Galatasaray büyük sorunlarla gittiği Kayserispor deplasmanında aldığı bu galibiyete, futbolcuların sahaya koyduğu mücadeleye saygı duymak lazım.
Her iki takımı da kutluyorum. Müthiş keyifli bir maç seyrettik. Gol pozisyonları, defanslarda hatalar, son vuruşlardaki başarısızlıklar, tek kelimeyle harikaydı.
Önce şunu söyleyeyim; Fatih Terim, takımına hırs, disiplin getirmiş. Oyunu çok iyi okuyan bir hoca... Galatasaray’ın zorlandığı, orta sahasının çöktüğü anlarda yaptığı değişiklikler, takımın temposunu tekrar artırdı. Ama öyle bir ilk 25 dakika seyrettik ki, o tempoya dayanmak kolay bir iş değildi. 18 dakikada 2 gol, ne yalan söyleyeyim rüyamda görsem inanmazdım.
Ama ikinci yarıda Kayserispor, pres yaparak, Galatasaray’ın defansının hatalarından faydalanarak, skoru eşitleyebilirdi, galip duruma da geçebilirdi. Fernando Muslera’nın yine eski günlerine dönüşü buna izin vermedi.
Maicon oynamayınca defansta Serdar Aziz çok büyük hatalar yaptı. Bilhassa hava toplarında Umut Bulut’un attığı gol ve Kayserispor’un kaçırdığı pozisyonlarda rakibini seyretti. Yine sorunlu bir bölge sol bek... Latovlevici olağanüstü mücadelesine rağmen Mariano’nun sağ çizgideki başarısını, mücadelesini yapamadı.
Taş yerinde ağırdır... Fatih Terim’in alnına da Galatasaray yazılmış. İtalya’da Fiorentina ve Milan’ı çalıştırdı, milli takımda görev yaptı ama hedef şampiyonluksa Galatasaray’daki kadar hiçbir yerde başarılı olamadı.
Dönüyorum, dolaşıyorum ‘kaybolan yıllar’ diyorum. Bugün Alex Ferguson’un Manchester United’da yaptıklarını, Terim Galatasaray’da yapabilirdi. Her neyse şimdi öyle bir zamanda göreve geldi ki kulübün kendisine, kendisinin de kulübe çok ihtiyacı vardı. Sonuçta sevgililer buluştu.
Galatasaray futbol takımı yıllardır topal. Taraftar rahat değil. İyi teknik direktörler de geldi ama Türkiye şartlarında başarılı olamadılar. Taraftarın Terim’e verdiği desteği hiçbiri bulamadı.
Şimdi iyi bir kadro var. Bu kadronun işlenmesi lazım. Hiçbir şey dışarıdan göründüğü gibi değil. Tabii ki sorunlar yaşanacak. Ama bundan sonra taraftar futbolcusunu yuhalamayacak ya da futbolcu formasını çıkarıp yere atmayacak, kendi seyircisi önünde oynayıp, deplasmanlarda yatmayacak, saçma sapan kartlar görmeyecek...
İzmir’de takımın karşılanışına bakın, yer yerinden oynadı. Bu da neyi gösteriyor, 30 milyon taraftar Fatih Terim’e inanıyor, güveniyor, çok iyi şeyler yapacağını düşünüyor. Süper ligimiz,
Önce şunu söyleyeyim; Fatih Terim hiçbir başkanın seçim kozu değil. Kim olursa olsun, Terim’i getirmeye mecburdu...
Futbol takımı kötü gidiyordu, taraftarın çok büyük baskısı da vardı. Başkan kim olursa olsun Terim’i getirecekti. O kadar pahalı transferler yapıldığı halde Tudor bir türlü istikrarı sağlayamamıştı. Kendisine olan destek zamanla eridi. Bunun için Terim olmazsa olmazdı.
Peki Terim geldi, takım uçacak ya da şaha mı kalkacak? Bu kolay bir iş değil. Tudor’a söz verilmişti ve 5 futbolcu daha alınacaktı. Takım daha da kuvvetlenecekti. Şimdi bu transferlerden vazgeçildi. Sorun maddi. Hoca da 8 aydır oynamayan Hakan Balta ve Donk’u tekrar kazanabilir miyim diye uğraş veriyor, eksikleri içeriden tamamlamaya çalışıyor. Bu yeterli olacak mı? Bana göre olmayacak. En azından bir sol bek alınmalı.
