<#comment>#comment>Turizm Gazetesi Editörü Fehmi Köfteoğlu gönderdiği notta haber veriyor:
- Kumarhane lobisi Abdullah Gül’ün sözlerinden cesaret aldı, kumarhanelerin açılması için lobi başladı...
Kumarhanelerin yeniden açılabileceğinin ilk işaretini Başbakan Abdullah Gül, 19 Kasım’da Kanal D’de katıldığı Teke Tek Programında vermiş, bu konuda Turizm Bakanlığı’nda bir çalışma yürüttüklerini söylemişti...
28 Aralık 2002 tarihli Hürriyet Gazetesi’nde "Başbakan Abdullah Gül’ün kapatılan kumarhane sahiplerinin talebi üzerine konuyu incelemeye aldığı" belirtiliyordu.
Turgut Özal döneminde açılan kumarhaneler 1998’de 28 Şubat sürecinde kapatılmıştı... Neden?
Kumarhaneler raporunda belirtildiği gibi:
<#comment>#comment>Ankara Milli Eğitim Müdürlüğü’ne vekâleten Murat Beybalta’nın getirilmiş olmasının sebebi, bu arkadaşımızın diğerlerine göre daha kıdemli müdür yardımcısı olmasıdır...
Milli Eğitim Bakanı Erkan Mumcu, Ankara Milli Eğitim Müdürlüğü’ne imam kökenli Murat Beybalta’nın atanma gerekçesini geçen gün Meclis kürsüsünde bu sözlerle açıklamıştı.
Yani ortada "imam kayırma" gibi bir durum yoktu ve atama "kıdem" ölçüsü dikkate alınarak yapılmıştı.
Şimdi de gelelim CHP Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı’nın sözlerine:
"Bakan Mumcu, Meclis kürsüsünden - haydi yalan demiyeyim - resmen yanlış konuştu. İmam kökenli Murat Beybalta asla "en kıdemli" kişi değildir. Bu şahsın toplam hizmet süresi 27 yıldır. Eğer ölçü olarak hizmet süresi dikkate alınmışsa, 39 yıllık süresi olan Haydar Dikmen niye atanmadı. Yok, ölçü meslek kıdemi ise, 17 yıl 10 ay 11 gün hizmet süresi olan Sabri İşgör dururken, yöneticilikte hizmet süresi 15 yıl 3 ay 11 gün olan Murat Beybalta niye atandı? Ben bu rakamları Erkan Mumcu’nun başında bulunduğu bakanlıktan aldım. Aksini iddia ediyorsa hodri meydan, diyorum..."
Not: Sayın Mumcu’nun yanıtı varsa yayınlamak üzere bekliyoruz...
<#comment>#comment>NTV’nin Berlin muhabiri Fulya Canşen arkadaşımız ne yazmış okuyalım:
"Birkaç gün önce Mısır’daydım. Bir hafta boyunca Nil üzerinde yolculuk yaptık. Lüksor’dan Assuan’a gidip geri döndük. Yolda pek çok yerde durup Mısır medeniyetinin kalıntılarını keşfettik. İri yapılı kocaman göbeği olan kel bir rehberimiz vardı; Ahmed... Alman kadınlarının değişik, tabii ekzotik bulduğu için bayıldığı bir Afrikalı erkek... Arkeoloji ve Mısır dili edebiyatını Alman üniversitesinde okuduğu icin ağzı iyi laf yapıyor, herkesle cüssesine uymayan bir kibarlıkta flört ediyordu. İstediğini alamayan Alman hatunlar, göbeğiyle kelini, o da yetmezse ülkesindeki geri kalmışlığı ön plana çıkartarak onu rencide etmeyi denediler. Fakat başaramadılar.
Çünkü Ahmed her olumsuzluğa "bununla gurur duyuyorum" yanıtını verdi.
Ahmed göbegiyle gurur duyuyor,
Ahmed keliyle gurur duyuyor,
Ahmed tarihiyle gurur duyuyor,
<#comment>#comment>Yaş ilerledikçe insanın önündeki yaş günleri eksiliyor.. Dostlarla birlikte geleceğe kadeh kaldırma keyfi de aynen azalmakta...
Aydın Boysan Ağabeyimiz bu bağlamda bir icatta bulundu... Artık yaş gününü üç ayda bir kutluyor. Telefonda diyor ki:
- Yaş günlerimi 17 Mart, 17 Haziran, 17 Eylül, 17 Aralık’ta kutlayacağım. Önümüzdeki Mart 17’de 81 yaş üç çeğreyi bitiriyorum. Haziran 17’de 81 yaşı bitirip 82’ye giriyorum. Eylül 17’de 82 yaş bir çeyreği kutlayacağım. Maksat mı? Maksat dostlarla daha fazla birlikte olmak...
Bush’suz savaşsız, acısız bir yeni yıl diliyoruz. Birbirimizi yalnız bırakmayalım.
