BİR yıl içinde hava ne kadar değişti!..
Tam bir yıl önce bugün Avrupa Parlamentosu'nun onayı ile Gümrük Birliği gerçekleştiği zaman, Türkiye'de adeta bir bayram havası içinde büyük beklentiler dile getiriliyordu. Ticaret artacak, hayat ucuzlayacak, ekonomi ve siyaset düzene girecek, AB'nin kapıları Türkiye'ye açılacaktı...
Tabii bunlar - sıkça yaptığımız gibi - abarttığımız beklentilerdi. Oysa şimdi, Gümrük Birliği'nin bir yıllık bilançosunu çıkaranlar, derin bir düş kırıklığı ifade ediyorlar. Sanki bütün bunlar bir yıl içinde gerçekleşebilirmiş gibi!.. Oysa, konuyu bilenler, ilk yılın oldukça zor geçeceğini bu ilişkilere ileriye dönük daha geniş bir açıdan bakmak gerektiğini söylüyorlardı...
Gerçekten Gümrük Birliği'nin ilk yıllık bilançosu, Türkiye açısından "artı"dan çok "eksi"lerle dolu. AB ile ticaret dengesi aleyhimizde gelişti... AB ülkelerinden ümit edildiği kadar yatırım gelmedi... AB vaat edilen mali yardımları yapmadı... Siyasi alanda, Yunan engeli gene kendisini hissettirdi; Türkiye'ye karşı İnsan Hakları'ndan Kıbrıs'a kadar çeşitli konularda baskılar sürdürüldü... AB Türkiye ile ilişkilerinde (tam üyelik konusunda) bir adım daha ileri gideceğine dair hiçbir sinyal vermedi...
* * *
BU bir yıl içinde Türkiye'nin Gümrük Birliği'nden dişe dokunur bir kazanç sağlamadığı, buna karşılık bundan bazı alanlarda zarar gördüğü, ya da istediğini elde edemediği bir gerçek.
Ancak bütün olumsuzlukların kabahatini Gümrük Birliği'ne atmak ve nedenlerini pas geçmek doğru değil. Bazı sıkıntılar AB'den kaynaklanıyor; ama bu sonuçta Türkiye'nin de önemli payı var.
Örneğin, Türkiye gümrük yasası, rekabet kurulu gibi "uyum düzenlemeleri"nin bir kısmını hala gerçekleştirmiş değil. Kaldı ki, AB'nin Türkiye temsilcisi Büyükelçi Michael Lake'in de belirttiği gibi, bu ilişkileri ilk aşamada 3 - 4 yıllık bir dilim içinde değerlendirmek gerek. İlk yıl elbet öyle olacaktı. Aksini beklemek hayalperestlik olurdu...
Siyasi alanda da Türkiye (örneğin demokrasileşme konusunda) verdiği sözleri tam yerine getirmiş değil. Bu da özellikle Avrupa Parlamentosu ile sıkıntı yaratıyor. Lake'in ifadesi ile "siyasi engeller"in ortadan kalkmamasında Türkiye'nin laçkalığı da rol oynamıştır.
Gümrük Birliği'nin birinci yıl bilançosundaki negatif noktaları değerlendirirken, nedenlerini objektif şekilde araştırıp, bunda Türkiye'nin hatalarını ortaya çıkarmakta yarar vardır.
Daha açık bir deyişle, biz üstümüze düşeni tam yaparsak, AB ile ilişkilerimizde, karşı tarafın hatalarını ortaya koymakta ve onları yükümlülüklerini tam olarak yerine getirmeye zorlamakta daha güçlü oluruz...
* * *
AB'nin hataları nedir?
AB, Gümrük Birliği çerçevesinde kabul ettiği mali yükümlülükleri yerine getirmiyor. Neden? Yunan vetosu yüzünden nedeni ne olursa olsun, bu durum, ilişkilerin Türkiye aleyhine işlemesi ve AB'nin verdiği sözü yerine getirmemesi sonucunu yaratıyor. Bu koşullar altında bu ilişki sağlıklı gelişemez...
AB'nin Parlamentosu (ve zaman zaman Konsey veya Komisyon üyeleri), insan hakları sorunundan Kıbrıs veya Kürt meselesine kadar çeşitli konularda Türkiye'ye karşı bir tavır alıyor. Oysa Türkiye, bu kadar yakın bağlar kurulduktan sonra, AB'den kendisine daha büyük bir anlayış göstermesini bekliyor. Türkiye kendisini gene de Avrupa'nın bir parçası sayıyor ve onunla bütünleşmek istiyor. Ama AB'nin tavrı onu hüsrana uğratıyor. O kadar ki, artık Avrupa ile bütünleşmeden yana olan çevreler dahi, umutlarını yitirmeye ve bu fikirden soğumaya başlıyor.
Son günlerde Türkiye, sadece diplomatik yollardan değil, en üst düzey yöneticilerinin ağzından, bu konudaki duygu ve düşüncelerini Avrupalılara açıkça duyuruyor. Cumhurbaşkanı Demirel'in tam Dublin Zirvesi öncesinde, AB liderlerine "Türkiye'yi dışlamayın" mesajını içeren mektubu, ciddi bir uyarıdır.
Dublin'de yarın Dışişleri Bakanı Çiller de, AB'nin Doğu Avrupa ülkelerinin adaylıklarını ele aldığı, Akdeniz yardım programı içinde demokrasinin yanından bile geçmeyen ülkelere Türkiye'den fazla destek sağlandığı bir ortamda, Ankara'nın şikayetlerini ve taleplerini dile getirecek.
Türkiye artık rest çekmeye mi başlıyor?
AB, bu yöndeki sinyalleri görürse, ilerde daha büyük sıkıntılar önlenebilecektir.