Çıkarlar söz konusu olunca...

14 Eylül 2004

Geçen haftanın sonunda sonuçları açıklanan bu önemli kamuoyu araştırmasının Türkiyeyi ilgilendiren bazı kısımları (özellikle AByle ilişkiler bölümü) Türk basınına yansıdı. Ancak medyada yer almayan rapordaki bazı tespitler, çoğu zaman üzerinde pek durulmayan (ve bu yüzden belki de fark edilmeyen) bazı "trend"leri de yüzeye çıkarıyor...* * *ARAŞTIRMANIN bazı bölümlerindeki bulgular, bilinen "trend"lere - sarih rakamlarla - açıklık getiriyor. Örneğin Avrupada ABDye desteğin önemli ölçüde azalması, Avrupalıların giderek ABnin ABDden daha bağımsız politikalarla yeni bir süper güç rolüne soyunmasını istemesi, Avrupalıların Afganistan ve Irak ile görüşlerinde Amerikalılardan daha da uzaklaşması gibi...Türkiyeyi direkt ilgilendiren konularda birçok "bilinen"in yanı sıra, bazı konularda ilginç bulgular ortaya çıkmış bulunuyor. Örneğin, Avrupa genelinde, Türkiyenin ABye alınmasını destekleyenlerin sayısı yüzde 30, karşı olanların oranı yüzde 20, kararsızlar ise yüzde 40...* * *BU çalışmalara katılan Ankara Dış Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKAM) Genel Koordinatörü Suat Kınıklıoğlunun deyişiyle, "Türkiyenin şimdi bu yüzde 40 üzerinde yoğun biçimde çalışması gerekiyor..."Gerçekten bu görüş

Yazının Devamı

Dünyayı değiştiren gün...

11 Eylül 2004

Bu vahşi saldırıların arkasında kimler vardı? Esas amaçları neydi? Eylemi gerçekleştirenler sadece "taşeron" muydular? ABD istihbarat birimleri böyle bir felaketin olacağını önceden ne kadar biliyordu? Bush yönetimi CIAnın verdiği bazı sinyalleri neden doğru okuyamadı? Yönetim mensuplarının daha önce Suudilerle (ve hatta Bin Ladin "klanı" ile) "iş ilişkileri"nin bu olayda rolü oldu mu?11 Eylül saldırısı, öylesine karmaşık bir olay ki, bunun açıklık kazanması belki de yıllar alacaktır. (Veya benzer olaylar gibi, karanlıkta kalacaktır)...Biz birçok senaryoya konu olan yukarıdaki soruları bir yana bırakıp, diğer temel bir soruyu ele alalım: 11 Eylül olayı, ABDde ve dünyada neler değiştirdi?* * *ÖNCE ABDden başlayalım. Olayın şoku, Amerikalıları şimdiye kadar görülmemiş şiddette sarstı. Başta hissedilen moral çöküntü zamanla nispeten giderilebildiyse de, Amerikan toplumu "terör kabusu"ndan kurtulamadı. Sonuçta "Amerikan yaşam tarzı" değişti. Güvenlik faktörü o eski rahat günlük yaşamın başlıca gailesi - veya fobisi - oldu...Bush yönetimi saldırıyı ABDye karşı direkt bir tehdit olarak görerek, bir dizi radikal karar aldı. İçte, güvenlik nedenini öne sürerek, özgürlükleri kıstı, yeni

Yazının Devamı

Zamanı mı?..

9 Eylül 2004

"Le Figaro"ya göre de, "AB Komisyonunun önünde tek bir siyasi ufuk görünüyor; o da Türkiyeyle müzakerelerin başlatılması lehinde tavır alması"...Avrupa basını bugünlerde böyle "iyimser" tahminlerle dolu. Verheugenin Türkiye ziyaretinde söyledikleri, ayrıca Bağımsız Avrupa Komisyonunun raporu ve onu oluşturan "akil adamlar"ın demeçleri, bu havayı pekiştiriyor.Peki, ABnin "start" işareti, "cepte" sayılabilir? Umutlu olmak için şimdi daha çok neden var; ama gene de ihtiyatı elden bırakmayalım. Unutmayalım ki, ABde hala Türkiye - AB bütünleşmesine karşı olanlar veya bu konuda ciddi kaygı duyanlar var. Tıpkı Türkiyede de olduğu gibi..."Kritik tarihler" (6 Ekim İlerleme Raporu ve 17 Aralık zirvesi) yaklaştıkça, "çatlak sesler" - belki de daha çok - duyulacak. Önemli olan, karar mercilerinin bunca yıllık çabanın bir "yol kazası"na kurban gitmesine izin vermemeleridir...* * *AB çevreleri Türkiyenin gündemine birdenbire "zina meselesi"nin oturtulmasından rahatsız. Açıkçası bunun zamanlaması çok isabetsiz. Durup dururken dünyaya (özellikle ABye) yanlış mesajlar verilmiş oluyor.Bu konuda "Bize ne karışıyorlar?" veya "Bizim kendimize göre değerlerimiz var" gibi argümanların AB mantığına uyan

Yazının Devamı

AB bu raporu dikkate almalı...

