Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Felaket bir yıl!..


       Sadece doğal afetler yüzünden "Felaketler Yılı" değil, siyasal, ekonomik ve sosyal çalkantılar nedeni ile de "felaket bir yıl" oldu 1999...
       Türkiye'yi üst üste iki kez vuran deprem felaketi, yıl boyunca birçok ülkeyi sarstı. Ocak ayında Kolombiya'daki, eylülde de Yunanistan'daki ve Tayvan'daki depremler, büyük can kaybına yol açtı.
       1999'un başından sonuna kadar, kasırga, sel, çığ gibi bir dizi doğal afet dünyayı altüst etti. Hindistan'dan ABD'ye, Güney Afrika'dan Avusturya'ya ve son olarak da Venezüella'dan Fransa'ya kadar pek çok ülke, doğanın acımasız parlayışının yarattığı dramları yaşadı.
       Yıl boyunca dünya medyası, sürekli olarak bu trajik olayların "kara habercisi" oldu...
       * * *
       1999'da yaşanan felaketlerin tek sorumlusu doğa değil. Siyasal kavgalar, ekonomik krizler, sosyal patlamalar da insanlık faciaları yarattı.
       Yılın başından itibaren Kosova'da - başta Sırpların Arnavutlara karşı bir etnik temizliğe girişmesi üzerine - sahnelenen dram, mart ayında nihayet NATO'nun askeri müdahale kararı almasına yol açtı.
       Kuşkusuz Batı'nın harekete geçmesi "tarihi" bir gelişme idi. İttifak ilk kez, "insancıl amaçlarla" (yani katliamı durdurmak için) "alan dışı" (yani NATO'nun geleneksel coğrafi sorumluluk bölgesi dışında) bir harekata girişiyordu.
      
Ne var ki, Miloşeviç yönetimini, kendi güçlerini Kosova'dan geri çekmeye zorlamak için 72 gün Yugoslavya'yı ve Kosova'yı bombalamak gerekti. Ve tabii bu da büyük can kaybına ve tahribata yol açtı.
      
Bu arada yaklaşık 1.5 milyon Kosovalının Makedonya ve Arnavutluk'a göç etmesi, büyük bir insanlık dramına yol açtı. Haziran'da ateşin kesilmesi "felaketin sonu" demek değildi. Bu kez Kosova'da intikam rüzgarları esmeye başladı. Uluslararası Barış Gücü, Sırpları hedef alan saldırıları önlemekte çok zorlandı.
       Kosova yeni yıla (ve yüzyıla) yıkılmış, parçalanmış olarak, kin ve nefret içinde giriyor...
       * * *
       BU yıl bir başka felaket Çeçenistan'da yaşandı. Bir grup militanın giriştiği eylemlere karşı, Moskova - Rusya Federasyonu'nun çözülmesi kaygısı ile - tüm ölçüleri kaçıran bir sertlikle saldırıya geçti. Bunun faturasını da yüz binlerce sivil Çeçen evlerini terk ederek ve büyük bir insanlık dramı yaşayarak ödedi. Bu olay, ciddi ekonomik ve siyasal bunalımlarla karşılaşan Rusları daha büyük sıkıntıya sokmuş oldu...
      
Yıl boyunca etnik ve dinsel çatışmalar dünyanın diğer bölgelerinde de eksik olmadı. Doğu Timor'dan Sudan'a kadar birçok ülkede bu sürtüşmelerden dolayı kan dökülürken, terör de (Cezayir gibi eski, Korsika gibi yeni sahnelerde) kendini gösterdi.
       20. yüzyıl, daha önceki yılların 1999'a devrettiği bölgesel veya yerel "mini savaşlar" ve etnik ya da dinsel çatışmalarla kapanıyor...
       * * *
       1999'un olumlu sayılmayacak daha birçok özellikleri oldu. Örneğin Avrupa'da faşizmin ve aşırı milliyetçiliğin yer yer (Avusturya'dan İsviçre'ye ve Norveç'e kadar) hortladığı - seçimlerle - ortaya çıktı...
       Darbelerin (Pakistan'da) ve yöneticilere karşı suikastların (Ermenistan'da) demokrasiyi tehdit ettiği görüldü... Miloşeviç ve Saddam gibi diktatörler, kendi halklarına acı çektirme pahasına, meydan okuma politikalarını sürdürmekten çekinmedi... Dünyanın önde gelen liderlerinin (Clinton ve Kohl gibi) seks veya yolsuzluk skandalları ile isimlerinin nasıl kirlendiği gözlerin önüne serildi...
       * * *
       PEKİ, hiç mi iyi bir şey olmadı 1999'da? Oldu tabii.
       Ortadoğu'da barış sürecinde (Filistin ve son olarak Suriye ile) ilerleme oldu... Kuzey İrlanda'da barış kuruldu... Avrupa (AB yolu ile) bütünleşme yolunda yeni adımlar attı ve özellikle "Euro"yu devreye soktu...
       Dün belirttiğimiz gibi, 1999 Türkiye'nin dış ilişkileri açısından iyi bir yıl oldu. Ama dünya için, genelde yüzyılın (veya millennium'un) son senesi, tarihe herhalde pek parlak bir yıl olarak geçmeyecek...


Yazara E-Posta: skohen@milliyet.com.tr