<#comment>#comment>Bu kez Türkiye rahat. Sıkışan taraf Yunanistan. Ve de AB...
AGSP rumuzu ile ifade edilen AB'nin Acil Müdahale Gücü projesi üzerinde aylardan beri süren çetin müzakerelerin şu anda varmış olduğu nokta bu.
Başta anlaşmazlık, Türkiye ile AB arasında görünüyordu. Geçen hafta AB adına İngiltere - ve ABD - ile gerçekleşen mutabakat ile, Ankara ile AB arasındaki sorun çözümlendi. Ama bu kez top Türkiye'den Yunanistan'a geçti ve konu, Atina ile AB arasında bir mesele haline geldi.
Esas başı dertte olan, AB'dir. Çünkü cuma günü Belçika'nın Laeken kentinde yapılacak doruk toplantısında herkesi tatmin edecek bir çıkar yol bulunmazsa, 3 yıldır üzerinde çalışılan ve önümüzdeki yılın başında kurulacak olan "Avrupa ordusu" projesi, havada kalmış olacak...
* * *
OLDUKÇA karmaşık olan bu sorunu basit ifadelerle şöyle özetleyebiliriz: AB, NATO'dan ayrı olarak, özellikle kendi güvenliğini de ilgilendiren alanlarda görev yapacak bir Acil Müdahale Gücü kurmak istiyor. Bu ordunun zaman zaman NATO olanaklarını kullanması gerekecek. Nasıl olsa AB üyelerinin çoğu, aynı zamanda NATO üyesi. Ancak Türkiye bu durumda değil. Ve olası operasyonlarda, AB'nin Türkiye'nin
Şimdi sıra barışı kazanmakta. Bunun ise pek kolay ve o kadar kısa zamanda gerçekleşmeyeceğini herkes kabul ediyor.Barışı sağlamak ve Afganistan'ın yapılanmasına yardım etmek, savaşı açan ABD'nin ve koalisyon ortaklarının yeni misyonu oluverdi birdenbire. Oysa ki, birkaç ay "ncesine kadar Afgan halkının perişan hali ile, Molla ™mer'in şimdi yerden yere vurulan ideolojisi ve despotizmi ile ilgilenen yoktu. Herhalde 11 Eylül saldırısı olmasaydı bu ilgisizlik devam edecek, Afgan halkını "Taliban belasından kurtarmak" için kimse ufak parmağını oynatmayacaktı.Gariptir ama, Afgan halkı dünyanın şimdi kendilerine g"sterdiği ilgi ve desteği Bin Ladin'e borçlu! Taliban'ın alaşağı edilmesi, ABD'nin Bin Ladin ve El Kaide'nin peşine düşmesinin bir "yan ürünü"... Evet, Taliban saf dışı edildi. Şimdi sıra Bin Ladin'de... Ve bu arada (bir daha ter"ristleri barındırmayacak ve ABD'ye meydan okumayacak) yeni bir Afganistan'ın kurulmasında...* * *AFGANİSTAN'da savaşın kolayca kazanılması, başta "ne sürülen karamsar tezlerin hepsini çürüttü. Ne deniyordu? ABD Afganistan'ı bombalamakla hiçbir sonuç alamayacak, kara harekatına girişince batağa saplanacak, Taliban'ın ilan ettiği cihat, koalisyonu
<#comment>#comment>Afganistan'da Taliban'a karşı savaş kazanıldı. Hem de tahmin edildiğinden kısa bir sürede, sadece iki ayda...
Şimdi sıra barışı kazanmakta. Bunun ise pek kolay ve o kadar kısa zamanda gerçekleşmeyeceğini herkes kabul ediyor.
Barışı sağlamak ve Afganistan'ın yapılanmasına yardım etmek, savaşı açan ABD'nin ve koalisyon ortaklarının yeni misyonu oluverdi birdenbire. Oysa ki, birkaç ay öncesine kadar Afgan halkının perişan hali ile, Molla Ömer'in şimdi yerden yere vurulan ideolojisi ve despotizmi ile ilgilenen yoktu. Herhalde 11 Eylül saldırısı olmasaydı bu ilgisizlik devam edecek, Afgan halkını "Taliban belasından kurtarmak" için kimse ufak parmağını oynatmayacaktı.
