Levent Burak Yıldız... Bu ismi anımsadınız sanıyoruz... Şu Meclis'teki ilaç yolsuzluğunu ortaya çıkaran doktor. Peki ne oldu bu mesele?
Levent Burak Yıldız'la konuşuyoruz:
- Meclis Başkanı Mustafa Kalemli, istifanızla ortaya çıkardığınız ilaç yolsuzluğunu araştırmak için komisyon kurdurduğunu açıklamıştı. Buradan size intikal eden bir bilgi var mı?
- Ne komisyonu? Benim edindiğim bilgiye göre böyle bir komisyon kurulmadı. Benim dönemimde, kuşkulu faturalara bir doktor arkadaşım bakıyordu, şimdi de aynı şey yapılıyor. Yani ortada ciddi, legal ve yetkili bir komisyon yok.
- Herşey eski hamam, eski tas mı, size göre?- Bütün umursamazlığa karşın yine de değil. Eskiden, bizim (ödenmez) dediğimiz faturalar bile ödeniyordu, bugün ise Meclis'e bağlı, İstanbul'daki Milli Saraylar'dan gelen bazı faturalar bile geri çevriliyormuş. Geçen gün gazetenin birinde okudum, benim istifamdan sonra Meclis'in sağlık harcamalarında yüzde 40'lık bir tasarruf sağlanmış. Yılda 1,2 trilyon liralık sağlık gideri olduğu dikkate alınırsa, yaklaşık 500 milyar liralık tasarruf eder bu... Oysa ciddi bir denetim olsa tasarruf minimum yüzde 60 olur bana göre.....
- Şu durumda bile kaba bir hesapla devlete 500 milyar
"Sahipsiz vatanın batması haktır Sen sahip çıkarsan vatan batmayacaktır..."diye sesleniyor "şair" eskimiş defterler arasından...
"Sahip çıkacağız ama nasıl?.." diye soruyor şaşkına döndürülmüş vatandaş öte taraftan... Nerede, nasıl, kiminle?..
Vatandaşın Don Kişot gibi tek başına değirmenlere saldıracak, ya da gidip kendini Taksim Meydanı'nın ortasında yakacak hali yok... Temiz toplum için örgütlü kesimlerin öncülüğüne ihtiyaç var... Ne yapıyor sendikalar ve benzeri demokratik örgütler bu öncülük yolunda?..
DİSK'in hareketlendiğini dün yazmış; Hak İş'in iktidarın dümen suyunda olduğunu kaydetmiştik... Hak İş Başkanı Salim Uslu telefonla arayarak gelişmelere kayıtsız olmadıklarını anlattı:
- Bu yılın başından beri Demokrasiyi İzleme Platformu adı altında bir sivil örgütlenme öneriyoruz. Platformun çatısını Türk - İş, Hak - İş, DİSK ve TİSK oluşturacaklar; Barolar ve Tabipler Birliği, Ziraat Odaları, Mimar ve Mühendis Odaları Birliği gibi örgütlenmeler de bu platformda yer alacaktır. İçinde yaşadığımız bunalımları aşmak için bu sivil öncülüğü zorunlu görüyoruz...Salim Uslu, bu önerisini dünkü tarihi taşıyan mektuplarla DİSK, Türk İş ve TİSK'e iletmiş bulunuyor. Kamuoyunun etkin ve
Amerikan doları ve diğer Batı ülkelerinin paraları son bir yıl içinde Türk lirası karşısında yüzde 100'e yakın değer kazandı... 1 Amerikan dolarının karşılığı geçen yıl bu vakitler 54 lira iken bugün 101 lirayı aşmış durumda. Paramız zengin ülke paraları karşısında ezilirken acaba bizim durumumuzdaki ülkeler ne yapıyor? Sorunun yanıtı için pek uzağa gitmeye gerek yok... Hürriyet gazetesi hergün "Diğer dövizler" başlığı altında komşularımızın ve benzer diğer ülkelerin paralarının değerini yayınlıyor. Geçen yıl 26 Kasım tarihli Hürriyet'in "diğer dövizler" tablosuyla bu yıl 26 Kasım'da yayınlanan tabloyu yanyana koyuyoruz.. Ve görüyoruz ki... Portekiz Esküdosundan Yunan Drahmisine, Suriye lirasından Ürdün Dinarına, Bulgar Levasından Romen Leyine kadar... Durumu bize benzeyen hatta bizden kötü olan komşu ve civar ülkelerin paraları da bizim paramıza karşı bir yıl içinde yaklaşık dolar kadar değer kazanmış. Yani bu paralar dolar karşısında değer kaybetmemiş.
Bu tablonun anlamı nedir?
Yaşadığımız bölgede parasını korumak konusunda bizden daha aciz, daha beceriksiz bir ülke yok... Bir başka açıdan bakarsanız bir ustalığı övmek ve şunu söylemek mümkün: Bölgede parasının değerini sürekli
Refahyol hükümetinin gündeme getirdiği "Yeni Türk Lirası", önceki gün İMKB Konferans Salonu'nda düzenlenen panelde tartışıldı. "1 dolar"a eşitlenmesi düşünülen "Yeni Türk Lirası" üzerine görüş açıklayan panelistlerden İMKB Başkanı Tuncay Artun, Hacı - Bacı hükümetinin bu "yeni" düşünü eleştirmekle kalmadı; ekonomimizin son 15 yıllık hazin serüveninin çarpıcı bir özetini de çıkardı... Konuşma, bugünkü ekonomik çöküntüde Turgut Özal'ın hatalarının ve yalanlarının rolünü de gözler önüne seriyordu. Artun'u dinleyelim:
- Birazcık ekonomi bilgisi olanlar, enflasyonla topyekün mücadeleyi öngören gerçekçi bir politika olmadan `Yeni Türk Lirası' gibi kolay arayışların fayda etmeyeceğini bilir. Ne ilginç bir rastlantı ki, bu panel Türk ekonomisi için çok önemli bir günde gerçekleşiyor. 24 ocak 1980 öncesi `47 lira' olan `1 dolar', bugün `100 bin 500 lira'ya ulaştı. Bu vesileyle yıllardır izlenen içler acısı kambiyo kuru politikasını değerlendirmek yararlı olacak sanırım. Biliyorsunuz, Cumhuriyetin kuruluşundan Mayıs 1981'e kadar sabit kur politikası izledik. Mayıs 81'de `esnek', ya da `oynak' denilen bir kur politikasına geçildi. Günlük kur uygulaması da denilen bu politikayla Türk lirası,
ANAP Lideri Mesut Yılmaz'a başına gelen "karanlık olay" dan dolayı geçmiş olsun diyoruz... Ancak olayı düşünürken kimi merakları da yenemiyoruz...
1) Mesut Yılmaz'ı Berlin'den Türkiye'ye getiren uçak nasıl olur da Budapeşte'de yakıt ikmali yapar? Heyet, uçuş menzili Türkiye'ye kadar varmayan bir uçakla gelmeyeceğine göre... Acaba pilot Berlin'den benzin almayı mı unuttu?
2) Yılmaz saldırıyı neden Macaristan'daki Büyükelçimize ve Macar makamlarına haber vermedi? Neden Macaristan'da hastaneye gitmedi?
3)Korumalar bu olayı nasıl olup da önleyemediler ve nasıl olup da saldırganı elden kaçırdılar?
Doğrusu olay hayli karmaşık?
Dursun ile muavin Temel, kamyonlarına 6 metre yüksekliğinde havaleli mal yüklemişler gidiyorlardı.