Dışarıda arabulucu... Ya içeride?

3 Mayıs 2008

Türkiye’nin Batı, hatta dünya standartlarına ters düşen davranışlarına, bu kez de, 1 Mayıs olayları eklendi.
Daha baştan 1 Mayıs’ın İşçi Bayramı ilan edilmesine -hiç de inandırıcı olmayan “resmi” gerekçelerle- karşı çıkılması, evrensel ölçütlere ve dünya genelindeki uygulamaya aykırı.
Dünyadaki 200 devletin yaklaşık 170’i, bu bayramı kutluyor. Buna henüz yakın bir geçmişte bağımsızlığa kavuşan ülkeler dahil. Bu arada eski komünist ülkeler de bu günü artık farklı (daha özgürlükçü) bir anlayışla kutluyorlar. Hatta Küba gibi sosyalist bir ülkede bu kez 1 Mayıs’ta işçiler, daha çok hak ve özgürlük için gösteriler yaptılar...
Türkiye’de hükümetin, eski kaygıların da, etkisiyle 1 Mayıs’ı bayram ilan etmesi bir yana, Taksim Meydanı’nı -gene inandırıcı olmayan gerekçelerle- kapatması, uluslararası standartlardan ne kadar uzak durduğunu ortaya koydu.
Çağdaşlaşmak ve bir “dünya devleti” olmak iddiasında

Yazının Devamı

Türkiye K. Irak’a açılıyor

1 Mayıs 2008

KESİN tarihi -güvenlik nedeniyle- açıklanmıyor, ama önümüzdeki günlerde Türkiye’nin Irak Özel Temsilcisi Murat Özçelik Bağdat’a gidecek ve diğer Iraklı liderlerin yanı sıra, Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Başbakanı Neçirvan Barzani ile görüşecek.
Bu buluşma, Ankara’nın bölgesel Kürt yönetimine yeni bir açılımın ilk somut sinyalini veriyor.
Bu görüşmenin, sınır ötesi operasyonların devam ettiği bir sırada dahi gerçekleşmesi, Kürt yöneticilerinin de Türkiye’ye karşı tutumlarında önemli bir değişikliğin göstergesi.
Henüz çok yakın bir geçmişe kadar özellikle bölge yönetimi başkanı Mesut Barzani başta olmak üzere Kürt liderlerinin Türkiye aleyhinde sergiledikleri tavır ve kullandıkları üslup hatırlandığında, şimdi gelinen noktanın önemi daha iyi anlaşılabilir...

Tavırlar değişti
Bu noktaya daha önce gelinemez miydi?

Yazının Devamı

Avrupa’nın ince ayarı

30 Nisan 2008

TÜRKİYE son günlerde çeşitli Avrupa ülkeleri milletvekillerinin, AB’nin yasama organı olan Avrupa Parlamentosu’nun (AP) temsilcilerinin -ve ayrıca birçok Avrupalı gazetecinin- akınına uğradı.
Bu ani ilginin nedeni belli: Türkiye’deki parti kapatma davasının yarattığı siyasal çalkantıyı yerinde izlemek, burada çeşitli insanlarla konuşup durumu daha net olarak anlamak...
Gelen politikacıların bir kısmı, Türkiye’yi bilen, daha önce kendi ulusal meclislerinde veya Avrupa Parlamentosu’nda Türkiye’deki gelişmeler (veya Türkiye-AB ilişkileri) üzerindeki konuşmalarıyla etkili olan değişik parti mensupları...
Bu kişilerle yaptığımız sohbetlerin ışığında Türkiye’deki son siyasal gelişmelerin Avrupa perspektifinden nasıl göründüğünü (isimlerini vermeden) özetlemeye çalışalım.

İki faktör bir arada...
Türkiye’de Yargıtay Başsavcısı’nın AKP’nin kapatılması yönünde ilk girişimi açıklandığı zaman, AB merkezinden gelen ilk tepkiler yüzeysel ve tehditkâr nitelikteydi. Acele yapılan

Yazının Devamı

Afganistan yeni bir Irak mı oluyor?

29 Nisan 2008

Afganistan Devlet Başkanı Hamid Karzai’ye karşı düzenlenen son suikast girişimi, bu ülkenin de güvenlik ve istikrar açısından giderek “Iraklılaşmakta” olduğunu gösteriyor.
Bu son eylem, 7 yıldan beri iktidarda bulunan Karzai’ye karşı girişilen dördüncü silahlı saldırıdır. Bu sonuncu da olmayabilir...
Eğer bir ülke lideri, bir törende, -hem de oturduğu tribünde- kolaylıkla bir suikast girişimine hedef olabiliyorsa, demek ki ona ve rejimine karşı olan güçler, başkentin göbeğinde eylemlerini rahatça gerçekleştirebilecek duruma gelmişlerdir.
Taliban bu eylemiyle psikolojik bir başarı elde etmiştir. Bu ülkenin özellikle doğu eyaletlerinde “kurtarılmış bölgeler” kuran Taliban’ın şimdi -psikolojik bakımdan da daha etkili olan- “kentsel eylem” taktiklerini uygulamaya başladığını ortaya koyuyor. Nitekim son haftalarda militanların Kabil’de pek çok sivilin de can verdiği saldırılarını yoğunlaştırdıkları görülüyor.

Amaç neydi?
Bundan 7 yıl önce Taliban’ı deviren -ve Karzai’yi

Yazının Devamı

Şartlar şimdi daha müsait, ama...

