ABD'nin Irak hazırlığı

22 Aralık 2001

Bush y"netiminin, Saddam rejimini ortadan kaldırmaya y"nelik niyeti, artık "laf"tan ibaret değil. Afganistan operasyonunu başarı ile sonuçlandıran ABD'nin şimdi Irak'ı hedef aldığından artık kimsenin kuşkusu yok...Bu amacın nasıl ve ne zaman gerçekleştirilebileceği konusundaki tartışmaların da sonuna yaklaşılıyor. Nitekim Washington'dan gelen son işaretler, ABD'nin ciddi şekilde bazı askeri planlar hazırladığını ve hatta "n hazırlıklara giriştiğini g"steriyor. Bu planlarla ilgili sızan bazı bilgilere g"re, ABD Irak'a karşı harekatını havadan ve karadan yürütmek niyetinde. Bunun da iki - üç ay içinde başlatılabileceğinden s"z ediliyor.* * *B™YLE bir harekat için ABD'nin "ne sürdüğü gerekçe, Saddam y"netiminin gizlice kimyasal ve biyolojik silah üretimine girişmiş olması ve BM denetimine karşı direnmesidir. Yani Irak'a karşı planlanan müdahale için, Afganistan'a karşı yapıldığı gibi, 11 Eylül olayı ve uluslararası ter"rizme destek gibi bir gerekçe kullanılmıyor. Çünkü bu konuda yeterince kanıt yok.Ama tüm işaretler, Washington'un Irak'ın "dehşet silahları" üretmesinden ciddi kaygı duyduğunu, bunun ter"ristler vasıtası ile kendisine ve diğer ülkelere karşı kullanılmasından

Yazının Devamı

ABD'nin Irak hazırlığı

22 Aralık 2001


<#comment>ABD'de bir süredir tartışılan Irak'la ilgili görüşlerin, giderek bir eylem planı olarak şekillenmekte olduğu anlaşılıyor.Bush yönetiminin, Saddam rejimini ortadan kaldırmaya yönelik niyeti, artık "laf"tan ibaret değil. Afganistan operasyonunu başarı ile sonuçlandıran ABD'nin şimdi Irak'ı hedef aldığından artık kimsenin kuşkusu yok...
Bu amacın nasıl ve ne zaman gerçekleştirilebileceği konusundaki tartışmaların da sonuna yaklaşılıyor. Nitekim Washington'dan gelen son işaretler, ABD'nin ciddi şekilde bazı askeri planlar hazırladığını ve hatta ön hazırlıklara giriştiğini gösteriyor.Bu planlarla ilgili sızan bazı bilgilere göre, ABD Irak'a karşı harekatını havadan ve karadan yürütmek niyetinde. Bunun da iki - üç ay içinde başlatılabileceğinden söz ediliyor.
* * *
BÖYLE bir harekat için ABD'nin öne sürdüğü gerekçe, Saddam yönetiminin gizlice kimyasal ve biyolojik silah üretimine girişmiş olması ve BM denetimine karşı direnmesidir. Yani Irak'a karşı planlanan müdahale için, Afganistan'a karşı yapıldığı gibi, 11 Eylül olayı ve uluslararası terörizme destek gibi bir gerekçe kullanılmıyor. Çünkü bu konuda yeterince kanıt yok.
Ama tüm

Yazının Devamı

Arjantin Türkiye gibi olamadı

21 Aralık 2001

Geçen yıl bu zamanlarda Türkiye ile Arjantin, ciddi bir ekonomik krizin eşiğine gelmişti. O sırada ziyaret ettiğimiz Buenos Aires'te gazeteler, "El efecto Turco" ("Türk etkisi") gibi başlıklarla Türkiye'deki gelişmeleri aktarıyor ve Arjantin'in de benzer duruma düşebileceği kaygısını dile getiriyordu.Türkiye'deki şubat şokunun ardından iki ülkedeki olaylarda gerçekten dikkat çekici benzerlikler g"rüldü. O kadar ki, ekonomiyi düzeltmeyi üstlenen Türkiye'de Kemal Derviş ile Arjantin'de de Domingo Cavallo arasındaki fiziki benzerlikler üzerinde dahi duruldu!* * *DAHA "nceki yazılarımızda da belirttiğimiz gibi iki ülke arasında benzerlikler kadar farklılıklar da çok. Dolayısı ile, krizin ç"züm sürecinde, ikisinin de hep aynı paralelde gideceğini düşünmek yanlış. Kaldı ki, Arjantin'in uyguladığı formüller de Türkiye'ninkilerin fotokopisi değil! Arjantin'in şimdi ekonomik ve siyasal kaosa sürüklenmiş olması, buna karşılık Türkiye'nin nispi bir rahatlama yoluna girmesi de, bunu açıkça g"steriyor. Arjantin'in bugün bu noktaya gelmesinde pek çok neden var: Biriken 130 milyar dolarlık borcu "deyemeyecek duruma gelmesi (d"viz rezervi sadece 1.7 milyar dolar); IMF'nin yeni kredi açmak

