Bulmacada buluş!

21 Aralık 1996

Arkadaşımız...Meslekdaşımız...Anadolu Ajansı'nda çalışıyor...En büyük merakı bulmaca çözmek. Geçtiğimiz günlerde yine bir bulmacaya kaptırmış kendisini, çözmeye çalışıyormuş.
"Bir bağlaç" sorusunu görmüş. Bulmaca kutusundaki yerine bakmış, iki harfli bir yanıt...Hemen doldurmuş: İp!
"Onbir ayın sultanı" sorusunu görmüş biraz daha aşağıda...7 harften oluşan bir sözcükmüş yanıtı...Ne olabilir ki? Sinemanın sultanı tabii! Hemen doldurmuş: TürkanŞVe bir soru daha: İlahi ışık.
Üç harften oluşan doğru sözcüğün son harfi de çıkmış önceden üstelik... Son harf R imiş. Susurluk ve kamyon, şimşek gibi çakmış kafasında ve onu da doldurmuş anında: Far!Susurluk'ta su yüzüne çıkan gerçeklerin örtülmemesi ve bu "ilahi" kazanın "özgürlükçü ve demokratik" bir ülke yaratmaya vesile olması amacıyla etkinlikler düzenleyen DİSK, yarın da Kocaeli'de "meydana" çıkıyor...
DİSK yönetimi, Türk - İş'e bağlı Kocaeli'deki sendika şubelerinin de katılacağı "Özgürlükçü ve Demokratik Türkiye" mitinginin tanıtımı amacıyla (önceki akşam) bir sohbet toplantısı düzenledi. Genel Başkan Rıdvan Budak, sözü bir ara "CHP ve DSP'nin `ne kadar' sosyal demokrat olduklarına" getirdi... Ve dedi ki:
- Herşeyden önce bu partiler

Yazının Devamı

Sünnet yorumu..

20 Aralık 1996

Çiller'lerin büyük oğlu Mert Çiller TBMM soruşturma komisyonuna gönderdiği yazılı ifadede:
"950 milyon liralık bonoyu sünnet paramla aldım" demiş.
Haber dünkü Hürriyet'te yer aldı.
Bağdatlı Nejat Bey bu haberi okuyunca faksa sarılmış...
Şöyle dedi:
Bu olguya iki yorum getirebiliriz...
1) Adam olacak çocuk pipisinden bellidir" ki ona bunca yatırım yapılmış.

Yazının Devamı

Rüya tabirleri...

19 Aralık 1996

Bağlarbaşında Şuayip'in rüyası:
"Rüyamda bizim eve hırsız giriyor. Üç kişiler. Birisi de bayan. Bayanın elinde fener, diğerlerinin elinde tabanca var. Salonun ışığını yakıp koltuğa oturuyorum. `Kusura bakmayın, sizden önceki hırsızlar tüm değerli eşyaları çaldılar. Mutfakta 18 bin liraya aldığım ekmeğin yarısı var. İsterseniz onu götürebilirsiniz' diyorum. Ekmeği alıp gidiyorlar..."
Yorumu: "Çok fazla gazete okuyup televizyon seyrettiğiniz için olaylar bilinçaltınıza yerleşmiş. Uykunuz sırasında rüya olarak karşınıza çıkıyor. Biraz da porno dergilere takılın bakalım...
***
Etiler'den Ercü'nün rüyası:
"Rüyamda Tansu Çiller tarafından Dışişleri Köşkü'ne davet ediliyorum. Köşkün girişinde askeri törenle karşılandıktan sonra hanımefendinin çalışma odasında ikili temaslara başlıyorum. O sırada Özer Çiller giriyor odaya. Vermiş olduğu borcu geri istediğini söylüyor. `Ne borcu!?..' diyorum. `Vatan borcu' diyor. İtiraz edince de apar topar Askerlik Şubesi'ne teslim ediliyorum...
Yorumu: Güneydoğu'ya gitmekten korktuğun için askerlik görevinden kaçıyorsun anlaşılan. Torpil yapıp durumu kurtarmaya çalışıyorsun. Ama bu ülkede öyle şey olmaz. Kanunlar karşısında herkes eşittir. Unutma bu vatan

Yazının Devamı

Halk tepkisiz mi?

