Kravatlı mesaj - Franzızlarla para görüşecekse Fransız Frangı papyon, mankenlerin ağırlıklı olduğu davete gidecekse Marlyn Monro'lu kravat, Sabancı Center'de davet varsa İkiz Kule'li kravat takıyormuş.
İkiz Kule'nin önüne 3'ncü Dev Kule - Sabancı'nın odasındaki maket, 2004 yılı için koyduğu hızlı büyüme hedefini de somutlaştırıyor. Üçüncü kule o kadar büyük ki eğer yapılırsa, İkiz Kule'ler gözümüze küçücük görünecek.
Sabancı Holding Halkla İlişkiler müdürü Arzu Çekirge'den geçen hafta bir faks geldi. Bursa Sanayici ve İşadamları Derneği BUSİAD'ın yılın işadamı seçtiği Sakıp Sabancı için hafta sonu Bursa'da düzenlenen törene davet ediyordu.
Konuşurken, Sakıp beyi ampullü kravatıyla çok takdir ettiğimi belirttim. Sabancı Grubu, Aydınlık için 1 dakika karanlık eylemini desteklediğini daha ilk günden açıklamıştı, Levent'teki ikiz kulelerde, her akşam düzenli olarak saat 21. 00'de elektrikler söndürülüyordu. Bunları bildiğim halde, Sakıp beyin önceki hafta Ekonomist Dergisi'nden yılın iş adamı ödülünü aldığı törene ampullü ve aydınlık günler vaadeden bir kravat takıp gitmesi çok hoşuma gitmişti.
Bunlar ağzımdan dökülüverdi. Arzu Çekirge de "ooo, siz bilseniz, Sakıp beyde daha ne kravatlar var" diyecek oldu. Bir - iki tanesini anlatınca, "bunları bir yazı yapalım" önerisinde bulundum.
Ve hemen ertesi sabah Arzu hanım aradı. Bu öneriyi Sakıp beye iletmiş, o da evdeki en ilginç kravatlarını toparlayıp Sabancı Center'e getirmiş. Eğer zamanım uygunsa beni saat 16. 30'da 25. kattaki toplantı salonunda bekliyormuş.
Bu hıza şaşırmadım ve hayran kalmadım desem yalan olur. Bir işi yapmaya gönüllüyse vakit geçirmeden halledip gerisinde bırakıyor. Protokoldü, oyalanmaydı, yok böyle şeyler!
Cuma akşam üstü benim için de uygundu. Dolayısıyla BUSİAD'a gidemedim, ama Sabancı BUSİAD'a gitmeden, onunla görüşebilme olanağı buldum.
Üstelik de kravatlarla ilgili yumuşak bir yazı düşünürken, Sakıp beyin heyecanı beni de peşinden sürükledi. Maketler gösterdi, 2004 yılına ait hedefler anlattı. Gazete ilanları göstererek fikrimi sordu. Birlikte gittiğimiz foto muhabiri arkadaşım Ercan Arslan'ın okuluyla dersleriyle ilgilenmeyi bile ihmal etmedi.
Sabancı bize önce Sabancı Topluluğu'nu hızla büyütme hayallerini somutlaştırdığı maketi ve maketin büyük boy fotoğraflarını gösterdi. Ardından da "bak, bugün içinde bulunduğumuz bu büyük kuleler, yeni yapacağımızın yanında ne kadar da küçücük kalıyorlar. Sığmıyoruz artık buraya. 3 parçaya bölündük. Sigara içen kolumuz Maya Center'e, çimento grubumuz bir diğer kısmımız Yeni Maya Binaları'nda. Sığışamıyoruz, çünkü hayallerimiz çok büyük. Hedeflerimizi çok büyüttük," diyor. Ardından da ilginç ayrıntılar veriyor:
"Yeniden yapılanma çerçevesinde 10 ana faaliyet alanı belirledik. Bunlardan her birinin ortalama 500 milyon dolar ciro yapacaklarını varsaymıştık. Şimdi bu hedefi 1 milyar dolara yükselttik. Daha da ileri giderek yüksek cirolu faaliyet alanlarımızla birlikte 15 milyar dolar ciro hedefine doğru yürümeye başladık."
Bu hedef için nasıl bir zamanlama düşündüklerini sorduğumda ise Sabancı "öyle çok uzak değil, 2004 yılı" diyor. 10 faaliyet alanında her birinin bir kaptanı var. Otomotiv grubu Hazım Kantarcı'ya, lastik takviye grubu Güler Sabancı'ya, çimento grubu Ayduk Çelenk'e, kimya grubu (Sasa, İnsa) Ömer Sabancı'ya, bankacılık grubu Özen Göksel'e, sigorta Güngör Uras'a, tekstil Yalçın Sabancı'ya, kağıt - ambalaj Mehmet Civelek'e, dış ilişkiler (Exsa'lar) Engin Tuncay'a emanet. Gıda ve turizmin kaptanları henüz belli değil. Sabancı Holding'in 1 numaralı profesyonel yöneticisi Hasan Güleşçi ise tümünden sorumlu.
