Faruk Süren, Galatasaray’a en büyük başarıları kazandıran başkan. Kulübü için ‘Önümüzdeki sezon küme düşer, kayyuma gider’ diyor. Bunu söyleyen sıradan biri olsa ciddiye almam. Ama herkesin sevdiği Süren açıklıyor.
Kulübün ekonomik durumu belli. Evet, transfer için para ayrıldı ama bu transferler takıma başarı mı getirecek, yoksa felakete mi götürecek? Orası meçhul...
Bir sürü futbolcu alınacağı söyleniyor. Birini söyleyeyim... O da Gomis. Adam 32 yaşında, üç senelik mukavele, yılda 3,5 milyon euro para ile gelecek. Tamam, geçen sene 20 gol atmış. Ama geçmişine bakıldığında sahada düşüp bayılıyormuş, kalp sorunu varmış. Çok da kart görüyormuş. Asıl sorun burada başlıyor. Bu futbolcuyu Tudor mu istedi, yoksa Cenk Ergün ve menajerlerin talebi mi? Tudor istediyse ben yarın bu hocayı kovarım.
Hırvat hocanın Florya’da zaten başında bir sürü sorun var. Bir problem daha isteyeceğini sanmıyorum. Tudor, Karabük’te olduğu gibi genç futbolcularla başarılı olabilir. Onları koşturur, iyi mücadele ettirir. Ama şöhretli futbolcuları idare edemez. Madem para sorunu var böyle problemler de karşılarına çıkacak. Tudor’un mutlaka bir portföyü vardır. Yılda 700-800 bin euro alan oyuncularla hem daha
Galatasaraylı futbolcular bütün sezon yattılar, ruhlarını sahaya koyamadılar. Bunun için Alanyaspor’u yenmiş, üç tane gol atmış, hiç önemli değil... İnsana sorarlar; “Türkiye Kupası’nda var mısın?..” Yoksun... “Şampiyonlar Ligi’ne gidebilecek misin?..” O da yok... Şimdi bekliyorsun... Fenerbahçe puan kaybetsin... Başakşehir Türkiye Kupası’nı kazansın... Hiç olmazsa ben de ligi erken açmamayım... Var mı böyle bir şey?
Ben Türkiye’de Beşiktaş’la, Başakşehir’i ayırıyorum... Takımlarımızın çoğundaki futbolculara dayalı düzen bu dev kulüplerin canına okuyor. Al işte Galatasaray’ın yaşadıkları! Koca senede her gün bir skandal... Ligler devam ediyor, sezon başından beri hergün transfer haberleri... Floya’daki gruplaşmalar... Güçlerini sahaya koyamayan futbolcular topluluğu... Bu takımdan ne yapabilirsin? Hiçbir şey...
Bu futbolcuların yarını var mı? Kulübünü bir yere götürübelir mi? Büyük hedeflere taşıyabilir mi? Maalesef... Yoksa ilk yarı istek, arzu mükemmel... Harika üç de gol buldular... Ama ikinci yarı, yine özlerine döndüler... O kadar komik ki, bir Sneijder çıkıyor, takım göçüyor... Dünya’da böyle bir şey yok... Ne bir pas alış-verişi, ne bir top çevirme, ne de kaleye bir şut...
Florya’ya gitmişim... Kapıdan içeri girmeden önce GS Store var. Taraftarlar alışveriş ediyorlar, ‘Cim-Bom’ diye bağrıyorlar. Güvenlik kapıyı açıyor, içeri giriyorum. Futbolcuların park ettiği yere arabayla gitmeyeyim diye girişteki otoparka aracımı koyuyorum. Florya’nın havasını koklayarak o ağaçlı yoldan ana binaya gidiyorum.
Bir bakıyorum, merdivenlerden aşağı başkan ve 15 aslan gibi yönetici geliyor. Hepsi siyah takım elbise giymiş, kravatlı... Başkan en önde diğerleri de arkasında. Fakat suratlarını göremiyorum, flu. Başkan yanıma geliyor, tebrik ediyorum.
