Ünal Aysal, Galatasaray’a başkan adayı olacağını açıkladığı zaman camiada o kadar olumlu bir hava esmeye başladı ki herkes Aysal’ın Galatasaray’ı; Barcelona, Real Madrid, Manchester United gibi bir kulüp yapacağını söylüyordu. O güzel düşüncelerden bugün Galatasaray’ın geldiği duruma bakın. Kulüp futbolcu çöplüğüne döndü. 100 milyonlarca eurolar sokağa atıldı. “Profesyonelleşeceğim” diyerek hiçbir katkısı olmayan o pahalı yöneticilerle yapılan mukavelelerin şu an hâlâ sancısı çekiliyor.
Futbolcular paralarını 4 aydır almamış. Para yerine ellerine senet tutuşturulmuş. Şu anki Başkan Duygun Yarsuvat ve yönetimi her ay 21 milyon euro Galatasaray’ın yürümesi için dağıtmak mecburiyetinde. Daha bunun gibi bir sürü sorunlar var. Ünal Aysal’ın çok büyük serveti varmış. Keşke Galatasaray’ı bu durumda bırakmasaydı. İz bırakarak kulüpten ayrılsaydı. Kendisine karşı eleştiriler her geçen gün artarak devam edecek. Ben onun yerinde olsam hiç olmazsa sezon sonuna kadar basketbol şubesine sponsor olup biraz olsun camianın, taraftarın gönlünü alırım.
Tugay Kerimoğlu ve Karaman gelmeyecek
Galatasaray, Prandelli ile yollarını ayırdı... Artık ipler koptu. Tugay Kerimoğlu ve Hikmet Karaman’ın
2000’in ruhu, Fatih’in aslanları ne derseniz deyin artık Galatasaray’lı futbolcuları heyecanlandırıp iyi futbol oynatmanız mümkün değil.
Anderlecht, genç, tecrübesiz bir takım. İyi ki de tecrübesiz bir takım. Bu tempolarıyla biraz daha o gençler tecrübe sahip olsa attığı gollerin sayısını herhalde 3’e 4’e katlarlar. Galatasaray’ın Avrupa takımlarıyla başa çıkması için gücü yok. Futbolcuların atletik yapıları buna müsait değil. Dün gece bunu yine gördük. Biz istediğimiz kadar gaz verelim. Yok, olmuyor, olmayacak da. Her şeyden önce bir Anderlecht’in bir de Galatasaray’ın yayılışlarına bakıyorsun. 2 teknik direktörün mantalitelerini karşılaştırıyorsun. Anderlecht, takım gibi oynuyor, sahada bütünler. Herkes birbirinin kademesine geçiyor. Rakibe nefes aldırmıyorlar.
Prandelli’nin yıldızlara dayalı bir futbol anlayışı var. Sneijder gününde olacak, Burak gününde olacak galip geleceksin. Dünya futbolunda böyle bir anlayış kalmadı. Cumartesi günü Trabzonspor’un stoperi Medjani Galatasaray’a 2 gol attı. Dün gece 2 golü de Anderlecht’in stoperi Mbamba attı. Rakip stoperler gol atarken, Galatasaray’ınkiler ne yapıyor? Rakip futbolcuları 18 içinde marjka altında tutmazsan böyle abuk
Prandelli’yi Galatasaray’a kim getirdiyse kulübe çok büyük kötülük etmiş. Terbiyem müsaade etmiyor. Adam İtalya’da takım çalıştırmış. Nasıl bu kadar çok hata yapar aklım almıyor. Muhakkak bir sorunları var. Veyahut bir hastalık geçirdi. Beyni artık futbolu algılamıyor.
Galatasaray’da bir tane olmazsa olmaz futbolcu var: O da Sneijder. Nasıl yedekte oturtur şaşırıyorum. Ne zaman takım 1-0 geriye düşüyor o zaman kendisini hatırlıyor, ‘Hadi gir bizi kurtar’ diyor. Ergin Ataman’ın, Arroyo’yu yanında oturtması gibi bir şey. Umut ile Burak birlikte oynadığı zaman etkili oluyorlar. Umut da yedek kulübesinde. Bruma ve Telles ise 18 kişilik kadroda yok. Üç yabancıyla Trabzon maçına çıkıyorsun, hem de kendi sahanda.
