AB Komisyonunun Genişleme Sorumlusu Günter Verheugenin son konuşması aslında AB çevrelerinde esen kuşku ve güvensizlik havasını yansıtıyor.Sadece Verheugen değil, diğer AB yetkilileri ve diplomatları da söz konusu tarihin verilebilmesi için, "uygulamaları" görmek istediklerini açıkça söylüyorlar.***ABnin üyeliğe talip aday ülkelerin olmazsa olmaz sayılan Kopenhag kriterlerine tam olarak uymalarını istemesi doğal. Bu yönde Türkiye, ABnin beklentilerini karşılayacak önlemleri almakta büyük gayret sarf etti ve sarf etmeye de devam ediyor.Şimdi ABnin "uygulama" konusunda gösterdiği hassasiyeti - ve de çekingenliği - Türkiyeye karşı duyulan güvensizliğin bir işareti olarak görmek lazım. Açıkçası ABnin bu konuda bazı şüpheleri var. Ne yazık ki Türkiyede gösterilen kararlılığa ve değiştirilen yasalara rağmen, pratikte bazı alanlarda eski zihniyetin ve uygulamaların devam etmesi, bu kuşkuları artırıyor. Aslında bundan Türk halkının çeşitli kesimleri de şikayetçi. Bunu basın da sık sık dile getiriyor.Kısacası Türkiyenin, ulaşmayı arzuladığı yasal ve siyasal standartlarla çelişen birtakım ters uygulamalara son vermesi aşamasına girilmiş bulunuyor. Türkiye bu konuda da - yasal düzenlemelerde olduğu gibi - aynı kararlılığı göstermek durumunda. Ama ABnin de, bu kararlılığı görmesi ve Türkiyeye, tarih konusundaki kararı ile, bu yönde cesaret vermesi gerekir.***ABnin tarih vermek konusundaki şüpheciliği ve çekingenliği öteden beri Türkiyeye karşı aldığı soğuk veya olumsuz tavrının yeni bir yansımasıdır.AByi Türkiyeye karşı bu şekilde davranmaya yol açan birçok neden var: Avrupalılar maalesef doğru dürüst tanımadıkları Türkiye ve Türkler hakkında önyargılara ve yanlış izlenimlere sahip. Bu, kısmen din ve kültür farkından kaynaklanıyor. Zaman zaman bazı Avrupalı liderler dahi, açıkça bu farklılığı Türkiyenin üyeliğine engel olarak göstermiyor mu?..Geniş nüfuslu bir Türkiyenin ABye girmesi fikri, ABde kaygı yaratıyor. Konu sadece ABnin farklı kültüre sahip, kalabalık bir Türkiyeyi entegre etmekte çekeceği sıkıntıdan ve Türkiyeye vermek zorunda kalacağı mali destekten ibaret değil. Kitle halinde Türk göçü olasılığı da büyük endişe kaynağı...AB çevrelerinde Türkiyenin coğrafi konumu da belirli bir rahatsızlık yaratıyor. Türkiyenin üye olması halinde AB sınırlarının kıta Avrupasının dışına taşması ve ABnin birdenbire Irak, İran gibi ülkelerle "sınırdaş" hale gelmesi fikri, onları huzursuz ediyor.Bu "isteksizlik faktörleri"ne eklenecek "güncel" nedenler de var: Örneğin Kıbrıs sorununun çözümsüzlüğünden daha çok Türk tarafı sorumlu tutuluyor ve üyelik için Ankaranın daha uzlaşıcı davranması şart koşuluyor... AB, Türkiyedeki seçimlerin sonucunu da beklemek ve "AB karşıtı" güçlerin Türkiyenin politikasını ne ölçüde etkileyeceğini görmek istiyor. AB yetkililerinin Türkiyeye üyelik müzakereleri için tarih verilmesi konusunda ifade ettikleri kuşku ve tereddütlerin gerisinde yatan neden nedir? Diğer bir deyişle, AB Türkiyeye karşı genelde neden bu kadar çekingen davranıyor? skohen@milliyet.com.tr Bu son noktada, ABde de "Türkiye karşıtı" güçlerin düşüncesini ve dileğini okur gibiyiz: "Keşke Türkiyede AB karşıtlarının istediği olsa da, şu üyelik işi askıya alınsa"!..