ABD’de “değişim”in ilk işareti

5 Haziran 2008

ABD’de bir siyah başkan olur mu? Neden olmasın? Olması ihtimali de şimdi oldukça yüksek. Çünkü artık adaylığını garantilemiş bir siyah politikacı var!
“Başkanlık için bir siyah aday” fikri bile, ABD’de ön seçim kampanyası başladığı zaman pek çok kimse tarafından yadırganmıştı. Demokrat Parti içinde aday adayları arasındaki uzun maratonun sonunda bu da gerçekleşti: Barack Obama, rakibi Hillary Clinton’u yenerek adaylığını kesinleştirdi.
Obama, kampanyası boyunca, hep “değişim”den söz etti, hatta bu sözcüğü (“change”) bir slogan haline getirdi. Bu sayede de, değişim isteyen çoğu Amerikalının desteğini kazandı...
Ama bize öyle geliyor ki, Obama daha Beyaz Saray’a girmeden ABD’de “değişim” başladı bile. Gerçekten bir “siyah adam”ın aday olması ve başkanlık koltuğuna oturma şansını elde etmesi dahi, büyük bir değişim, hatta bir devrim...
Henüz birkaç yıl öncesine kadar, hayal bile edilemeyecek bir toplumsal transformasyon...

Nereden nereye?

Yazının Devamı

Japonya açılımı

4 Haziran 2008

CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül’ün bugün başlayacak olan 6 günlük Japonya gezisinin en anlamlı yönü, bunun bir Türk devlet başkanının bu uzak ülkeye yaptığı ilk resmi ziyaret olmasıdır.
Bunu iki ülkenin yüz yılı aşkın ilişkilerinin geliştirilmesine verdiği önemin bir göstergesi saymak gerek.
Daha geniş bir açıdan bakarsak, bu ziyareti Türkiye’nin izlemeye çalıştığı “çok boyutlu dış politika” çerçevesinde, Asya ve Uzakdoğu ülkelerine bir açılımı olarak görebiliriz. (Cumhurbaşkanı Gül’ün yakında Çin’i de ziyaret edeceğini hemen ekleyelim).
Gül’ün Japonya gezisinin ekonomik ağırlıklı olmasının yanı sıra siyasal önem taşıdığı kuşkusuz. Aslında koca bir kıtanın ve binlerce kilometrenin birbirini ayırdığı Türkiye ile Japonya’nın siyasal alanda da ortak ilgi ve çıkar alanları vardır. İkisi de, özellikle bölgemizde barış ve istikrarın sürdürülmesi isteğinde ve çabasında birleşmektedir.

Yeni umutlar
Türkiye’nin Japonya ile siyasal

Yazının Devamı

Avrupa nasıl bir AB istiyor?

3 Haziran 2008

“Eğer AB küresel bir aktör olmak istiyorsa, Türkiye’yi üye olarak kabul etmek durumundadır”...
Bu sözleri dün Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı TESEV’in Slovak diplomat ve akademisyenlerinin katılımı ile İstanbul’da düzenlediği Türkiye-AB ilişkileri üzerindeki bir konferansta, Slovakya’nın eski Dışişleri Bakanı Eduard Kukan‘dan dinledik.
Kukan’a göre, AB bugün ekonomik bir “dev” olmak peşinde. Ama siyasal alanda henüz bir “cüce”... Diğer bir deyişle, AB’nin dış politikada ve güvenlikte küresel rolü ve etkinliği sınırlı.
AB, Türkiye gibi önemli jeopolitik konumu olan, geniş bölgesinde (yani Balkanlar - Kafkasya - Ortadoğu üçgeninde) aktif bir rol oynayan bir ülkenin katılımı ile bu güce daha rahat kavuşabilir. Kukan’ın deyişiyle, “Türkiye’nin üyeliği, bu alanda AB için bir kazanç olur... Türkiye’nin her zaman Avrupa’nın güvenliğinde önemli bir yeri olmuştur. Türkiye bu bakımdan AB için

Yazının Devamı

Fransa’dan beklenen...

31 Mayıs 2008

Fransa’nın resmi kanallardan, Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’ye atfedilen Türkiye ile ilgili olumsuz ifadeyi kesinlikle yalanlaması, hassasiyetini göstermesi bakımından memnuniyet verici bir gelişme.
Önceki gün Reuters Ajansı’nın aktardığı gibi, Sarkozy’nin bir Polonya gazetesine Türkiye’nin, Müslüman çoğunluğu yüzünden Avrupalı sayılamayacağını söylemesi, gerçekten büyük bir sorumsuzluk ve kabalık olurdu.
Ama Paris’te Dışişleri makamlarının, Ankara’da da Fransız Büyükelçiliğinin yaptığı açıklama, böyle bir sözün hiç sarf edilmediğini ortaya koyuyor. Anlaşılan ajans, Sarkozy’nin Varşova’daki gazeteye verdiği özel demeci aktarırken, Türkiye ile ilgili sözlerine, tırnak işareti içine almadığı kendi değerlendirmesini de katmış...
Fransa Büyükelçiliği Bernard Emie’nin dün “Milliyet”te yayımlanan açıklaması, Sarkozy’nin bu söyleşi sırasında tam olarak söylediklerini -ve söylemediklerini- net olarak ortaya koyuyor.

Kuşkular

Yazının Devamı

Bizim için farkı ne?

