İlerlememe Raporu!

31 Ekim 2007

Yorum Aslında bu arada AB ile ilişkilerde önemli bir gelişme de olmadı. Zaman zaman bazı AB yetkililerinden tek tük demeçler duyuldu. Türkiye'de hükümet veya Meclis cephesinde ise -gerek birbirini izleyen seçimler, gerekse terörist saldırılar nedeniyle- AB ile ilişkileri ilgilendiren reformlar gibi konularda bir hareket görülmedi.Bu durgunluk döneminin ardından herhalde önümüzdeki aydan itibaren AB ile ilişkilerde bir canlanma görebileceğiz. Bunun ilk adımını resmen 6 Kasım'da yayımlanması beklenen İlerleme Raporu oluşturacak. Daha sonra da, AB'nin Konsey oturumları ve zirvesi toplantısı gelecek...Brüksel muhabirimiz Güven Özalp'in ele geçirdiği İlerleme Raporu bize AB'nin yürütme organı olan Komisyon'un Türkiye'deki gelişmeleri nasıl değerlendirdiğini şimdiden öğrenmek olanağını veriyor. Bu raporun önemi, bir yandan Komisyon'un tavrını ortaya koyan, öte yandan da üye ülkelerin bakanlarına ve liderlerine aralık ayında alacakları kararlara yön veren bir yol haritası niteliğini taşımasıdır. BİR süredir AB'yi unuttuk adeta... Son haftalarda ulusça PKK terörüne ve Kuzey Irak'a olası müdahale hazırlıklarına o kadar odaklandık ki, öteki konular ya geri plana itildi, ya da tamamen

Yazının Devamı

Stratejik kartın gücü...

30 Ekim 2007

Yorum Öteki cephe, Kongre'deki Ermeni soykırım tasarısı ile ilgili. Bu cephede nihayet önemli bir gelişme oldu: Temsilciler Meclisi Genel Kurulu'nda karar tasarısına imza koyan milletvekillerinin bir kısmı bu desteklerini geri çekti ve sonuçta Meclis Başkanı Nancy Pelosi de tasarıyı müzakereye açmaktan vazgeçti.Bunun Türkiye açısından olumlu yanı, karar tasarısının onaylanması halinde yol açabileceği olumsuzlukları önlemiş olmasıdır.PKK-Kuzey Irak cephesinde hâkim olan gerginliğe, bir de şu günlerde Temsilciler Meclisi'nden bu Ermeni yanlısı kararın geçmesinin, ilişkileri hangi noktaya getirebileceğini bir düşünün!.. Son zamanlarda ABD ile iki cephede birden karşı karşıya geldik. Bunlardan biri, PKK-Kuzey Irak cephesi. Türkiye'nin PKK terörüyle mücadelesinde ABD'nin uzun süre hareketsiz kalması ve Ankara'nın istek ve beklentilerini karşılamaması, iki ülke arasında ciddi uyuşmazlık ve gerginlikler yaratıyor. Bu cephede önümüzdeki birkaç gün içinde beklenen üst düzey temaslar (ABD Dışişleri Bakanı C. Rice'ın Ankara'daki görüşmeleri ve Başbakan Erdoğan'ın Washington'da Başkan Bush ile buluşması) bir ortak tavır -veya eylem- için "son şans" sayılıyor. Kuşkusuz bu karar tasarısının

Yazının Devamı

Operasyon dış politikayı nasıl etkiler?

27 Ekim 2007

Yorum Diğer bir deyişle, böyle bir müdahale sonunda, Ankara'nın uluslararası ilişkilerinde bazı önemli "yön değişiklikleri" beklenebilir. Türkiye'nin Batılı dost ve müttefikleriyle bağlarında daha belirgin bir zayıflama olabilir. Buna karşılık Doğu'ya ve Kuzey'e doğru daha güçlü bir açılım gerçekleşebilir.Bu yeni trend'in Türk dış politikasına ne ölçüde ve ne hızla hâkim olacağı, girişilecek askeri operasyonun hedefine ve kapsamına ve buna göre bölgede söz sahibi aktörlerin alacağı tavra bağlı.Eğer bu hızlı ve sınırlı bir operasyon olacaksa, uluslararası camianın buna tepkisi de sınırlı olacak, dolayısıyla bu dış ilişkileri fazla etkilemeyecektir.Ama eğer söz konusu olan daha geniş kapsamlı ve uzun süreli bir müdahale ise, buna gelebilecek tepkiler dış politikaya yeni bir yön verebilir.Bu bakımdan girişilecek operasyonun nitelikleri kadar, örneğin ABD'nin buna destek mi, köstek mi olacağı, AB'nin buna anlayış mı, yoksa tepki mi göstereceği, Rusya'dan İran'a ve Arap dünyasına kadar diğer ülkelerin de nasıl bir tavır alacağı büyük önem taşıyor. Türkiye'nin önümüzdeki günlerde Kuzey Irak'a karşı geniş çaplı bir askeri harekâta girişmesi halinde bunun -birçok alanlarda olduğu gibi-

Yazının Devamı

Terörle mücadelede örnekler...

