Hamza Hamzaoğlu’nu da, Rıza Çalımbay’ı da kutlamak lazım. Dün gece sahadaki mücadele tek kelimeyle mükemmeldi. İki takım da maçı kazanmak için her şeylerini sahaya koydular. Süper Lig’deki maç kalitemizi bu seviyeye çıkartabilsek inanın her maç statlar tamamen dolar.
Önce Çalımbay’ı kutlamak lazım. Kesinlikle galibiyeti düşünerek takımını sahaya sürmüş. Korkmadılar. İlk yarı mükemmele yakın futbol oynadılar. Galatasaray’ın orta saha ve forvetinin bağlantısını kopardılar. Rakipten daha çok gol pozisyonuna girdiler. Güven’in kendi kalesine attığı gol olmasa, belki Galatasaray için maç daha zor geçecekti.
Murat Ceylan, Sadiku, Khalili, Nakoulma üst seviyede mücadele ettiler. Maçın bitiş düdüğüne kadar Galatasaray’a korku yaşattılar. Bu kadar iyi bir rakibe karşı ev sahibi takımın futbolcularına da bravo demek lazım. Kazanmak için özellikle ikinci yarı çok koştular. Mersin’in fizik gücü de biraz düşünce zaman zaman oyuna da hakim oldular. Selçuk, Melo sahneye çıkınca Burak’ın da performansı arttı ve Galatasaray galibiyeti yakaladı.
Dün gece antrenörlere, futbolculara hiçbir lafımız yok. Bu güzel futbola ayak uyduramayan bir kişi vardı. O da hakem Fırat Aydınus. Çok gergindi.
Futbol Federasyonu Başkanı Yıldırım Demirören’in, NTV Spor’da Türk futbolu hakkında yaptığı devrim niteliğindeki açıklamaları sonuna kadar dinledim. Bu konuşmayı doğru anlamak lazım. Herkes işine geldiği gibi değerlendirirse inanın futbolumuz bir daha geri gelmemek üzere elimizden gidecek. Demirören uzun seneler kulüp yöneticiliği ve Kulüpler Birliği başkanlığı yaptı. Şu anda da Futbol Federasyonu’nun başında.
Bu süre zarfında hataları da oldu. Çok güzel şeyler de yaptı. Masanın her iki tarafında oturarak adalet dağıtmaya uğraşıyor. Herkesin kafasının takıldığı yabancı kuralı... Melo için söylediği sözler, Volkan’dan bahsederken yaptığı övgü ve eleştiri Yıldırım Demirören’in nasıl bir düşünce içersinde olduğunu gösteriyor.
Zekeriya Alp gibi kaliteli, pırıl pırıl bir insan baskılara dayanamadı, bırakıp gitti. Şimdi Yusuf Namoğlu geldi. Namoğlu da düzgün, karakterli ve pırıl pırıl insan. Ama MHK başkanlığında kalmak kolay bir iş değil. Her kulüp nalıncı keseri gibi kendine biçiyor. Yardımcı olmak yok. Sadece eleştiri ve hakaret var.
Hakemlerimizde de hata var. Sporda şiddet bitsin diyoruz. Öyleyse saha içinde rakibe şiddet uygulayan, hakemi tartaklayan hangi futbolcu olursa
Şampiyonlar Ligi bu sezon Galatasaray’a ağır geldi. Futbolcular, kendilerini baskı altında hissetti. Artık o büyük ligden elenince bütün futbolcular kendilerini Süper Lig’e motive etmiş. Kendi sahasında çok zor gol yiyen Aykut Kocaman’la büyük hava yakalayan, 35 bin taraftarının da büyük desteğini alan Konyaspor karşısında 5 golle galip gelmek kolay bir iş değil. Hamza Hamzaoğlu, hücum futbolunu düşünerek oyunu güzelleştirmek isteyen bir teknik direktör.
Sneijder solda, Emre Çolak sağda, Umut ve Burak çift forvet, Selçuk ve Melo arkadan destek veriyor. Sabri kaptan da sağ çizgiden devamlı bindiriyor. Ve bütün futbolcular sahada bir bütünler. Topu kaptıran, tekrar kazanmak için geriye koşuyor. Böyle bir Galatasaray karşısında Konyaspor’un yapacağı hiçbir şey yoktu. Skor, Galatasaray’ın oynadığı futbola göre az bile diyebiliriz.
