Osman Şenher

Galatasaray-Sivasspor maçında Burak Yılmaz’a taraftarın tepki göstermesi beni üzdü. Burada taraftarı suçlayanlar mutlaka olacak. Ama yaşananlara ben başka gözle bakıyorum. Birincisi futbolun emekçileri kimler? Futbolcular mı, teknik direktör mü, yoksa taraftar mı? Yılda üç milyon euronun üstünde para kazanan bir futbolcunun kendini maçlara daha iyi hazırlaması gerekir mi, gerekmez mi?

Taraftar futbolcudan ne bekler? İyi bir mücadele ve forvette oynuyorsa gol atmasını... Sen buna cevap veremiyorsan taraftar tepki gösterir.

Dünyanın en büyük futbolcuları yuhlanmıyor mu? Cristiano Ronaldo’yu Real Madrid taraftarı yuhaladı. Portekizli futbolcu ne yaptı? Daha çok hırs yapıp, daha çok gol atarak taraftarını mutlu ederek cevap verdi. Burak Yılmaz duygusal bir çocuk olabilir. Senede 25 gol de atabilir. Ronaldo 40 gol atıp neden 50 gol atmadı diye yuhlanıyorsa, Burak Yılmaz’a da sarı-kırmızılı taraftarların tepki göstermesi bana hiç garip gelmiyor.

Türkiye’de TFF Başkanı’nın söylediği gibi artık çok şey değişecek. Futbolcu futbolculuğunu bilecek, yönetici yöneticiliğini, hakem de hakemliğini... Başarılı olan alkışlanacak, başarısız olan tepki görecek. Buna gerçekten çok

Mustafa Denizli ve Galatasaray için 2. yarının ilk maçına galibiyetle başlamak çok önemliydi. Alınacak bir beraberlik bile hem taraftar hem de camia açısından çok büyük yaralar açabilirdi.
Ligin ilk yarısındaki Galatasaray’dan daha çok koşan, daha disiplinli oynayan bir görüntü vardı. Defans toparlanmış. Sabri ve Hakan Balta, sağ ve sol çizgide hataları aza indirmişler.
İlk yarıda önde oynayan Olcan Adın ve Sinan Gümüş mükemmele yakın bir mücadele ortaya koydu. Ama ikinci yarı her ikisi de oyundan düştü.
Orta sahaya Ryan Donk’un gelmesi hem Selçuk İnan’ı rahatlatmış hem de defansif yönde yapılan hataları asgariye indirmiş. Baktığınız zaman Galatasaray’ın defansı ve orta sahasında problem yok. Ama hücumda sıkıntı devam ediyor. 33 gündür, Burak Yılmaz oynamıyor. İlk maçını oynadı. Tabii ki temposunda düşme var ama buna rağmen çok net goller kaçırdı.
Galatasaray yönetimi ne düşünüyor, bilemiyorum. Ama sadece Burak Yılmaz ile bu sezonu bitiririz diyorlarsa, 17 maçta 17 galibiyet parolası fazla sürmez. 1-2 hafta sonra şampiyonluk yarışına kesinlikle havlu atarlar.
Mustafa Denizli’nin ne düşündüğünü bilmiyorum ama Galatasaray yöneticileri mutlaka bir forvet transferini

Galatasaray’da yaz döneminde yapılamayan ya da yaptırılmayan transferlerin faturası şimdi ağır şekilde ödeniyor. Sneijder, Burak ve Podolski’nin sakatlıklarının uzun süreceğini de hesaba katarsak takımın ne durumda olduğunu sizler düşünün.

Başkan Dursun Özbek ve Mustafa Denizli yeni yapılanma için büyük gayret gösteriyorlar. Gece gündüz uğraşıyorlar. Birinci ağızlardan aldığım haberlere göre Donk haricinde yapılacak 3-4 transferin hepsi 19-22 yaş arası gençlerden oluşacak. Yani yeni Riberyler yakında birer birer Galatasaray’a imza atacaklar.

Transferin bu kadar uzun sürmesinin birinci sebebi genç yıldız adaylarını almak bir zaman istiyor. Hiçbir takım nazlanmadan ‘tamam’ demiyor. Ama artık işin sonuna gelindi. Galatasaray taraftarı çok yakında mutlu olmaya başlayacak. Yıllardır 35 yaşındaki futbolculara 1,5 yıllığına 10 milyon, 8 milyon eurolar verme devri kapanmıştır. Şimdi uzun seneler kulübe hizmet edecek genç, hırslı ve doymamış futbolculardan kadro oluşacak. Başkan Özbek ve Mustafa Denizli’nin bu kadar çok mesai harcamasının tek sebebi bu.