25 Ekim 2007

Yorum Terörist saldırılarına sahne olan ülkelerin ne gibi önlemler aldıkları, verdikleri karşılığın içte ve dışta nasıl karşılandığı, uyguladıkları stratejinin pratikte ne gibi sonuçlar verdiği, incelenmeye değer.Ama hemen belirtelim ki, son zamanlarda dünyanın çeşitli yerlerinde cereyan eden terör olayları ilk bakışta birbirine benzer görünse de, daha derin bir analizde, bunların arasında önemli farklar olduğu da ortaya çıkar.Her ne kadar terörizm küresel boyutlar alıyor ve teröristlerin başvurduğu yöntemler de birbirine benziyorsa da, eylemlerin nedenleri, amaçları, kapsamları ülkeden ülkeye göre değişiyor. Aynı şekilde terör tehdidiyle karşılaşan ülkelerin kendilerine özgü şartları da, onları farklı politikalar izlemeye sevk ediyor. PKK'nın son menfur saldırılarına karşı nasıl hareket edilmesi gerektiği konusundaki tartışmalarda, terör sorunuyla karşılaşan başka ülkelerin durumu sıkça örnek olarak gösteriliyor. Son günlerde bizdeki tartışmalarda en çok değinilen örnek İsrail'dir. Bunun yanı sıra İngiltere ve İspanya'dan, İran'a kadar başka ülkelerin de adı geçiyor.İsrail konusunda genelde söylenen şey, İsrail'in herhangi bir militan örgütün saldırısına uğradığı zaman, buna en

Yazının Devamı

Ortak operasyon seçeneği

24 Ekim 2007

Yorum Bu süreçte, bazı önemli tavır değişiklikleri kendini belli etmeye başladı. Gerek ABD, gerekse Irak merkezi hükümeti, artık Türkiye'nin sözle oyalanamayacağını, Kuzey Irak'a karşı bir askeri operasyonun önlenemeyeceğini anlamış görünüyorlar.Dün Babacan'ın Bağdat'ta yaptığı görüşmelerden somut bir sonuç çıktığı, Irak hükümetinin Kuzey Irak'taki PKK kamplarını kapatmayı ve teröristlerin faaliyetine izin vermemeyi kararlaştırdığı anlaşılıyor.Washington'dan dün gelen mesaj da ABD'nin "ortak askeri operasyon" görüşünü benimsediği yönündedir... Yani bir yıldan beri Ankara'nın talep ve beklentilerini karşılamayan Bush yönetimi nihayet fiilen harekete geçme taahhüdüne kendini bağlıyor. ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice'ın Kuzey Irak konusunda Başbakan Erdoğan'dan "birkaç gün müsaade" istemesinin hemen ardından başlayan "diplomatik süreç", baş döndürücü bir hızla ilerliyor. ABD'nin bu kadar uzun süre Türkiye'yi oyalamasından sonra şimdi nasıl olur da tavır değiştirdiği ve ortak eylem önermesinde bulunduğu, akıllara takılan bir soru...Son tezkerenin çıkmasından ve Ankara'nın askeri seçeneğe başvurmak konusundaki kararlılığını göstermesinden sonra, Washington işin ciddiyetini fark

Yazının Devamı

Birkaç gün daha...