Konyaspor’un defansı Kokalovic ve Selim, çok ağırlar. Tolga ve Mehmet Uslu, iki bek, Sneijder ile Emre karşısında zayıf kaldılar. Orta sahada Ali Çamdal, Uğur, Hleb sanki Galatasaray değil de daha zayıf bir takımla mücadele ediyor gibi... Tempolarını artıramayınca sarı-kırmızıların bu güzel oyununa ve farklı skoruna yardımcı oldular.
Sabri ve Emre
110 yıllık kulüp... Türkiye’nin, Avrupa’ya açılan penceresi fokur fokur kaynıyor. ‘Düzelme ümidi var mı?’ diye sorarsanız, ‘Kesinlikle yok’ derim.
Bu yaşanan ortam yeni mi oldu? Hayır. Bu kulüp özeleştiri yapmazsa, kan emicileri camia deklare etmezse daha da kötü günler yaşanacak. Adnan Polat’ın ‘Danışmanım’ diye yanında getirdiği adam kendisini mahvetti. Aynı hatayı Ünal Aysal yaptı. Aysal‘ın paraya pula ihtiyacı yok, bunu kabul ediyorum. Ama yanındakileri zaptedemedi. Ve daha hâlâ bu insanlar kulübün içinde cirit atıyorlar.
Birkaç şey sormak istiyorum. Fatih Terim 19. şampiyonluğa giderken, Türkiye’deki başka bir yabancı hocaya kim ‘Galatasaray’ı çalıştırır mısın?’ diye teklif götürdü. Ve bu yabancı hocanın, Terim’i arayıp, ‘Hoca Galatasaray’dan ayrılıyor musun?’ diye sormasıyla, kulübün içine bu el bombasını kim koydu? Transferlerde Kayserispor’un 500 bin euroya oynattığı Sinan Bolat’a 1.3 milyon euro vererek kim transfer etti? Son bomba da Ünal Aysal’a ‘Beni işe al, 20 bin dolar aylık ver’ diyenler Mayıs ayındaki kongreye başkan olarak hazırlanıyor. Aynı şekilde eskiden babası yönetici olanların şimdi çocukları yöneticilik yapıyor. Yani babadan çocuğa yöneticilik
Şampiyonlar Ligi, ayrı bir lig...
Bizim Süper Ligimize hiç benzemez... Galatasaray, bu ligde tarihinin en kötü sonuçlarını aldı. Bunu sabaha kadar konuşsak, yazsak bitmez... Türkiye’deki kulüplerin yönetiliş tarzıyla Türk takımlarının böyle büyük kupalarda bundan sonra başarısını çok zor görürüz... Hatta daha iddialı konuşayım, göremeyiz...
Galatasaray’a bir sürü futbolcular alındı, çok büyük paralar verildi. Mancini, Prandelli gibi iki tane büyük hoca geldi, geçti... Onların yerine de şimdi Hamza hoca göreve getirildi... Hamza hoca Türkiye’de Galatasaray’a iyi futbol oynatabilir, şampiyon yapabilir ama bu kadro ile o da Avrupa’da başarılı olamaz...
Arsenal takımının yedeğini, asını birbirinden ayırmamak lazım... Bütün futbolcular birbirinden kaliteli... Dün gece sol bekte oynayan Bellerin Galatasaray’ın sol tarafını, Tarık’ın olduğu kanadı resmen çökertti. İki gol bu kanattan geldi. Golleri atanlar sol çizgide oynayan Podolski (2), diğer iki golü atan da orta sahada oynayan Ramsey... Bizim Türkiye’de bu kalitede futbolcular yok... Biz 18 yaşındaki futbolculara daha genç diyoruz... Adamlar bizi o kadar aşmışlar ki, bu yaştaki oyuncuları oynatıp yıldız oyuncu olarak
Fatih Terim, Galatasaray’dan gönderildikten sonra takımın neler kaybettiğini şimdi anlamaya başladık. Sarı-kırmızılılar Mancini ve Prandelli döneminde dün gece oynanan futbol gibi oynayamadı. Hamza Hamzaoğlu tabii ki sihirbaz değil. 1 haftada ne yapabilir? Futbolcuyla konuşup özgüvenlerini tekrar kazanmalarını sağlar.