20 Ocak’ta seçim var. Her şey havada. Kulüpte belirsizlik hakim. Başkan Dursun Özbek’in seçtiği yönetim kurulu Galatasaray’ı ileriye taşımaktan çok uzak görülüyor. Rakibi Mustafa Cengiz... Celal Açar, Acar Baltaş, Okan Böke gibi kaliteli, doğru insanları listesine almış ve ‘ben mayısa kadar buradayım’ diyor. Kulüpte bu üç ay içinde hırsızları, zarar verenleri ayıklayacağını
Galatasaray’da neden seçim yapılıyor bunu anlamış değilim. Başkan Dursun Özbek’in yeni yönetim kadrosunu görünce şok oldum. Daha güçlü bir yönetim kuracağını düşünüyordum. Değişen hiçbir şey olmadığını gördüm.
Mali durum kötü... Başkan, ‘Mayıs’a kadar nefes alacak halimiz yok’ diyordu. Yalan yok, kendi kendime hayal kurdum. Zımba gibi bir yönetim gelir, üç sene görevde kalırlar. Nasıl olsa Fatih Terim de var, Galatasaray uçar... Ama ümitsizliğe düştüm.
‘Terim gelirse kendimi yakarım’ diyen yönetici yine listede. Ergin Ataman’ı kovan, basketbolu yerle bir eden yönetici de kadroda... Hele önceki gün yaşanan tam bir komedi. Darüşşakafa maçından sonra kulübün resmi sitesi açıklama yapıyor, ‘basketbola bakan yöneticimiz Can Topsakal istifa etti’ diye. İnsanın aklına ne geliyor, artık yönetime girmeyecek. Meğerse basketbol şubesinden istifa etmiş, yönetici olarak seçime girecek. Mutlaka yine büyük hizmetlerde bulunacak.
‘Hiç düşündüler mi?’
Başkan Özbek’e sormak istiyorum. Abdürrahim Albayrak, Haldun Üstüner ve Burak Elmas taraftarlarca neden bu kadar seviliyor? Acaba hiç düşündüler mi? Bu yönetimin içinde taraftarla bütünleşecek bir tek kişi var mı? Hayırlısı olsun... Demek ki
Başkan Dursun Özbek, Fatih Terim’i getirerek suç mu işledi? Yine başladı fokurdamalar. Bana sürpriz olmadı. Mustafa Denizli geldiği zaman da aynı şeyler yaşanmıştı.
Fazla detaya girmek istemiyorum. Ama artık bu Galatasaray’ın kaderi oldu. Kulüp biraz kafayı kaldırsın, başarı geleceği hissedilsin ya hocaya ya da başkana karşı linç kampanyası için start verilir. ‘Terim’in gelişi etik değilmiş’... Merak ediyorum neden öyleymiş. Terim, bugüne kadar takıma zarar verecek ne yaptı? Hocanın ismi geçince hep kazandırdığı kupalar akıllara geliyor. Bir hata yapmış olabilir. Hepimiz insanız, herkes hata yapıyor. Bu kendini bağlar. Zaten onun pişmanlığını yaşıyor.
Birdenbire bu etiğe döndü. Bilhassa Galatasaraylılar için kulübün tırları çalınıyor, storeları soyuluyor, bir sürü yanlış transferlerle milyon eurolar, dolarlar sokağa atılıyor, aklınıza gelebilecek her türlü rezalet yaşanıyor. Bunlar etik oluyor. Fatih Terim’in yaptığı bir hata etik olmuyor!
Tabii ki olay başka yerden kaynaklanıyor. Taraftar, Terim için çıldırıyor. Göztepe maçına bile Erzurum’dan, Kars’tan, Bursa’dan, Van’dan... Türkiye’nin her yerinden takımı seyretmek için herkes geldi. Bütün taraftarlar, Terim’in gelişiyle
Galatasaray, Fatih Terim’in gelişiyle yeni bir sayfa açtı.
Önce tribünlerden başlayayım... 46 bin kişi vardı. Bunun 2 bini Göztepeli, geri kalan ev sahibi ekibin taraftarı... Müthiş bir ‘İmparator Fatih Terim’ sesleri eşliğindeki coşku... Tribünlerin, futbolcuların, teknik direktörün uzun zamandan beri görülmeyen bir bütünleşmesini gördük. Oyuncularda hırs, mücadele, maçı kazanma azmi en üst seviyeye çıkmış.