Gelelim Donk’a... Donk çok büyük bir yıldız. Bölgesinin Türkiye’deki en iyisi. ‘Altı ay sonra serbest kalacaktı, neden 2,5 milyon

Galatasaray’ın mali durumunu en iyi Başkan Dursun Özbek’ten başka kim bilebilir? Şimdi bakıyorum herkes yorum yapıyor ve konuşuyor. Kulüp transfer yapamazmış, UEFA’nın denetimi altındaymış, şubat ayında transfer yasağı gelecekmiş. Bunları nereden biliyorlar orasını bilemiyorum. Galatasaray’ı yerden yere vuranlara söylüyorum; Fenerbahçe, Beşiktaş UEFA’nın denetimi altında değil mi? O kulüpler nasıl transfer yapıyorsa, sarı-kırmızılılar da öyle yapacak.

Galatasaray’ın transfer yapmasından neden bu kadar korkuluyor, bunu anlayamıyorum. Herkeste bir panik var. Transfer yaparken ille de çok büyük paralar harcanacak anlamına gelmemeli... Mustafa Denizli ne diyor? 18-25 yaş arası 5-6 tane nokta transfer yapacağız. Aldığımız futbolcuların hepsi ilk 11’de oynayacak. Daha ne desin?

Bu sefer ikinci eleştirilen konu ortaya çıkıyor. Devre arası yapılan transferlerden hiç- bir hayır gelmezmiş? Onlara sormak lazım. Sneijder, Drogba ne zaman gelmişti? Galatasaray’ın büyük taraftarının içi rahat olsun. Öyle genç transferler yapılacak ki, taraftar çok mutlu olacak.

3. bir konu, bu transferler neden sezon başı yapılmamış? Gomez, Beşiktaş’tan önce Galatasaray ile görüştü. Kim aldırmadı?

Koca Galatasaray ne hale gelmiş! Dün geceki maçı kazansa, yapılacak olan takviyelerle belki de ligin ikinci yarısında şampiyonluk yarışına ortak olacaktı. Ama nerdeee! Sahada öyle bir futbolcu topluluğu vardı ki, bu takımın bırakın galip gelmeyi, fark yememesi Muslera ve şansı sayesindeydi.

Herkes kendini Ronaldo, Messi, Suarez, Pique zannediyor. Koşmadan, mücadele etmeden maçı kazanacaklarını düşünüyorlar. İlk yarıdaki Galatasaray’dan utandım. Bunu samimi söylüyorum. Bu kadar aciz, kaderci, koşmayan, mücadele etmeyen bir takım olabilir mi? Buna kaptan Selçuk da dahil. Hani diyorum ki Selçuk İnan büyük futbolcu, takımın kaptanı. Bağırır, çağırır, takımı biraz ateşler. Nerdeee! Ayakta zor duruyor.

Defansta bakıyorsun Semih dökülüyor. Chedjou o fiziğiyle rakibine kafayla gol attırıyor. Orta saha yok. Hele bir Rodriguez var ki, Allah Allah! Bulunmaz Hint kumaşı! Kim transfer ettiyse gerçekten futboldan çok iyi anlıyormuş. Sağolsun varolsun. Dört senelik de mukavele yapılmış. Galatasaray tepe tepe kullanır. Tarık ilk yarıda Podolski’den yardım görmediği için çok zorlandı. Sağ kanatta çok adam kaçırdı. İkinci yarı Sinan oyuna girince Tarık toparlandı ve görevini iyi yapmaya

Bugüne kadar Galatasaray’da görmediğim kadar huzursuzluk var. Herkes birbirinin arkasından atıp, tutuyor. Dolaplar çeviriyor. Yazık bu kulübe.

Ortada paylaşılamayan nedir? Bunu bilebilsek, sorun da zaten ortadan kalkacak. Eski başkanlara bakıyorum. Birbirlerinin ne kadar kirli çamaşırları varsa, basın yoluyla ortaya çıkartmaya çalışıyorlar. Hepsinin iyi yaptığı, kötü yaptığı işler var. Ama bu kavgalardan en büyük zararı Galatasaray görüyor.