7 Eylül 2004

Oysa sözü geçen Komisyonda Türk yok. Geçen mart ayında Türkiye - AB ilişkilerini incelemek üzere kurulan Komisyonun 9 üyesi de ünlü Avrupalı siyaset adamları. Grubun başında eski Finlandiya Cumhurbaşkanı Marti Ahtisaari bulunuyor. Üyeler arasında Michel Rocard, Emma Bonino, Hans van den Broek gibi "akil adamlar" var...Komisyon 5 aylık temas ve incelemelerinin sonunda 45 sayfalık raporunu dün açıkladı. Hemen belirtelim ki çok titiz ve objektif bir çalışmanın eseri olan bu rapor, gerçekten Türkiyenin AB üyeliği davasına büyük güç katacak nitelikte...* * *GERÇİ bu raporun - bağımsız Komisyonun kendisi gibi - resmi bir yanı yok. Ama "akil adamlar" çok saygın ve etkin kişiler. Ürettikleri rapor da, herhalde AB yetkilileri kadar, Avrupa kamuoyunu da etkileyecektir.AB Komisyonu (yani Birliğin yürütme organı) tam bir ay sonra - 6 Ekimde - Türkiyeyle ilgili İlerleme Raporunu yayımlayacak. AB zirvesinin aralık ayında Türkiyeyle müzakerelerin başlaması konusundaki kararını belirleyecek olan esas rapor bu.Komisyon raporuna son rötuşları koymadan, dün 5 günlük bir gezi için Türkiyeye gelen Günter Verheugen, oldukça olumlu - ve de iyimser - konuştu. Komisyonun, Türkiyede kaydedilen ilerlemeleri

Yazının Devamı

Olacağı buydu...

4 Eylül 2004

Yeryüzünde milyarlarca insanın izlediği görüntüler, Hollywoodun bir dehşet filmini değil, yaşanan gerçek bir faciayı yansıtıyordu: Sessiz bekleyiş ortasında, birdenbire otomatik silah sesleri... Hemen ardından kaçmayı başaran - bir kısmı yaralı - çocuklar ve diğer rehineler... Birkaç yüz metre geride, 3 günden beri kaygıyla bekleyen ailelerin telaşı... Daha kuvvetli silah sesleri ve patlamalar... Panik... Kaos...Evet, dünyanın tanık olduğu terörizm tarihinin en trajik sahnelerinden biriydi bu...* * *OLACAĞI buydu. Kuzey Osetyadaki 3 günlük "rehine krizi"ni sonunda gene kaba kuvvet halletti. Tıpkı 2 yıl önce Moskovadaki "tiyatro baskını"nda olduğu gibi...Bu kez kriz kuvvete başvurulmadan, uzlaşmayla çözümlenemez miydi?Başkan Putinin önceki gün beyan ettiği niyet bu doğrultudaydı.Ancak dün Rus güvenlik güçlerinin okul binasına karşı operasyona girişmesine yol açan "gerçek neden"in ne olduğu, biraz karanlıkta kalmış gibi. Belki, Rus makamlarının dediği gibi, ilk ateş açan teröristlerdi. Ancak belli ki, Rus kuvvetleri de - herhalde daha önce belirlenen plana göre - her an harekete geçmeye hazırdı.Başta uzlaşma için beslenen umutlar dağılınca, Putin 2002de Moskovadaki tiyatro olayında

Yazının Devamı

Çare ne?

