HELSİNKİ
Helsinki'de bugün başlayacak olan AB zirvesine birkaç saat kala, Türkiye'nin adaylığı konusu, çekişmeli bir maçın son dakikalarını andırıyor. Heyecan dorukta, nefesler tutulmuş durumda, sonuç merakla bekleniyor...Heyecan - ve gerilim - dün de bütün gün devam etti. Yunan Başbakanı Simitis'in kar altındaki Helsinki'ye varır varmaz, AB dönem başkanı Finlandiya Başbakanı Lapponen, Komisyon Başkanı Prodi ve diğer AB yetkilileri ile yaptığı görüşmeler, günlerdir süren pazarlıkları bir adım daha ileriye götürdü. Ancak AB zirvesinden bu konuda nasıl bir karar çıkacağı, 15 ülkenin liderlerinin bugün yapacağı müzakerelerden sonra belli olacak.
Öyle görünüyor ki bu gerilimi ve heyecanı, bugün de yaşayacağız...* * *
ÇEŞİTLİ temaslarımızdan edindiğimiz izlenim özetle şöyledir:
* Çıkacak olan karar, Türkiye'nin adaylığının kabulü şeklinde olacaktır. Yani Yunanistan'ın, diğer tüm üyelerin artık desteklediği adaylığı engellemesine (yani vetosunu kullanmasına) ihtimal verilmiyor. Simitis pazarlık kozlarını son dakikaya kadar kullanmaktan çekinmiyor; ama Türkiye'yi dışlayacak olan bir vetonun yaratacağı sonuçları da biliyor.
Geleceğini AB ile bütünleşmeye - ve bir ölçüde de Türkiye ile ilişkilerini normalleştirmeye - bağlamış olan Yunan hükümetinin böyle bir davranışı kendi açısından da yıkıcı olur.
* Atina'nın tüm çabası, zirvenin sonuç bildirgesine, kendi şartlarını sokmaktır. Günlerdir çeşitli metin taslakları üzerinde özellikle Kıbrıs konusunda bir nevi "sözcük savaşı" cereyan ediyor.
Aslında her şey, bildiride yer alacak Kıbrıs ile ilgili ifadeler konusunda düğümleniyor. Dün Simitis'in Helsinki'deki temasları da aynı sorun üzerinde odaklandı.
Yunanistan'ın "derdi", Güney Kıbrıs'ın AB üyeliği müzakerelerinin "kesintisiz" devamını sağlamaktır. AB'nin "derdi" ise, bu konuda "ne şiş yansın, ne kebap" kabilinden bir orta yol bulmaktır. O da şu olabilir: Güney Kıbrıs'la müzakere sürecine başlanabilir; ancak üye olarak kabulü ile ilgili karar, - aylarca sürecek - bu sürecin sonunda ve eğer o anda gerçekten Kıbrıs'ta bir çözüme varıldığı takdirde verilecek...
Bu formülün şimdi daha çok destek gördüğü anlaşılıyor.
* Şimdiye kadar Yunanistan'ın ısrarlı olduğu bir konu da, Ege sorunlarının Lahey Adalet Divanı'na götürülmesi ile ilgili. Bu meselede bir miktar ilerleme kaydedildiği söyleniyor.
Türkiye'nin "Agenda - 2000" belgesini benimsediğini teyiden bildirmiş olması, Yunanlıları cesaretlendirmiş bulunuyor. Bu konuda da dün burada yapılan görüşmeler, sonuç bildirgesinde kullanılacak ifadeler ile ilgili.
Gözlemciler, bunun önemli bir engel oluşturmayacağı kanısındalar...
* * *
BUGÜN Helsinki zirvesinden çıkacak kararla, günlerden beri Yunanistan'ın ayağında olan top, Türkiye'ye geçecek.
Eğer Simitis bugün Türkiye'nin adaylığına "hayır" demeyecekse (ki öyle görünüyor)
bu, sonuç bildirgesinin Yunan tarafını tatmin ettiği (veya en azından Yunan liderinin bu sonucu kendi kamuoyuna "satabileceği") anlamına gelir.
Peki, bu metin, Türkiye'yi tatmin edecek mi?
AB yetkilileri, "Yunan vetosu" kadar "Türkiye'nin reddi" kaygısı ile, adeta bir "ip cambazlığı diplomasisi" izlediler. Son dakikaya kadar defalarca değişikliğe uğrayan metin taslaklarını Ankara'ya ulaştırmadılar, Türk diplomatlarının görüşlerini ve tepkilerini aldılar. Yetkililer, bugün çıkacak olan sonuç bildirgesinin, Türk hükümetinin adaylığın reddine yol açabilecek herhangi bir ifade taşımamasına özen gösterilmekte olduğunu söylüyorlar...
Evet, maçın en heyecanlı son bölümünü yaşıyoruz. Helsinki'de heyecan dorukta.
Ancak buradan çıkacak olan karar ve belge ile, her şey bitmiyor. Top Türk hükümetinin ayağına geçiyor. Gene heyecanlı anlar yaşanacak. Ta ki, Ankara tarihi bir karar niteliğini taşıyan yanıtını açıklayıncaya kadar...
Yazara E-Posta: skohen@milliyet.com.tr