Yekta ve Emre Çolak’ı kötülemek istemiyorum. Ama bu oyuncular ilk 11’e giremezler. Prandelli takıma ihanet ediyor. Buna iyice inandım. Futbolcuların çoğu da sorumluluk almıyor. Bu Galatasaray, Türkiye’yi Şampiyonlar Ligi’nde temsil ediyor. Nasıl bu kadar kendilerini bırakırlar olacak iş değil.
Trabzon’u kutluyorum. Halilhodzic’in takıma verdiği zararı yönetim gördü, gönderdi ve Ersun Yanal’ı getirdi. Yanal takımın her şeyini değiştirmiş. Constant bir yıldız, bütün
Kazakistan’ı 3 gol atarak mağlup ettik. 2016 Avrupa Şampiyonası’na katılma şansımızı sürdürdük. ‘Maalesef’ diyorum bu galibiyetin tadını çıkaramadık. Her zaman olduğu gibi Volkan’ı konuşmaya devam ediyoruz. Statlarda küfür eden taraftarın çenesi tutulsun. Onları Allah’a havale ediyorum.
Bir yandan da kendime soruyorum. ‘Neden her olayın içinde Volkan var’ diye. Kazakistan maçı öncesi Volkan’ın sahayı terk etmesini kabul edemiyorum. Polis kameralarını, yayıncı kuruluşun kameralarını UEFA, emniyet herkes inceledi. Üç tane kendini bilmezin Volkan’a küfür ettiği doğru. Peki sahada 18 futbolcu var. Neden sadece ona küfür ediyorlar. Volkan acaba kendine hiç özeleştiri yapıyor mu? Kendini Emre Belözoğlu ile mukayese ediyorsa sakın böyle bir şey yapmasın. Emre sahada takımı için boğuşur, rakip futbolcularla kavga eder ama hiçbir zaman tribünlere orasını, burasını göstermez. saygısızlık yapmaz.
Volkan futbolunun sonuna geldi. Futbolu bıraktığı zaman mutlaka kendi ailesi ona soracaktır: ‘Neden bize futbol oynarken küfür ettirttin?’ Acaba Volkan buna ne cevap verecek? Artık sempatisini tamamen bitirdi. İnanın Fenerbahçe taraftarlarının çoğu artık Volkan’ı kabullenemiyor. Ben bile her
Türkiye-Brezilya maçında 50 bin kişinin Neymar’ı alkışlarken, bizim futbolcularımızı protesto etmesinde ciddi anlamda mesajlar vardı. Ben de tribündeydim. Protestolara ciddi ciddi üzüldüm.
Taraftarlar, Neymar’ı alkışlarken dünya çapında bir yıldızın milli takım forması için verdiği mücadeleye saygı duydum. Böyle bir yıldız, tekmeye kafa uzatıyor, kaçmıyor. Terinin son damlasına kadar savaşıyor. Dakika 90, takım 4-0 galip, depar atmaya devam ediyor. Tribünler bunun için Neymar’ı alkışladı.
Bizim oyunculara gelince... Maç içinde “Türkiye” diye stadı da inletti. Ama bizim yıldızlarımız son senelerde futboldan daha çok kendilerine aldıkları arabalarla, özel hayatlarıyla gündeme geldikleri için bu tribünlerin bir patlamasıydı. Rahatça kazanabileceğimiz İzlanda, Çek Cumhuriyeti ve Letonya maçlarında kaybedilen puanlara tepkiydi. Bunu böyle değerlendirmek lazım.
Statlarımız dolmuyor diye üzülüyoruz. Brezilya ile oynadığımız milli maç için 50 bin taraftar tribündeydi. Futbolcularımız kendine özeleştiri yapmalılar. Bundan sonra oynadıkları futbolla gündeme gelmeliler. Bu olmadığı müddetçe bu protestoların arkası gelmez.
Brezilya’nın İstanbul’a gelip, Türk Milli Takımı ile maç yapması, 102 ülkenin bu karşılaşmayı canlı olarak vermesi, Neymar, Willian, Luiz Adriano, Filipe Luis, Fernandinho, David Luiz, Miranda, Danilo gibi yıldızların şovunu seyretmek gerçekten futbol adına mükemmel bir şey.
