Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Haydi diyelim ki, Verheugenin sözleri "tarih beklemeyin" anlamında, sansasyonel şekle sokularak Türk kamuoyuna sunulmuş olsun. Fakat konuşmasının metnine bakıldığında da, ABnin Kopenhag zirvesinden Türkiye ile müzakerelerin başlama tarihinin çıkmayacağı sonucu çıkıyor. Gerçi bununla ilgili cümle "sanıyorum" diye kişisel bir değerlendirme ile bitiyor; ama bunu söyleyen kişi Verheugen gibi önemli bir yetkili olunca, elbet verdiği mesajı da ciddiye almak gerekiyor.Her ne kadar Dışişleri Bakanı Şükrü Sina Gürel, Verheugenin komisyonda görevli bir bürokrat olduğunu, esas 15 üye ülkenin siyasi iradesinin önem taşıdığını söylüyorsa da, Alman kökenli diplomatın görüş ve tavsiyelerinin nihai karar üzerindeki etkisi de yabana atılmaz. Kaldı ki, Verheugenin söylediklerini, bir süredir dönem başkanı Danimarka Dışişleri Bakanı dahil, diğer yetkililer de (belki daha üstü kapalı biçimde) belirtiyordu...* * *BÜTÜN bunlardan çıkan sonuç şu: Bizim de bu sütunda birçok kez işaret ettiğimiz gibi, Meclisin uyum yasalarını onaylaması ile ABden istenilen takvimin otomatik olarak elde edileceğini sanmak yanlış. AB en azından bu yasaların ve genelde Kopenhag kriterlerinin yaşama geçirildiğini görmek istediğini daha baştan ilan etmiştir. Ama Türkiyede uyum paketinin çıkmasından sonra öyle beklentiler yaratıldı ki, şimdi AB yetkililerinin ifade ettiği kuşkular büyük düş kırıklığına yol açıyor.Aslında Türkiye ABnin isteklerini yerine getirmek konusunda büyük bir gayret sarf etti. Meclisin tatili kesip alelacele yasaları geçirmesi, bunun en canlı örneği. Buna rağmen, Verheugenin dile getirdiği kuşkuların hala mevcut olması, gerçekten düş kırıcıdır.* * *BUGÜNDEN itibaren Gürelin Strasbourgda ve Brükselde yapacağı temaslarda Avrupalı yetkililere vereceği mesaj, "biz iyi niyetimizi, kararlılığımızı gösterdik; şimdi sıra sizde" şeklinde olacak.ABnin tarih vermek konusundaki isteksizliğinin nedeni, Türkiyenin reformları uygulamak ve AB ile gerçek bir uyum sağlamak konusunda yeterli bir iradeye sahip olduğunu göstermemiş olması olarak gösteriliyor.Aslında AB bu konuda gerçekten iyi niyet ve kararlılık taşıyorsa (ve başka faktörler etkili olmuyorsa) Kopenhag zirvesinde müzakere tarihini vermesi o kadar zor - veya imkansız - bir şey olmamalı. Sonuçta bu tarih 2004ten önce olmayacak. Üyeliğin gerçekleşmesi de herhalde o tarihten itibaren 7 - 8 yıllık bir süreç gerektirecek. Türkiye - hele cesaretlendirilirse - bu süreci iyi kullanacaktır. ABnin bu sinyali ve cesareti vermekle kaybedeceği bir şey de yoktur.Aksine, eğer AB aralık ayında tarihi belirlemez, "ara çözümler" ile oyalamaya giderse, Ankara ABye karşı büsbütün soğuyacaktır. Bir Türk diplomatının deyişi ile, "o takdirde AB Türkiyenin gündeminden düşer". Bu ise, Türk diplomasisinin AB konusunda yön değiştirmesine kadar da gidebilir...* * *ABnin bunu anlaması ve şimdiden hesaplarını ona göre yapması gerekir. Verheugenin son konuşması gibi kışkırtıcı laflar, hele Türkiyedeki seçim ortamında, olsa olsa AB karşıtlarına malzeme sağlar ve kamuoyunda artık onarılması zor bir kırgınlık yaratır.Bugünkü dünya konjonktüründe ABnin böyle bir sonuca yol açmak istediği düşünülemez.O halde AB yöneticileri niyetlerini belli etsin ve ona göre hareket etsin... skohen@milliyet.com.tr AB Komisyonunun Genişleme Sorumlusu Günter Verheugenin basında nakledildiği şekli ile son demeci, Türkiyedeki AB karşıtlarına "biz size söylememiş miydik" dedirtecek kadar tahrik edici.