Gariptir ama, Afgan halkı dünyanın şimdi kendilerine gösterdiği ilgi ve desteği Bin Ladin'e borçlu! Taliban'ın alaşağı edilmesi, ABD'nin Bin Ladin ve El Kaide'nin peşine düşmesinin bir "yan ürünü"...Evet, Taliban saf dışı edildi. Şimdi sıra Bin Ladin'de... Ve bu arada (bir daha teröristleri barındırmayacak ve ABD'ye meydan okumayacak) yeni bir Afganistan'ın kurulmasında...
* * *
AFGANİSTAN'da savaşın kolayca kazanılması, başta öne sürülen karamsar tezlerin hepsini çürüttü.
Kamuoyunda merak edilen bu soru, dün Başbakan Ecevit'e basın toplantısı sırasında soruldu.Başbakan taviz verildiği kaygısını "nleyecek birkaç cümle s"yledi. Bu gelişmelerin IMF ile de bağlantısı olmadığını belirtti.Aslında Türkiye'nin her iki konuda inisiyatifini kullandığı ve b"ylece "olumlu bir noktaya gelindiği" doğrudur. Gerek Kıbrıs, gerekse AGSP sorununda tıkanıklık giderilmiş, uzlaşma yolu açılmış oldu. Ancak her iki olayda da Ankara'nın son günlerde sergilediği yeni tutumun oluşmasında, bazı iç ve dış etkenlerin payı olduğu bir gerçek. Tabii bunları bir basın toplantısında Başbakan'ın açıklaması beklenmezdi.* * *DšNKš yazımızda belirttiğimiz gibi, bu iki olayın aynı zamanda gerçekleşmesi, basit bir rastlantı değil. Bu Ankara'nın yaptığı bazı değerlendirmelerin sonucudur. Yoğun çalışmalardan ve temaslardan sonra iki kararın da şu sırada açıklanmış olması, "zamanlama fakt"rü" ile ilgilidir. AGSP konusu "nümüzdeki günlerde AB'de ve NATO'da kesin sonucu bağlanacaktır. Dolayısı ile süregelen anlaşmazlığın bugünlerde halledilmesi şarttı. Nitekim "yle oldu ve bu kez top Yunanistan'a - ve AB'ye - atıldı.Kıbrıs meselesinde de, tıkanıklığı giderip müzakere yolunu açmanın zamanı
<#comment>#comment>Kıbrıs ve AB ordusu projesi AGSP konusunda Türkiye'nin "ani tutum değişikliği"nin sebebi nedir?
Kamuoyunda merak edilen bu soru, dün Başbakan Ecevit'e basın toplantısı sırasında soruldu.
Başbakan taviz verildiği kaygısını önleyecek birkaç cümle söyledi. Bu gelişmelerin IMF ile de bağlantısı olmadığını belirtti.
Aslında Türkiye'nin her iki konuda inisiyatifini kullandığı ve böylece "olumlu bir noktaya gelindiği" doğrudur. Gerek Kıbrıs, gerekse AGSP sorununda tıkanıklık giderilmiş, uzlaşma yolu açılmış oldu.
Ancak her iki olayda da Ankara'nın son günlerde sergilediği yeni tutumun oluşmasında, bazı iç ve dış etkenlerin payı olduğu bir gerçek. Tabii bunları bir basın toplantısında Başbakan'ın açıklaması beklenmezdi.