Gene eski yöneticiler, eski başkanlar yemekli toplantılar yapıyorlar. Kulüpten istedikleri nedir, orası meçhul. Ama hep çukur kazıyorlar. Ve ilk hedeflerinin Başkan Dursun Özbek’i bu çukurların bir tanesine atmak olduğunu düşünüyorum.

Kendilerine sormak lazım... Kulübü bu hale sizler getirmediniz mi? 1 milyar lira borç, 5-6 futbolcuyu kenara ayır gerisi hiçbir işe yaramayan oyuncuları sizler almadınız mı? Neden rahat durmuyorsunuz? Bırakın bir adam gelmiş, kendini feda ediyor. Malını mülkünü, her şeyini, Galatasaray’ın emrine sunmuş. Kulübü düzlüğe çıkarmak için uğraşıyor. Neden destek olmuyorsunuz? O başarılı olursa, kulüp düzlüğe çıkarsa bir daha hiç kimse sizlerin adını anmayacak diye mi korkuyorsunuz?

Divan Kurulu toplantılarında kulüp

Galatasaray’ın bu kadro yapısıyla harikalar yaratmasını hiç kimse beklemiyor. Beklese de zaten daha fazlası mümkün değil. Herşeye rağmen ilk yarı sahada koşan, iyi mücadele eden, az hata yapan ciddi bir Galatasaray vardı. Umut’un özverisini, Sneijder’in performansını, Bilal’in çalışkanlığını unutmamak gerekir.

İkinci yarı ise farklı bir Galatasaray vardı. Akhisar bu ligin iyi takımlarından. Puan cetveline baktığımızda zaten bunu görüyoruz. Cihat Arslan düşünce olarak takımına hücum futbolu oynatan bir teknik direktör. Ve ikinci devre Akhisar bunu gösterdi. Rakibi kadar gol pozisyonuna girdiler. Galatasaray’da ise bilhassa orta sahadaki çöküş, yorgunluk takımın temposunu düşürdü. Yedikleri ilk golde Semih gibi milli takım forması giymiş bir futbolcunun yaptığı hata affedilmez. Direkten dönen topu göğsünde yumuşatmaya uğraşıyor ve nitekim N’guemo topu kaptı, Muslera kontrpiyede kaldı, Hakan’ın ayağına çarpan top gol oldu.

İkinci golde ise Semih rakip 18 içinde. Yeşil-siyahlılar elini kolunu sallayarak topu filelere gönderdi. Mustafa Denizli stoperde çok hata yapan Semih’i sağ beke aldı. Tarık’ı çıkardı, Chedjou’yu da stopere getirdi. Bu değişiklik sarı-kırmızılılara hiç bir

Galatasaray Başkanı Dursun Özbek; kulübe, camiaya ne zarar verdi ki, camianın bazı kişileri kendisini bu kadar eleştiriyor? Neden, ‘Tekrar seçime gideriz’ diye tehdit ediyorlar? İnanın aklım, sırrım ermiyor.

Özbek hangi şartlarda kulübün başına geldi? Kendisine ne dediler; ‘Mali durumumuz çok kötü. UEFA’yla sorun yaşıyoruz. Borç 1 milyar lira. Sakın transfer yapma. Kulübün bu borçlarını azalt’ denmedi mi? Özbek yanlış bir şey mi yaptı? Mümkün olduğu kadar kulübün borçlarını azaltmak için tasarruf yaptı. Bir sürü hortumlanan kanalları tıkadı. Kulübün masraflarını asgariye indirdi. Camianın da istediği zaten bu değil miydi?

Başkan’ın yanıldığı nokta ise sportif başarı olmadan o koltukta hiç kimse rahat rahat oturamaz. Bunu şimdi öğrendi. Ne yaptı? Galatasaray’ın ilk Avrupa yolculuğuna çıktı, başarılı olan teknik direktörü getirdi. Yanlış mı yaptı? Hayır. Yaptığı en doğru hareketlerden biriydi. İçi boşalmış kadroyu Özbek kurmadı. Hamzaoğlu ne dediyse onu yaptı ve bugünlere gelindi. Bu takımın başına Guardiola’yı da getirsen yapacağı hiçbir şey yok.

Hamza Hoca’nın kurduğu takım başarıya doydu, misyonunu tamamladı. Şimdi Dursun Özbek yeni sayfa açmalı. Efendim, UEFA ceza