Trabzonlular AKP oyları iktidardan öç alma hareketini temsil ediyor diyor Seçime ne gerek vardı? Devlet, seçimler dolayısı ile partilere vereceği trilyonları, halkın yararına, ekonomiye yatırsaydı daha iyi olmaz mı idi? AB yasalarını hızla geçirmesini bilen Meclis, seçim sistemini ve partiler yasasını neden değiştirmiyor? Trabzonda seçimin sonucu üzerinde tahmin yürütenler kadar, bu seçimlerin gereği ve yararı konusunu tartışanlar var. Trabzon Sanayi Odası Başkanı Şadan Eren, seçim sistemi ve partiler yasası aynı kaldığı takdirde 3 Kasımda sandıktan çıkacak sonucun, ülkenin bugünkü durumunu değiştirmeyeceğini söylüyor. Eren, "Halkı birdenbire seçimlerin içine attılar, bu hayhuy içinde çıkacak sonuçtan ne hayır gelir ki" diyor. DYP üçüncü çıkabilir Geçen seçimlerde ANAP ve MHP ikişer, DSP, DYP ve FP birer milletvekili çıkarmıştı. Şu an AKP birinci, CHP ikinci parti olarak görülüyor. DYP de herhalde üçüncü olur. MHP belki bir milletvekili çıkarır, deniyor. ANAP ise, baraj çizgisinin etrafında. Yeni oluşuma gelince, Cem tanınıyor ama "Dervişsiz YTP"nin şansı yok gibi... AKPnin olası başarısının sırrı olarak öne sürülen görüş ise şu: "Erdoğana verilecek oylar, iktidardan öç alma
<#comment>#comment>
Seçime ne gerek vardı? Devlet, seçimler dolayısı ile partilere vereceği trilyonları, halkın yararına, ekonomiye yatırsaydı daha iyi olmaz mı idi? AB yasalarını hızla geçirmesini bilen Meclis, seçim sistemini ve partiler yasasını neden değiştirmiyor? Trabzon’da seçimin sonucu üzerinde tahmin yürütenler kadar, bu seçimlerin gereği ve yararı konusunu tartışanlar var. Trabzon Sanayi Odası Başkanı Şadan Eren, seçim sistemi ve partiler yasası aynı kaldığı takdirde 3 Kasım’da sandıktan çıkacak sonucun, ülkenin bugünkü durumunu değiştirmeyeceğini söylüyor. Eren, "Halkı birdenbire seçimlerin içine attılar, bu hayhuy içinde çıkacak sonuçtan ne hayır gelir ki" diyor.
DYP üçüncü çıkabilir
"MİLLİYET-TIR"ına gelenlerden de buna benzer şikayetler duyduk. Kahvecilik yapan eski tüccar Ayhan Yıldırım ise "Bu seçimlerde harcanacak trilyonlarla, devlet birçok yarım kalmış projeleri finanse edebilirdi" diyor ve şöyle devam ediyor: "Neden yeni bir koalisyon ile işe devam etmediler? Bence Ecevit bahane, koltuk şahane!.." Diğer illerde gördüğümüz hava Trabzon’a da egemen: Yani, seçimler fazla bir umut yaratmıyor. Bu bir... İkincisi, sandıktan çıkacak tablonun, 1999
GİRESUNDA AKP İLERDE, CHP İSE AZ FARKLA ONU İZLİYOR Giresunun bir numaralı sorunu işsizlik. Bu yeni bir problem değil. Ama "MİLLİYET - TIR"ının etrafında toplanan vatandaşların deyişi ile, "artık tahammül noktasını" aşmış bulunuyor. Yetkililer, 500 bin nüfuslu bu güzel Karadeniz ilinde, işsizlik oranının yüzde 46 gibi rekor bir düzeye çıktığını söylüyorlar. Giresunda seçim sonucunu belirleyecek olan başka faktör de, işsizlik olacak. Yani, sandığa atılacak pusulaların çoğu "tepki oyu" olacak. DSPnin şansı hiç yok Fakat asıl önemlisi, Giresunluların önemli bir kesiminin, - en azından şu anda - sandık başına gitme konusunda isteksiz olmasıdır. Birçok vatandaştan duyduğumuz şu: "Kime oy vereceğiz ki? Hepsi birbirinin aynı. Geçen sefer seçtiklerimiz ne yaptı? Giresunun haline bakın, yeter"... 