Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       PKK'ya karşı görüşleriyle bilinen İP Genel Başkanı Doğu Perinçek'in bu örgüte yardım ettiği savıyla gözaltına alınmasındaki garipliği İP Genel Başkan Yardımcısı Hasan Yalçın' a soruyoruz.
       - Aleyhimizde birtakım tezgahlar hazırlandığını biliyorduk. Ferit İlsever arkadaşımız, 3 Eylül günü düzenlediği basın toplantısında bu mektup tezgahını açıklamıştı. DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel' in elinde böyle bir mektup var, piyasaya sürülmek için uygun bir zaman bekleniyor, demiştik.
       - Dediniz de ne oldu?
       - Hemen peşinden Günlük Haber gazetesinden Yasemin Güneri, DGM Savcısı Nuh Mete Yüksele "Böyle bir mektup varsa, bir işlem yapacak mısınız", diye sordu. O da, evet, bende böyle bir mektup var ama şimdi tatile gidiyorum, daha sonra bakacağım yanıtını verdi.
       -Peki, savcı o zaman değil de şimdi niye harekete geçti?
       -Son genel seçimler sırasında Doğu, televizyonda liderlerle yaptığı seçim tartışmasında, izlediğiniz yanlış politikalar yüzünden memleketi böldünüz. Fırat'ı sınır yaptınız, demişti. Bu sözlerinden dolayı 14 ay hapse mahkum oldu ve karar 22 Eylül'de infaz savcılığına geldi. Çetelere karşı böylesine mücadele eden bir kişiyi, sırf bu nedenle hapse atmak kamuoyunda tepkilere yol açacaktı ve bu tepkileri ortadan kaldıracak bir olay gerekiyordu. Nuh Mete Yüksel, yaklaşık bir ay beklettiği mektubu, işte bu nedenle bugünlerde piyasaya sürdü.
       - İşçi Partisi, bir süredir Ordu'yla aynı çizgide görünüyor. Bu tezgahta bunun rolü var mı?
       - Devlet ikiye bölünmüş durumda...Bir tarafta CIA ve içerideki işbirlikçileri, öte yanda Ordu, İşçi Partisi ve öteki ulusalcı güçler. Birinci grup Ordu'yla çatışmayı göze alamadığı için bizim üzerimizden güç gösterisi yapıyor.

       "Tarafsız haber, bilgiye dayalı yorum. Özel hayatlara, kişilik haklarına ve meslek ilkelerine saygı...Özlediğim gazetecilik budur."
       Türk basının "Evliya Çelebi" si Mehmet Barlas, Zaman gazetesinde yazmaya başlayacağını duyuran anonslardan birinde, böyle diyordu. İlk yazılarında da Zaman okuyucularının kendisini "40 yıllık dost gibi" bağırlarına bastıklarını söylüyordu. Ama 20 gün bile dolmadan "bağır"dan koparılıp atıldı. Acaba ne olmuştu? Soruyu, Zaman'da çalışan bir meslekdaşımıza soruyoruz. Yanıt:
       "Mehmet Barlas'ın, Mesut Yılmaz'a olan kişisel kini malum...Bizim gazetenin, iktidarı elinde tutanlarla iyi geçinme politikası da malum. Mehmet Bey, ancak bir - iki gün sabredebildi, sonra başladı Mesut Yılmaz hakkında ağır yazılar yazmaya...Gazetemize gelişi ANAP'lıların zaten hoşuna gitmemişti. Hatta bu yüzden partinin bazı birimleri aboneliğimizi kesmeye bile kalkmışlardı. Türban konusunda yazdığı ve türbanı siyasi giysi olarak ima eden yazısı da bütün bunların üstüne gelince...
       Kırk yıllık dost, daha kırkı bile çıkmadan gönderilmiş...
       Zor dostum zor!

       Dolmabahçe Sarayı'nın yıkılmaktan kurtarılması için TBMM ile Good Year firması ortak kampanya başlatmışlar. Diğer şirketleri de bu kampanyaya davet ediyorlar. Konuyla ilgili bildirinin tepesinde Good Year'in amblemi görülüyor.. Hemen altında ise şu kocaman başlık:
       "Dolmabahçe bir tarihtir, bu tarih ise hepimizin"...
      
Kampanyanın düzenlenmesine önayak olan "Good Year" Şirketi 100 bin dolar (27 milyar TL) teberruda bulunmuş. Bildiride şirketin Genel Müdürü Rex Howe'un verdiği tarih dersi de yer alıyor:
       - ...75'inci yılını gururla kutladığımız Türkiye cumhuriyetinin eşsiz tarihinin en önemli anıtlarından biri olan Dolmabahçe Sarayı ve içerisindeki tarihi zenginliklerin yok olmasına göz yumamayız. Türkiye'yi seven herkesin sarayın bakımı ve korunmasına ilgisiz kalması da mümkün değildir... Tüm kişi ve kuruluşları bu ulusal sorumlulukta duyarlı olmaya çağırıyoruz.."
       Sayın Rex Howe hepimizi sollamış tarihi duyarlılıkta...
       Bu noktada Sayın Hikmet Çetin'e duyarlı bir soru:
       - Koltuk yolsuzluğunda milyonlarca doları hırsız müteahhitlere yediren Türkiye Büyük Millet Meclisi yönetimi, gereksiz yere 5 binin üzerinde personel çalıştırmakta, milyonlarca dolar tutan hastane masrafları ve seyahat harcamalarını da gereğince denetlememektedir. TBMM'nin har vurup harman savuracak bu kadar "milyon dolar" ı varken, Dolmabahçe Sarayı'nın tamirine para bulamamakta mıdır?
       - Yoksa amaç 100 bin dolar gibi komik bir rakam karşılığında (Milliyet'te bir günlük tam sayfa bir ilanın bedeli 107 bin dolardır) Good Year'e yüzbinlerce dolarlık reklam imkanı (ve ikramı) sağlanması mıdır?
       Demeye kalmıyor fakstan bir davetiye daha geçiyor...
       "Kurtuluş Savaşı Müzesinin (Birinci Meclis) restorasyon çalışmalarının başlaması nedeniyle verilcek resepsiyonu onurlandırmanızı dileriz"
       İmza... Kültür Bakanı İstemihan Talay...
      
Vaksa Başkanı Sakıp Sabancı
       "Philip Morris - Sabancı" Genel Müdürü Kürşat Koçdağ...
      
Birinci Meclis binasının onarımına da Philip Morris şirketi el atmış. Buyrun buradan yakın.
       Cumhuriyet'in 75'inci yılında çokuluslu şirketler mendile birkaç kuruş atarak "Yine bize muhtaç kaldınız", "Cumhuriyetin sembolü olan binaları tamir edecek paranız bile yok, düşünün halinizi" gibi mesajlar veriyorlar (anlayana tabii)... Bizim TBMM Başkanı'yla Kültür Bakanı da, sanki "iş yapmış" gibi, mahçubiyet yaratacak bu olayları törenle kutluyorlar. Pesss.





Yazara E-Posta: M.Asik@milliyet.com.tr