Sahaya bakıyorum, kazanma hırsı, mücadele, yardımlaşma mükemmel. Uzun zamandan beri ilk defa böyle çok gol pozisyonuna giren bir Galatasaray görüyorum. Bruma neredeyse gönderiliyordu, Selçuk ‘paraları aldı üstüne yattı’ diye çocuğun canına okuduk. İkisi de yeniden doğdular. Takımın en iyisiydiler. Melo cezalı olduğundan yerine Emre Çolak oynadı. Genç oyuncunun orta sahada basmadığı yer kalmadı. Tekniğini o kadar güzel kullandı ki... Rakibe pres yaptı, defansına yardım etti, takımın hücuma çıkaracak paslar attı. Emre böyle futbol oynayabiliyorsa hiç Melo ile uğraşmaya gerek yok ya da Brezilyalı futbolcu kendini düzeltecek, iki şıktan bir tanesi!
Prandelli zamanı takımın tek forveti Burak’tı. Akhisar karşısında bakıyorum Umut, Burak, Sneijder, Bruma bir de bunlara Selçuk katılıyor, rakip kaleyi bombardımana tutuyorlar. Takım iki gol attı. Son vuruşlarda biraz
Türkiye Kupası 53 sezondur oynanıyor. Bu kupayı kazanan takımın sezonu başarılı bir şekilde kapadığını, Avrupa kupasına gitmeye hak kazandığı hep konuştuk. Şimdi ne oldu da bu kupa önemsizleştirilmeye çalışılıyor.
Amatörler, 1., 2. ve 3. lig takımları bu kupanın hayaliyle yatıp, kalkıyorlar. Düşünebiliyor musunuz Cizrespor, Göztepe’yi eledi. Beşiktaş gidip Sarıyer’in sahasında top oynuyor. Bundan daha güzel bir şey var mı? Hadi diyelim Türkiye Kupası’nı kaldırdık. Avrupalı takımlar bir sezonda 60 maç oynarken biz astronomik paralar verdiğimiz futbolculara 34 maçla mı sezonu kapattıracağız?
Kupayı karalamak yanlış bir düşünce tarzı. Bu kupada oynamak istemeyen kulüpler sezon başında TFF’ye müracaat edip affını isteyebilirler. Ama kupa maçları başladıktan sonra bahaneler bulup bu kupayı önemsizleştirmeye hiç kimsenin hakkı yok.
MHK yaranamıyor
Şeffaflık diyoruz. MHK Başkanı Zekeriya Alp her hafta salı günü basın toplantısı yapıp kendi hakemlerinin hatalarını söylüyor. Bundan daha güzel bir şey olabilir mi, gene de yaranamıyor, eleştiriliyor. Ülkemizde hakemlerden çok art niyetli futbolcular ve kötü niyetli yöneticileri konuşmalıyız. Futbolumuza en büyük zararı işte
Bugüne kadar Galatasaray’ın kötü futbolunda faturayı hep Prandelli’ye kestik. Prandelli gitti artık. Peki hocaları gitti diye futbolcularda değişen birşey var mı? Yok! Olamaz da. Kusura bakmasınlar, Galatasaray, sağlık için futbol oynanacak takım değil. Ayıp, hem de çok büyük ayıp!
Okan Buruk’un mütevazı bir Gaziantepspor’u var. En önemli futbolcularından Muhammet Demir, Koray, Bekir sakat. El Yasa da cezalı. Takımının yüzde 40’ı yok. Buna rağmen sahaya koydukları mücadele rakiplerinin çok üstünde. Muslera gününde olmasa kırmızı-siyahlılar bu maçı galip bitirebilirdi.
Galatasaray’a bakıyorsunuz yeni hoca gelmiş, futbolcular için yeni bir heyecan olur diyoruz. Bu sadece bizim düşüncemiz. Bütün futbolcuların sanki yeri garanti. Hiç birinde gayret yok. Düşünebiliyor musunuz ilk korner 33. dakikada, ikincisi 63’te atıldı. Böyle bir oyun düzeni.. Hamza hocanın işi hiç kolay değil. Bu takımda formayı hak etmeyen çok futbolcu var. Çok büyük paralar alıyorlar. Bu düzeni hoca değiştirirse kahraman olur. Ama değiştiremezse kusura bakmayın bu takım Hamza Hamzaoğlu’nu da yer. Mutlaka bunların hesabını kendisi yapıyordur. Galatasaray’a yabancı biri değil. Neticede bu kulübün çocuğu.
Dü