1999 seçimlerinde Giresun ilinin Meclisteki 5 sandalyesi, her biri birer milletvekili çıkaran ANAP, DSP, MHP, DYP ve FP arasında bölüştürülmüştü. Bu kez, diğer birçok ilde olduğu gibi burada da bu tablo değişecek. Şu anda görünen o ki, AKP ileride, az farkla da CHP onu izliyor. (Bazısına göre, AKP ile CHP beraber gidiyor). DSPnin hiç şansı yok. MHP ve ANAP çok gerilemiş durumda. (Tahminler bu iki
<#comment>#comment>
Giresun’un bir numaralı sorunu işsizlik. Bu yeni bir problem değil. Ama "MİLLİYET - TIR"ının etrafında toplanan vatandaşların deyişi ile, "artık tahammül noktasını" aşmış bulunuyor. Yetkililer, 500 bin nüfuslu bu güzel Karadeniz ilinde, işsizlik oranının yüzde 46 gibi rekor bir düzeye çıktığını söylüyorlar. Giresun’da seçim sonucunu belirleyecek olan başka faktör de, işsizlik olacak. Yani, sandığa atılacak pusulaların çoğu "tepki oyu" olacak.
DSP’nin şansı hiç yok
1999 seçimlerinde Giresun ilinin Meclis’teki 5 sandalyesi, her biri birer milletvekili çıkaran ANAP, DSP, MHP, DYP ve FP arasında bölüştürülmüştü. Bu kez, diğer birçok ilde olduğu gibi burada da bu tablo değişecek. Şu anda görünen o ki, AKP ileride, az farkla da CHP onu izliyor. (Bazısına göre, AKP ile CHP beraber gidiyor). DSP’nin hiç şansı yok. MHP ve ANAP çok gerilemiş durumda. (Tahminler bu iki partinin de Giresun’dan milletvekili çıkaramayacağı yönündedir). DYP’nin ise baraj rakamına ulaşabileceği söyleniyor...
Fakat asıl önemlisi, Giresunluların önemli bir kesiminin, - en azından şu anda - sandık başına gitme konusunda isteksiz olmasıdır. Birçok vatandaştan duyduğumuz şu: "Kime
Samsunlular söze genelde "Avrupa Birliği" diyerek giriyor... Aslında Karadenizin bu en büyük kentinde yaşayanların dertleri çok. Başlıca sorunlar ekonomik... Had safhaya ulaşan işsizlik... Ciddi geçim sıkıntısı...Bununla beraber, konuştuğumuz insanlar, henüz biz soru sormaya başlamadan, bizzat AB yasaları ve seçim konusunu açıyorlar. Belli ki, ekonomik ve sosyal sorunları, AB ve seçimler ile irtibatlandırıyorlar. Daha doğrusu, bu meselelerin halli umutlarını tamamen kasımda yapılacak seçimlere ve Meclisin son kararı ile açılan AB yoluna bağlıyorlar...Adem Zal, sıradan bir vatandaş. 40 yaşlarında ve işsiz. "Şimdi umudumuz AB" diyor. "İşsizliğe son vermenin yolu bu. AB kapısı açılınca, yatırım gelecek, iş imkanları doğacak"...Etrafta toplananların çoğu da (özellikle işsiz olanlar) onun gibi düşünüyor. Vatandaşların bu kesimi için, Avrupa Birliğinin ifade ettiği mana da bu. AB yasaları ve seçimler... Samsunun geniş Cumhuriyet Meydanında sıcak bir pazar gününde "MİLLİYET - TIR"ının etrafında toplanan vatandaşların yazar ekibimizle tartıştığı başlıca konu bu. Umudumuz arttı İsmail Kapan, bir nakliye firmasında görevli. "Meclis gider ayak, nihayet iyi bir iş yaptı" diye
<#comment>#comment>
AB yasaları ve seçimler... Samsun’un geniş Cumhuriyet Meydanı’nda sıcak bir pazar gününde "MİLLİYET - TIR"ının etrafında toplanan vatandaşların yazar ekibimizle tartıştığı başlıca konu bu.
