gariban halkın
Açık Pencere "...Hükümet uygulamalarının Başbakan Tayyip Erdoğan'ın geçmişteki konuşmalarına da vurgu yapılarak kamuoyunu yönlendirebilecek yorumlarla aktarıldığı... Sürekli olarak AKP'yle ilgili olumsuz eleştiriler yapıldığı... vs...vs..."YSK, Kanaltürk'e söz konusu cezayı 24 - 28 Haziran 2007 tarihleri arasında yaptığı yayınlardan dolayı ağustos ayında vermiş. Eylül ortasında uyguluyor. 3 ay sonra uygulanan böyle bir cezanın, halkın haber alma hakkını kısıtlamaktan başka, ne sonucu olabilir? Seçim yasaklarını yalnızca Kanaltürk mü ihlal etti? YSK bu cezayı birilerini memnun etmek için vermediğine kamuoyunu inandırabilir mi? Yüksek Seçim Kurulu Kanaltürk'e 6 gün haber bülteninde yayın durdurma cezası verdi. Gerekçe: Rum lider Papadopulos, "Tek düşmanımız Türk askeri" demiş. Görüldüğü gibi bizim "satılmış aydın"lar hiç de yalnız değil... Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ü ziyareti tüm gazetelerde yer aldı. Ziyaret sırasında Büyükanıt'ın elindeki evrak çantası da dikkati çekmişti. Ancak çantanın rengi konusunda anlaşmazlık vardı...Bugün,Yeni Şafak, Star, Akşam, Vatan ve Tercüman'a göre çanta "kırmızı"... Hürriyet ve Zaman'a gore
Açık Pencere "Tarihte ilk kez bir bir Türk milletvekili Ermeni soykırımının tanınmasından söz etti" başlığıyla veriyor.Bu Türk, ÖDP İstanbul Milletvekili Ufuk Uras... Habere göre Ufuk Uras, gazeteci Raffi Arax ile yaptığı röportajda diyor ki:- Ermenilere karşı korkunç bir katliam yaptık. Türkiye bunu kabul etmelidir. Bu vahşeti nasıl adlandıracağımız önemli değildir; soykırım, etnik temizlik vs... Önemli olan inkârı mümkün olmayan korkunç bir katliam yapılmış olmasıdır...Ufuk Uras ya çok saf... Neler olup bittiğinden habersiz.. Ya da Ermenilerden aferin almak pahasına ülkesini harcıyor...Evet, 1915 olayı bir trajedidir. Ama buna soykırım adı vermek veya başka bir şey demek farksız olabilir mi? Ermeni diasporasının Türkiye'yi dünya gözünde soykırımcı ilan etmek için varını yoğunu ortaya koyması boşuna mı? Bakınız, Ermenilerin etkili lobi kuruluşu Avrupa Ermeni Federasyonu Başkanı Hilda Tchoboyan geçen 28 Mart'ta verdiği demeçte neler söylüyor:- Türkiye soykırımı tanırsa artık devlet olarak hayatını sürdüremeyecektir. Bütün dünya, Türkiye'ye soykırım suçu işlemiş ve Ermenistan başta olmak üzere komşularına karşı tehdit oluşturan bir ülke olarak bakacaktır. Mevcut Türk
Açık Pencere Gül cumhurbaşkanı seçildikten sonra verdiği ilk resepsiyonda eski AKP Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'a hâkim karşısına çıkmak ve kayıp trilyon davasında aklanmak istediğini söyledi. Vatan gazetesi, kendisine bu sözlerin doğruluğunu sormuş. Gül, danışmanı Ahmet Sever aracılığıyla şöyle demiş:"Eğer mahkemeler açısından, yargı açısından sorun yoksa ve cumhurbaşkanı yargılanabiliyorsa yargıya gidip aklanmak istiyorum..." Böylece Gül kayıp trilyon davasında yargılanmakta olduğunu kabul etti. Kılıçdaroğlu haklı çıktı. Kılıçdaroğlu, 16 Ağustos'ta Anka ajansına verdiği demeçte sormuştu:"Bir cumhurbaşkanı