3 ülke ve 12 şehirde zor ve uzun bir çalışma sonrasında ortaya çıkan ve çok sağlam bir hikâyesi olan “enstANtane” belgeselinin çıkış kaynağı, İdil (Azah) doğumlu Süryani Ferit Sağ’ın Facebook’ta paylaştığı bir fotoğraf
Her şey 2018 yılında Almanya’da yaşayan İdil (Azah) doğumlu Süryani Ferit Sağ’ın Facebook’ta paylaştığı bir fotoğrafla başlıyor. 80’li yıllarda İdil’de çekilmiş kızlı erkekli değişik yaşlardaki 18 Süryani gencin olduğu bu fotoğraf 40 yılı aşkın zamandır Anadolu’nun kültürel ve tarihsel geçmişi ile ilgili pek çok belgeselde çalışmış, son 20 yıldır da özellikle Süryani kültürü ile ilgili yaptığı işlerle gündeme gelmiş yönetmen Hakan Aytekin’in dikkatini çekiyor. Hemen Ferit Sağ’ı telefonla arıyor ve biraz sohbet ettikten sonra “Ben bu fotoğrafın filmini yapmak istiyorum” diyor.
2001 yılında Süryanilerle ilgili ilk çalışması olan “Işık Sesini Arıyor” filmi ve UNESCO’nun 2007 yılını “Tehlike Altındaki Diller Yılı” ilan etmesiyle birlikte Süryanice ve yazıyı anlatan “Yarına Bir Harf” belgeselinin ardından, bugünlerde festivalden festivale koşan “enstANtane” belgeselinin çıkış kaynağı aslında tesadüfen yakaladığı bir enstantane olmuş oluyor.
Bu fotoğraf karesinin bütün o göçü anlatabilecek, geride kalan 30-35 yıllık belki binlerce anıyı ifade edebilecek bir film yapmayı hayal eden Hakan Aytekin, Özcan Geçer’le birlikte filmin yapımcılığını da üstleniyor. İş yaşamında çok farklı bir kulvarda koşan Özcan Geçer, özellikle Süryani kültürü ile ilgili araştırma sergi, kitap gibi çalışmalar yaparken genelde de Hemşince, Ladino gibi kaybolan diller, zifiri karanlıkta toplumsal bellek performanslarındaki imzasıyla tanınıyor. Hakan Aytekin ile Özcan Geçer çalışmaları başlatıyorlar ve fotoğrafın çıkmasına vesile olan Ferit Sağ da bütün film boyunca koordinasyonu sağlıyor .
İsviçre’den makineFotoğrafta bulunanlardan yalnızca ikisi Türkiye’de kalmış. Biri hâlâ İdil’de yaşıyor, biri de Nusaybin’in bir köyünde. Geriye kalan 16 kişiden 9’u Almanya’da, 7’si ise İsviçre’de. Fotoğraftakilerin hepsine ulaşıyorlar. 15 kişiyle çekimler yapılıyor. Zaman içinde ayrı ayrı göç etmiş olan bu insanlarla o enstantane anını, geride bıraktıkları göç öyküsünü, bugünden dönüp baktıklarında o dünyayı nasıl yorumladıklarını, yani zihinlerindeki tortuları ortaya çıkartan bir söyleşi yapıyorlar.
Filme konu olan fotoğraf konusunda ise hemen herkesin kafası bulanık, bazıları o fotoğrafın çekildiğini bile hatırlamıyor. Fotoğrafı ortaya çıkaran ve o günü çok iyi hatırladığını söyleyen Ferit Sağ, 1986 yılında okul tatilinde. İdil’den İstanbul’a amcasını ziyarete gittiğinde, Almanya’da yaşayan abileri onun İdil’e dönmeyip yanlarına gelmesini istiyorlar. 15 yaşındaki Ferit’e pasaport çıkartılıyor ve yanındaki azıcık eşyasıyla birlikte apar topar Almanya’ya gidiyor. Gencecik bir insan olarak gurbette sıkıntılı zamanlar geçiriyor ama gidiş o gidiş işte. Arada ailesiyle hasret gidermek için İdil’e gitse de artık Almanya’da bir yaşam kuruyor kendisine.
1989’un yaz aylarında İdil’de çekilen o fotoğrafı da kimin çektiğini çok iyi hatırlıyor. “Fotoğrafın çekildiği makineyi İsviçre’den Edibe abla getirmişti, fotoğrafı da onun kardeşi Sevim çekmişti” diye anlatıyor. Edibe İsviçre’ye döndükten sonra o ve benzer birkaç fotoğrafı bastırıp Almanya’ya Ferit’e yolluyor.
Sözlü tarih çalışmasıFerit 2018 yılında albümleri karıştırırken karşısına çıkan bu fotoğrafı görünce, albümde kalmasın, arkadaşlar da görsün diye düşünüyor, altına duygusal bir yazı yazıp Facebook’ta paylaşıyor. Ardından herkesin, hatta İdil’de olup da fotoğraf karesinde olmayanların bile kendisini aradığını söylüyor.
Film bittikten sonra Hakan Aytekin ve Özcan Geçer yollara düştüler, önce filmin kahramanlarının olduğu şehirlerde film gösterildi. Önce Almanya’da sonra İsviçre’de bir kısmı sinema salonlarında gerçekleşti gösterimlerin. Hatta İsviçre’deki son gösterim Locarno Film Festivali’nin yapıldığı salonlardan birinde oldu. Ardından çok sayıda Süryani’nin yaşadığı İsveç’e gittiler ve orada da 8 gösterim gerçekleştirdiler.
3 ülke ve 12 şehirde zor ve uzun bir çalışma sonrasında ortaya çıkan ve çok sağlam bir hikayesi olan bu film Londra Uluslararası Sinema Festivali, New Jersey Sınır Tanımayan Belgeseller Festivali, haziran ayında pandemi sebebiyle Türkiye’de online olarak gerçekleştirilen Uluslararası Göç Filmleri Festivali ve eylül ayında Ankara Uluslararası Film Festivali’nde yer aldı.
İstanbul’da pandemi kurallarına uygun şekilde açık havada önce Kınalıada’da, sonra Burgazada, Büyükada ve Heybeliada’da izleyicisiyle buluşan “enstANtane”belgeseli, ileri bir tarihe ertelenen İzmir Uluslararası Mülteci Filmleri Festivali ve daha bazı başka festivallere katılarak yoluna devam edecek.
Paylaştığı o fotoğraf sayesinde ortaya çıkan bu film için Ferit Sağ, “Umarım bu film sessiz insanların sesi olur, dillendirilmeyen hikayeler insanlara geçer. Bizler de zamanında buradaydık ama bir şekilde kopup gittik. Bizleri unutmayın, hâlâ memleketimizi seviyoruz, hâlâ topraklarımıza aşığız” diyor.
Çok güçlü bir sözlü tarih çalışması olan ve Hakan Aytekin’in 15 kişiyle o an’ı yeniden kurmaya çalıştığı bu filmi mutlaka görün.