Aslında Karadeniz’in bu en büyük kentinde yaşayanların dertleri çok. Başlıca sorunlar ekonomik... Had safhaya ulaşan işsizlik... Ciddi geçim sıkıntısı...
Bununla beraber, konuştuğumuz insanlar, henüz biz soru sormaya başlamadan, bizzat AB yasaları ve seçim konusunu açıyorlar. Belli ki, ekonomik ve sosyal sorunları, AB ve seçimler ile irtibatlandırıyorlar. Daha doğrusu, bu meselelerin halli umutlarını tamamen kasımda yapılacak seçimlere ve Meclis’in son kararı ile açılan AB yoluna bağlıyorlar...
Adem Zal, sıradan bir vatandaş. 40 yaşlarında ve işsiz. "Şimdi umudumuz AB" diyor. "İşsizliğe son vermenin yolu bu. AB kapısı açılınca, yatırım gelecek, iş imkanları doğacak"...
Etrafta toplananların çoğu da (özellikle işsiz olanlar) onun gibi düşünüyor. Vatandaşların bu kesimi için, Avrupa Birliği’nin ifade ettiği mana da bu.
Saddamın Kuveytteki "saltanatı" çok sürmedi. Şubat 1991de ABD, Kuveytin işgaline son vermek üzere askeri bir harekât başlattı ve bu eylem Irak ordusunun kendi toprakları içinde yenilmesi ile noktalandı. Ne var ki, Saddam bu hezimete rağmen koltuğunu koruyabildi ve müteakip yıllarda ABDye ve bütün dünyaya açıkça meydan okuyabildi.Kuveytin işgalini izleyen Körfez Savaşından bunca yıl sonra, şimdi yeni bir "rövanş"ın sesleri geliyor. Başkan George W. Bush, babasının yarım bıraktığı işi tamamlamak istiyor. Yani Saddamı - hem de askeri yoldan - saf dışı etmeyi planlıyor.Ancak, şu sırada "askeri seçeneğin", yani yeni bir Körfez savaşının Irakı hizaya getirmek için en doğru yol olup olmadığı Washingtonda ve ilgili tüm dünya başkentlerinde enine boyuna tartışılıyor.* * *ABDnin Iraka savaş açtığı zaman mantıklı bir gerekçesi vardı: Kuveytin işgaline son vermek şarttı. Nitekim BM de, o zaman baba Busha müdahale etmesi için gereken yetkiyi verdi. ABD Kuveyti "kurtarmak" için aralarında Suriye, Mısır gibi Arap ülkelerinin de dahil olduğu bir "koalisyon" kurdu. Bu operasyon elbirliği ile gerçekleştirildi.Şimdiki durum ise çok farklı. Ortada bir "tecavüz" veya "işgal" yok. Eğer ABD Irakı
Gerçekten ülke, dış politika dahil, çeşitli alanlarda önemli gelişmelerin beklendiği bir dönemde seçime gidiyor.Vatandaşın sandık başına gideceği 3 Kasıma kadar, seçim atmosferi içinde, işleri sürdürmek, zor kararlar almak, koalisyon hükümetine düşecek.Eskiden, Türkiyedeki seçim kampanyalarında dış politika konuları gündeme pek gelmezdi. Meclise girmek için yarışan partilerin ve adayların, daha çok günlük yaşamı etkileyen ekonomik ve sosyal meseleleri ele alması ve tartışması doğal. Ama bu kez, Türkiyenin önünde, kesin tavır veya karar alınmasını gerektiren ivedi bazı dış konular var. Bu nedenle seçim gününe kadar uzanan üç aylık dönem, oldukça kritik...* * *ŞİMDİDEN seçim kampanyası sırasında ağırlığını hissettirecek üç önemli konu görünüyor.Birincisi AB ile ilgili gelişmelerdir. Türkiye "AB yasaları" diye adlandırılan yasal düzenlemeler alanında ne yapacaksa, ancak Meclisin şimdiki olağanüstü toplantısı sırasında yapacak. Yoksa bu çalışmalar Meclisin dağılması nedeni ile, kesilecek.Seçim kampanyası sırasında AB cephesinde de Türkiyenin üyelik perspektifi ile ilgili çok önemli gelişmeler olacak. Ekim ayında İlerleme Raporu çıkacak. Aralık ayında da Kopenhag zirvesinde Türkiyeye