Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Bütün dünyada şok yaratan 11 Eylül saldırısına ilk tepki gösteren, olayı şiddetle kınayan ve teröre karşı savaşta ABD’nin yanında yer alacağını bildiren ülkelerin başında Türkiye de bulunuyordu.
Uzun yıllar bizzat terör eylemlerine sahne olan, mücadelesini tek başına sürdüren ve çoğu zaman dostlarından dahi beklediği anlayışı göremeyen Türkiye için, böyle ilkeli ve tutarlı bir tavır sergilemekten daha doğal bir şey olamazdı.
Bir bakıma 11 Eylül şoku, ABD’nin, Avrupa’nın ve genelde uluslararası camianın, terörizm tehdidi konusunda gözünü açıyordu.
Türkiye’nin yıllardan beri söylediklerini şimdi adeta bütün dünya kabul ediyordu.
New York ve Washington’daki facianın ardından Ankara terörizmin, nedeni ne olursa olsun, ırk, din, ideoloji ve ülke gözetilmeden insanlık için bir tehlike olarak görülmesi gerektiğini savunuyor ve bu alanda uluslararası dayanışma ve işbirliği çağrısında bulunuyordu...
***
11 Eylül olayının Türkiye açısından olumlu sayılabilecek etkilerinden biri, kuşkusuz terörizm ile ilgili anlayışta görülen önemli değişikliktir.
Terörizme karşı uluslararası işbirliği alanında atılan adımlar, Ankara’nın bu konudaki pozisyonunu güçlendirmiştir. Bu arada NATO’nun ("birimize karşı saldırı, hepimize karşı yapılmış sayılır" anlamındaki) 5’inci maddesinin terörizmi de içine alacak şekilde yeniden formüle edilmesi de, Türkiye için bir kazanım olmuştur.
11 Eylül’ü izleyen önemli gelişmelerden Türkiye’nin sağladığı diğer belli başlı avantajları da şöyle özetleyebiliriz:
• Türkiye’nin jeostratejik konumu - özellikle ABD’nin gözünde - daha büyük bir değer kazanmıştır. Türk - Amerikan ilişkileri, bir "stratejik işbirliği" aşamasına girmiştir. Bu sayede IMF desteğinin sağlanması kolaylaşmıştır...
• Türkiye, uluslararası platformda ve özellikle içinde bulunduğu hassas bölgede daha aktif bir rol sahibi olmuştur. Türk diplomasisi bu rolü, özellikle Afganistan’da oynamış, Türk ordusu bu ülkedeki barış gücü ISAF’ın liderliğini üstlenmiştir. Türkiye ayrıca Afganistan’ın yeniden yapılanmasında da rol almıştır...
• Yeni konjonktürde Türkiye (demokratik ve laik rejimi nedeni ile) özellikle İslam âlemine örnek olarak gösterilmiştir. ABD’de "Türk modeli" Müslüman ülkelerin çağdaşlaşması ve gelişmesi için bir esin kaynağı olarak sunulmuştur...
• ABD’nin ve çeşitli Avrupa ülkelerinin terörizmle mücadele sürecinde aldıkları bazı zecri önlemler, Türkiye’nin bu yöndeki uygulamalarını haklı çıkarmıştır. Diğer bir deyişle Batılıların yeni tavrı (örneğin teröre destek veren partilerin kapatılması veya güvenlik nedeni ile bazı kısıtlamaların uygulanması gibi) Türkiye’ye kendi argümanlarını daha rahatça savunma olanağını vermiştir...
***
BÜTÜN bunlara karşılık, 11 Eylül sonrası bazı gelişmeler de Türkiye’nin pek lehinde olmamıştır.
Örneğin Bush yönetiminin ilan ettiği "şer ekseni"ne dahil iki ülke - Irak ve İran - Ankara’nın ilişkilerini normalleştirmeye çalıştığı komşular arasındadır. Washington’un bu ülkelere karşı politikası, Türkiye’nin çıkarları ile çelişmekte ve Ankara’yı zor duruma düşürmektedir.
Washington’un 11 Eylül’den sonra yeni bir doktrin olarak geliştirdiği tek yanlı hareket ("unilateralism"), diğer müttefik başkentlerinde olduğu gibi Ankara’da da rahatsızlık yaratmaktadır.
Ancak genel olarak 11 Eylül sonrası gelişmelerin, Türkiye’nin avantajına bir seyir izlediği söylenebilir...

YARIN: TERÖRÜN BAŞI - SONU