18 Aralık 1996

- Halkımız tepkisiz azizim, siyasetçi ne yapsın...- Ağzından lokmasını alsan ses etmiyor birader...Halkımızın tepkisizliği son yıllarda dillere destan... O yüzden Susurluk patladıktan sonra halka her kesimden çağrı geldi:
- Bu meselenin peşini bırakma... Sesini yükselt... Demokrasiye sahip çık...Ve memurlar geçen hafta sonu Ankara'da izinli ve yasal bir demokrasi yürüyüşü yaptı.
Sen misin yapan...
Sen misin halkın sokağa dökülmesine örnek olup öncülük eden...
Klasik tezgah çalıştı...
Sokaktaki insanlara ibreti alem için her türlü vahşeti içeren bir meydan dayağı atıldı... Ne yasa dışı pankart taşımaları, ne üzerlerini aratmamaları böyle bir dayağın sebebi olabilirdi... Amaç açıktı... Bir daha sokağa çıkacaklara gözdağı vermek...
Belgrad'da onbinler hergün sokağa dökülüp Miloseviç'i protesto ediyor... Adı "Sırp kasabı" olan Miloseviç'in polisleri bir iki yasa dışı pankartı bahane edip halka düşman muamelesi yapabilir... Panzerler ve coplarla kendi halkına karşı meydan savaşına girişebilir. Ama Kasap Miloseviç bizim Hacı - Bacı ortaklığı kadar vahşi değil. Hem de daha demokrat. Polisini kendi halkının üzerine saldırtmıyor. Orada kimsenin burnu kanamıyor.

Yazının Devamı

YAŞ ve iş kanunu

17 Aralık 1996

"Askeri Şura kararları yargı denetimine açılsın mı? Herkes bunu tartışıyor... ama ne tartıştığını bilmeden..."Avukat Göksel Türk dostumuz geçtiği nota yukardaki cümleyle başlamış... Şöyle devam ediyor:
"Ordudan çıkartılanlara ilişkin kararlarda yargı denetimi isteyenler İŞ KANUNU'nu bilmiyor anlaşılan... İşveren sebep göstermeksizin işçiyi işten çıkartabilir ve buna karşı yargı denetimi yoktur( Md.13). Çünkü işveren dilediği kişiyle çalışma hakkına sahiptir. Kıdem tazminatını öder, sebep göstermeden işten çıkartır.
Acaba Yüksek Askeri Şura işveren olarak böyle bir hakka sahip olmalı mı?
Tartışılması gereken bu olabilir....
"İşverenler denetim dışı kalsın ama devlet denetim altında olsun" biçiminde bir düşüncenin mantığa uygunluğu da bu arada tartışılmış olur...

Harbiye Askeri Müze'de geçen cumartesi günü açılan "Pullarla İsmet İnönü" Sergisi, pul meraklılarının ve koleksiyoncuların yanısıra... küçük "ayrıntı"lardan ilginç sonuçlar çıkarma yeteneğine sahip olanlarımızın da ilgisini çekecek gibi görüyor. İnönü pullarının yanında... Osmanlı'nın son (ve Cumhuriyet'in ilk) dönemine ait "memleket manzaralarını" günümüze taşıyan kartpostalların da sunulduğu etkinliğin açılışına Erdal İnönü

Yazının Devamı

Enflasyon kader mi?