Dede Bush (Prescott Bush) Birinci Dünya Savaşı’nda yüzbaşı olarak çarpışmış. Baba Bush, İkinci Dünya Savaşı’na katıldı. Körfez Savaşı’nı başlattı. Oğul Bush ise Irak’ta savaş çıkartmaya kararlı.
<#comment>#comment>OŞehir Senin Bu Şehir Benim... Turne Anıları... Ünlü sanatçıların turne anılarını Tarık Dursun K. derlemiş... "Literatür Arkapencere" yayınları basmış... Altan Erbulak, İzmit’e düzenledikleri turneyi anlatıyor.
Salon hıncahınç dolu. Vali, Belediye Başkanı, Ağır Ceza Reisi tam kadro salonda. Millet gülmekten yerlere yatıyor. Ancak Ağır Ceza Reisi’nin yüzü bir türlü gülmüyor. Oyun bitmiş. Herkesi almış bir merak. Bu adam neden gülmez? Sonunda Erol Günaydın işin sırrını çözmüş:
- Biz Ağır Ceza Mahkemesi’ne gidince gülüyor muyuz birader? O da bize gelince gülmüyor. Ödeşmiş oluyoruz...
***
Kitapta 1940 yılında İstanbul Şehir Tiyatrosu’nun yayımladığı Türk Tiyatrosu adlı bir derginin yazısı... Yazıda bir tiyatro elemanının şu satırları gözümüze çarpıyor:
- Bugün Cumhuriyet Halk Partisi’nin çizdiği programla en ufak kasabalara kadar gidip temsil vermek vazifesini üstüne almış birer insanız...
<#comment>#comment>Hükümet ile YÖK arasında patlak veren kavganın temelinde ne var?
ODTÜ Rektörü Prof. Ural Akbulut’ un soruya yanıtı şöyle;
- Çatışma, hükümetin, Acil Eylem Planı’nın üniversitelerle ilgili bölümlerini hayata geçirmek istemesiyle başladı.
- Neydi onlar?
- Bir tanesi, halen YÖK’e bağlı olan Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi’nin (ÖSYM) YÖK’ten koparılıp başka bir yere bağlanmak istenmesi... Bilindiği gibi ÖSYM, üniversite ve liselerle birlikte memuriyete giriş sınavlarını da yapıyor. Son yıllarda büyük güven kazanmış bulunuyor. YÖK’ten koparılıp başka bir yere bağlanmak istenince doğal olarak zihinlerde "İktidar burayı kendi siyasi doğrultusunda mı kullanmak istiyor?" sorusu doğdu...
Görüldüğü gibi sorun yalnız üniversite ve lise sınavlarına girenleri değil memuriyet sınavlarına giren binlerce yurttaşı da ilgilendiriyor.
<#comment>#comment>İzmit’in Arızlı mevkiinde önceki gün anlamlı bir "savaşa hayır" gösterisi yapıldı; kadınıyla erkeğiyle, çoluğuyla çocuğuyla 200 kadar sade vatandaşımız Amerika’nın Irak’a olası saldırısını protesto etti.
Recep Uğur, eylemciler adına yaptığı konuşmada, bilinçli bir yurtseverin söylemesi gerekenleri söyledi.
Amerika’nın asıl amacının Irak’ın petrol kaynaklarını ele geçirmek olduğunu belirterek, "Dün Afganistan, bugün Irak, yarın sıra bize geliyor. Bizler, kötü günümüzde bize destek olan Irak’ın ve Irak halkının yanındayız" dedi.
Bu mütevazı eylemin anlam ve önemine gelince...
İzmitlilerin "vefa eylemi" adını verdiği eylemi düzenleyenler, Irak’ın gönderdiği paralarda yapılan deprem konutlarında oturan yurttaşlarımızdı...
<#comment>#comment>Böyle bir ansiklopedi herhalde hiç görülmedi... Adı: Temizlik Kültürü Ansiklopedisi... Türkiye Tüketicileri Koruma Vakfı’nca hazırlanmış. Bedava dağıtılıyor. Çok iyi hazırlanmış nitelikli bir yayın...
Temiz öpüşme, temiz para, temiz reklam, temiz toplum, temiz medya, temiz siyaset, temiz çevre...
Kirlenmesi söz konusu olan ne varsa onun temizlik tarifi mevcut.
Kitaptan öğreniyoruz ki dişlerini günde iki kez fırçalayan bir insan bile öpüşürken diğerine 1 miligram yağ ile 250 çeşit virüs ve bakteri bulaştırmaktadır... Bu yoldan uçuk, mantar, hepatit B, Herpes, Frengi dahil pek çok hastalık bulaşmaktadır... "Temiz sevişme" bile mesele imiş...
Memur maaş zammını gören memurlar Acil Eylem Planı’na yeni ad takmış: "Aciz Eylem Planı"...