Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

ABD’de bir siyah başkan olur mu? Neden olmasın? Olması ihtimali de şimdi oldukça yüksek. Çünkü artık adaylığını garantilemiş bir siyah politikacı var!
“Başkanlık için bir siyah aday” fikri bile, ABD’de ön seçim kampanyası başladığı zaman pek çok kimse tarafından yadırganmıştı. Demokrat Parti içinde aday adayları arasındaki uzun maratonun sonunda bu da gerçekleşti: Barack Obama, rakibi Hillary Clinton’u yenerek adaylığını kesinleştirdi.
Obama, kampanyası boyunca, hep “değişim”den söz etti, hatta bu sözcüğü (“change”) bir slogan haline getirdi. Bu sayede de, değişim isteyen çoğu Amerikalının desteğini kazandı...
Ama bize öyle geliyor ki, Obama daha Beyaz Saray’a girmeden ABD’de “değişim” başladı bile. Gerçekten bir “siyah adam”ın aday olması ve başkanlık koltuğuna oturma şansını elde etmesi dahi, büyük bir değişim, hatta bir devrim...
Henüz birkaç yıl öncesine kadar, hayal bile edilemeyecek bir toplumsal transformasyon...

Nereden nereye?
ABD’de artık cilt rengi siyah olanlara zenci veya siyahi denmiyor; daha kibarcası Afrika köklerine atfen “African American” terimi kullanılıyor.
Aslında Obama’nın Afrika kökleri, Kenyalı olan babasından geliyor. Annesi ise, beyaz. Gençlik yıllarında eğitimini de kısmen Endonezya’da gördü...
Obama’nın Harvard Üniversitesi’ni bitirdikten sonra, siyasi hayata atılması, Illinois eyaletinde Senato’ya, daha sonra da ABD Senatosu’na seçilmesi çok hızlı oldu. Bu başarısından aldığı cesaretle Obama, bu kez başkanlık seçimleri için mensubu olduğu Demokrat Parti’den adaylığını koymaya karar verdi.
Bir “Afrikalı Amerikalı”nın öylesine kısa bir zaman içinde Beyaz Saray’ın yolunu açmayı başarması -kendi yeteneklerini ortaya koyduğu gibi- Amerikan toplumunun gerçekten kısa bir zaman içinde, nasıl bir değişim gerçekleştirdiğini gösteriyor.
ABD’de, siyahların eşit haklardan yoksun olduğu, değil seçilmek, seçmek olanağına dahi sahip olmadığı, otobüslerde arka sıralarda oturmak zorunda kaldığı, birçok restoranlara ve otellere alınmadığı yıllar pek uzak değil.
Bu nedenle 1960’larda bir “eşit haklar” mücadelesi başlamıştı. Bu uğurda Martin Luther King gibi saygın bir zenci lideri, düzenlenen bir suikast sonucunda canını kaybetmişti. Yıl 1968. Yani bundan sadece 40 yıl önce...
Dr. King, Washington’daki büyük bir mitingde, slogan haline gelen meşhur “I have a dream” ifadesini kullanmıştı. Yani o dönemde bir “siyah adam”ın ABD’de “adam gibi” yaşaması, bir rüya veya bir hayaldi.
Şimdi “siyah adam”a Beyaz Saray’ın yolu açılıyor...

Nasıl başardı?
ABD’de bugün bunu sindiremeyen yok mu? Hâlâ ırkçı zihniyeti taşıyan ve Obama’ya farklı bir renge sahip olduğu için oy vermek istemeyen “beyaz Amerikalı” yok mu?
Var tabii. Ama artık bunlar bir azınlık. Obama’nın ülke çapında bu kadar geniş destek görmesi, bunun açık bir göstergesi.
Bazı analistler, Obama’ya gösterilen sempatide, onun siyah olmasının da rolü olduğunu öne sürüyorlar. Yani düne kadar dezavantaj olan bir özellik, -sınırlı ölçüde de olsa- bir avantaj oluyor...
Aslında Obama’ya hakkını vermeli ve başarısını -özellikle Başkan Bush döneminden sonra- “değişim” isteyen Amerikan halkı için, içte ve dışta köklü bir transformasyon ufuklarını açmasına borçlu olduğunu belirtmeli.
Amerikan toplumu için onun ten rengi değil, fikirleri ve hedefleri önemli. İşte “değişim”in somut ilk işareti...