3 Eylül 2004

* * *RUSYAnın Kuzey Osetya bölgesinde Çeçen militanlarının giriştiği eylem, Başkan Putini çok güç bir ikilemle karşı karşıya bırakıyor: Ya "Teröristlerle pazarlık yapılmaz, diyalog kurulmaz" şeklinde eski tavrını koruyacak ve militanlar geri adım atmadığı ve rehineler serbest bırakılmadığı takdirde güç kullanarak meseleyi halletmeye çalışacak. Veya aralarında çocukların da bulunduğu yüzlerce rehinenin sağ salim kurtulması için direkt veya dolaylı olarak teröristlerle temas kurup bir şekilde uzlaşmanın yolunu arayacak...Putin birinci şıkkı daha önce de denedi. Bundan pek iyi bir sonuç alındığı söylenemez. Örneğin iki yıl önce Çeçenlerin Moskovadaki tiyatroya baskınına karşı gerçekleştirdiği operasyon, 129 kişinin hayatına mal olmuştu. Bu yüzden Rus lideri büyük öfke duyan halkının sert tepkisine de hedef olmuştu...Putin şimdi ikinci şıkkı deniyor. Yani bir nevi "müzakere süreci"ni başlatmış bulunuyor. Bu başarılı olacak mı? Bunda zorluk, teröristlerin şimdiye kadar "kabulü imkansız" bazı şartlar öne sürmesidir. Örneğin, Rus kuvvetlerinin Çeçenistandan çekilmesi koşulu gibi. Böyle bir şartı hiçbir hükümet kabul etmez. Ama teröristlerin başka şartları (örneğin tutuklu Çeçen

Yazının Devamı

Terörün her çeşidi...

2 Eylül 2004

Şu "kanlı bilanço"ya bakın:- Dün, Rusyanın Güney Osetya bölgesindeki bir okula karşı bir saldırı düzenlendi. Bu satırların yazıldığı sırada yaklaşık 150 kişi, teröristlerin elinde rehine...- Önceki akşam Rusyada, bu kez Moskovadaki bir metroya karşı bir intihar saldırısı gerçekleştirildi. On kişi öldü...- Aynı gün, öğle üzeri, İsrailin Beerşeba kentinde, iki otobüse birden intihar saldırıları meydana geldi. On altı ölü, yüze yakın yaralı...- Gene önceki gün, Irakta bir terör çetesinin kaçırdığı bir grup Nepalli (işçi), katledildi. 12 ölü...- Geçen hafta sonunda Afganistanda bir şirket binasına karşı bombalı saldırı yapıldı. Altı ölü...- Gene hafta sonunda Irakta iki Fransız gazetecisi kaçırıldı. Teröristlerin uzattığı mühlet bugün sona eriyor...- Ve geçen çarşamba günü, Moskovadan kalkan iki Rus uçağı intihar bombacılarının giriştiği eylem sonucu infilak edip düştü. Doksan ölü...***BÜTÜN bu eylemler insana "Aman Tanrım, bu ne çılgınlık!" dedirtiyor...Bu tür saldırılara girişenlerin (onlara ister "direnişçi", ister "bağımsızlık savaşçısı", ister "terörist" deyin) kendilerine göre nedenleri, amaçları ve davaları olabilir. Ama masum ve hele bu "davalar"la hiçbir ilgisi olmayan

Yazının Devamı

ABDnin AB desteği

1 Eylül 2004

İlk bakışta Türkiyenin ABye yaklaşması, ABDden uzaklaşması veya ona karşı mesafeli davranması olasılığını yaratmıyor mu? Ayrıca ABDnin Türkiye konusunda AB üzerindeki baskıları, bazı Avrupa ülkelerinin (özellikle Fransanın) sert tepkilerine yol açmıyor mu? O halde Washingtonun böyle bir gayret içinde olmasında ne çıkarı var?ABDnin önde gelen düşünce kuruluşlarından "Atlantik Konseyi"nin "ABnin Eşiğinde Türkiye: Avrupanın Kararı ABDnin Çıkarları" başlıklı raporu, bu soruları açık şekilde yanıtlıyor.Bu 27 sayfalık rapor, aralarında ABDnin eski Ankara Büyükelçisi Morton I. Abramowitzin de dahil olduğu 6 uzmanın, Türkiye ve belli başlı AB üyelerinin başkentlerinde yaptıkları incelemelerine ve vardıkları sonuçlara dayanıyor...* * *SONUCU hemen nakledelim: ABnin Türkiyeye aralık zirvesinde müzakere tarihini vermesi ve üyelik sürecini başlatması, hem Türkiyenin, hem ABnin ve hem de ABDnin çıkarınadır. Bunun aksi her üç taraf için de ciddi sakıncalar yaratacaktır...Türkiyenin ABye katılmasının sadece Avrupa için değil, ABD için de önemli bir gelişme olacağını belirten rapor, şu saptamayı yapıyor: "Türkiyenin birçok konuda Avrupanın pozisyonuna katılması, sonuçta ABDnin Türkiyeyi

Yazının Devamı