İkiz kuleye sığışamayan Sabancı'lara biraz ara verip, kravatlarla ilgileniyoruz. Kravatlar ve papyonlar, Sabancı Topluluğu'nun ortak olduğu dünya devi kuruluşlarla müzakereleri konusunda da bize küçük bir ipucu veriyor sanki.
"Mesela Fransızlarla mı görüşme masasına oturacağız, ilk toplantıya Fransız Frangı papyonumu takıp giderim. Stresli günlük çalışma temposu içinde, karşımdaki adamlarda bir gülümseme, bir rahatlama, bir hoşluk sağlayarak müzakerelere başlayalım diye. İnsanlar küçük şeylerden etkileniyor. Bilinçli olarak yaptığım bir espri bu..."
Yandaki fotoğrafta Sabancı'yı Amerikan doları papyonuyla görüyorsunuz. Tahmin edebileceğiniz gibi o papyonu da Amerikalılarla pazarlık masasına otururken takıyormuş.
Sarı - lacivert kravatlarını nedense getirmemiş. Ama Fenerbahçeli olan Sakıp beyi ben değişik sarı - lacivert kravatlarla hatırlıyorum. Marlyn Monroe'lu kravatını gece defilelere, mankenlerin ağırlıkta olduğu yerlere giderken takıyormuş. "Allahtan eşim teyze kızı, problem olmuyor" diye takılıyor. Bir de İkiz Kule'li kravatı var. Sabancı Center'e taşındıktan sonra satın almış. Binanın ön planda olduğu toplantılarda takıyormuş.
Gücü - kuvveti temsil eden kravatlar mı ararsınız, defalarca kral yazan kravatlar mı, kızı Dilek'in aldığı kırmızı kukulatalı şaşkın bakışlı beyaz suratlı çocuklusunu mu...
Bu tür esprili bir kravat sadece iş toplantılarında değil, girdiği her ortamda karşısında bulunanlarla yumuşak bir diyalog, bir ilişki vesilesi oluyormuş. Örneğin Vakko'nun sahibi Vitali Hakko, Sabancı'nın ilginç kravatlarını hep incelermiş. Hatta espri dozu daha düşük olanları da inceler, bu arada arkasındaki etikete de bakmayı ihmal etmezmiş. Tabii Vakko markasını gördüğünde hoşuna gidermiş.
Sabancı bunu anlatınca, biz de boynundaki kravatın arkasına bakalım dedik ve erkek giyiminde Avrupa'nın ünlü markası Hugo Boss'u Eskişehir'de üreten Sarar markasını gördük.
Yeniden toplantı odasına döndüğümüzde Sabancı, 2000'li yıllara dönük hedeflerini anlatmaya devam etti: "Kayseri'den kalkıp Adana'ya gitmişiz. Oradan İstanbul'a. Şimdi dünyaya açılıyoruz. İngiltere, İsviçre, İspanya, İsrail, Mısır...."
Sabancı Grubu son dönemde hep dev yabancı kuruluşlarla ortak olarak Türkiye'de yaptığı yatırımlarla övünüyordu. Bu yurt dışına açılmak da nereden çıktı? Acaba Koç Grubu'nun "Koç'u yurt dışında da büyüteceğiz" mesajına bir karşılık olabilir mi?
Bu soruyu düşündümse de sormadım. Sadece yurt dışı faaliyetleriyle ilgili biraz detay bilgi istedim. Londra'daki Sabancı Bank'ı, ihracat şirketi Exsa'nın yurt dışı ofislerini, Sabancı kardeşlerin yurt dışı faaliyetlerinden sorumlu Şevket Sabancı'nın Londra'da yaşadığını zaten biliyordum da gerisini sordum. İngiltere'de Leeds'de bir fabrikaları varmış. 30 milyon dolarlık yatırımla gerçekleşmiş. Adana'daki Sasa'nın ürünlerini Avrupa'ya bitmiş mamul olarak satamadıkları için yarı mamul olarak Leeds'e yollayıp orada tamamlayarak Avrupa piyasasına giriyorarmış.
İsviçre'de 7 yıldır bir tekstil fabrikaları varmış. İsviçre polisine üniforma dikiyormuş. Ama Türk işçilerine müsaade almaktan falan o kadar bıkmışlar ki, o fabrikanın tekstille ilgili faaliyeti durmuş. Buna karşılık fabrikayla birlikte satın aldıkları enerji üreten tesis, tam kapasite çalışıyor ve ürettikleri enerji mükemmel satılıyormuş.
İspanya ve İsrail'de 6 ay kadar önce çimento paketleme tesisi kurmuşlar. Burada üretilen çimentolar, orada paketlenerek satılıyormuş. Mısır'daki Nilsa ise en öğündüğü dış yatırım "teknoloji sattık, 300 bin dolar aldık. Rakam belki önemli değil, ama rüyamda bile hayal edemezdim. Yeni bir anlaşma yapıyoruz bundan böyle Mısırlılar bize royalty'de ödeyecekler. Yani her sattıkları üründen isterse zarar etsinler bize bir ödeme yapacaklar."