Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Bugün birinci yılını dolduran 11 Eylül faciasının anısı dahi dehşet verici... Tarih bu korkunç olayı, kuşkusuz yakın zamanın en büyük trajedilerinden biri olarak kaydedecek...
Tüyler ürpertici bu dramatik olay sadece Amerikan toplumunda derin yaralar açmakla kalmamış, neden olduğu siyasal sarsıntılarla tarihin seyrini de değiştirmiştir.
Analistlerin sık sık tekrarladığı deyişi ile, 11 Eylül olayı "yeni bir dünya düzeni" yaratmış, eski güç dengelerini altüst etmiş, ABD’nin sınırlarını da aşan küresel bir değişime yol açmıştır.
Gerçekten 11 Eylül, ABD’de ve dünyada neyi, ne kadar değiştirdi? "Yeni dünya düzeni" yönündeki değişiklikler, ne ölçüde insanoğlu hayrına oluyor?
Bugün böyle bir bilanço çıkarmanın tam zamanı...
***
KISA notlarla önce olayın ABD’de ve dünya politikasında yarattığı belli başlı değişikliklere bakalım:
• Amerikalılar ilk kez kendi topraklarında uğradıkları bir saldırının şokunu yaşadılar. Başkan Bush’un "terörizme karşı savaş" doktrini, ABD’yi bir yandan bu savaşı "küreselleştirme"ye, diğer yandan da kendi çıkarlarının gereği saydığı eylemleri kendi başına veya "tek yanlı" olarak gerçekleştirmeye sevk etti. Washington başta bu savaşta, arzuladığı uluslararası desteği sağlayabildi. Ama, zaman zaman - terim yerinde ise - "Rambolaşarak" belirlediği hedefi vurmaktan ve bildiği gibi hareket etmekten de çekinmedi...
• Bu bağlamda ABD’nin Afganistan’da giriştiği askeri harekât, başta öne sürülen kuşkuların aksine, oldukça kısa sürede başarılı oldu: Taliban rejimi devrildi, Kâbil’de dost bir hükümet kuruldu, El Kaide’nin altyapısı yıkıldı...
• Başta bu mücadelenin Samuel Huntington’un "Uygarlıklar Çatışması" teorisini haklı çıkaracağı, yani bir Müslüman - Hıristiyan sürtüşmesine yol açacağı kaygısı yaşandı. Kısa zamanda olayların akışı mecra değiştirdi, bazı radikal unsurların zorlamalarına rağmen, tehlike önlendi.
• Terörle mücadele, ABD’de ve Batı’da güvenlik faktörünü öne çıkardı; bu yönde - bazen özgürlükleri ve günlük yaşamdaki rahatı da kısıtlayan - zecri önlemlerin alınmasını zorunlu kıldı...
• Uluslararası güç dengelerinde önemli değişiklikler oldu. ABD’ye bu olayda destek veren Rusya, birdenbire Batı’nın dostu, hatta müttefiki oluverdi. Soğuk Savaşın "bloklar" anlayışı tarihe gömüldü... Çin ile de yeni bir yakınlaşma ve işbirliği dönemine girildi... Orta Asya yavaş yavaş ABD’nin etkinlik alanı içine girmeye başladı... Bu arada Pakistan da Washington’un güdümüne girdi... Bir bakıma Bush’un "ya yanımızda olursunuz, ya karşımızda" şeklinde ifade edilen politikası (eleştirilere uğrasa da) pratikte sonuç verdi...
***
TRAJİK 11 Eylül olayının birinci yıldönümünde geriye bakıldığında, siyasal gelişmelerin hep olumlu yönde gerçekleşmediği de görülür.
• Evet, ABD terörizm ile mücadelede önemli atılımlar yaptı, bazı sonuçlar da elde etti. Ama El Kaide yok edilmiş değil. Bin Ladin’in yaşayıp yaşamadığı dahi tam bilinemiyor. Yani terör tehdidi hâlâ var. ABD - ve genelde bütün dünya - böyle bir korku ile yaşamaya devam ediyor.
• ABD bu olaydan sonra, tek "süper devlet" olarak gücünü gösterdi, etkinliğini daha da artırdı. Ama "Rambolaşması"nın özellikle İslam - Arap dünyasındaki tepkileri çok olumsuz... 11 Eylül’den hemen sonra sağlanan uluslararası dayanışma uzun ömürlü olmayabilir. ABD’nin dostları ile dahi arası açılabilir. (Örneğin Bush’un "şer ekseni" politikası, ciddi anlaşmazlıklara yol açtı. (Halen Irak politikası da öyle)...
• Terörizm ile mücadelede, buna yol açan ekonomik, sosyal ve siyasal nedenlerin ortadan kaldırılmasının gereğine henüz değinilmiyor. Dünyada adaletsizlikler, haksızlıklar, ekonomik ve sosyal dengesizlikler sürdükçe, 11 Eylül benzeri çılgınlıklar ve trajediler tekrarlanabilir...
Dünya liderlerinin bu yıldönümünde üzerinde kafa yorması gereken esas konu da bu olmalı...
- YARIN: TÜRKİYE’YE ETKİSİ -