* * *
Denktaş - Klerides mutabakatı, iki kesimde de yeni umutlar yarattı. Gerçi her iki tarafta da güvensizlik ve kuşkular dağılmış değil. Bu kadar mütevazı bir sonuçla ve bu kadar kısa zamanda, şüphelerin yok olması beklenemez elbet...Ama şimdi girilen yeni aşamada, "momentum"u canlı tutmak "nemli. Bunda iki tarafın da liderlerine, politikacılarına, sivil toplum kuruluşlarına ve medyalarına büyük sorumluluk düşüyor. Bu d"nemde, oluşmakta olan yeni havayı bozacak s"z ve davranışlardan kaçınmak, aksine güven ortamı yaratmaya çalışmak gerek.* * *RUM kesiminde, Denktaş - Klerides buluşmasının yarattığı şaşkınlık sürüyor. Denktaş'ın Klerides tarafından kabul edilen müzakere "nerisi ve yemek daveti, gerçekten Rumları şaşırttı. Dünkü "Alithia" gazetesi "Rauf Denktaş metamorfozu"ndan s"z ediyor. "Mahi" gazetesi de, Denktaş'ın "g"rüşmede başka bir insan" olarak kendisini belli ettiğini belirtiyor. Ancak gerek basın, gerekse siyasi çevrelerde, Denktaş'ın (ve onun arkasında g"rülen Ankara'nın) "esas niyetleri" sorgulanıyor. Diğer bir deyişle, Rumlar arasında Denktaş'ın jestlerini g"stermelik sayan veya bir Rum meslektaşın deyişi ile "malını yeni bir ambalaj içinde satmaya çalıştığına" inanan
<#comment>#comment>
Kıbrıs'ta yeni bir müzakere süreci başlatma kararı ve Klerides'in Denktaş'ın ikametgahında yemeğe konuk olması ile adada oluşan "bahar havası" sürdürülebilecek mi?
Denktaş - Klerides mutabakatı, iki kesimde de yeni umutlar yarattı. Gerçi her iki tarafta da güvensizlik ve kuşkular dağılmış değil. Bu kadar mütevazı bir sonuçla ve bu kadar kısa zamanda, şüphelerin yok olması beklenemez elbet...Ama şimdi girilen yeni aşamada, "momentum"u canlı tutmak önemli. Bunda iki tarafın da liderlerine, politikacılarına, sivil toplum kuruluşlarına ve medyalarına büyük sorumluluk düşüyor. Bu dönemde, oluşmakta olan yeni havayı bozacak söz ve davranışlardan kaçınmak, aksine güven ortamı yaratmaya çalışmak gerek.
* * *
RUM kesiminde, Denktaş - Klerides buluşmasının yarattığı şaşkınlık sürüyor. Denktaş'ın Klerides tarafından kabul edilen müzakere önerisi ve yemek daveti, gerçekten Rumları şaşırttı. Dünkü "Alithia" gazetesi "Rauf Denktaş metamorfozu"ndan söz ediyor. "Mahi" gazetesi de, Denktaş'ın "görüşmede başka bir insan" olarak kendisini belli ettiğini belirtiyor. Ancak gerek basın, gerekse siyasi çevrelerde, Denktaş'ın (ve onun arkasında görülen Ankara'nın)
Doğrusu, iki liderin yüz yüze g"rüştüğü "Yeşil Hat" üzerindeki BM "zel temsilci yardımcısının ikametgahının yanında kurulan "basın çadırı"nda, şiddetli bir yağmur altında bekleyen yüzden fazla gazeteci de, bu "hızlı sonuca" şaştı.Nitekim, gazeteciler ikametgahın "nüne çağrıldığında, "toplantı bu kadar kısa sürdüğüne g"re herhalde anlaşamadılar" diyenler oldu.Ama tam aksine, dağıtılan 16 satırlık ortak deklarasyon, yeni bir müzakere sürecinin başlayacağını açıklıyordu. Bu, Kıbrıs meselesinin her y"nünün masaya yatırılacağı, "direkt müzakere" süreci olacaktır. İki lider ocak ayı ortalarında gene Kıbrıs'ta bir araya gelecek ve BM g"zetimindeki bu yüz yüze g"rüşmeler, anlaşma sağlanıncaya kadar devam edecektir.Bildiride dikkati çeken bir nokta da, ilk paragrafta Klerides için sadece "Kıbrıs Rum lideri", Denktaş için de "Kıbrıs Türk lideri" sıfatının kullanılması idi. En azından bu kağıtta, eşit statü tanınmıştı...* * * BU sonucun Rum tarafından çok Türk tarafının lehinde olduğu kesin. Hatta denilebilir ki, bu yeni sürecin ilk raundunu Denktaş kazandı. Varılan mutabakat, Kıbrıs Türk liderinin istediği gibi gerçekleşti. ™zetle, lehteki sonuçlar ş"yle:* Türk tarafının istemediği dolaylı