adayına daha yolun başında iken yalan söylemek yakışır mı? Abdullah Gül 'özü ve sözü bir kişi" diye tanımlanabilir mi?"Abdullah Gül, Kılıçdaroğlu'nu yalancı çıkaramadı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, seçilmeden önce ısrarla kayıp trilyon davasından beraat ettiğini söylemişti. CHP'li Kemal Kılıçdaroğlu ise ısrarla davaların sonuçlanmadığını, Gül'ün beraat etmediğini söylüyordu. Malta Milli Takımı'nın toplam maaşı Fatih Terim'in maaşının yarısı etmiyormuş. Demek ki bu işler kazançla değil, inançla olan işler... Adalet Bakanı M. Ali Şahin, yeni anayasada cumhurbaşkanının
Açık Pencere 1936 yılında bir yaz akşamı Büyükada'ya uğrar. Splendid Otel'e gidilir. Halk otelin önünde toplanır. Terasta müzik çalmaktadır. Topluluğun içinde siyah dekolte elbise giymiş, uzun boylu, dolgun vücutlu çok güzel bir Rum kadını da vardır. Atatürk yanında bir erkek de bulunan bu kadını dansa davet eder. Uzun boylu, babayani kılıklı, sırtında küfesiyle bir kavuncu da seyirciler arasındadır... Ata'yı hayretle izlemektedir. Gerisini Atatürk'ün uşağı Cemal Granda'nın anılarından okuyalım:"Rum kadınıyla dansını bitiren Atatürk, gözüne çarpan sakallı kavuncuya eliyle işaret ederek yanına çağırdı... Kavuncu birden kendini pistin ortasında buluverdi. Ne olduğunu anlayamadan etrafına şaşkın şaşkın bakıyordu. Atatürk kavuncunun sırtındaki küfeyi çıkardı. Sonra Rum kadınına kavuncuyla dans etmesini söyledi. Kadın çok güzel dans ediyordu... Pejmürde kıyafetli kavuncuysa hayatında hiç dans etmemişti. İkisinin birbirine sarılarak dans edişleri görülecek şeydi. Dans bittikten sonra Atatürk ellerini çırparak:- Bravo, bravo dedi, çok güzel dans oldu..."Atatürk yaşasaydı... Bugün herkes dans ederdi. Ankara'daki 30 Ağustos resepsiyonunda Genelkurmay Başkanı'nın dansa kalkması, Başbakan'ın
Açık Pencere - Bu medya CHP yanlısı... Bu köşe yazarları da CHP yanlısı köşe yazarı oldukları için bu tür şeyleri yaparlar...Her kim ki Tayyip Erdoğan ve AKP'yi eleştirir. Ya CHP'lidir ya askerci... Bir gazeteci AKP'li olabilir, medyanın yüzde 80'ini böyleleri oluşturabilir, ama CHP'li olamaz... Olursa da basında çalışamaz... Yazarın yazdığı doğru mu, yanlış mı? Başbakan bunu söylese yetmez mi? Devam ediyor:- Sessiz yığınların sesiyiz, kimsesizlerin kimsesiyiz... Hükümet programı okunurken CHP sıralarından biri, 'Bu söz bize ait' demiş. Başbakan;- Biz siyasete başladığımızda söyledik, bugün değil. Onlar bu çalıntılara bayılırlar...Anlaşılıyor ki, Başbakan söylediği bu sözün Atatürk'e ait olduğundan habersiz. Atatürk, "Cumhuriyet bilhassa kimsesizlerin kimsesidir" demişti. Çevresinde bu basit bilgiye sahip olup onu uyaracak kimse de yok mu acaba? Başbakan, gazeteci ve yazarlarla uğraşmaya devam ediyor... Kendisinin rakamları eğip büktüğünü söyleyen Tufan Türenç'e çattı bu defa: Müstehcen heykel tartışması başladı. Heykel müstehcen olabilir mi? Vitrin mankenlerine tecavüz edilen bir ülkede olur... Paracetamol etken maddesini içeren ve en çok kullanılan ağrı kesicilerden biri Parol