Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

- Bu konularda Halil İnalcık gibi itibar sahibi Türk tarihçileri ne diyor? Merakı giderelim. Bakın Halil İnalcık, Büyük Ödül'ü alırken yaptığı konuşmada ne diyor: (1 Ekim 2003 Radikal'de Gündüz Aktan'ın sütunundan)- Batı'nın şimdiki tavrı 1850'den başlayan 'Şark Meselesi' alışkanlıklarının değişmediğini göstermektedir. Batı, bugün de Türkiye'yi kendi politikaları çizgisinde yürümeye zorlamak için etnik ayrılıkları kışkırtarak, tıpkı Osmanlı döneminde olduğu gibi, müdahaleci, vesayetçi baskı metotlarını başka bir kamuflaj altında devam ettirmek peşindedir. Batı, bütün bunları 'Islahat Fermanı' zamanındaki gibi, Türkiye'nin Batı hukuku ve insan hakları standartlarına uygun hale getirilmesi için yapmak gerekliliğine bizi inandırmak istiyor... Türkiye, dünya milletleri arasında yalnız bir ülkedir. Tarihten gelen dinmez bir husumetin daima hedefi olmuştur, olmaktadır... Bugün sözde Ermeni davası, Batı parlamentolarında ayakta alkışlanarak benimseniyorsa, bu sadece bize tarihi husumet psikozunun asla ölmediğini gösteriyor... Siyaset Meydanı programında Ermeni soykırımı tartışılıyor... Etyen Mahçupyan, tarafsız tarihçilerin ne dediğinin merakı içinde Prof. Hikmet Özdemir'e soruyor: Meclis Başkanımız Anayasa Mahkemesi kapatmanın kadınların kafasını kapatmak kadar kolay olmadığını öğrenmiştir sanırım. Televizyonlardaki açık oturumlardan birinde CHP İstanbul Milletvekili Şükrü Elekdağ konuşurken bir ara ortaya şöyle bir soru atıyor:- Soykırımın belgesi var mı?Oturumu ekranda izleyen Ali Sirmen, derhal duruma vaziyet ediyor:- Soykırımın belgesi var tabii... Hem de çok değerli bir belge; Murat Belge... Belge var mı var... Türkiye'de her 100 kitaptan 40'ı korsan olarak satılıyormuş. Bu korsanların özelliği kapkaççıların aksine, kapıp kaçmamaları... Başbakan Erdoğan, ABD ve İsrail'e karşı kusur işlemişti... Örneğin, geçen yıl ABD Büyükelçisi'yle birlikte İsrail Başbakan Yardımcısı'na da randevu vermemiş, İsrail'i devlet terörü uygulamakla suçlayacak olmuştu. Tabana şirin görünme adına sergilenen bu efelik pahalıya patladı. Bush yüz çevirdi. İstenen randevuyu vermedi. Washington'dan, "Git hele bir İsrail'i dolaş, gönüllerini okşa" dediler Erdoğan'a... O da 1 milyar dolarlık casus uçak siparişini çantasına koyup bölgeye uzandı. Çocukları okutacak okul yaptıramayan gariban ülkemiz, AKP'nin ve Erdoğan'ın istikbali için en az 1 milyar dolar ceza ödedi. Elde paket ziyaret İlaç tekellerinin Türk piyasasında yürüttükleri muazzam vurgun, bu kez de Başbakanlık Teftiş Kurulu raporuyla belgelendi.Teftiş Kurulu'nun geçen hafta tamamlanan 63 sayfalık bu raporundan kimi satırları aktaralım...Bilindiği gibi ithal ilaç fiyatları saptanırken ilacın en ucuz satıldığı 5 ülke referans alınıyor. Bu ülkeler İtalya, Fransa, Yunanistan, Portekiz, İspanya...Sağlık Bakanlığı İlaç - Eczacılık Genel Müdürlüğü kalkıyor, kanser ilacı Neorecormon'un 5 ülkedeki fiyatını Roche firmasına soruyor... Çok ilginç... Roche firması Portekiz'deki fiyatı bildirmiyor.Başbakanlık Teftiş Kurulu, yaptığı incelemede Neorecormon'un en ucuz olduğu ülkenin Portekiz olduğunu saptıyor... Sırf bu yüzden 1 yıl içinde Türk ilaç tüketicisine atılan kazık 8 trilyon liradır.Sağlık Bakanlığı nasıl olur da bu konudaki bilgiyi gider, sadece Roche firmasından alır? Neden bunu yapar? Neden kanar? Akıl alır gibi değil. Başbakanlık Teftiş Kurulu'nun saptadığı ikinci yolsuzluk şudur...Sağlık Bakanlığı 14 Nisan tarihli kuru temel alacaktır. 14 Nisan tarihli gazeteden alınmıştır rakam. Oysa 14 Nisan tarihli gazetedeki rakamlar 13 Nisan gününe aittir. 15 Nisan tarihli gazetedeki rakamlar esas alınmadığı için ilaç firmaları lehine euro başına 19 liralık fark oluşmuştur. İlaç tekelleri, halkı Sağlık Bakanlığı'nın yardımı ve aracılığıyla soyuyor.Konu yazılıyor... Ne Sağlık Bakanı Recep Akdağ, ne hükümet, ne de tekellerden çıt çıkıyor...Yolsuzluklara damardan girme edebiyatıyla narkozlanan halk damardan soyuluyor. m.asik@milliyet.com.tr İlaçlı soygun