30 Mayıs 2008

ABD’de başkanlık seçim kampanyası başladığı zaman Demokratlar cephesinde Barack Obama’nın aday seçilmesinin sürpriz olacağı söyleniyor, buna karşılık rakibi Hillary Clinton daha şanslı görünüyordu.
Şimdi, eyaletlerin çoğunda yapılan seçimler sonunda, artık bunun tersi söyleniyor. Son kamuoyu araştırmaları da Obama’yı şimdiden yarışın galibi olarak gösteriyor.
Cumhuriyetçiler cephesinde ise, durum çoktan belli oldu: Senatör McCain, şimdiden seçim kampanyasını cumhurbaşkanı adayı olarak yürütüyor.
Obama’nın Demokrat aday olacağı varsayımından hareket ederek, şimdi yanıtı aranan soru, iki rakip politikacıdan hangisinin kasım ayındaki seçimleri kazanacağıdır.
Bu konuda tahminler değişiyor. İki adayı da eşit şansa sahip görenler var. Daha doğru bir tahmin yapmak için esas kampanyanın başlamasını beklemek daha doğru olur...

McCain tanıyor

Yazının Devamı

Kıbrıs’ta bir mucize olur mu?

29 Mayıs 2008

KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, geçen mart ayında yeni Kıbrıs Rum Cumhurbaşkanı Dimitris Hristofyas ile yaptığı görüşmeden sonra, 2008’in Kıbrıs’ta bir “çözüm yılı” olabileceğini söylemişti.
Önceki gün Brüksel’de Associated Press’e özel demeç veren Talat, bu konuda iyimserliğini koruduğunu, yani yıl sonuna kadar bir anlaşmaya varılabileceğini belirtti.
Aslında “Mart zirvesi”nden sonra kurulan 7 teknik komitenin ve 6 çalışma grubunun toplantılarında elle tutulur bir ilerleme kaydedilmiş değil. Zaten iki lideri geçen cuma günü, tekrar bir araya gelmeye iten neden de buydu.
Bu son buluşmada, çalışmaların hızlandırılması üzerinde mutabakat sağlandı. Ancak bu toplantının önemi, Talat ile Hristofyas’ın Kıbrıs sorununun esasına ilişkin parametreler üzerinde yeni bir mutabakata varmalarıdır.
Aradan günler geçtikten sonra, ortak bir açıklama ile ilan edilen bu mutabakatın içeriği, hâlâ Rum kesiminde tartışılıyor. Eski Rum Cumhurbaşkanı Tasos Papadopulos ve diğer bazı liderler, bu

Yazının Devamı

Yeni AB belgesi ile yola devam...

28 Mayıs 2008

AB’nin üst organlarından çıkan her dönemsel belge -Komisyonun “İlerleme Raporu”ndan Konseyin “Ortak Tutum Belgesi”ne kadar- Türkiye’de tartışma konusu olur.
Kendi siyasal eğilimlerine ve AB’ye bakış açılarına göre, kimileri bu belgelerin içeriğini şiddetle yerer, kimileri beğenir, kimileri de genel hatlarıyla kabullenir...
Dün Türkiye ile AB arasındaki en yüksek karar organı olan Ortaklık Konseyinin benimsediği “Ortak Tutum Belgesi” için de aynı şey söylenebilir.
AB açısından bu 17 sayfalık belge, “Türkiye’deki durumun objektif bir fotoğrafını” oluşturuyor ve üyelik yolunda Ankara’nın yapması gereken işleri sıralıyor.
Türkiye açısından bu belge de, bundan öncekiler gibi hem olumlu, hem olumsuz noktalar içeriyor. Belgede doğru tespitler olduğu kadar, tek yanlı veya yanlış değerlendirmeler de var...
Ancak bu yılki “Ortaklık Tutum Belgesi”ni değerlendirirken, üzerinde durulması geeken husus, Fransa’nın itirazlarına rağmen, “katılım” ve

Yazının Devamı

Lübnan’da yeni bir başlangıç

27 Mayıs 2008

Yıllardır siyasal çalkantılara sahne olan ve son olarak iç savaşın eşiğine gelen Lübnan, nihayet huzurlu ve istikrarlı bir döneme girebilecek mi?
Altı ay boş kalan cumhurbaşkanlığı koltuğu için 19 kez ertelemeden sonra önceki gün gerçekleşen seçimler sonucunda eski genelkurmay başkanı Gen. Mişel Süleyman’ın bu göreve getirilmesi, bu konuda umut yaratıyor.
Yeni başkanın kendisini seçen parlamentodaki ilk konuşmasında “Lübnan’da yeni bir başlangıç” için halkına ve özellikle siyasetçilere yaptığı çağrı, bu yolda atılan ilk adım sayılabilir.
Mişel Süleyman’ın cumhurbaşkanlığına getirilmesi, tarafların uzlaşarak bir mutabakata varmalarının bir sonucu.
Bu noktaya gelmek hiç de kolay olmadı tabii. Daha bu ayın başlarında, Hizbullah’ın Beyrut’un batı kesimine girmesi ve buraları kontrol etmesi üzerine çok kanlı çatışmalara yol açmıştı. Bu kez çatışmaların bir iç savaş tehlikesini yaratması, taraflara bu duruma mutlaka bir son verme ihtiyacını hissettirdi. Katar Emiri’nin

Yazının Devamı