İlk yarı biraz sıkıntı yaşansa da, ikinci devre Cim Bom’un şovuna döndü. Başta Ndiaye devleşti. Sahada basmadık yer bırakmadı. Hem ofansif, hem defansif anlamda maçın yıldızıydı. Feghouli ilk yarı uyurgezer gibi sahada dolaştı ama ikinci yarı bütün becerilerini, üst seviyedeki tekniğini sergiledi. İkinci golde öyle bir orta yaptı ki, Yasin de bu ortayı aynı güzellikte gole çevirdi.
Maicon çok yetenekli bir futbolcu. Terim kulübeden devamlı hücuma çıkmasını söyledi. İlk yarı bunu yapamadı ama ikinci devre takımının ofansif gücünde de etkili oldu. Hele attığı o goldeki topa vuruş becerisi tek kelimeyle mükemmeldi. Rodrigues sakatlanana kadar Sabri Sarıoğlu’nun olduğu kanadı otoban gibi kullandı. Gol attı, gollük paslar verdi, futbol adına her şeyi yaptı.
Yerine giren Yasin ise
Aklın yolu bir. İyi transferler yapan bir kulüp, kötü bir teknik direktör. Sonu ne oldu? Tudor kovuldu. Galatasaray’ın kendi çocuğu, evladı varken yabancı bir hoca getirmek felaketin daha da büyümesini hızlandıracaktı.
Taraftar, camia zaten hepsi birbirine girmişti. Şimdi ne oldu? Fatih Terim’in gelişiyle önce iç huzur sağlandı. Başkan Dursun Özbek’in eli de kuvvetlendi. Geç olsa bile şu anda maceraya girmenin doğru olmadığı anlaşıldı. Terim, ruhunu kaybetmiş bir takıma geldi. Galatasaray’da futbolcuların çoğu o ruh nedir, onu bile bilmiyor. Türk Telekom Stadyumu’ndaki maçlarda biraz koşup mücadele ediyorlar, deplasmanda ise yatıyorlar. Sorumluluk alan bir tek oyuncu olmuyor.
Şimdi ne olacak? Her şey değişecek, adım gibi bundan eminim. Terim’in tarzı nedir? Formayı rekabet eden alacak. Futbolcunun ismi, milleti ne olursa olsun. Hakeden o formayı giyecek. Tribünlerin coşkusu daha da artacak. Kadrodaki o yıldızlar performanslarını en az ikiye katlayacaklar. Sezon başından beri çöp muamelesi gören Selçuk İnan, Sinan Gümüş, Koray Günter, Ahmet Çalık göreceksiniz, yeni transfer gibi takıma katkı verecek.
Tribünlerde zaten en az 40 bin kişi geliyordu. Şimdi bu sayı daha da artacak.
Galatasaray, Fenerbahçe maçına kadar taraftarını mutlu eden, keyif veren, güzel maçlar oynadı. Daha sonra Tudor’un üçlü defans, ikili orta saha kafasında düşündüğü sistem neyse bilemiyorum, o bilinmeyen sistemi oynatacağım diye şu an takım ayakta sallanıyor. Ne defansı, ne orta sahası rakip kim olursa olsun kesinlikle üstünlük sağlayamıyor.
Düşünebiliyor musunuz, bu kadar büyük transferler yapan bir takım Yeni Malatyaspor karşısında ilk 45 dakika tek şut çekmeden, gol pozisyonuna girmeden devreyi bitirdi. Dönüyorum defansa... Artık amatör takımlar bile böyle gol yemiyor. Peki bu aksaklıkları kim düzeltecek? Başkan Dursun Özbek mi oyunculara taktik verecek, yoksa Tudor mu? Tamam Hırvat teknik adama sahip çıkıyoruz. Sarı-kırmızılılarda bir teknik direktör değişikliği olmasın diyoruz. Ama bir de gerçek var ki, bakıyoruz takım her hafta geriye gidiyor. Sorumluluk alan bir tek futbolcu yok. Hangi sistemle oynandığı belli değil. Tudor bunları düzeltebilecek mi? Benim hiç ümidim kalmadı.
Esasında Galatasaray Kulübü bu değildi. Bu camianın eski büyükleri kendi çocuklarını alır getirir, sıkıntıları bitirirdi. Şu an senin elinde Fatih Terim gibi kendi evladın var, sen Tudor gibi bir acemiyle