26 Nisan 2008

Suriye ile İsrail arasında bir anlaşma için şimdi şartlar daha müsait mi?  Türkiye’nin arabuluculuğuyla sürdürüldüğü resmen açıklanan yeni diplomatik süreçle ilgili bazı umut verici işaretler var.
Aslında Suriye ile İsrail arasında “Golan Tepeleri’nin iadesi karşılığında barış” esasına dayalı bir çözüm için, geçmiş yıllarda zaman zaman dolaylı temaslar yapıldı, ama bunlardan hiçbir sonuç çıkmadı.
Bu kez yeni sürecin nasıl sonuçlanacağını kestirmek için zaman çok erken. Ancak şimdiki şartlar, eskisinden farklı ve biraz daha elverişli görülüyor.
En azından iki tarafta da, bunu dile getirenler var. Başkan Esad’a yakınlığıyla bilinen, Suriye Stratejik Araştırmalar Merkezi Müdürü Dr. Fezi Şoabi, “El Hayat” gazetesindeki makalesinin bir yerinde şöyle diyor: “Suriye ile İsrail arasında artık bir kanal kurmanın zamanı gelmiştir”... İsrail’in etkin gazetesi “Haaretz” de “Barıştan korkmayalım” başlıklı başyazısında,

Yazının Devamı

Türkiye şimdi resmen arabulucu

25 Nisan 2008

SURİYE ile İsrail’in bir süreden beri Türkiye üzerinden dolaylı bazı temaslarda bulunduğu söyleniyordu. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın iki ülkenin liderleriyle görüşmelerinde bizzat “kolaylaştırıcı bir rol” oynamaya çalıştığı da öne sürülüyordu.
Şimdi bu söylentiler gerek Suriye Devlet Başkanı Beşir Esad’ın, gerekse İsrail Başbakanı Ehud Olmert’in medyaya yaptıkları açıklamalarla, resmiyet kazanmış bulunuyor.
Başkan Esad Türkiye’nin bu bağlamda “sessiz ve derinden” yürüttüğü diplomatik çabaları ifşa etmekte sakınca görmedi. Bu çabaların tam bir yıl önce (Nisan 2007’de) başladığını ve son olarak da Erdoğan’ın, kendisine Olmert’in Golan Tepeleri’ni Suriye’ye iade etmeye hazır olduğu mesajını ilettiğini de açıkladı.
Bu durumda, “Golan’ın iadesi karşılığında barış” zemini üzerinde bir çözüm arama sürecinin aylardan beri devam etmekte olduğu artık bir sır değil.

Zor misyon...
Bu belki biraz erken yapılan bir açıklama; ama

Yazının Devamı

Kim kazanır, kim kaybeder?

24 Nisan 2008

ABD’deki başkanlık seçimleri kampanyasında kullanılan bir deyim var: Beyaz Saray’a yol, Pennsylvania’dan geçer...
Pennsylvania, aday adaylarının yarıştığı büyük eyaletlerin sonuncusudur. Demokrat Parti açısından, bu endüstriyel eyaletteki 158 delegenin (ve 4 milyon kayıtlı seçmenin) hangi adaya meylettiği, belirleyici bir önem taşır.
Çetin bir mücadeleden sonra, Hillary Clinton Pennsylvania’da rakibi Barack Obama’yı -yüzde 10 puan farkıyla- yenmeyi başardı.
Bu, daha ufak eyaletlerde Obama’nın gerisinde kalan Hillary’ye moral ve cesaret veriyor.
Aksini düşünürsek, eğer Bayan Clinton bu eyalette de yenilgiye uğrasaydı, yarıştan çekilmesi dahi gündeme gelebilirdi. Nitekim son günlerde ona yakın olan Demokrat yöneticiler bu olasılıktan söz ediyorlardı.
Pennsylvania’daki sonucu aldıktan sonra Hillary adaylıktan vazgeçmediğini “Amerikan halkının yarıştan çekilmeyenleri desteklediğini” söyledi.

Yazının Devamı

Erivan ile yeni bir dönem mi?

23 Nisan 2008

DIŞİŞLERİ Bakanı Ali Babacan’ın önceki gün Ermenistan ile ilişkiler konusunda söyledikleri, gerçekten “yeni bir dönemin başlangıcı” işaretini veriyor mu?
Bu sorunun yanıtını vermek için zaman henüz erken. Eğer “yeni dönem”den kastedilen, iki komşu ülke arasında bir “diyaloğ”un kurulması ve “ilişkilerin normalleştirilmesi” ise, bunun için Babacan’ın sözünü ettiği “hazırlıklar”ın -her iki tarafta da- olgunlaşmasını beklemek gerek.
Ancak şunu görüyoruz: Ermenistan’da geçen şubattaki seçimlerden ve bu ay içinde yeni hükümetin kurulmasından sonra, şimdi Ankara ile Erivan arasındaki ilişkiler bağlamında bir hareketlenme var.
Bu hareketlenme, halen daha çok karşılıklı olarak sıcak mesajların verilmesi şeklinde kendini gösteriyor. Bu da önemli bir başlangıç sayılır.

Diplomatik hamle
Açıkçası, Türkiye’de böyle bir hareketlenme için umutlar, seçimleri muhalefetteki Levon Ter Petrosyan’ın kazanması olasılığına bağlanmıştı.

Yazının Devamı