Bu maç puan sınavı değildi. Brezilya karşısında galip gelmeyi stadı dolduran 50 bin taraftar beklemiyordu. Ama işin doğrusu milli takımımızdan bu kadar kötü futbol da beklemiyordu. Öyle anlar yaşadık ki stadı dolduran herkes “Neymar, Neymar” diye ortalığı inletti. Neymar da tribünleri alkışladı.
Ben bunu bir hazırlık maçı olarak görmüyorum. Olsa olsa gösteri maçı olur. Ama kesinlikle Brezilya futboluyla bizimki arasında çok büyük uçurum olduğunu söyleyebilirim.
Futbol Federasyonu’nun olsun Fatih Terim’in olsun futbol mantalitemizi değiştirmeleri kolay olmayacak. Çok eleştirilecekler. Belki de kendilerini feda edecekler. Ama yılmamaları lazım. Bu işin peşini bırakmamaları lazım. Futbolcularımıza maddi manevi, her şeyi çok veriyoruz. Karşılığını ise hiç alamıyoruz. Düşünebiliyor musunuz? Shakhtar Donetsk’den giden orta sahada oynayan, bugün Manchester City forması giyen Fernandinho. Aynı
Galatasaray’ın Karabük karşısındaki galibiyetini şöyle anlatayım. Şampiyonlar Ligi’nde oynayan bir takım ilk kornerini 3. dakikada atıyor, ikinci kornerini de 78. dakikada. Böyle bir takım olmaz, böyle bir futbol olmaz. Sarı-kırmızılı formayı giyen bir futbolcu daha çok mücadele etmeli. En azından rakibine karşı üstünlük sağlamalı.
Karabükspor’a bakıyorum. Tolunay Kafkas’ın elinde mütevazı bir kadro var. En önemli futbolcuları Ahmet İlhan, Traore, Erkan ve Emre Özkan. Sakatlıktan dolayı kadroda yoklar. Bu dört futbolcu olmayınca Kafkas’ın da yapacağı bir şey yok. Galatasaray böyle bir Karabükspor karşısında dahi zorlanıyor.
Burak Galatasaray’ın ve milli takımın santrforu, ikisi Karabük defansının hatasından gelen topla, biri de arkadaşlarından aldığı pasla kaleciyle karşı karşıya geliyor. Eli ayağı birbirine karışıyor. Defansı geçemiyor. Kaleye şut çekemiyor. Önündeki topla kaleye gideceğine korner direğine gidiyor. Allah aşkına, böyle bir santrfor olur mu? Allah Galatasaray’ın da, milli takım hocası Fatih Terim’in de yardımcısı olsun.
Orta sahaya bakıyorsun. Dün gece Dzemaili günündeydi, iyi çalıştı, kaleye şut çekti. Peki Melo, Selçuk, Hamit... Bunlar ne yaptı? Takımına
Galatasaray’ın sezon başı lig programını kim yaptıysa kulübü perişan etti. Şu ortamda Ronaldo, Messi, Neymar gelse futbol takımına hiçbir katkısı olmaz.
Muslera 15 günde 13 gol yiyecek kaleci mi? Sneijder futboldan başka her şeyle uğraşıyor. Şu an adamın ikinci kaptanlığı bile arkadaşları tarafından kabul görmüyor. Bu iki futbolcuya da yazık oluyor. Para ederken mutlaka satılmalı. Kulübe en az 20 milyon euro gelir. İkisinin yıllık aldığı para da 10 milyon euro, eder 30 milyon. Sarı-kırmızılılar bu sıkıntılı günlerinde 90 milyon euroluk tasarruf sağlar. Takım da bugünkünden kötü olmaz.
Florya’da Melo’yu seven, diyalog kuran bir tek futbolcu yok. Sneijder, Dzemaili ve Pandev ile arkadaşlık ediyor. Onun da başka arkadaşı yok. Selçuk, Burak, Olcan, Sabri onlar da ayrı bir arkadaş grubu. Bir de etliye, sütlüye karışmayanlar grubu var. Bu şartlar altında Galatasaray’dan nasıl başarı beklenir.
Abdurrahim Albayrak, ‘Ben bu işi düzeltirim’ diyorsa yalan söylüyor. Eskiden Fatih Terim vardı. Florya’nın kralıydı. Hiçbir futbolcu yerinden kıpırdayamıyordu. O gitti, düzen bozuldu. Ve bu düzeni tekrar kurmak şu an için imkansız. Belki Prandelli gidip yerine yerli bir hoca