Bana ‘Çok zor göreve geldim ve savaş veriyorum. Herkes yakınlarını ballı maaş vererek kulübe doldurmuş. At at bitmiyor. Pazarlama, store’lar, Florya’nın içi... Nasıl bitireceğim bunları bilmiyorum. Her gönderdiğim adamın yerine yarı maaşla daha kalitelilerini getiriyorum. Sportif Direktör olarak kendi yakınlarını getirmişler. Bir sürü transfer yaparak kulübü batma noktasına getirmişler. Onu göndermeyin diye günde 40 tane telefon alıyorum. Aynı sıkıntı store’da da var... Türkiye’nin en çok forma satan kulübü Galatasaray yine store’larda en çok zarar eden takımı. Oraya da çok değerli birisini getirmeye uğraşıyorum. Başkan
Sezon başından beri Galatasaraylı futbolcular istikrarı bir türlü sağlayamadılar. Dün geceki Osmanlıspor maçına kadar. Cim-Bom ligi dördüncü bitirirse, Konyaspor Türkiye Kupası’nı kazanırsa, Temmuz’un başlarında ilk Avrupa Ligi eleme maçını oynayacak. Futbolcuların bu bilinçle dünkü görüntüleri gerçekten çok iyiydi. Mükemmel yardımlaştılar, birbirlerinin kademesine girdiler. Hele ilk yarı ortaya koydukları mücadele tek kelimeyle harikaydı. Sneijder sahada basmadık yer bırakmadı.
Herhalde gazetelerde çıkan ‘gönderilecek’ haberleri Hollandalı futbolcuyu kamçılamış. Attığı gol olsun, defansına gelip çıkardığı toplarla maçın her dakikası oyunun içindeydi. Golü de mükemmeldi.
Sinan Gümüş’ün de transfer haberlerini çok duyuyoruz. Bu futbolcu da ilk yarı takımının en iyilerinden birisiydi. Defansına yardım etti, kanattan içeri girerek çok şık bir vuruşla fileleri havalandırdı. Demek ki böyle oynarsa hem hocası memnun oluyor, hem de taraftardan alkış alıyor. Sorun kendisinde. Performansını düzeltirse, kötü bir oyuncu değil. Bu takımda forma giyer. Her şey kendi elinde.
Selçuk boş alanlara kaçtı, savunmasının içine girdi, arkadaşlarına iyi paslar servis etti. Kısacası dün gece iyi bir Selçuk
Başkan Dursun Özbek’e yapılan eleştirilerin ucu bucağı belli değil. Bir kesim geçersiz olmasına rağmen imza topluyor. Önce şunu söyleyeyim; mail yoluyla atılan imzaların geçerliliği yok. İmzaların geçerli olması için 1800 kişinin noterden ıslak imza vermesi lazım. Hadi bunu da geçelim... Diyorlar ki ‘Biz başkanı devirmek için imza toplamıyoruz.’
Peki devirmek gibi bir niyet yoksa bu imza toplama işi nasıl çıktı? Sosyal medyada gerçeği bilmedikleri için imza vermeyenlerin yediği küfürün hadi hesabı yok. Bu imza işi sadece insanların mutsuzluğunu göstermek içinmiş. Saygılıyım, pek bir şey söylemeyeceğim. Ama daha başka bir yol bulunabilirdi.
Evet, Başkan Özbek’e yalvaranlar, rica edenler... Bunun içine ben de dahilim. Kongre yap diye baskı yapanlar... Başkan, ‘Benim sürem 2018 Mayıs’ta doluyor. O zamana kadar buradayım’ diyor. O da haklı sonuçta kongrenin seçtiği bir başkan.
Gelelim esas konuya. Fenerbahçe’de bakıyorsun başkan olmak isteyen çok güçlü insanlar var. Beşiktaş’ta da öyle. Orada da çok güçlü isimler var. Galatasaray’da kim var? Adnan Öztürk, Abdurrahim Albayrak ve Ahmet Özdoğan, ‘Biz 2018 Mayıs’ta adayız’ diyorlar. Yani top sektiriyorlar. Onların da başkan olmak en
Gaziantepspor’un küme düşmesi kesinleşti gibi. Belli, futbolcuların çoğu dükkanı kapamışlar. Şayet puana ihtiyaçları olup biraz tempoyu artırsalardı, puan da alabilirlerdi. Düşünün böyle bir maçta bile Muslera kalesinde devleşip takımına üç puan kazandırıyor.