14 Aralık 1996

Türk lirasının dolar karşısındaki değeri 104 bin lirayı aştı. Geçenlerde belirttik, ne komşu ülkelerin, ne civar ülkelerin parasında dolara karşı böyle bir düşüş yaşanmıyor. Bu yıl bizim durumumuzdaki pekçok ülkenin parası dolara karşı değer bile kazandı. Bizim para ise paraşütsüz iniyor. Türk lirası 1980'den bu yana son 16 yılda 2300 kat değer kaybetmiş bulunuyor.
Nedir bu felaketin sebebi?
Ekonomi konusunda kafa yoran bürokratlardan Sayın Teoman Yazgan, bakınız duruma nasıl bir açıklama getiriyor:
" 24 Ocak 1900 hareketleriyle birlikte, Sanayi Bakanlığı Fiyat Tescil Dairesi kaldırılarak, her sektörün, canı istedikçe ve de hep birlikte kendi fiyatını artırabilmek serbestisi getirildi. Buna karşılık, tüketicinin haklarını korumak için mutlaka gerekli olan, örneğin ABD'de 1890 yılından beri etkinliğini sürdüren, "Anti Tröst Yasaları"nı gündeme getirmek, uygulamaya koymak gözardı edildi. Sadece, Gümrük Birliği'ne girebilmek için, 7 Aralık 1994 tarihinde kabul edilen, 4054 sayılı "Rekabetin Korunmasına Dair Yasa" ise o tarihten bu yana harekete geçirilmedi, üst kurullları oluşturulmadı, ödeneği verilmedi... Yani sizin anlayacağınız, Türk Parası her geçen gün değer kaybetmeğe devam

Yazının Devamı

Zor gelecek...

13 Aralık 1996

Güneydoğu'da biteceği yıllardır söylenen ama giderek büyüyen bir savaş...Savaş örtüsü altında gelişen yolsuzluklar, eroin ticareti... 12 Eylül sonrasında "Liberalizme geçiyoruz" diye kurulan yağma düzeni... Kayıt dışı ekonomi... Kara para... Bu kara bataklıkta boy atan mafya düzeni... Çeteleşen siyaset... İki partinin birbirini yolsuzluklarını örtme temeli üzerinde kurdukları koalisyon... Mersedese çarpan kamyonun ortaya döktüğü pislikler... Ve kara kara düşünen bir vatandaş:
- Acaba işbaşına gelecek bir başka iktidar tüpten çıkan macunu tekrar tüpe nasıl sokacak? Bu çete düzeni nasıl yok edilecek? Eğer normale dönemezsek geleceğimiz ne olacak? Çocuklarımız nasıl bir ülkede yaşayacak?
Bu soruyu dün bir taksi şoförü sordu bize... Yanıtını vermekte zorlandık.

İslamcı basının manşetlerinde dün Yüksek Askeri Şura'nın 58'i islamcı, 69 subayı ordudan ihrac etme kararına karşı tepkiler yer alıyordu... Akit ve Milli Gazete tepkisini YAŞ'a yöneltmişti. Yeni Şafak ise Erbakan'ın imzasını görmeden edememiş:
"Bu imzayı atmayacaktın Hocam" manşetiyle çıkmıştı...
TBMM'deki Refah Partisi grubu tabanın tepkisini göğüslemek için bugün bir atak yapacak... RP'liler Milli Savunma Bakanlığı ile türbana

Yazının Devamı

Heykel davası

11 Aralık 1996

Ali Sirmen'i ziyarete gelen Fransız Gazeteci Jean Luc ortak sohbet sırasında sordu:
- Bir heykel tartışması var bu nedir?
- Sultanbeyli'ye askerler bir Atatürk heykeli dikti... Refah Partililer bu yüzden askerlere çatıyor... - Refah Partililer Atatürk'e karşı mı?
- Hayır... Necmettin Erbakan Atatürk yaşasaydı Refah'lı olurdu diyor sık sık...- O zaman?
- Refah Partililer heykelin belediyenin gösterdiği yere değil de komutanın tayin ettiği yere dikilmesine kızıyor...- Hepsi bu mu?
- Evet...- O zaman Belediye'nin gösterdiği yere de bir heykel dikilsin ... Kavga bitsin...
Fransız gazetecinin düşüncesi bize çok pratik geldi. Bir heykel de Sultanbeyli Belediye Başkanı'nın gösterdiği yere dikilirse mesele kalmayacak gerçekten.

Yazının Devamı