Yeme bozuklukları sıklıkla kimlerde görülür?
Kilo vermeye dikkat eden, şişmanlamaktan korkan ve evde yeterince yiyecek ve içecek bulunduran kişilerde yeme bozukluğu daha sık görülür. Yeme bozuklukları, sağlıksız beslenme alışkanlıklarının gelişmesine yol açan bir dizi psikolojik durum olarak tanımlanabilir. Yiyecek, kilo veya vücut şekli ile ilgili bir takıntı ile başlayabilir. Ağır vakalarda çok ciddi sağlık sorunları olabilir ve zamanında tedavi edilmezse ölümle sonuçlanabilir.
Yeme bozuklukları nasıl başlar, neden başlar?
Yeme bozuklukları çeşitli belirtilerle kendini gösterir. Bu belirtilerden yeme bozukluğunun başlaması işarettir. Sıklıkla karşılaşılan belirtiler ise; kişinin aniden aşırı yemek yemesi ya da tam tersi aniden yemeği kısıtlaması, yemek yedikten sonra kusma ve yemek sonrası yoğun egzersiz yapılmasıdır.
Yeme bozukluğu türleri nelerdir?
Anoreksiya nevroza: Bu, zayıf olmasına rağmen şişmanlama ve vücut imajının bozulma korkusu, bilinçli olarak normal ağırlığın yüzde 25'ini kaybetme, yaş ve boy ile orantılı ideal kiloya ulaşmayı reddetme ile karakterize bir yeme
İlerleyici hafıza kaybı: Hafıza kaybı; mesleğini sürdürmede, ev aile iş ve sosyal sorumluluklarını yerine getirmeye engel olacak kadar ciddi bir seviyede olmalıdır. Hafızanın giderek güç kaybetmesi Alzheimer hastalığının en önemli belirtisidir. Fakat şunu da unutmayalım ki, yaşa bağlı hafıza kaybı bir hastalık olmaktan çok normal değişikliklerin sonucudur.
Günlük işlerde zorluk: Her zaman yaparken zorlanmadığımız hayatımızın doğal parçası olan alışılmış bazı faaliyetleri yapmada ve bazı bilgileri hatırlamada zorlanmayla başlanır. Mesela, iyi bilinen bir yemeğin nasıl hazırlanacağı zaten her gün yapılan ev işlerinin ya da rutin mesleki faaliyetlerin nasıl sürdürüleceği konusunda unutmalar görülür.
Kelimeleri unutma: Bu kişiler hastalıklarının erken dönemlerinde bile basit kelimeleri unuturlar; yerine ilgisiz anlamsız kelimeler koyarlar. Bu nedenle söylediklerini bazen de yazdıklarını anlamak zor ulaşabilir mesela size diş fırçasının nerede olduğunu sorarken diş fırçası yerine “ağzım için kullandığım bir eşya” diyebilir.
Zaman ve yeri karıştırma:
Kan bağının rolü abartılmamalı!
Toplumda yaygın olan peşin hükümlerin ve kısmen de “annesi tarafından” ihmal edilen çocuklarda gelişim bozukluğu ortaya çıkacağına neredeyse kesin gözüyle bakılan psikolojik araştırma (oysa bu tezin büyük ölçüde modifiye edilmesi şarttır) sonuçlarının anne vicdanını üzerindeki baskısı altında kalan kadının karar verme özgürlüğü büyük ölçüde kısıtlanır.
Diğer taraftan babanın yokluğunun da, o çocuğu aynı şekilde olumsuz yönde etkilediği ise ilginç bir şekilde görmezlikten gelinir. Bu konuda bilinmesi gereken şudur; küçük bir çocuğun kendisine sürekli bakacak birine ihtiyacı vardır ve bunun kesinlikle annesi olması şart değildir. Bu tespit büyük bir titizlikle yürütülen araştırmalara dayanmakta olup, aynı zamanda annenin rolünün nesnel bir açıdan yeniden yorumlanmasına da yardımcı olabilir. Burada özellikle “kan bağının rolü” abartılmamalı ve “yuva sıcaklığı” efsanesinden uzaklaşmaya
Kaygı; huzursuzluk olarak tarif ettiğimiz bir duygudur. Endişe ise; düşüncelerin de olduğu bir süreçtir. Endişe bir inanç, kaygı ise bir duygudur. Esas korkulan durum kaygının kendisidir. Kişi bu kaygıyı kendisinden uzak tutabilmek için sürekli düşünceleri araya koyarak kaygı ile kendisi arasında mesafe oluşturur.
Bu kişilerin en çok korktukları şey; belirsizliğin yarattığı çaresizliğe ve acıya dayanamıyor olmaktır. Bu sebeple, mükemmel olmaya çalışırlar, kontrol etmeye başlarlar, sorular sorarlar, internet araştırması yaparlar, doktor doktor gezerler… Dolayısıyla hayatlarını çok fazla kısıtlı hale getirirler ve artık endişeli olmaktan endişelenmeye başlarlar.
Herkeste olan bu kaygılar kimilerinde hastalık boyutuna kadar ulaşabilmektedir.
Peki, neden bazıları kaygı duyuyor ve bazıları kaygı duymuyor?
Örneğin; karşımıza bir köpek çıktığında biz köpekten korkmayız o köpeğin ısıracağı düşüncesinden korkarız. Köpekten kaçtığımızda rahatlarız ve böylece bu kaçma davranışı devam eder. Biliyoruz ki tüm insanlar köpekten korkmuyor ve