Tudor ilk geldiği zaman heyecanlı, yerinde duramıyor, agresif, disiplinliydi... O Tudor ne olmuş biliyor musunuz? Kuzu gibi. Onun da futbolcular gibi heyecanı kalmamış. Belki de bu çaresizliğin göstergesi. Ama ne olursa olsun. Bir teknik direktör hata yapmamalı. Seneye Podolski yok. Zaten şu an antrenman maçları yapıyor. Peki böyle bir ortamda Eren’i kulübede oturtup bitireceğine, Alman futbolcunun yerine sahaya sürse daha mantıklı olmaz mı? Sinan Gümüş altı aydır yok. Temposu, gücü hiçbir şeyi kalmamış. Sezon sonu gideceğini biliyor. Galatasaray’a ne verebilir? Hiçbir şey. Rodrigues yedek, Sinan oynuyor ve takımına en ufak bir katkısı yok.
Josue kiralık. Anlayın artık, dün gece takımın en iyisi Muslera’dan sonra Portekizli futbolcuydu. Selçuk iyi ki iki yıl önce mukavelesini uzatmış, yoksa bu Selçuk’a bırakın yılda 3 milyon euro vermeyi, 500 bin euro bile kimse vermez. Sabri’yi insan olarak severim. Koşmasına, mücadelesine de
Başkan Dursun Özbek kötü bir insan değil. Başına gelenlerin tek sebebi iyi bir kadro kuramaması. Bu sözüm hem yöneticiler hem de profesyoneller için geçerli. Artık taraftarlar ya da camia bölünmüş demeyeceğim. Futbolcular şaşırmış da demeyeceğim. Bunlar çok geride kaldı. Ama hakikaten başkan sorunları düzeltmek için çırpındıkça kulüp daha kötüye gidiyor.
Size şu kadarını söyliyeyim... Teknik direktörü değiştirsen, beş tane iyi transfer yapsan değişen bir şey olmayacak. Galatasaray’ın sorunu transfer değil. Ben bunu anlatamıyorum. Profesyonel ekipte öyle insanlar var ki kulüp yöneticiliğinden, transferlerden bi haberler.
Çok iyi biliyorum. Transfer için Başkan Özbek, çok büyük bir para temin etti. Aslında sorun burada başlıyor. Bu transferleri kim yapacak? Ekip aynı ekip... Donk, Sigthorsson, Grosskreutz, Serdar Aziz, Linnes, Cavanda... Bunları kim aldıysa yine aynı kişiler oyuncu alacak. Sonra ne olacak? 100 milyon dolar daha sokağa atılacak.
Asıl sorun Florya’da. O düzene hangi oyuncu gelirse gelsin başarılı olamaz. Bakıyorum, imzalar toplanıyor, sosyal medya ayaklanmış. Bunlardan bir netice alınması mümkün değil. Düzen böyle kurulmuş. Dursun Özbek bugün seçim dese yapılması
Galatasaray’da neler oluyor bilemiyorum... Hocası, futbolcular... Güya bunlar profesyonel... Tabii, artık Galatasaray öyle bir konuma gelmiş ki, sadece hocaları da futbolcuları da paralarını alırken profesyonellik akıllarına geliyor...
Bana şimdi sorun; “Türkiye’nin en kötü futbol oynayan takımı kim” diye? Hiç düşünmeden rahatlıkla “Galatasaray” derim... Gene sormaya devam edin; “Türkiye’deki en kötü hoca kim” diye... Gene hiç düşünmeden “Igor Tudor” derim...
Nasıl bu kadar yanıldık? Tudor için “hırslı, disiplinli” diye bir sürü övgüler yağdırdık... Ben herkesten özür diliyorum... Bu adam amatör bile değilmiş... Büyük takım hocalığı her babayiğidin yapacağı iş değil... Tudor’un da Galatasaray serüveni dün gece maçın 18. dakikasında Bruma’yı dışarıya aldığı an bitmiştir...
Podolski yürüyor... Adam Galatasaray’da işini bitirmiş gidiyor... 77. dakikada Eren’i oyuna alıyor... Hakikaten ben Tudor’un çok acemi olduğunu düşünüyorum. Ve yahutta kendini kovdurmak istiyor... Başka da bir şey aklıma gelmiyor... Futbolcular, büyük yıldızlar Fenerbahçe ve Bursaspor maçında biraz oynadılar ya hemen havaya girmişler... Koca hafta Ahmet Çalık’a övgüler yağdırıldı, bırakın Allah aşkına... Öyle bir