Yazının Devamı

Arjantin Türkiye gibi olamadı

21 Aralık 2001


<#comment>DÜN Arjantin'deki son durumu telefonla görüştüğümüz bir Arjantin diplomatı "açıkçası Türkiye'yi gıpta ediyorum" demekten kendini alamadı ve şöyle devam etti: "Keşke ABD ve IMF Türkiye'ye sağladığı desteğin yarısını Arjantin'e verseydi... O zaman bu hallere düşmezdik"...Geçen yıl bu zamanlarda Türkiye ile Arjantin, ciddi bir ekonomik krizin eşiğine gelmişti. O sırada ziyaret ettiğimiz Buenos Aires'te gazeteler, "El efecto Turco" ("Türk etkisi") gibi başlıklarla Türkiye'deki gelişmeleri aktarıyor ve Arjantin'in de benzer duruma düşebileceği kaygısını dile getiriyordu.
Türkiye'deki şubat şokunun ardından iki ülkedeki olaylarda gerçekten dikkat çekici benzerlikler görüldü. O kadar ki, ekonomiyi düzeltmeyi üstlenen Türkiye'de Kemal Derviş ile Arjantin'de de Domingo Cavallo arasındaki fiziki benzerlikler üzerinde dahi duruldu!
* * *
DAHA önceki yazılarımızda da belirttiğimiz gibi iki ülke arasında benzerlikler kadar farklılıklar da çok. Dolayısı ile, krizin çözüm sürecinde, ikisinin de hep aynı paralelde gideceğini düşünmek yanlış. Kaldı ki, Arjantin'in uyguladığı formüller de Türkiye'ninkilerin fotokopisi değil!Arjantin'in şimdi ekonomik ve

Yazının Devamı

İsteyen ABD olsaydı?..

20 Aralık 2001

B"yle bir faraziye üzerinde fikir egzersizi yapmakta yarar var. Çünkü belli olmaz, bundan sonra benzer durumlarla karşılaşılabilir. Nitekim bizi bu soruyu sormamıza iten neden de, Metin Kaplan olayıdır.Soruya Almanların verdiği yanıt kesin: "Ne biz, ne başka bir Avrupa ülkesi, idam cezasının uygulandığı herhangi bir ülkeye bir suçluyu iade ederiz. Bu ülke, ABD de olsa..." Bilemiyoruz, Schroeder hükümeti - veya Avrupa'daki başka bir hükümet - ABD'nin ısrarlı talebine (yani baskılarına) ne kadar direnebilir... Bir g"zlemcinin deyişi ile, "Avrupa'da hiçbir hükümet, b"yle bir kabus yaşamak istemez"!..* * *KASIM 2000'den beri Almanya'da 4 yıllık hapis cezasını çekmekte olan Metin Kaplan, tabii ki bir Usame bin Ladin değil. Ama Türkiye için çoktan beri "istenen adam". Babası Cemalettin Kaplan gibi, Metin Kaplan da Almanya'daki liberal yasaların boşluklarından yararlanıp hem sığınmacı statüsünü elde etmiş, hem malum faaliyetini serbestçe yürütmüştür. Ta ki, birtakım ter"r eylemlerinin başında olduğu (ve "kriminal bir grup oluşturduğu") resmen saptanıncaya kadar...Bu arada 11 Eylül olayı, çoğu Avrupa ülkesi gibi Almanya'nın da g"zünü açtı. Kaplancılar diye bilenen "İslami Cemiyetler ve

Yazının Devamı

İsteyen ABD olsaydı?..

