Olay ilk bakışta Türkiye'nin ilgi alanı dışında görünse de, dolaylı olarak bizi de etkileyebilecek nitelikte.
AB'nin yürütme organı olan Komisyon'un kollektif istifası, öncelikle Birliğin 15 üyesini ilgilendiren bir gelişme. Olay tam bir skandal. Birçok Komisyon üyesi görevlerini kötüye kullanmakla ya da sorumluluklarını yerine getirmemekle suçlanıyor.
Bağımsız uzmanlardan oluşan "Akil Adamlar Komitesi"nin 144 sayfalık raporunun ortaya koyduğu gerçek karşısında, Jacques Santer'in Başkanlığındaki AB Komisyonu'nun yapabileceği tek şey, istifa etmekti.
Bu hali ile dahi, Komisyon'un - ve genelde AB'nin - itibarı sarsılmış bulunuyor.
* * *
ŞU sırada Avrupa bu olayla çalkalanıyor. AB başkentlerinde bundan sonra ne olacağı soruluyor, yeni Komisyon'un nasıl ve ne zaman kurulacağı tartışılıyor.
Öyle görünüyor ki, AB'nin bu krizi atlatması zaman alacak. Yeni Komisyon'un oluşması ve göreve başlaması, belki de yıl sonunu bulacak. Bu arada - örneğin İngiltere Başbakanı Blair'in istediği gibi - AB'nin yeniden yapılanmasına ilişkin bazı reformların gündeme gelmesi de söz konusu.
Bu da AB camiasının öncelikle kendi iç siyasal, ekonomik ve mali sorunları ile meşgul olması demektir.
* * *
AB'nin bu yeni hali, elbet Topluluk dışındaki ülkeleri de etkileyecektir.
Daha şimdiden Güney Kıbrıs, Polonya ve Macaristan gibi "adaylar" krizin kendi "üyelik süreci" üzerindeki olumsuz etkilerinden kaygı duyuyorlar.
Kıbrıs Rum yönetiminin AB ile ilişkilerden sorumlu Bakanı Yorgo Vasiliu'ya göre, Komisyon'un istifası ve bunu izleyen kriz, Kıbrıs'ın üyelik müzakerelerinin ertelenmesine yol açabilir.
Türkiye'nin, resmen "adaylar" listesinde olmadığına göre, böyle bir derdi yok! Zaten bu dönemde adaylığının resmen tescil edilmesi de söz konusu değil.
Komisyonun istifasının Türkiye'yi ilgilendirecek yanı, olsa olsa onun hazırladığı "Türkiye Stratejisi" programının ve ayrıca onun karar yetkisi içindeki mali yardım projelerinin bundan etkilenip etkilenmeyeceğidir.
AB Komisyonu'nun Türkiye temsilcisi Karen Fogg'un bu sorumuza yanıtı şöyle: "Bu Komisyon, yenisi atanıncaya kadar, görevine devam edecek. Komisyonun angaje olduğu 'strateji'nin uygulanması ve mali yardım projelerinin sağlanması çalışmaları yavaşlamayacak, aksamayacak. Komisyonun, Türkiye'yi 'aday' sayan tavrı da aynen sürecek"...
Sanıyoruz Komisyon geçici olarak görevine devam ettiği dönemde Türkiye ile pek meşgul olamayacak. Zaten AB ile ilişkiler Türkiye'nin de şu sırada öncelikleri arasında yer almıyor...
Yazara E-Posta: skohen@milliyet.com.tr
Özay Şendir
‘Diyalektik bir şey’ olarak Lozan tartışması...
16 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Sosyolojik hatalar!
16 Mayıs 2025
Zafer Şahin
Sanatçılar ‘Terörsüz Türkiye’ istemiyor mu?
16 Mayıs 2025
Abdullah Karakuş
Krizler, görüşmeler ve sonuçları
16 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
İttifak’ta görüş ayrılığı çıkmadı
16 Mayıs 2025