Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Bu kez Türkiye rahat. Sıkışan taraf Yunanistan. Ve de AB...
AGSP rumuzu ile ifade edilen AB'nin Acil Müdahale Gücü projesi üzerinde aylardan beri süren çetin müzakerelerin şu anda varmış olduğu nokta bu.
Başta anlaşmazlık, Türkiye ile AB arasında görünüyordu. Geçen hafta AB adına İngiltere - ve ABD - ile gerçekleşen mutabakat ile, Ankara ile AB arasındaki sorun çözümlendi. Ama bu kez top Türkiye'den Yunanistan'a geçti ve konu, Atina ile AB arasında bir mesele haline geldi.
Esas başı dertte olan, AB'dir. Çünkü cuma günü Belçika'nın Laeken kentinde yapılacak doruk toplantısında herkesi tatmin edecek bir çıkar yol bulunmazsa, 3 yıldır üzerinde çalışılan ve önümüzdeki yılın başında kurulacak olan "Avrupa ordusu" projesi, havada kalmış olacak...
* * *
OLDUKÇA karmaşık olan bu sorunu basit ifadelerle şöyle özetleyebiliriz: AB, NATO'dan ayrı olarak, özellikle kendi güvenliğini de ilgilendiren alanlarda görev yapacak bir Acil Müdahale Gücü kurmak istiyor. Bu ordunun zaman zaman NATO olanaklarını kullanması gerekecek. Nasıl olsa AB üyelerinin çoğu, aynı zamanda NATO üyesi. Ancak Türkiye bu durumda değil. Ve olası operasyonlarda, AB'nin Türkiye'nin olanaklarına ve aktif desteğine ihtiyacı olacak.
Tabii müzakerelerde, başta taraflar taleplerinin çıtasını yüksek tutarlar. Daha sonra, çıkarlarını zorlamayacak düzeye kadar indirirler ve sonunda anlaşırlar. İşte Ankara ile AB arasındaki uzun müzakere sürecinde, böyle bir uzlaşma sağlandı.
Türkiye, Kıbrıs ve Ege'de çıkabilecek bir ihtilafta, Avrupa ordusunun müdahale etmeyeceği garantisini istedi ve bunu elde etti. Ankara kendi bölgesinde Acil Müdahale Gücü'nün düzenleyebileceği operasyonlarda otomatik katılma hakkının verilmesini istiyordu. Bunun olamayacağı anlaşıldıktan sonra, Türkiye "genişletilmiş bir danışma mekanizması" içinde yer almaya razı oldu.
Yunanistan'ın itirazları iki noktada toplanıyor: Birincisi, AB'nin Kıbrıs veya Ege uyuşmazlıklarında Yunanistan'dan yana tavır koyması, ikincisi de, Kıbrıs'ın (Rum yönetiminin) AB'nin özerk operasyonlarında - Türkiye itiraz da etse - yer alması...
* * *
GÖRÜLDÜĞÜ gibi, Türkiye'ye verilen garantiler ile Atina'nın istekleri birbirleriyle çatışıyor. Bu durumda AB ne yapabilir?
1) Yunanistan'ın taleplerini reddedebilir. O zaman Laeken zirvesinde Yunanistan diretirse, vetosunu kullanabilir ve AGSP rafa kaldırılabilir.
2) Yunanistan'ın taleplerini kabul edebilir. Ancak bu kez de Türkiye'nin engeli (NATO içinde vetosu dahil) ile karşılaşabilir.
3) Bir orta yol bulmaya çalışır; yani hazır metni değiştirmeye yönelebilir. İki taraf da buna razı olursa, ne ala. Yoksa uyuşmazlık sürer, Ankara ile Atina karşı karşıya gelir, AB çaresiz kalır, proje rafa kalkar...
AB'nin bu üç şıktan hangisini seçeceği (veya bir dördüncü şık bulup bulmayacağı) henüz belli değil. Yalnız Türkiye'nin tavrı açık: Üst düzey bir diplomatımızın dün bize belirttiği gibi, "uzun müzakerelerden sonra ortaya çıkan metinde, bir virgülün dahi değiştirilmesine razı olmayız".
Gerçekten Ankara'nın beklentisi, AB'nin - Türkiye'nin esnek davranması sonucunda - bizzat kaleme aldığı anlaşma metnine sahip çıkmasıdır.
Bakalım AB bu cesareti gösterebilecek mi?