20 Aralık 2001


<#comment>FARZ edelim ki, Usame bin Ladin Almanya'ya kaçtı ve yakalandı. ABD onun yargılanmak üzere hemen kendisine teslim edilmesini istedi... Acaba Almanya bu talebi, ABD'de idam cezası uygulanıyor diye reddeder mi? Veya Bush yönetiminden, iadesi için mutlaka idam edilmeyeceğine dair bir garanti ister mi?
Böyle bir faraziye üzerinde fikir egzersizi yapmakta yarar var. Çünkü belli olmaz, bundan sonra benzer durumlarla karşılaşılabilir.Nitekim bizi bu soruyu sormamıza iten neden de, Metin Kaplan olayıdır.
Soruya Almanların verdiği yanıt kesin: "Ne biz, ne başka bir Avrupa ülkesi, idam cezasının uygulandığı herhangi bir ülkeye bir suçluyu iade ederiz. Bu ülke, ABD de olsa..."
Bilemiyoruz, Schroeder hükümeti - veya Avrupa'daki başka bir hükümet - ABD'nin ısrarlı talebine (yani baskılarına) ne kadar direnebilir... Bir gözlemcinin deyişi ile, "Avrupa'da hiçbir hükümet, böyle bir kabus yaşamak istemez"!..
* * *
KASIM 2000'den beri Almanya'da 4 yıllık hapis cezasını çekmekte olan Metin Kaplan, tabii ki bir Usame bin Ladin değil. Ama Türkiye için çoktan beri "istenen adam". Babası Cemalettin Kaplan gibi, Metin Kaplan da Almanya'daki liberal yasaların

Yazının Devamı

Ne kadar yaklaştık?

19 Aralık 2001

Geçen cumartesi yayımlanan Laeken bildirgesinde, ABnin Türkiyeye yeni bakışını yansıtan iki husus yer aldı: Birincisi, Türkiye ile üyelik müzakerelerini açma zamanının "yaklaştığını" bildiren paragraf. İkincisi de, ABnin geleceğini şekillendirmek için oluşturulan konvansiyona Türkiyenin de diğer adaylarla eşit şekilde katılmasını öngören karar...ABnin yeni dönem başkanlığını devralmaya hazırlanan İspanyanın Dışişleri Bakanı Jose Piquetnin de belirttiği gibi, Türkiyenin ABye katılması konusunda şimdi yeni bir rüzgar esiyor ve ufuklar açılıyor.Peki, ABnin böyle bir tavır almasının nedenleri nedir? Ve Türkiye gerçekten ABye şimdi ne kadar "yaklaşmış" sayılır?* * *AB ile ilişkilerde bu noktaya varılmasında, bir dizi faktör var.AB nezdindeki Büyükelçimiz Nihat Akyol ile yaptığımız söyleşinin ışığında, bu nedenleri şöyle özetleyebiliriz: Türkiyenin son aylarda Anayasa değişikliği başta olmak üzere, beklenen reformları gerçekleştirmekte gösterdiği kararlılık...Ankaranın Kıbrısta yeniden müzakerelerin başlaması ve AGSP konusunda uzlaşma sağlanması için harcadığı çaba... ABnin Laeken zirvesinde Türkiye konusunda sergilediği tutum, bir nevi "bayram hediyesi" sayılabilir. Bu iki faktör,

Yazının Devamı

Ne kadar yaklaştık?

19 Aralık 2001


<#comment>AB’nin Laeken zirvesinde Türkiye konusunda sergilediği tutum, bir nevi "bayram hediyesi" sayılabilir.
Geçen cumartesi yayımlanan Laeken bildirgesinde, AB’nin Türkiye’ye yeni bakışını yansıtan iki husus yer aldı: Birincisi, Türkiye ile üyelik müzakerelerini açma zamanının "yaklaştığını" bildiren paragraf. İkincisi de, AB’nin geleceğini şekillendirmek için oluşturulan konvansiyona Türkiye’nin de diğer adaylarla eşit şekilde katılmasını öngören karar...
AB’nin yeni dönem başkanlığını devralmaya hazırlanan İspanya’nın Dışişleri Bakanı Jose Piquet’nin de belirttiği gibi, Türkiye’nin AB’ye katılması konusunda şimdi yeni bir rüzgar esiyor ve ufuklar açılıyor.
Peki, AB’nin böyle bir tavır almasının nedenleri nedir? Ve Türkiye gerçekten AB’ye şimdi ne kadar "yaklaşmış" sayılır?
* * *
AB ile ilişkilerde bu noktaya varılmasında, bir dizi faktör var.

Yazının Devamı