23 Ekim 2007

Yorum Uzun bir zamandan beri, Kuzey Irak'taki PKK varlığına karşı harekete geçmesi beklentilerini bir türlü karşılamayan ABD'nin şimdi bu meseleyi "birkaç gün" içinde halledebileceğine inanmak zor doğrusu...Türkiye'nin Kuzey Irak'a karşı bir askeri harekâta geçme noktasına geldiği şu sırada, Washington'un böyle bir müdahale ihtiyacını hissettirmeyecek ne gibi somut adımlar atacağı gerçekten sorulmaya değer.Türkiye'nin temel beklentilerinin ne olduğu, Başbakan Erdoğan'ın son bir demecinde de belirttiği gibi, belli: Kuzey Irak'taki PKK kamplarının kapatılması, PKK'nın elebaşılarının yakalanıp Türkiye'ye teslim edilmesi...ABD'nin önümüzdeki "birkaç gün" içinde bu talepleri yerine getirmesi mümkün mü? Bush yönetimi bunu sağlamak için, hem Bağdat'taki merkezi hükümeti, hem de Kuzey Irak'taki bölgesel Kürt yönetimini harekete geçirebilir mi? Dağlıca bölgesindeki PKK saldırısının ardından Başbakan Erdoğan'ı arayan ABD Dışişleri Bakanı Rice'ın "birkaç gün süre" istemesinin anlamı nedir? Washington'un şimdi Bağdat ve Süleymaniye üzerinde baskılarını yoğunlaştırdığı görülüyor. Ancak Talabani ve Barzani'nin son konuşmaları, ne Irak güçlerinin, ne de Kürt yönetiminin böyle bir harekete

Yazının Devamı

"Git" demekle biter mi?

20 Ekim 2007

Yorum Bu bağlamda, Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani ile Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari'nin -Kürt kökenli olmaları açısından da- PKK'nın Irak'tan çekip gitmesi yönünde çağrıda bulunmaları anlamlıdır.Kuşkusuz iki liderin bunu alenen istemesi üzerine PKK'nın hemen silahlarını bırakacağını veya konuşlandıkları yerleri terk edeceğini beklemek, aşırı iyimserlik olur.Şimdi merak edilen husus, Bağdat'taki merkezi hükümetin ve Kuzey Irak'taki yönetimin, bölgedeki PKK varlığının süratle son bulması için fiilen ne yapacağı veya daha açıkçası somut adımlar atmayı göze alıp almayacağıdır.Evet, belki şimdiye kadar Iraklı ve Kürt yöneticiler PKK'ya karşı bu kadar açık ve kesin bir tavır almamışlardı. Ama artık beklenen şey, bu yeni tavrın sadece lafla değil, eylemle gösterilmesidir. TBMM'nin sınır ötesi operasyonla ilgili kararı ilk siyasal etkilerini göstermeye başladı. Washington'un ardından Irak merkezi hükümeti ve kuzeydeki Kürt bölgesel yönetimi aktif olarak devreye girdiler. Açıkçası bu konuda Türkiye'de son yıllarda oluşan bir "kuşku ve güvensizlik birikimi" var. Bu, Irak Kürt tarafı için de geçerlidir. Kürt kökenli liderlerin son demeçleri, Türkiye'nin bir sınır ötesi operasyona

Yazının Devamı

Butto ne değiştirir?

19 Ekim 2007

Yorum İki yıl sonra, Halk Partisi'nin lideri olarak Bayan Butto seçimleri kazanacak ve başbakan olacaktı... Ancak bu uzun sürmeyecek ve 1990'da askeri bir darbeyle devrilecekti...Dün 1999'dan beri Londra'da sürgünde bulunan 54 yaşındaki Benazir Butto yeniden memleketine dönmenin mutluluğunu yaşadı. Bu kez de yüz binlerce kişi kendisini Karaçi sokaklarında coşkuyla selamladı...Bu kez de ilk demeçlerinde, Pakistan'da demokrasinin kurulması, her türlü aşırılığın son bulması için çalışacağını söyledi.Bir BBC muhabirinin deyişiyle, dünkü manzara, adeta eski bir filmin tekrarı gibiydi. İki defa başbakanlık yapan (1988-90 ile 1993-96) ve iki sefer de iktidardan devrildikten sonra yurtdışına gitmek zorunda kalan Benazir, bütün zorluklara rağmen, aynı misyonunu yeniden deneme kararında... Çiçeği burnunda bir politikacı olarak Benazir Butto 1986'da Lahor'daki sürgünden Karaçi'ye döndüğü zaman, kendisini sokaklara dökülen 1 milyona yakın Pakistanlı karşılamıştı. Bu kez başarılı olabilecek, yani dediği gibi iktidara gelip Pakistan'ı demokrasiye, iç barışa ve istikrara kavuşturabilecek mi?Butto'nun 8 yıllık sürgünden sonra nihayet ülkesine dönebilmesi, kuşkusuz bu yolda attığı ilk başarılı

Yazının Devamı